Solunum Sistemi (System Respiratorium) PDF

Summary

Bu belge, solunum sistemi (System Respiratorium) hakkında bir sunum içermektedir, solunumun çeşitli fizyolojik süreçleri ve organları ele alınmaktadır. Sunu 2005 yılında hazırlanmıştır.

Full Transcript

SOLUNUM SİSTEMİ (SYSTEMA RESPIRATORIUM) Canlılığın en önemli göstergelerinden biri soluk alıp vermedir. Atmosfer havasında bulunan vücut için gerekli oksijenin akciğerlerden kana, kanda bulunan karbondioksitin akciğerlerden havaya geçmesi “Solunum”...

SOLUNUM SİSTEMİ (SYSTEMA RESPIRATORIUM) Canlılığın en önemli göstergelerinden biri soluk alıp vermedir. Atmosfer havasında bulunan vücut için gerekli oksijenin akciğerlerden kana, kanda bulunan karbondioksitin akciğerlerden havaya geçmesi “Solunum” olarak adlandırılır. Solunum sistemindeki gaz değişimi ile hücrelerde metabolizma sonucu oluşan C02 atmosfer havasına verilirken, atmosfer havasındaki 02 kana alınmaktadır. Yaşamaya devam ettiğimiz her an, çoğunlukla farkında dahi olmadan devam ettirdiğimiz bu faaliyet homeostazın devamlılığında çok önemli rol oynar. Solunum terimi genel olarak; birbiri ile ilişkili 3 farklı fonksiyonu kapsar: Ventilasyon (soluk alıp verme): atmosfer havasının akciğerler içine ve dışına hareketi. Gaz değişimi: akciğerlerde hava ile kan arasında, doku seviyesinde ise kan ile hücreler arası sıvı ve hücreler arasında gerçekleşen değişimdir. Oksijen kullanımı: oksijenin hücresel solunum sırasında enerji üretimi için kullanımı. Kan ve dış çevre arasında oksijen ve karbondioksit değişimini sağlar. Dokularda oluşan karbondioksit atmosfer havasına verilir, atmosferden alınan oksijen de kana difüze olur. Kanın pH’ını (H iyon konsantrasyonu) ayarlar. Vücutta hidrojen konsantrasyonunun düzenlenmesi iki organ tarafından sağlanır: böbrekler ve akciğerler. Akciğerler karbondioksidi uzaklaştırmak suretiyle hidrojen konsantrasyonunu sabit sürdürülmesini sağlar. Konuşma seslerini şekillendirir (Fonasyon) Konuşma iki ayrı mekanik fonksiyondan oluşur; 1 – Fonasyon, 2 – Artikülasyon ve rezonans. Fonasyon eksprirasyon havasının etkisiyle ses tellerinin titreşmesidir ve larinksin görevidir. Artikülasyon ve rezonans ise dudaklar, dil ve yumuşak damak tarafından gerçekleştirilir. Mikroorganizmalara karşı savunma yapar. Doğrudan veya tozlar, damlacıklar ve diğer maddeler ile taşınan mikroorganizmalar burun kılları, mukoza salgıları ve solunum mukozalarında bulunan siliyer hücrelerin hareketi ile dışar atılmaya çalışılır. Öksürük ve hapşırma da bu fonksiyonu kolaylaştırır. Bu engelleri aşarak alveollere ulaşabilen mikroorganizmalar ise alveolar makrofajlar tarafından fagozite edilir. Sistemik venlerden (genellikle bacak) kaynaklanan pıhtıları yakalar ve çözünmelerini sağlar. Hayatın en temel gösterilerinden birisi, canlıların aralıksız O2 alması ve CO2 vermesidir. Atmosferdeki O2’in kana geçmesi, kan dolaşımındaki CO2 ’in atmosfere geri verilmesi işlemine solunum (respirasyon) denir. Solunum iki fazdan meydana gelir; Soluk alma (inspirasyon) ve soluk verme (ekspirasyon) Ventilasyon Süreci : Havanın; Atmosferden  akciğerlere, AkciğerlerdeN  atmosfere hareket etmesine VENTİLASYON (havalanma) denir. Ventilasyon Süreci : A) İnspirasyon (soluk alma) B) Ekspirasyon (soluk verme) olmak üzere 2 aşamada gerçekleşir. SIRASIYLA; 1. Diyafram ve eksternal interkostal kaslar kasılır. 2. Göğüs kafesi genişler. 3. İntraplevral basınç daha da negatif olur. 4. Transpulmoner basınç artar. 5. Akciğerler genişler. 6. Alveolar basınç atmosfer basıncının altına düşer. 7. Hava alveollere akar. SIRASIYLA; 1. Diyafram ve eksternal interkostal kasların kasılması durur. 2. Göğüs kafesi içe doğru hareket eder. 3. İntraplevral basınç inspirasyon öncesi değere geri döner. 4. Transpulmoner basınç inspirasyon öncesi değere geri döner. 5. Alveoller kasılma öncesi boyutlarına geri çekilir. 6. Akciğerlerdeki hava sıkıştırılır. 7. Hava akciğerlerden dışarı atılır. 1-İÇ SOLUNUM (HÜCRESEL SOLUNUM):internal solunum Hücrelerimiz enerjilerinin çoğunu oksijenin de ilgili olduğu kimyasal reaksiyonlardan sağlarlar ve metabolik olayların son ürünü olan karbondioksiti ortadan kaldırabilirler. 2- DIŞ SOLUNUM (AKCİĞER FİZYOLOJİSİ): external solunum Oksijen ve karbondioksitin organizma ile dış ortam arasındaki değiş tokuşu. Hücre düzeyinde kan ile hücreler arasındaki O2 ve CO2 alış verişi internal solunum, Akciğerlerde atmosfer havası ile kan arasındaki O2 ve CO2 alış verişi eksternal solunum olarak tanımlanmaktadır. ASIL ORGANLAR Burun, Farinks (Yutak), Larinks (Gırtlak), Trakea (Soluk borusu), Bronşlar, Akciğerler; Bronşioller, Alveoller YARDIMCI ORGANLAR İnterkostal kaslar Diyafragma Phrenic sinir (Frenik, Diyafram siniri) HAVA YOLLARI Havanın dışarıdan alınıp alveollere taşındığı ve oradan tekrar geriye gönderildiği iletici tüplerdir. Havayı ısıtır ve nemlendirirler. Üst solunum yolları ve alt solunum yolları olmak üzere iki kısımda incelenirler. Solunum yollarının göğüs kafesi içerisinde kalan kısmına alt solunum yolları, göğüs kafesi dışında kalan kısmına ise üst solunum yolları adı verilir. Burun ya da ağız yoluyla giren hava, solunum ve sindirim sisteminin ortak geçidi olan farinkse (yutak) gelir. Farinks iki tüpe ayrılır: -Özofagus: Yemek borusu -Larinks: Ses tellerini içerir ve buradan geçen hava ses tellerinin titreşimine neden olur ve ses üretilir. Burun, farinks ve larinks bütün bir şekilde üst solunum yolları olarak adlandırılır. burun (nasus) farenks (pharynx) larenks (larynx) Burun (Nasus) Üst solunum yollarının temel organı olan burun, solunum yolu olmasının yanı sıra içinde bulunan özel mukoza sayesinde “koku organı” olarak da fonksiyon görür. Burun, solunum yollarına giren havanın ilk giriş yolunu oluşturur. Burnun Görevleri Solunuma yardımcı olmak , Koku almak , Burun boşluğundan geçen havayı ısıtmak, temizlemek ve nemlendirmek , Sesin niteliğini ayarlamak (Hava ile dolu olan sinüsler, sesin niteliğini etkilemektedir.) SINUS PARANASALES (Paranazal Sinüsler) o Burun boşluğunu çevreleyen kemiklerin bazılarının içlerinde sinüs adı verilen boşluklar bulunur. o Burun mukozasının devamı şeklinde mukoza tabakası bu boşlukların iç yüzeylerini döşer. o Bu oluşumlar kafa kemiklerini ağırlığını azaltır ve konuşmaya rezonans katar. o Burundan giren solunum havasını ısıtmaya ve nemlendirmeye yardımcı olurlar. o Sinuslar içlerinde bulundukları kemiklere göre isim alırlar. FARENKS (YUTAK) Solunum ve sindirimin ortak organıdır. Farenks üç bölümden oluşmuştur: Nazofarenks (Geniz) - Burnun hemen arkasındadır. Orofarenks - Ağzın hemen arkasındadır. Larengeal farenks - Farenksin hemen altında olup, biri arkada özofagusa, diğeri önde trakeaya giden iki açıklığı vardır. Farinksin Görevleri  Yutak, östaki borusu aracılığı ile orta kulağın havalanmasını sağlayarak işitmeye yardım eder.  Tonsillaların bu bölgede olmasından dolayı vücut savunmasında da rol oynar.  Dışarıdan alınan havanın alt solunum organlarına iletilmesini sağlar. LARİNKS (LARENX, GIRTLAK) Ses organı olan gırtlak, boyun bölgesinde yutak ile nefes borusu arasında yerleşmiştir. Gırtlağın iskeleti kıkırdaklar tarafından oluşturulur. Larinks’in iç kasları ise kıkırdaklara tutunurlar ve bu kıkırdakların hareketlerini sağlarlar. Bu hareketler sayesinde hem seslendirme hem de soluk yolunun gerektiğinde açılması ya da kapatılması kontrol edilir. LARİNKSİN GÖREVLERİ Solunum yolunu açık tutmak. Öksürük refleksi ile alt solunum yollarını koruyup temizlemek. Larynx sesin oluşumunu sağlar. İnsanlarda larynxin aşağıda bulunmasından dolayı ekspirasyon havası damağa ve ağıza ulaşarak konuşmaya çevrilir. Alt solunum yolları larinksten sonra başlar. o Larinks, Trakea’ye açılır. o Trake her biri bir akciğere giren iki bronşa ayrılır. o Akciğerler içinde her birinin daha dar, daha kısa ve daha fazla tüplere ayrıldığı 20’den fazla bronş ve bronşçuk dallanması vardır. o Trake ve bronş dallarının duvarlarında şekil ve desteklik veren kıkırdaklar vardır. o Yapısında kıkırdak bulundurmayan ilk hava yolu bronşiol (bronşçuk) olarak adlandırılır. TRAKEA (Nefes/soluk borusu) Solunum sisteminin larynx’ten sonra gelen 10-13 cm uzunluğundaki boru şeklindeki parçasına trachea denir. Trachea’nın başlangıcı yukarıda 7. boyun omuru seviyesindedir. Aşağıda 4. göğüs omuru seviyesinde iki dala ayrılarak sona erer. Trakeanın Görevleri Solunum havasının geçişini sağlamak. Havayı temizlemek, nemlendirmek (salgılanan mukus ile yabancı maddeler tutulur, akciğerlere gitmesi önlenir ve öksürük refleksi ile dışarı atılır.) Bronchi (Bronşlar) Tracheadan ayrılan kollar bronchus (bronş) adını alır. Ana bronşlar lober bronşlara, lober bronşlarda segmental bronşlara ayrılır. Segmental bronşlarda daha ince dallar olan bronşiollere (bronchiolus) ayrılır. Ana bronşlar akciğer dışında kalır, lober ve segmental bronşlar ise akciğer içinde yer alır. Bronchiolus (Bronşiol) Çapları ince ve küçük olan hava yolları bronşiol olarak adlandırılır. Segmental bronşlar daha ince dallar olan bronşiollere ayrılır. Bronşioller, terminal bronşiollere, terminal bronşiollerin her biri de bronşiol respiratoris’e ayrılır. Respiratuar bronşioller de, hava kesecikleri olan alveollerde sonlanır. ALVEOLLER Akciğerler temel olarak alveol diye adlandırılan ve içinde hava bulunan keseciklerden oluşur. Bu keseciklerin bir yetişkindeki adedi yaklaşık 300 milyondur. Alveoller, gazların kanla değişim alanlarıdır! Dolayısıyla alveol keselerinin yüzey alanı, gaz değişim miktarını belirleyen en önemli faktördür ve normal yetişkin bir insanda yaklaşık 70 metrekare kadar bir alana karşılık gelir (yaklaşık bir tenis kortu kadar)! Akciğerler (Pulmones) o Göğüs kafesi içerisinde her biri loblara bölünmüş, sağda ve solda olmak üzere iki adet akciğer (Pulmones) vardır. Akciğerleri en dıştan çok ince bir zar yapısı olan pleura sarar. o Sağ akciğer üç ayrı loba ayrılır: Lobus superior, lobus medius, lobus inferior. o Sol akciğerde ise lobus superior, lobus inferior adıyla iki loba ayrılır. Akciğerlerin Görevleri Akciğerlerin en önemli görevi, dışarıdaki havayı alıp hava içindeki oksijenin alveollerin etrafındaki kılcal kan damarlarına geçmesini sağlamaktır. İkinci ana görevi de organlardan kirli kanla gelen karbondioksiti alveollere alıp, dışarı atılmasını sağlamaktır. Kanda inaktif olarak bulunan “Anjiotensin I” hormonu akciğerlerden geçerken “Anjiotensin II”ye çevrilir. Akciğerlerin Görevleri Surfaktan maddesi akciğer alveollerinde sentezlenir ve kullanılır. Akciğerler aynı zaman da metabolizma organı gibi işlev görür örneğin alkolün bir kısmı, anestezik maddeler vb. solunumla atılır.  Bazı önemli maddeler akciğer dokusu tarafından parçalanıp yok edilir (örn. bradikinin, serotonin vb.). Vücut pH’nın dengede tutulmasını sağlar. Alveoller ve surfaktan  Alveollerin yüzeyi surfaktan adı verilen bir madde ile örtülmüştür. Jel niteliğinde bir yapıdır.  Temel fonksiyonu yüzey gerilimini azaltarak alveollerin kollabe olmasını engellemek ve inspirasyon sırasında alveollerin içerisine hava dolmasını kolaylaştırmaktır. PLEURA (GÖĞÜS KAFESİ ZARI) Göğüs kafesinin iç yüzeylerini saran lamina parietalis (duvar yaprağı) ile akciğerlerin dış yüzeyini saran lamina visceralis (organ yaprağı) olmak üzere iki yapraktan oluşmuş bir zar yapısıdır. Akciğerlerin yüzeyini saran yaprak ile duvar yaprağı arasında bir boşluk kalır. Cavum pleurae adını alan bu boşluk atmosfer basıncına göre negatif bir basınca sahiptir. Bu sayede solunum gerçekleşir. ***Cavum pleurae içerisinde bir sıvı bulunur. Bu sıvı solunum hareketleri sırasında akciğerin sürtünmesini azaltır. *** Akciğerlerin üzeri iki katlı ince bir zarla kaplıdır. Plevra denilen bu zarın akciğer dokusuna yapışık iç kısmına viseral plevra, göğüs kafesinin iç yüzeyini örten bölümüne pariyetal plevra denir. Viseral plevra ve pariyetal plevra arasında birkaç ml’ lik sıvı bulunur. (INTRAPLEVRAL SIVI) Intraplevral aralıktaki basınç ortalama -4 mmHg düzeyindedir. Bu basınç sayesinde akciğerler göğüs boşluğuna tutunur. Basınç artarsa akciğerler büzülür. Bu duruma kollaps ya da kollabe olmak denir. Solunum sisteminin larenksten sonraki bölümleri iki büyük sınıfa ayrılır. 1. Hava yolları 2. Alveoller Hava yolları trakeadan başlar ve dallanmalar göstererek akciğerlerin içine doğru ilerler. Dallanmalar sırasında tüplerin çapları gittikçe daralır, boyları kısalır ve alveol adı verilen kapalı keselerde sona ererler. Trakeadan sonraki ilk dallanan yapılara bronşlar, bronşlardan sonraki daha dar çaplı yapılara da bronşiyoller denilmektedir. Trakeadan sonraki solunum yolları kendi içlerinde sekiz bölüme ayrılmaktadır. Şekilde de görüldüğü gibi ilk beş bölüm iletici hava yolları olarak görev yapmaktadır, diğer bir deyişle hava bu yolları yalnızca doldurur, gaz alış verişi yapılmaz. Gaz değişiminin yapılmadığı bu alanlara anatomik ölü boşluk denilir ve burada bulunan hava hacmi 150 ml dir. Gaz değişimi son üç bölgede yapılmaktadır. Anatomik ölü boşluk nedeni ile her bir solunum ile akciğerlere alınan 500 ml havanın 350 ml sinde gaz değişimi yapılmaktadır. 49 Sağlıklı bir genç erişkin birey dakikada 12-16 kez nefes alıp verir. Dışarıdan havanın akciğerlere alınmasına inspirasyon, Akciğerlerden kirli havanın atılmasına ekspirasyon denir. Alınan oksijen hava yolları ile akciğerlere gelir. Burada alveol duvarından kana geçer. Karbondioksitte kandan alveole geçer. Böylece gaz alışverişi olur. Solunum mekaniği, akciğer ve göğüs duvarının mekanik özelliklerini yansıtır. Solunum sisteminin en önemli fonksiyonu gaz alışverişidir. Akciğerler ve akciğerlerin içinde bulunduğu göğüs kafesi elastik yapıdadır. Akciğerleri göğüs kafesine doğru çeken ve onların göğüs duvarından ayrılmalarını engelleyen güç, iki plevra yaprağı arasında bulunan sıvı ve negatif basınçtır. Plevra yaprakları arasındaki negatif basınç, soluk verme sırasında akciğerlerin göğüs kafesinden daha fazla ayrılmalarına izin vermez. Akciğerleri tekrar göğüs duvarına doğru çeker. Herhangi bir nedenle göğüs duvarı ve akciğerleri etkileyen olaylar (travma, kaburga kırıkları, yaralanma, akciğer hastalıkları vb.) göğüs boşluğuna, plevra yapraklarının arasına hava girmesine (pnömotoraks) ve negatif basıncın yok olması sonucu akciğerlerin kollabe olmasına (büzülmesine) neden olur. Soluk alma (inspirasyon) sırasında plevra boşluğundaki negatif basınç daha da negatif değere düşürülmektedir. Solunum kaslarının kasılması sonucunda genişletilen göğüs kafesi ile birlikte akciğerler de göğüs duvarına doğru çekilir. İnspirasyon aktif bir olaydır. Ancak solunum kaslarının kasılması ile yapılmaktadır. İnspirasyonun önemli kası diyafragmadır. Diyafragmanın kasılması ile göğüs kafesi genişler. Solunumun üç fazı vardır. Pulmoner ventilasyon Difüzyon Taşıma fazı Akciğerdeki hava kesecikleri alveol ile atmosfer havası arasındaki gaz değişimi pulmoner ventilasyon (akciğer havalanması) olarak adlandırılır. Pulmoner ventilasyon inspirasyon ve ekspirasyon ile sağlanır. Solunum membranı yoluyla akciğer alveollerindeki oksijenin akciğer kapilleri içindeki kana, kandaki karbondioksitin yine aynı yolla alveollere geçişi solunum difüzyon fazını oluşturur. Atmosfer havası ile kan arasındaki gaz değişiminin olduğu bu faz dış solunum olarak da adlandırılır. Akciğer kapillerindeki kana geçen oksijenin dolaşım sistemi yolu ile hücrelere, hücrelerde metabolizma sonucu oluşan karbondioksitin kana ve akciğer kapillerine iletilmesine solunumun taşıma fazı denir. Bu fazda oluşan kan ile hücreler arasında gerçekleşen gaz değişimi iç solunum olarak adlandırılır. Dış ortamdan alınan hava burun, farinks, larinks, trakea, bronşlar ve bronşiollerle alveollere taşınır hava yollarının hepsinde gaz değişimi yapılmaz. Bronşlar ve bronşioller iletici hava yollarıdır. Gaz değişiminin yapılmadığı alanlara anatomik ölü boşluk denir. Gerek akciğerlerde gerekse hücre düzeyinde gaz alışverişi difüzyon ile olmaktadır. Bu nedenle gazların difüzyonunda pasif difüzyon prensipleri geçerlidir ve gazlar konsantrasyon farklarının doğrultusunda difüzyona uğrar. Hücre düzeyindeki gaz alışverişi de buna benzer şekilde gerçekleşmektedir. Trake ve bronşların duvarları kıkırdak ve az miktar düz kas içerir. Bronş çapı bronş düz kaslarının etkisiyle daralıp genişletilebilir. Bronşların daralmasına bronkokonstriksiyon, genişlemesine bronkodilatasyon denir. Sempatik etki bronkodilatasyona, parasempatik etki bronkokonstriksiyona yol açar. SOLUNUM HACMİ (TİDAL VOLÜM): Her soluk alışta akciğerlere giren ve her soluk verişte akciğerlerden çıkan hava hacmi eşittir. Yaklaşık 500 ml (Dinlenim tidal hacmi) RESİDÜEL HACİM: Çok çaba harcanarak verilen soluğa (ekspirasyon yedek hacmine) rağmen, akciğerde kalan hava miktarıdır. Normal koşullarda, bu miktar ortalama 1200 ml ‘dir. İNSPİRASYON YEDEK HACMİ : Normal soluk almanın dışında, çok derin nefes alındığında, akciğerin en fazla alabileceği hava miktarıdır. Bu miktar ortalama 3000 ml ‘dir. (Tidal hacimden 6 kat fazla) EKSPİRASYON YEDEK HACMİ : Normal soluk vermenin dışında, çaba harcanarak verilebilecek en fazla hava miktarıdır. Yaklaşık 1200 ml Öpne: Normal hız (dk da 12-16 kez) ve derinlikteki solunum kalıbına denir. (NORMAL SOLUNUM) Apne: Solunumun tamamen durmasıdır. Taşipne: Dakikadaki solunum sayısı artmış, ama tidial hacmi(solunum hacmi) azalmış solunum kalıbına denir. Solunum hızlanması. Bradipne: Solunum yavaşlaması. Hiperkapni: Karbondioksit fazlalığı. Hipokapni: Karbondioksit azlığı. Asfiksi: Solunum güçlüğü. Pnömoni: Pneumonia, Akciğer İltihabı, Zatürre Tüberküloz: Tuberculosis, TB, Verem Amfizem: Emphysema, Nefes Darlığı Astım: Solunum yollarını tıkayan ve nefes almayı zorlaştıran kronik bir hastalıktır. Nezle: Rhinitis, Rinit, Grip Bronşit: Soluk borusunu akciğerler ile birleştiren bronşların iltihaplanması nedeniyle oluşan bir tür enfeksiyon hastalığıdır. Akciğer kanseri: Pulmoner Karsinoma Dispne: Dyspnea, Nefes Darlığı Siyanoz: Morarma Solunumumuzu kontrol eden merkezler hem beyin sapımızda, hem de yüksek beyin kabuğu alanlarında yer alır. *Medulla (Omurilik Soğanı), ritmik ve bilinçsiz solunumun esas kontrol yeridir. *Ponsta ise yine bilinçsiz olarak solunum ritmini düzenleyen merkezler bulunur. *Limbik sistem ve korteks bölgeleri ise istemli olarak nefesi tutma, konuşma veya iç geçirme durumlarında olduğu gibi, nefesin bilinçli kontrolüne yardımcı olurlar. Öksürmek: Solunum yollarına sıvı ya Aksırmak: Herhangi bir nedenden da katı bir cisim kaçtığında ağız dolayı burun yollarının irritasyonu yoluyla cismi dışarı atmak için sonucu kuvvetli patlama şeklindeki gerçekleşen kısa ve güçlü hava hava çıkarma refleksidir. çıkarma refleksidir. Horlamak: Uyku esnasında boyun kaslarının gevşemesi, yumuşak Hıçkırık: Diafragmanın istemsiz damağın gevşek dokusu ile küçük dilin kasılması sonucu ortaya çıkan bir üst hava yollarını kısmen tıkamasıyla durumdur. gelişen durumdur. İç çekmek, ağlamak, gülmek ve esnemekte de solunum sistemi devreye girmektedir.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser