İCRA VE İFLAS KİTAP NOTU PDF

Summary

Bu belge, icra ve iflas hukukuna ilişkin temel konuları ele almaktadır. Borçlunun malvarlığıyla sorumluluk ilkesi, takip işlemleri, icra sözleşmeleri, icra çeşitleri ve icra organları gibi konular detaylı bir şekilde incelenmiştir. Belge, hukuk öğrencileri için akademik bir kaynak niteliğindedir.

Full Transcript

**İCRA VE İFLAS KİTAP NOTU** Bugün geçerli olan hukuk anlayışına göre artık borçlunun malvarlığı ile sorumluluk ilkesi geçerlidir.Bir başka ifadeyle cebri icranın konusu borçlunun malvarlığıdır.Borcun ödenmemesi sebebiyle borçlunun şahsına yönelik bir yaptırım uygulanması söz konusu değildir. Borç...

**İCRA VE İFLAS KİTAP NOTU** Bugün geçerli olan hukuk anlayışına göre artık borçlunun malvarlığı ile sorumluluk ilkesi geçerlidir.Bir başka ifadeyle cebri icranın konusu borçlunun malvarlığıdır.Borcun ödenmemesi sebebiyle borçlunun şahsına yönelik bir yaptırım uygulanması söz konusu değildir. Borçlunun malvarlığıyla sorumlu olması cebri icrada borçlunun şahsına yönelik hiçbir cezai yaptırım olmadığı anlamına gelmemektedir.Kanun koyucu borcun ödenmemesi sebebiyle olmasa dahi çeşitli sebeplerle icra ve iflas suçları olarak nitelendirebileceğimiz bazı yaptırımlar öngörmüştür. Takip başlatan kişi takip alacaklısı,kendisine karşı takip yapılan kişi de takip borçlusu olarak nitelendirilir. **TAKİP İŞLEMLERİ** Takibe yön ve şekil veren işlemler takip işlemleri olarak nitelendirilir.Takip işlemleri de [taraf takip işlemleri] ve [icra takip işlemleri] şeklinde bir ayrıma tabi tutulabilir. ***1)Taraf Takip İşlemleri*** Taraf takip işlemleri,takibin taraflarınca yapılan ve takibe yön ve şekil veren işlemlerdir.Kanun taraf takip işlemlerine belirli sonuçlar bağlamıştır.İşlemi yapan tarafın düşüncesi farklı yönde olsa dahi kanunun o işleme bağladığı sonuç ortaya çıkar. Bu işlemler çoğunlukla icra dairesine yöneltilen ve icra dairesinini işlem yapmaya sevk etmeyi amaçlayan işlemlerdir. ÖR:Alacaklının icra dairesine başvurarak takip talebinde bulunması,takibin kesinleşmesi üzerinde haciz talebinde bulunması birer taraf takip işlemidir. 2)İcra Takip İşlemleri Bir işlemin icra takip işlemi olarak nitelendirilebilmesi için gerekli unsurlar şunlardır: i. İCRA ORGANINCA YAPILMASI İcra organlarının dışında alacaklının,borçlunun veya üçüncü kişinin yaptığı işlemler icra takip işlemi niteliğinde değildir.Örneğin alacaklının takip talebi,borçlunun ödeme emrine itirazı,üçüncü kişinin istihkak iddiası icra takip işlemi değildir. ii. BORÇLUYA KARŞI YAPILMASIİcra organınca yağılan işlemin muhatabı borçlu olmalıdır ve bu işlem borçlunun hukuki durumunu etkileyecek nitelikte olmalıdır.Yapılan bu işleme karşı borçlu kanuni imkanlarını(itiraz-şikayet)kullanmazsa takip işlemi kesinleşir.İcra takibiyle ilgili de olsa üçüncü kişilere karşı yapılan işlemler icra takip işlemi değildir. iii. İŞLEMİN CEBRİ İCRAYI İLERLETECEK NİTELİKTE OLMASIYapılan işlemin takibi ilerletmesi,dolayısıyla alacaklıyı alacağını almaya yakınlaştırması gerekir. **BU UNSURLAR DİKKATE ALINDIĞINDA TAKİP TALEBİ BİR İCRA TAKİP İŞLEMİ DEĞİLDİR.ÇÜNKÜ TAKİP TALEBİ,ALACAKLININ İCRA DAİRESİNE BAŞVURMASI ANLAMINA GELMEKTEDİR.İCRA ORGANINCA YAPILAN BİR İŞLEM YOKTUR.** Ödeme emri bir icra takibinde yapılan ilk icra takip işlemidir.Bunun yanında haciz ve satış da icra takip işlemidir. Bir işlemin icra takip işlemi olması özellikle iki açıdan önemlidir.Birincisi icra takip işlemleri zamanaşımını keser.İkincisi ise tatil ve talik(erteleme)hallerinde kural olarak icra takip işlemleri yapılamaz. **İCRA SÖZLEŞMELERİ** Alacaklı ve borçlunun karşılıklı birbirine uygun irade açıklamalarıyla meydana gelen,kanun tarafından belirlenmiş olan icra hukuku kurallarından ayrılmayı öngören ve dolayısıyla icra sürecini etkilemeyi amaçlayan sözleşmelerdir. ***İcra Sözleşmelerinin Türleri*** İcra sözleşmelerini 3 kategoride incelemek mümkündür.İcrayı daraltan,icrayı engelleyen ve icrayı genişleten sözleşmeler. [İCRAYI DARALTAN SÖZLEŞMELER]Kanun tarafından alacaklıya sunulan icra imkanlarının kısıtlanması,daraltılması sonucu doğuran sözleşmelerdir.''Alacaklının borçlunun sadece bazı mallarının haczini isteyebileceğine'' örneğin borçlunun sadece taşınır mallarının veya sadece taşınmaz mallarının haczinin istenebileceğine ya da borçlunun taşınır mallarının haczedilmeden taşınmaz mallarının haczinin istenemeyeceğine ya da bazı malların haczin kapsamı dışında bırakılmasına yönelik sözleşmeler icrayı daraltan sözleşmelerdir. [İCRAYI ENGELEYEN SÖZLEŞMELER]Alacaklının icra imkanlarını engelleyen,alacaklının icra takibi yapmasına veya başlatılmış olan icra takibinin devam etmesine engel olan sözleşmelerdir.Borcun taksitle ödenmesine ilişkin icra dairesi önünde yapılan sözleşme icrayı engelleyen bir sözleşmedir. [İCRAYI GENİŞLETEN SÖZLEŞMELER]Alacaklıya kanun tarafından verilen icra imkanlarının genişletilmesi söz konusudur.Bu da genellikle borçlunun kanunda öngörülen koruyucu hükümlerinden sözleşmeyle vazgeçmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır.Örneğin kanunen haczedilemeyeceği öngörülmüş olan bir malın haczedilemezliğinden borçlunun vazgeçmesi icrayı genişleten sözleşmedir. **CEBRİ İCRA ÇEŞİTLERİ** [İcra yolları(cüzi icra)] ve [iflas yolları (külli icra)] şeklinde bir ayrıma tabi tutulur.Bunun yanında alacağın türüne göre,borçlunun iflasa tabi olup olmamasına göre de ayrım yapılması mümkündür. **A.İCRA YOLLARI** İcra yolları 3 çeşittlir -İlamlı icra -İlamsız icra -Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip **İLAMSIZ İCRA** İlamsız icra istisnai bir takip yoludur.Çünkü bütün alacaklar için ilamsız icra yoluna başvurulması mümkün değildir.Para ve teminat alacakları için ilamsız icraya başvurulması mümkün olup bunun dışındaki alacaklar için ilamlı icra yoluna başvurulması gerekir.(m.42) Kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesi ise ilamsız icranın istisnası olarak karşımıza çıkar.Burada para ve teminat olmamasına rağmen ilamsız icra yoluna başvurma imkanı verilmiştir.(İİK m.269) İlamsız icra takibinde alacaklının elinde mahkeme kararı(ilam)olmadan takip yapması mümkün olduğundan bu takip tüürnde borçluya takibe karşı koyma imkanları daha geniş bir şekilde verilmiştir. İlamsız icranın mümkün olduğu hallerde alacaklı,dava açıp lehine ilam almak zorunda olmaksızın doğrudan icra takibi başlatma imkanına sahiptir.Ancak alacaklı isterse para alacağı için önce daca açar ve lehine bir eda hükmü alırsa ilamlı icra takibi de yapabilir. Bunun yanında kanunun ilamsız icrayı yasakladığı haller vardır.Bu hallerde alacak para olsa dahi ilamsız icra yoluna başvurulamaz.Yabancı devlet aleyhine ilamsız takip yoluna başvurulamaz.(m.42/2) Ayrıca idari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz.(m.42/3) [İLAMSIZ İCRA KENDİ İÇİNDE] -Genel haciz yoluyla takip -Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip -Kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesi -Abonelik sözleşmesinde kaynaklanan para alacakları hakkında haciz yoluyla ilamsız takip şeklinde 4 ayrılmaktadır. **İLAMLI İCRA** İlamlı icrada hak sahibi önce dava açar,bu davada lehine bir karar(ilam)alırsa ve bu karar icra kabiliyeti olan bir karar olursa buna dayanarak ilamlı icra takibi yapabilir.Bir dava sonunda aleyhine karar verilen kişiden beklenen bu karara uygun olarak mahkeme kararının gereğini yerine getirmesidir.Ancak aleyhine karar verilen kişi mahkeme kararının gereğini yerine getirmezse ilamlı icra yoluyla bunun zorla yerine getirmesi sağlanabilir. İlamlı icra takibi mahkeme kararına veya istisnaen ilam niteliğinde belgeye dayandığından borçlunun bu takibe karşı koyma imkanı daha sınırlı niteliktedir. **REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP** Kanunda rehinli alacaklar için ayrı,özel bir takip usulü öngörülmüştür.Alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmadan doğrudan genel haciz yoluyla takip veya iflas yoluyla takip yapamaz.Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapar ve bu takipten alacağının tamamını veya bir kısmını alamazsa o zaman diğer takip yollarına başvurması mümkün olur. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibin de ilamlı takip ve ilamsız takip yapılması mümkündür.Rehin alacaklısının alacağı ve/veya rehin hakkı ilamla ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanıyorsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip;ilam veya ilam niteliğinde bir belgeye dayanmıyorsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılabilir. **B.İFLAS** İflas,külli(toplu) icra olarak adlandırılmaktadır.Çünkü iflas yoluyla takipte bütüncülük söz konusudur.Öncellikle borçlunun karşısında bütün alacaklıları bulunmaktadır.Borçlu hakkında iflas kararı verildiğinde artık bundan sadece iflas takibi yapan alacaklı değil,borçlunun bütün alacaklıları yararlanır.Buna bağlı olarak borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığı iflas tasfiyesine dahil olur. **C.KAMU ALACAKLILARININ TAHSİL USULÜ** Kamu alacaklarının tahsili icra ve iflas kanunu hükümlerine tabi olmayıp bu konuda özel düzenleme niteliğindeki 6183 sayılı Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanuna tabidir. Devlete,il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi,resim,harç,ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı,vergi cezası,para cezası gibi asli,gecikme zammı,faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin sözleşmeden,haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmesinden doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri uygulamasından kaynaklanan diğer alacakları ile;bunların takip masrafları hakkında 6183 sayılı kanun hükümleri uygulanır. **İCRA ORGANLARI** A. **İCRANIN ASLİ ORGANLARI** İcra takibinin asli organları,icra dairesi,icra daireleri başkanlığı,iflas dairesi,icra mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi ile yargıtay'ın icra iflas işleri ile görevlendirilmiş daireleridir.Bunlar icra işleri için görevlendirilmiş daimi organlardır. Bunların yanında genel mahkemeler,cumhuriyet savcıları ve adalet müfettileri de icranın yardımcı organlarıdır. ***I.İCRA DAİRESİ*** İcra teşkilatı içerisinde en önemli organdır.Bir takibin başlamasından sona ermesine kadar bütün süreç icra dairesi tarafından yürütülür.İcra dairesi,takibin yürütülmesi bakımından birinci derecede görevli organ olarak yer almaktadır.İcra takibine ilişkin sürecin denetiminde yer yer icra mahkemesi ve onun kararlarının denetlenmesi bakımından kanun yolu mahkemeleri devreye girerken,icra dairesi icra takibi prosedürünün her aşamasında yer almaktadır.İcra dairesi,icra mahkemesinin denetimi ve gözetimi altında olmasına rağmen tek başına işlemler yapabilmektedir. İcra daireleri,2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun m.1'de düzenlenmiştir.Buna göre icra daireleri her asliye mahkemesinin yargı çerçevesinde kurulur.İş yoğunluğu durumuna göre,ilgili yargı çevresinde birden fazla icra dairesi bulunabilir.İflas daireleri de gerekli olması halinde,her asliye mahkemesinin yargı çevresinde kurulur.(m.2)İflas işlerinin fazla olmadığı yerlerde ayrıca iflas dairesi bulunmaz.Bu yerlerdeki icra dairesi,gerektiğinde iflas dairesi olarak görev yapar. ***2.İCRA DAİRESİNİN GÖREV YETKİ VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ*** **[a.Görev ve yetkiler]** İcra dairesi,her ne kadar icra mahkemesinin gözetim ve denetim altında ise de işlemleri yapma konusunda bağımsızdır. İcra dairesi,mevzuat çerçevesinde icra işlemlerin yapılmasında görevlidir. İcra dairesinin görevlerini yerine getirecek kişi ise icra müdürüdür.İcra müdürünün bir kısım işlemlerde takdir yetkisi vardır.(ÖR;Bazı malların haczi konusunda kanun,icra müdürüne takdir yetkisi tanımıştır.) İcra müdürünün,kanuna aykırı yaptığı veya yapması gereken işlemi yapmayıp hareketsiz kaldığı durumlarda icra mahkemesi aracılığıyla işlemlerin denetimi sağlanır.Yine icra müdürünün takdir yetkisi olduğu durumlarda hataya düşmesi halinde,denetim icra mahkemesince yapılır.İcra mahkemesi,bu halde icra müdürünün bir işlem tesis etmesini emreder ya da yaptığı işlemi iptal edebilir veya yapılan işlemi düzeltebilir.Yoksa icra dairesinin yerine geçip işlem yapması söz konusu değildir. **[b.Yükümlülükleri]** İcra ve iflas dairelerinde,her icra işi için bir dosya açılır.İcra ve iflas daireleri,yaptıkları işlemleri kendilerinden bir rıza olması halinde bu beyanları tutanak altına alırlar.İlgilerin taleplerini,itirazlarını tutanak altına alır ve tarih gösterilerek ilgilisi ve icra müdürü ve yardımcısı ya da katip tarafından imzalanır. İcra ve iflas daireleri tarafından verilen kararların tutanağa gerekçeli olarak geçirileceği düzenlenmiştir. Kanun,icra dairesi tarafından düzenlenen tutanakların aleniliğine dikkat çekmiştir.Buna göre ilgililer,icra daireleri tarafından düzenlenen tutanakları görebilir ve bir örneğini alabilir.Buradaki ilgililer alacaklı,borçlu ve istihkak iddiasında bulunan ya da hazce iştirak talebinde bulunan üçüncü kişiler olabilir.İcra ve iflas dairesinin düzenlemiş olduğu tutanaklar,aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.İcra tutanaklarının aksinin ispat edilmesi özel bir şekle bağlı değildir.Bu tutanakların aksi her türlü delil ile ispat edilebilir.Ancak icra tutanağı bir hukuki işlemi belgelendiriyorsa,icra tutanağının aksinin senetle ispat edilmesi gerekir. İcra ve iflas işlerine bakan memur ve çalışanlar kendisinin karı veya kocasını nişanlısını yahut kan ve kayın hısımlığı bulunan altsoy ve üstsoy veya 3. Derece dahil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan veya civar hısımlarının kanuni mümessili veya vekili yahut müstahdemi bulunduğu bir şahsın menfaati olan işleri göremez.Bu yasağa rağmen iş yapan icra müdürü veya çalışanların işlemlerine karşı icra mahkemesine şikayet yoluna başvurulabilir.Yasağa rağmen yapılan işleme karşı 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurulmaması halinde işlem geçerli hale gelir. ***3.İCRA DAİRESİ GÖREVLİLERİNİN SORUMLULUKLARI*** İcra dairesi memurlarının,görevleri kapsamında meydana gelen zararlardan idare sorumludur.(m.5)Bu düzleme ile icra memurlarının şahsen sorumluluğunu değil,devletin sorumluluğu öngörülmüştür.Öncelikle bu kapsamda ,devletin zarardan sorumlu olabilmesi için icra memurunun görevi dolayısıyla yapmış olduğu bir iş sebebiyle zararın meydana gelmesi gerekir.İcra dairesi memurunun,görevi ile ilgili olmayan kişisel kusurlarından ötürü meydana gelen zararlardan devletin sorumluluğu meydana gelmeyecektir.Devletin tazminat sorumluluğu için icra memurunun,görevini yaparken kusurlu davranmış olması ve bunun sonucunda bir zarar meydana gelmesi,zarar ile kusurlu eylem arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Tazminat davasında,dava adalet bakanlığına karşı açılır.Kusurlu eylemlerde bulunan memur davada davalı olarak gösterilemez.Ancak davalı idare,zarara sebebiyet veren memura davayı ihbar edebilir.İhbar üzerine veya ihbar olmasa bile ilgili memur davaya fer'i müdahil olarak katılıp davalı idarenin savunmasına yardım edebilir.Tazminat davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Devlet,tazminata mahkum edildikten sonra,zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu edebilir. İcra ve iflas memurlarının eylemlerinin suç teşkil etmesi halinde ceza soruşturması ve kovuşturması da söz konusu olabilir. **İCRA MAHKEMESİ** Her asliye mahkemesinin bulunduğu yargı çevresinde icra mahkemesi bulunur.Ancak icra mahkemesinin olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesi,icra mahkemesi sıfatıyla,bu mahkemenin görevini de yapar.İcra mahkemeleri tek hakimli mahkemelerdir. **İCRA MAHKEMESİNİN GÖREVLERİ** - İcra dairelerinin işlemlerine karşı şikayet icra mahkemesine yapılmaktadır.İcra mahkemesinin en temel görevi şikayetleri incelemektir.Ayrıca şikayetin özel bir hali olan ihalenin feshine bakar.(m.134) - Borçlu tarafından ödeme emrine yapılan itirazları hükümden düşürmek ve takibin devam etmesini sağlamak için alacaklı tarafından itirazın geçici ve kesin kaldırılmasına ilişkin talepleri inceler. - Gecikmiş itiraza ilişkin başvuru icra mahkemesine yapılır. - İcranın durdurulması için icra mahkemesine başvurulur.(İİK m.36'da 7343 sayılı değişiklikle) - Hacizde ve iflasta,istihkak iddialarına ilişkin ihtilafı incelemek için açılan istihkak davasına inceler. - İcra mahkemesi,icra ceza mahkemesi sıfatıyla İİK m.331 vd. düzenlenen icra ve iflas suçlarına ilişkin davalara bakar. - Bu görevleri yanında icra mahkemesi,kendisine bağlı olan icra ve iflas dairelerinin gözetim ve denetimi görevini de yapar.(sadece icra daireleri başkanlığı kurulmayan yerlerde) İcra mahkemelerinin kural olarak sınırlı bir inceleme yetkisi vardır.İcra mahkemesinde görülen dava ve işlerde kural olarak tanık dinlenilemez ve yemin deliline başvurulamaz. İcra mahkemesinin,İİK m.331 vd.hükümlerinde düzenlenen icra ve iflas suçları dışındaki,icra ve iflas işlemlerine yönelik vermiş olduğu kararları,hukuka ilişkin kararlarıdır.İcra mahkemesinin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.Ancak istihkak davasında verilen karar,m.89/4 'e göre açılan tazminat davalarında verilen karar ve ihalenin feshi isteminin reddi kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. **[İSTİNAF]**: İİK m.363'te icra mahkemesinin hangi kararlarına ilişkin istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı düzenlenmiştir.Buna göre aşağıda sayılan icra mahkemesinin kararları kesin olup,bu kararlara karşı kanun yoluna başvuru söz konusu değildir. - Taşınır ve taşınmaz malların haczini düzenleyen İİK m.85'in uygulama biçimi, - İcra dairesi tarafından hesaplanan vekalet ücreti - Haciz tutanağı düzenlenirken hazır bulunmayanlar için düzenlenen davetiyeye ilişkin 103.maddenin uygulama biçimi ve bu davetiyenin içeriği - Yediemin ücreti ve değiştirilmesi - Hacizli taşınır malların muhafaza şekli - Kıymet takdirine ilişkin şikayet - İhaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminat miktarı - Satışın durdurulması - Satış ilanının iptali - Süresinde satış istenmemesi sebebiyle satışın düşürülmesi - İhtiyati hacizde borçlunun teminat göstermesine ilişkin hususları düzenleyen 263. Maddenin uygulama biçimi - İflas idaresinin oluşturulması - İcra mahkemesinin iflas dairesinin işlemleri hakkında şikayet üzerine verdiği kararlara karşı - İflas idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası - 36.maddeye göre icranın durdurulmasına ilişkin kararları Kanun koyucu bunlarla sınırlı kalmayıp parasal sınırda getirilmiştir.Buna göre ''ait olduğu alacak,hak veya malın değer ve miktarının 7.000 TL'yi(2023 yılı için 41.710 TL)geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabilir.Parasal sınır uygulamasında,karara karşı başvuru yapıldığı tarih değil hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır. İcra mahkemesinin kararlarına karşı istinaf yoluna başvurma süresi,kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gündür. İcra mahkemesinin kararları aleyhine işlemleri uzatmak gibi kötüniyetle istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılırsa HMK m.329 hükmü uygulanır.Bu hüküm,kesin karara karşı kötüniyetle istinaf yoluna başvurulması için de geçerlidir. İcra mahkemesince verilen kararların uygulanması için kararın kesinleşmesi gerekmez.Takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmeden satış yapılamayacaktır. İsrinaf yoluna başvurma,yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veyaz vazgeçme nedeniyle itiraz ve şikayetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikayete ilişkin olursa,HMK ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir. **[TEMYİZ:]** İcra mahkemesinin vermiş olduğu karara karşı bölge adliye mahkemesine başvurulması halinde,bölge adliye mahkemesinin nihai kararlarına karşı temyiz yoluna başvurabilir.Temyiz yoluna başvurmak için kanun sadece parasal sınır getirmiştir.Buna göre''bölge adliye mahkemesince verilen ve miktar veya değeri 58.00 bin TL'Yİ(2023 yılı için 238.720 TL)geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.'' Temyiz yoluna başvurulması,satış işlemi haricinde diğer icra işlemlerini durdurmaz. \-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-\-- İcra mahkemesinin icra suçlarına ilişkin vermiş oldukları tazyik ve disiplin hapis kararlarına karşı,tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edebilir. **B)İCRANIN TALİ(YARDIMCI)ORGANLARI** Kanunun ilgili düzenlemelerinde,icra mahkemesi dışında mahkemelere işaret edilmesi halinde diğer görevli mahkemelerde bu uyuşmazlık görülecektir. İcra iflas dairesinin,icra mahkemesi hakiminin veya icra daireleri başkanlığının gözetimi ve denetimi altındadır.Ancak bu daireler cumhuriyet başsavcıları ve adalet müfettişleri vasıtasıyla denetime tabi tutulur.Bunlarda icra prosedüründe rol oynayan diğer yardımcı organlardır. **ŞİKAYET** İcra dairelerinin yaptığı veya yapması gerekipte yapmadığı işlemler için icra mahkemesi tarafından denetim yapıldığı prosedür şikayet yoludur.Şikayet,icra ve iflas dairelerinin hukuka aykırı işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapılması gerekip de yapılmayan işlemlerin yapılmasını sağlayan hukuki çaredir.Şikayet,ne istinaf ve temyiz yolu gibi kanun yolu ne de bir davadır.İcra ve iflas prosedüründe ilgililerin menfaatini korumak için başvurulan bir kendine özgü yoldur. İcra müdürünün,sırf görüş açıklaması,niyetini bildirmesi veya muhtemel bir davranışı şikayete konu edilemez. Şikayet konusuna sadece icra müdürü ve yardımcısı tarafından yapılan işlemler değil,takip kapsamında diğer memur ve görevliler tarafından yapılan işlemlerde girer. İcra organlarının işlemlerinin şikayete konu edilebilmesi için icra ve iflas mevzuatı çerçevesinde verilen yetki kapsamında bir işlem olması gerekir. Şikayet sebepleri:İşlemin kanuna aykırı olması veya hadiseye uygun olmaması,bir hakkında yerine getirilmemesi veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasıdır. **1)KANUNA AYKIRI OLMASI** Kanuna aykırılık genel şikayet sebebidir.Kanuna aykırılık halinde,kanunun hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanması söz konusudur. **2)İŞLEMİN HADİSEYE UYGUN OLMAMASI** Kanunda icra müdürüne takdir yetkisinin tanındığı hallerde söz konusu olur.İşlemin hadiseye uygun olmaması halini,tam olarak kanuna aykırı olarak kabul edemeyiz.Aslında icra müdürü işlemi kanuna uygun yapmıştır.Fakat icra müdürü,kanun tarafından tanınan takdir yetkisinde doğru noktayı bulamamıştır. **3)BİR HAKKIN YERİNE GETİRİLMEMESİ** İcra müdürünün,görevi kapsamında olan bir işi yapmayı reddetmesi halinde,bir hakkın yerine getirilmemesi söz konusu olur.İcra müdürünün işlemi yanlış olmasına rağmen yapması halinde hakkın yerine getirilmemesinden değil,kanuna aykırılıktan söz edilebilir. **4)BİR HAKKIN SEBEPSİZ SÜRÜNCEMEDE BIRAKILMASI** İcra müdürünün,ilgilinin talebi üzerine veya kendiliğinden yapması gereken bir işlemi,süresinde veya makul bir sürede,haklı neden olmaksızın yapmaması halinde,bir hakkın sebepsiz sürüncemede bırakılması durumu gerçekleşir. I. *7 GÜNLÜK SÜRE* İşlemin kanuna aykırı olması veya hadiseye uygun olmaması halinde,şikayet süresi,şikayet konusu işlemin öğrenilmesinden itibaren 7 gündür. Ancak kambiyo senetlerine mahsus takipte,kanun,bazı sebeplerin şikayet yoluyla ileri sürülmesini 5 günlük süreye tabi kılmıştır. Şikayet konusu işlem,ilgiyiye tebliğ edilmiş olabilir.Bu halde şikayet süresi tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Örneğin sıra cetveline karşı şikayet yoluna başvurulmasında,7 günlük süre sıra cetvelinin alacaklıya tebliğinden itibaren başlar.Şayet işlem ilgiliye tebliğ edilmemişse,şikayet süresi ilgilinin işlemi öğrendiği tarihten itibaren başlar.Burada ilgilinin öğrendiği tarihi ispat etmesine gerek yoktur.Beyanı üzerine belirttiği tarih öğrenme tarihi olarak dikkate alınır.Ancak şikayetin karşı tarafı,şikayet edenin,şikayet konusu işlemi daha önceden öğrendiğini ispat edebilir. Kanun bazı durumlarda şikayetin başlayacağı zamanı özellikle belirtmiştir.Örneğin,ihalenin yapıldığı zamana kadar meydana gelmiş işlemlere karşı şikayetin süresi,ihale tarihi itibariyle başlar.Yani,kanun,ilgililerin ihale günü bu usulsüzlükleri öğrendiğini kabul eder. Şikayet süresi hak düşürücü nitelikte olup,icra mahkemesi tarafından kendiliğinden dikkate alınır.Süresinden sonra şikayetin yapıldığı icra mahkemesince tespit edilirse,şikayet reddedilir ve icra dairesinin yapmış olduğu işlem kesinleşir. II. *SÜRESİZ ŞİKAYET* - Kesinleşmeden icra edilmeyecek kararların,ilamın kesinleşmeden ilamlı icraya konulması - Limit ipoteğinde,limiti aşar şekilde ipotekli takip yapılması - Takibin taraflarının taraf ehliyetinin olmaması - İpotekli taşınmaz maliki hakkında muacceliyet ihbarı gönderilmeksizin takip başlatılması - Alacaklının haciz talebi bulunmadığı halde haciz işlemi yapılması - Borçlunun ölmesi üzerine terekenin borçlarından dolayı mirasçılara karşı takibe devam edilmesine ilişkin hususları düzenleyen İİK m.53'e aykırı olarak öngörülen süre geçmeden mirasçılara karşı takibe devam edilmesi - Aynı takip kapsamında ikinci kez ödeme emri çıkarılması - Kayıtsız şartsız para borcu ikrarı içermeyen belge ile ilamlı takip başlatılması - Yabancı para cinsinden ödeme emrinin gönderilmesi - Menfi tespit hükmüne dayanarak ilamlı takip başlatılması,ilama aykırıtakip yapılması - Ölü kişiye karşı takip yapılması - İİK m.89'a göre haciz ihbarnamesi gönderilen şirket ortakları,borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılmayacağından ,haciz ihbarnamesinin şirket ortaklarına gönderilmesi kamu düzenine aykırılık teşkil edecektir. **ŞİKAYETİN TARAFLARI** Şikayet,kendine özgü bir yol olup dava değildir.Dolayısıyla şikayet yolunun tarafları davacı veya davalı olarak adlandırılmaz.Bunun yerine şikayet eden ve şikayet olunan kavramları kullanılır. Şikayet yoluna başvuracak olan kişiler sadece takibin tarafları olan alacaklı veya borçlu değildir.Takibin tarafları dışında,söz konusu icra işleminden zarar gören,etkilenen ilgililer de şikayet yoluna başvurabilir.İcra dairesinin işleminin iptal edilmesinde veya düzeltilmesinde hukuki yararı olan her ilgili şikayet yoluna başvurabilecektir.İlgilinin hukuki durumuna yönelik ve onu etkileyen bir işlem olması halinde hukuki yararın varlığı söz konusu olur. Şikayet yoluna başvuran kişinin fiil ehliyetine sahip olması gerekir.Fiil ehliyeti yoksa onun adına kanuni temsilcisinin şikayet yoluna başvurması gerekir.Ayrıca şikayet edenin,şikayet konusu işlemin ilişkili olduğu hak üzerinde tasarruf yetkisinin olması gerekir. Şikayet olunan taraf uygulamada takibin karşı tarafı olarak kabul edilmektedir.Esasında şikayet konusu işlem icra dairesi tarafından yapılmakta olup,şikayet olunan tarafın icra dairesi olması gerekir.Şikayet talebinde,karşı tarafın hiç gösterilmemesi veya yanlış gösterilmesi,şikayet talebinin reddi sonucunu doğurmaz. **ŞİKAYET USULÜ VE ŞİKAYETİN TAKİP ÜZERİNDEKİ ETKİSİ** Şikayet,icra mahkemesi tarafından incelenip sonuca bağlanır.Şikayet konusu işlemin incelenebilmesi için şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurması şarttır.Mahkemenin kendiliğinden icra dairesinin işlemlerini inceleme yetkisi yoktur. Şikayet başvurusu icra mahkemesine yapılması gerekir.İcra dairesine yapılan şikayet herhangi bir sonuç doğurmaz. Yetkili icra mahkemesi,şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesidir.İcra mahkemesinin yetkisi kesindir.İcra mahkemesinin yetkili olup olmadığını kendiliğinden gözetir. İcra mahkemesi,şikayeti basit yargılama usulüne göre inceler.Aksine hüküm bulunmayan hallerde,icra mahkemesi,şikayet prosedüründe duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder. İcra mahkemesi duruşma yapılmasına karar verirse ,ilgililer en kısa zamanda duruşmaya çağırır.Buradaki ilgililer,takibin tarafları olabileceği gibi 3. Kişilerde olabilir.İlgililer duruşmaya gelmese dahi icra mahkemesi karar verir.Bunun yanında icra mahkemesi gerekli görürse,şikayet konusu işlemi yapan icra memurunu açıklama yapması için davet edebilir.Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi,işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç 10 gün içinde kararını verir. İcra mahkemesi şikayet edenin dayandığı şikayet sebepleri ile bağlı değildir.Herhangi bir sebepten ötürü önüne gelen dosyada kamu düzenine aykırılığı tespit ederse kendiliğinden söz konusu işlem hakkında karar verir.Şikayet sebebini ve buna bağlı olarak şikayet süresinin geçip geçmediği veya süresiz şikayet olup olmadığını takdir eder. İcra mahkemesi,şikayet prosedüründe,tanık dinleyebilir,bilirkişiye başvurabilir ve keşif yapabilir. Şikayet yoluna başvurulmasının takibi durdurucu etkisi yoktur.Ancak icra mahkemesi,talep üzerine veya kendiliğinden,şikayet incelemesi sonuçlanıncaya kadar takibin durdurulmasına karar verebilir. Şikayet hakkında verilen kararın yerine getirşlmesi için icra mahkemesi kararın kesinleşmesine gerek yoktur.Karar kesinleşmeden de icra edebilir.Ancak icra mahkemesinin kararına karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurması ,satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz. ŞİKAYET SONUNDA İCRA MAHKEMESİNİN VEREBİLECEĞİ KARARLAR Şikayet süresinde yapılmamışsa,icra mahkemesi şikayet başvurusunu usulden reddeder.İcra mahkemesi şikayet sebebinin yerinde olmadığı tespiti yaparsa başvuruyu esastan reddeder.İcra mahkemesi,şikayet başvurusu üzerine takibin durdurulmasına karar vermişse,başvurunun reddi üzerine takibe devam edilir.Şikayet kararı üzerine,kanun yoluna başvuru şartlarının sağlanması ***halinde istinaf yoluna başvurulabilir.*** ***İCRA MAHKEMESİ,ŞİKAYET SEBEPLERİNİN OLDUĞUNA KANAAT GETİREREK ŞİKAYETİ KABUL EDERSE,İİK 17'YE GÖRE 3 FARKLI ŞEKİLDE KARAR VEREBİLİR.*** **1)ŞİKAYET KONUSU İŞLEMİN İPTAL EDİLMESİ** Şikayet konusu işlemin,özellikle kanuna aykırılık söz konusu olursa,iptal edilmesine karar verilir.İptal kararıyla birlikte,şikayet konusu işlem baştan itibaren iptal edilir ve iptal edilen işleme dayanılarak yapılmış işlemler de iptal edilmiş sayılır. **2)ŞİKAYET KONUSU İŞLEMİN DÜZELTİLMESİ** Özellikle şikayet konusu işlemin hadiseye uygun olmadığı durumlarda,icra mahkmesi işlemi düzeltir.Yeniden bir işlem yapılması gerekmeyen hallerde icra mahkemesi düzeltme kararı verir.Düzeltme kararı ileriye etkili olur. **3)İCRA MEMURUNUN SEBEPSİZ OLARAK YAPMADIĞI VEYA SÜRÜNCEMEDE BIRAKTIĞI İŞLEMLERİN YAPILMASINI EMRETMEK** Bir hakkın yerine getirilmemesi veya sürüncemede bırakılması sebeplerinin tespiti halinde,icra mahkemesi şikayet konusu işlemin yapılmasını icra memuruna emreder. **İCRA HARÇ VE GİDERLERİ** **A.İCRA HARÇLARI** İcra prosedüründe,icra organlarının yapmış olduğu faaliyete katkı olarak harç alınır.İİK m.15'e göre icra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. - [BAŞVURMA HARCI:] İlamlı ve ilamsız icra takiplerinde bulunan alacaklıdan maktu harçtır. - [PEŞİN HARÇ:] İlamsız takipler,alacaklıdan,takip konusu alacağın binde beşi oranında peşin harç alınır.Peşin harçlar,takip sonucunda alınacak asıl harca mahsup edilir. - [TAHSİL HARCI:] Takibin sonuçlanması üzerine alınan harçtır.Değeri belli olmayan takiplerde,harç maktudur.Değeri belirli olan takiplerde ise nispidir.Ancak alacağın tahsil edildiği takip aşamalarına göre bu oran farklılık arz eder.Ödeme veya icra emrinin tebliği üzerine hacizden önce ödenen paralardan yüzde 4,55;hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan 9,10;haczedilen veya rehinli malların satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil edilen paralardan yüzde 11,38 tahsil harcı alınır.Her ne sebeple olursa olsun,icra takibinden vazgeçilmesi halinde,vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısı alınır.Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcının tamamı alınır. - [İCRANIN YERİNE GETİRİLMESİ HARCI:] Değeri para ile ölçülemeyen ilamlı icra takiplerinde takibin sonunda alınan maktu harçtır. - [CEZAEVİ HARCI :] İcra takibi sonunda,tahsil olunan paranın yüzde 2 oranında alınan nisbi harçtır.Değeri parayla ölçülemeyen ilamların icrasında ise tahsil harcının yarısı oranında alınır.Cezaevi harcı alacaklıdan tahsil edilir,borçluya yükletilmez. İcra mahkemesine başvurularda,başvurma harcı alınır.Kural olarak icra mahkemelerinde,karar ve ilam harcı maktudur.Ancak icra mahkemesinde görülen istihkak davasında ,İİK 89/4'e göre açılan tazminat davasında karar ve ilam harcı nispidir. **B.İCRA GİDERLERİ** İcra takibi sürecinde,takibe ilişkin yapılan iş veya hizmet için harcanan paralardır.Bu masraflar,işi yapan kişilere ödenir.Örneğin tebligat ücretleri,hacizli malın muhafazası için ödenen paralar vs.İcra işlemlerinin yapılabilmesi için bu masraflar alacaklı tarafından peşin ödenir.Söz konusu işlem için gerekli masrafları yatırılmazsa talep hükümsüz kalır. Takip masrafları borçluya aittir.Yani takip sonunda satış gerçekleşip paraya çevrildiğinde bu masraflar borçluya yükletilir.Ancak alacaklı takibi sonuna kadar götürmezse borçlu bu masraflardan sorumlu tutulmaz. **C.İCRA TAKİBİNDE VEKALET ÜCRETİ\ **İcra takiplerinde avukat ile temsil zorunluluğu yoktur.Kişiler,icra takiplerini şahsen yürütebilirler.Alacaklı icra takibinde avukat ile temsil ettirilmişse,icra müdürü avukatlık asgari ücret tarifesine göre vekalet ücretini belirler.İcra müdürü tarafından belirlenen bu vekalet ücreti takip masraflarına dahildir. Alacaklı lehine,borçlu aleyhine vekalet ücretine hükmedilebilmesi için alacaklının haklı çıkması gerekir. **TEBLİGAT SÜRELER TATİL VE TALİK HALLERİ** ***A.TEBLİGAT*** Alacaklının ve özellikle borçlunun,yapılacak işlemlerden haberdar olması ve prosedür kapsamında kendisine tanınmış savunma imkanlarının kullanması bakımından önemlidir.Bunun yanında icra takiplerinde sürelerin başlangıcı olarak kanunda tebliğ tarihinin öngörülmesi tebligatı önemli kılmaktadır. 7201 sayılı tebligat kanununa göre tebligat işlemi kural olarak PTT aracılığıyla yapılır.Bazı istisnai hallerde memur aracılığıyla da tebligat yapılabilir.7/a 1'de sayılan kişilere elektronik tebligat yapılması zorunludur. Tebligat,tebliğ edilecek kişinin bilinen en son adresine yapılır.Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligatın yapılmaması halinde,ilgili kişinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Tebligat kanunu ve yönetmeliğinde,tebligatın yapılmasına ilişkin getirilen düzenlemelere uygun tebligat yapılmaması halinde ,tebligat usulsüz olur.Tebliğ usulüne uygun yapılmamış olsa bile muhattap tebliği öğrenmişse,tebligat geçerli olacaktır. ***B.SÜRELER*** Takibin tarafları için öngörülmüş sürelerde,süresi içerisinde işlem yapılmazsa,söz konusu işleme karşı yapılacak imkanları bir daha kullanamazlar.Örneğin,ödeme emrine itiraz süresi içerisinde itiraz edilmediğinde,borçlunun bir daha itiraz etme imkanı veya bir işleme karşı şikayet süresi içerisinde şikayet yoluna başvurulmadığında,sonrasında şikayet imkanı söz konusu olmayacaktır.Ancak icra organları için getirilmiş sürelerde,icra organları bu süreler geçtikten sonra işlemi yapması halinde,o işlem geçerli olucaktır. Adli tatil hükümleri icra dairesi ve icra mahkemesi için uygulanmaz.Bu durumda adli tatilde de süreler işlemeye devam edecektir. İcra iflas kanunda düzenlenen süreler kesindir.İlgililer sözleşme ile süreleri değiştiremezler;sürelere ilişkin yapılan sözleşmeler hükümsüzdür.Ancak herhangi bir sürenin geçmesinden yararlanma hakkı olan borçlu hakkından vazgeçebilir.Bu vazgeçme 3. Kişilere etki etmez. ***C.TATİL VE TALİKLER*** Kanun bazı gün ve saatlerde borçluya karşı icra takip işlemi yapılmayacağını öngörmüştür.Bunlar tatil zamanlarıdır. Bazı durumlarda ise kanun,borçluya karşı icra takip işlemlerinde bulunmayı ertelemiştir.Bu durumlar talik halleri olarak düzenlenmiştir. **TATİL ZAMANLARI** Kural olarak tatil günlerinde icra takip işlemi yapılamaz.Fakat tatil günlerinde haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza tedbirleri de alınabilir. **TALİK HALLLERİ** Talik hallerinde borçluya karşı icra takip işlemi yapılamaz.Talik halleri boyunca süreler işlemeye devam eder. - Borçlunun ailesinden birinin ölmesi halinde icra takibi ölüm günü dahil 3 gün ertelenir. - Borçlunun ölümü halinde,borçlunun mirasçısı veya mirasçıları ölümden hemen sonra mirası kabul ettiğini beyan etmişse,icra takibi borçlunun ölüm günüyle birlikte 3 gün ertelenir.Ancak mirasçı,mirası kabul veya reddettiğini açıklamadıysa,bu hususta TMK'de düzenlenen mirası ret süresi geçene kadar takip ertelenir. - Borçlunun kendisine temsilci tayin edemeyeck derecede ağır hasta olması durumunda,icra müdürü tarafından takip ertelenebilir. Bunun için ağır hastalığın resmi rapor ile belgelenmesi gerekir. - Borçlu 1 yıl veya daha fazla özgürlüğünü kısıtlayan bir cezaya mahkum edilmişse,icra müdürü,hükümlüye vasi tayini için sulh hukuk mahkemesine başvurur.Mahkemece vasi tayin edilinceye kadar icra takibi durur.Borçlu 1 yıldan daha az süreli bir hapis cezası almış veya tutuklu ise icra müdürü kendisine bir temsilci tayin etmesi için süre verir.Bu süre içerisinde takip durur.Süresi içerisince temsilci atanırsa,icra işlemleri artık temsilciye karşı devam eder.Süresinde temsilci atanmaması durumunda,borçluya karşı takibe devam edilir. - Askerlik hizmetinde olan borçlu aleyhine yapılan icra takiplerinde,icra memuru,kendisine temsilci tayin etmesi için uygun süre verir.Bu süre boyunca borçluya karşı takip yapılmaz.(yukardakiyle aynı) - YUKARDA YAZDIĞIM DURUMLAR DIŞINDA BAZI DURUMLAR VARDIR Kİ BUNLARIN DEVAMI SIRASINDA BORÇLUYA KARŞI İCRA TAKİBİ YAPILAMAZ.BUNLAR KONKORDATO MÜHLETİ VS. **İCRA TAKİBİNDE TARAFLARA İLİŞKİN BİLGİLER VE TAKİP YOLUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ** *[A.İCRA TAKİBİNİN TARAFLARI]* Alacaklı takip talebinde bulunan,borçlu kendisine karşı takip yapılan kişidir.Takibin tarafları gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir.Ayrıca birden fazla kişide olabilirler.İcra takibinde bazı durumlarda 3. Kişiler de yer almaktadır.(3. Kişiler aktif rol alsalarda takibin tarafı olamazlar) *[B.TARAF EHLİYETİ]* Bir takipte alacaklı veya borçlu olarak yer almak için kişilerin taraf ehliyetinin olması gerekir..TMK'ya göre hak ehliyetine sahip olan gerçek veya tüzel kişilerin icra takibine taraf olma ehliyeti vardır.Taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkindir.Taraf ehliyeti olmayan kişi tarafından veya kişiye karşı takip yapılması halinde her zaman şikayet yoluna gidilebilir.İcra mahkemesi,taraf ehliyetinin olmadığını tespit etmesi halinde ,resen takibin iptaline karar verir. Alacaklının Ölümü Takibe ölen kişi adına devam edilmez.Takip konusu alacak hakkı,miras ortaklığına geçer. Borçlunun Ölümü Takibin terekeye karşı mı mirasçılara karşı mı devam edeceği ihtimali Takip başladıktan sonra borçlu ölürse az önce anlattığımız talik sebepleri uygulanır, ölüm günü dahil olmak üzere 3 gün icra takibi duracaktır. Burada bu 3 günlük süre geçtikten sonra iki ihtimal gündeme gelecektir, n Takip terekeye karşı devam etmesi. Terekeye karşı takibe devam etmek için tereke henüz taksim(?) edilmemelidir ya da terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulmamış olması gerekir. Mirasçılar arasında aile şirketi kurulmamış olması. à Alacaklı terekeye karşı takibin devam ettirilmesini isterse bunlardan biri mevcut olmayacaktır aksi halde bunlardan birisi varsa örneğin tereke resmi tasfiyeye tabi tutulmuşsa bu tasfiye sonunda alacaklı alacağını alacaktır. Dolayısıyla bunlardan biri bulunmamalıdır. n Mirasçılara karşı takibin devam ettirilmesine ilişkin yani borçlu öldü ve daha sonra alacaklı mirasçılara karşı takibi devam ettirmesi için öncelikle tüm mirasçıların mirası reddetmemesi gerekir en azından 1 tane bu mirası kabul etmiş olan mirasçı- mirasçılara karşı takibi devam ettirecektir. Bu durumda borçlu mirasçıları arasındaki ilişkide ikili bir ayrım vardır. - Takip konusu para borcu ise o zaman mirasçıların müteselsil sorumluluğu söz konusudur ve birden fazla mirasçıya karşı takip yapılırsa ihtiyari takip arkadaşlığı olur. - Takip konusu para değilse örneğin bir malın teslimi talep edilmişse, takip borçlusu öldü, terekeye intikal etti terekede bütün mirasçıların hakkı var o zaman mirası kabul eden tüm mirasçılara karşı takip yapılacağı için mirasçılar arasında zorunlu takip arkadaşlığı gündeme gelecektir. **QUİZ SONRASI NOT** *[C)TAKİP EHLİYETİ VE TAKİP YETKİSİ]* Takip ehliyeti,icra ve iflas prosedüründe,takip ve buna ilişkin işlemleri yapabilme etkisini ifade eder.Takip ehliyetinin yokluğu süresiz olarak şikayet yoluyla her zaman taraflarca ileri sürülebilir.İcra dairesi veya icra mahkemesi de takip ehliyetini resen dikkate alırlar. Tam ehliyetliler,ayırt etme gücüne sahip,ergin ve kısıtlı olmayan kişilerdir.Bunlar tam takip ehliyetine sahiptirler.Tam takip ehliyetine sahip olanlar,icra takibine ilişkin işlemleri kendileri yapabilir. Tam ehliyetsizler,ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerdir.Bunların takip ehliyeti yoktur.Dolayısıyla takip ve takibe ilişkin işlemleri yapamazlar,yaptıkları işlemler geçersizdir.Takip ehliyeti olmayanlar adına yasal temsilcileri işlemleri gerçekleştirir.Ancak bir takipte tam ehliyetsizler taraf olarak yer alırlar.Sadece işlemleri yasal temsilci tarafından yapılır. Sınırlı ehliyetsizler,ayırt etme gücüne sahip küçükler veya kısıtlanmamış olan kişilerdir.Bu kişiler istisnai bazı işlemler haricinde takip ehliyetine sahip değildirler.Takip işlemleri,yasal temsilci tarafından yapılır. İcra takipleri bakımından tarafların takip yetkisinin yani tasarruf yetkisinin olması gerektiğini ifade edebiliriz.Bu durumun iflas takibinde ortaya çıktığını görmekteyiz.Borçlu hakkında iflas kararı verildikten sonra(yani müflis olduktan sonra)malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisi kısıtlanır.Bu halde müflis hakkında veya müflis tarafından bir icra takibi yapılması ihtimali ortaya çıkabilir.Müflisin malvarlığı ilişkin konularda takip yapması veya dava açma yetkisi iflas idaresi/dairesine aittir.Bu hallerde müflisin takip yetkisi ve dava takip yetkisi yoktur.Yine mecburi takip arkadaşlığının olduğu durumlarda,dava arkadaşlarının tamamının taraf olarak takipte yer almaması halinde takip yetkisi eksik olacaktır. *[D)SIFAT]* Takip talebinde bulunan kişi alacaklı,kendisine karşı alacak iddiasında bulunulan kişi borçludur.Alacaklı ve borçlu hak ehliyetine sahipse icra takibinde taraf olarak yer alırlar.Alacaklının ve borçlunun takipte taraf olmaları,taraf sıfatlarının olduğu anlamına gelmez.Bunların taraf sıfatına sahip olabilmeleri için gerçekten o borcun alacaklısı ve borçlusu olması gerekir. Sıfat esasa ilişkindir(taraf ehliyeti,takip ehliyeti,takip yetkisi bunlar takip prosedürüne ilişkin olup icra dairesi ve mahkemesi tarafından resen gözetilir.Sıfat resen dikkate alınmaz.Alacaklının veya borçlunun sıfata sahip olmadıkları,borçlunun takibe karşı koyması üzerine ortaya çıkabilir.(ör:Mirasbırakanın borcundan dolayı mirasçı,kendisine karşı başlatılmış olan takibe karşı mirası reddettiğini ileri sürerek itiraz edebilir ve bunun sonucunda icra takibi başarısız olabilir.) *[E)TARAFLARIN TEMSİLİ]* İcra takibinde tarafların temsili iradi veya yasal temsil olabilir.Yasal temsilci,takibin tarafı değildir. Takip ehliyetine sahip kişiler,icra takibinde işlemleri bizzat yapabileceği gibi avukat aracılığıyla da yapabilir.Takiplerde avukatla temsil zorunluluğu yoktur.Taraflar kendilerini sadece avukat ile temsil ettirebilirler.Avukatlar dışındaki kişilerin vekil olarak atanması mümkün değildir.Vekilin takip dosyasına vekaletname ibraz etmesi gerekir,aksi halde bu durum süresiz şikayet sebebidir. *[F)TAKİP ARKADAŞLIĞI]* Mecburi takip arkadaşlığı,takip hukukunda gündeme gelir.İcra ve iflas kanununda bazı durumlarda zorunlu olarak borçlu tarafta birden fazla kimsenin yer alacağı durumlar gösterilmiştir.Örneğin,rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte ,rehin verenin borçlu dışında üçüncü bir kişi olması halinde,borçlu ve rehin veren üçüncü bir kişi olması halinde,borçlu ve rehin veren üçüncü kişi mecburi takip arkadaşı olurlar. Mecburi takip arkadaşlığı,borçlu tarafta olabileceği gibi alacaklı tarafta da olabilir.Örneği,tereke borcundan ötürün mirasçılara karşı yürütülen bir takipte,mirasçılar borçlu tarafta mecburi takip arkadaşlığını oluştururlar.Adi ortaklıkta,ortaklığın alacağına ilişkin takibi,ortakların birlikte yapmaları gerekir.Bu halde de alacaklılar arasında mecburi takip arkadaşlığı söz konusu olur. *[G)TAKİPTE TARAF DEĞİŞİKLİĞİ]* Takip devam ederken,bazı durumlarda takibin taraflarında değişiklik söz konusu olabilir.Bunlar,taraflardan birinin ölümü,alacağın temliki ve borcun nakli halleridir. Alacağın temliki durumunda,mevcut alacaklı yerine temlik alan alacaklı takibe kaldığı yerden devam eder.Örneğin,borçlu ödeme emrine itiraz etmişse alacaklı itirazın kaldırılması yoluna başvurabilir veya takip kesinleşmişse haciz isteyebilir.Alacağın temliki halinde,borçlunun durumunda bir değişiklik meydana gelmez.Alacağın temlikinden sonra borçlunun şikayetlerini temlik alan alacaklıya yöneltmesi gerekir. Borcun nakli söz konusu olduğunda da takipte,mevcut borçluya karşı devam edilemez.Borcun naklinden itibaren takibe yeni borçluya karşı devam edilir.Bu halde de borçlu tarafta,taraf değişikliği söz konusu olur. İcra takibi sırasında,taraflardan birinin ölümü halinde ölmüş kişiye karşı veya ölmüş kişi adına takibe devam edilemez.Bu durumda alacaklı veya borçlu tarafta mirasçılar tarafından veya mirasçılara karşı takibe devam edilir. Maddi bir hatadan kaynaklanıyorsa veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan ve tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa taraf değişikliği mümkün olabilecektir.Yine takipten önce ölen kişiye karşı takip başlatılmış olması halinde,bu kapsamda taraf değişikliği söz konusu olabilir. Bunun yanında itirazın iptali davasında taraf değişikliğin yapılması hiçbir durumda mümkün değildir.Çünkü itirazın iptal davası takip hukukuna özgü ve takibe sıkı sıkıya bağlı bir davadır.İtirazın iptali davasının tarafları mutlaka takibinde de taraflarıdır.Dolayısıyla takibin tarafları değişmeden davanın taraflarının değişmesi mümkün değildir. *[H)TAKİP YOLUNUN DEĞİŞTİRİLMESİ]* Alacaklı iflas yoluyla takip başlattıktan sonra takibin haciz yoluyla takibe;haciz yoluyla takip başlattıktan sonra takibin iflas yoluyla takibe dönüştürebilir.Alacaklı bir defaya mahsus takip yolunu değiştirmesi halinde yeniden harç ödemez.Haciz yoluyla takibin iflas yoluyla takibe geçebilmesi için borçlunun iflasa tabi kişilerden olması gerekir.Takip yolunun değiştirilmesi icra takibi ile iflas takibi arasında olur.Örneğin,alacaklı genel haciz yoluyla takip başlattıktan sonra genel iflas yoluyla takibe;kambiyo senetlerine özgü iflasyoluyla başlattıktan sonra kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takibe geçiş yapabilir.Takip yolunun değiştirilmesinde,önceki takip dosyası kapatılmaz;alacaklının icra dairesine takip yolunun değiştirilmesine ilişkin talepte bulunması üzerine icra müdürü önceki takip talebini dikkate alarak yeni takip yoluna ilişkin borçluya ödeme emri göndermesi gerekir.Önceki takipte,takibin kesinleşmesinin yeni takip bakımından bir etkisi yoktur.Borçlu yeni takip yoluna ilişkin gönderilen ödeme emrine itiraz edebilir.Önceki takibe dayanarak haciz konulmuş ise takip yolunun değiştirilmesiyle hacizler hükümsüz kalır. Takip yolunun ne zamana kadar değiştirileceği kanunda düzenlenmemiştir.Haciz yoluyla takipte,kanaatimizce mallar paraya çevrilene kadar takip yolu değiştirilebilir.Zira mallar paraya çevrildikten sonraki aşama icra dairesindeki alacaklıya ödenmesi olacaktır.Takip yolunun değiştirilmesiyle önceki takibe dayalı gerçekleştirilen işlemler de hükümsüz olacağından,paraya çevrime sonrası söz konusu paranın borçluya iade edilmesi gerekir. İflas yoluyla takipte ise borçlu hakkında iflas kararı verilinceye kadar takip yolu değiştirilebilir.İflas davası görülürken takip yolu değiştirilirse iflas davası konusuz kalır. Yargıtay kararlarında,takip yolunun değişitirilmesi halinde,önceki takipteki alacak miktarı ve takibin dayanağı alacağın aynı olması gerektiği ifade edilmektedir.Alacaklının önceki takibe ek olarak yeni takibe konu edilebilecek alacak taleplerinde bulunması halinde de bunun takip yolunun değiştirilmesiyle ileri sürmesi mümkün değildir. İcra müdürü,tercih edilen takip yoluna ilişkin yeni bir ödeme emri hazırlar ve bu ödeme emri tebliğini de alacaklının ilk takip talebini esas alarak yapması gerekir.Dolayısıyla yeni gönderilecek ödeme emrinin önceki seçilen takip yolundaki vekile değil borçluya tebliğ edilmesi isabetli olur. **GENEL HACİZ YOLUYLA TAKİP** *A)GENEL BİLGİ* Genel haciz yoluyla takip alacaklının icra dairesine başvurmasıyla(takip talebiyle)başlar.Takip talebini alan icra dairesi takip talebinin unsurlarında eksiklik yoksa borçluya borcunu ödemesi için ihtar gönderir.(ödeme emri).Ödeme emrinin(takibin)kesinleşmesi üzerine alacaklının talebiyle borçlunun malları haczedilir ve daha sonra satış talebiyle mallar satılır.Hacizli malların satışından elde edilen para alacaklıya ödenir. Genel haciz yoluyla takibe başvurulabilmesi için alacaklı olduğunu iddia eden kişinin herhangi bir belge veya senede dayanması gerekmez.Hiçbir belge olmadan da genel haciz yoluyla takibin başlatılması mümkündür.Takip bu şekilde başlatılabildiği için kanun,borçluya ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurma imkanı vermiştir.Takibin durması için ödeme emrine itiraz eden borçlunun da itiraz sebebini bir belgeye dayandırması gerekmez.Sadece süresi içinde itiraz edilmesi takibi durdurmaya yetecektir.Kanun koyucu böylece alacaklı ve borçlu arasında bir denge kurmaya çalışmıştır. *[B)GENEL HACİZ YOLUYLA TAKİBİN KONUSU]* Genel haciz yoluyla takip ilamsız icranın bir türüdür.Dolayısıyla genel haciz yoluyla takipte takibin konusu para veya teminat alacağıdır. Kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ise ilamsız icranın istisnasını oluşturmaktadır.Burada takibin konusu tahliye olmasına rağmen ilamsız takip yapma imkanı verilmiştir. Bir diğer açıdan genel haciz yoluyla takip yapılabilmesi için alacağın rehinle teminat altına alınmamış olması gerekir.Zira alacak rehinle teminat altına alınmışsa kural olarak rehnin paraya çevrilmesş yoluyla takip yapılması zorunludur. Dava açılmadan önce arabulucuya başvurmayı zorunlu hale getiren düzenlemeler bu hususu özel bir dava şartı haline getirmiştir.Dolayısıyla bu hallerde arabulucuya başvurmadan dava açılamaz.Ancak bu düzenlemeler dava açmadan arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul etmiş,icra takibi yapılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğunu getirmemiştir.Bu nedenle para alacakları için arabulucuya başvurmadan genel haciz yoluyla takip başlatılması mümkündür. *1)PARA ALACAKLARI* Bir paranın ödenmesine ilişkin takip söz konusu ise genel haciz yoluyla takip yapılabilir.Takip alacaklısının alacağı yabancı para olsa bile alacağın takip talebinde türk parası olarak gösterilmesi gerekir.Yabancı para alacağının türk parasına çevrilmesini alacaklı yapacaktır.Bu durumda alacaklı alacağın hangi tarihteki kur üzerinden ödenmesini talep ediyorsa onu da ayrıca belirtecektir.Çünkü TBK m.99 alacaklıya alacağını vade tarihindeki veya fiili ödeme günündeki kur üzerinden ödenmesini talep etme hakkı vermiştir. Yabancı para alacağı olan alacaklı takip talebinde bulunurken hangi andaki kuru tercih ettiğini göstermelidir.Bunu sonradan değiştirmesi veya hangisi yüksek olursa o kur üzerinden ödeme yapmasını istemesi mümkün değildir.Ülke parasına çevrilen bu miktar artık değiştirilemez,bu aynı zamanda alacağın belirli olması zorunluluğunun bir sonucudur. Alacaklı yabancı para alacağını türk parasına çevirmeden takip talebini doldurmuşsa icra dairesi bu takip talebini kabul etmemeli ve alacağın türk parasına çevrilmesini istemelidir.İcra dairesi bunu resen dikkate alır,zira bu husus kanunun emredici hükmüne aykırılık teşkil eder. İcra dairesi bunu dikkate almadan yabancı para alacağı üzerinden takip talebini kabul edip borçluya ödeme emri gönderirse borçlunun şikayet yoluna başvurması mümkündür.Bu durumda kamu düzenine aykırılık sebebiyle şikayet süreye tabi olmayacaktır. Kanunda belirtilen istisnalar dışında bütün para alacakları için ilamsız icra yoluna,bu bağlamda genel haciz yoluyla takibe başvurulabilir.Zira İİK m.42'de para alacağının kaynağı bakımından bir sınırlama getirilmemiştir.Bu nedenle para alacğaının kaynağının sözleşme,sebepsiz zenginleşme bey haksız fiil olmasının bir önemi yoktur. Kanunun açıkça yasakladığı hallerde ise artık para alacağı olmasına rağmen ilamsız icra yoluna başvurulması mümkün değildir.Örneğin yabancı devlet aleyhine ve idari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takibe başvurulmayacağı açıkça belirtilmiştir. Altın alacağı türk parasına çevrilmesi(?) *2)TEMİNAT ALACAKLARI* Teminat alacağı kanunda,mahkeme kararından veya sözleşmeden doğmuş olabilir.Teminat alacakları,teminat konusuna göre 3'e ayrılır. -Bir miktar paranın teminat gösterilmesi -Taşınır veya taşınmaz bir malın rehnedilmesi -Borç için kefil gösterilmesi Teminat alacağı olduğu iddia eden alacaklı borçluya karşı genel haciz yoluyla takip yapabilir.Bu takipte takip alacaklısı,takip borçlusunun teminat göstermesini talep etmektedir.Teminat alacağı bir miktar paranın teminat olarak gösterilmesi olabileceği gibi para dışında teminat gösterilmesi de olabilir." Örneğin TMK m.808'de bir teminat alacağı düzenlenmiştir.Bir mal üzerinde intifa hakkı kurulan malik,haklarının tehlikeye düştüğünü ispat ederse,intifa hakkı sahibinden güvence(teminat)isteyebilir. Başka bir düzenleme TBK m.51'de haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacağı için düzenlenmiştir.Buna göre,tazminatın irat biçimde ödenmesine hükmedilirse,borçlu güvence göstermekle yükümlüdür. Teminat alacakları için genel haciz yoluyla takip yapılması mümkünken Yargıtay İBK kararına göre teminat alacağı için ihtiyati haciz kararı verilemez. *[C)GÖREV VE YETKİ]* *1)GÖREV* İcra ve iflas kanunu hükümlerine göre yapılan takiplerde görevli merci icra dairesidir.Farklı alacak türlerine veya alacak miktarına göre görev kuralı belirlenmemiştir.Bu nedenle aksine bir düzenleme olmadığı müddetçe icra takibinde görevli merci icra dairesidir.Ancak abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takibin başlatılması usulü hakkında kanuna'a göre yapılan takiplerin başlangıcında icra dairesi görevli değildir.Bu takipler merkezi takip sistemi üzerinden başlatılır ve haciz aşamasına kadar icra dairesinin görevi yoktur.Hatta bu takip,borçlu gönderilen ödeme emri üzerine borcunu,varsa faizi,takiple ilgili harç ve masrafları öderse icra dairesi hiç devreye girmeden sonuçlanabilir. İcra ve iflas kanununda doğrudan göreve ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.Kanundaki çeşitli düzenlemelerden takipte icra dairesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.Örneğin takip talebinin icra dairesine verileceği, takip talebi üzerine borçluya ödeme emrinin icra dairesi tarafından gönderileceği,haciz için icra dairesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Kanunda genel olarak göreve ilişkin düzenleme olmaması sebebiyle icra takibi için görevsiz bir mercie başvurulursa nasıl hareket edeceği belli değildir.Örneğin para alacağı için genel haciz yoluyla takip talebiyle icra mahkemesine başvurulursa icra mahkemesi bu talebi reddedecektir.Bu konuda özel bir düzenleme niteliğinde abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takibin başlatılması usulü hakkında kanunda hüküm bulunmaktadır.Buna göre,abonelik sözleşmesinden kaynaklanan bir para alacağı için icra dairesine başvurulursa icra dairesinin bu takip talebini reddetmesi gerekir. *2)YETKİ* İcra takibi açısından görevli merciin icra dairesi olduğu belirlendikten sonra ayrıca coğrafi olarak hangi yerdeki icra dairesinde takibin başlatılabileceğini belirlemek gerekir.Buna göre yetkili icra dairesini belirlemek için HMK m.5-19 madde hükümlerine müracaat edilmesi gerekir.Genel yetki kuralına göre,borçlu gerçek veya tüzel kişinin takibin başlatıldığı tarihteki yerleşim yeri,genel yetkili icra dairesidir.Borçlunun birden fazla olması durumunda bunlardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip başlatılabilir.Ancak takip sebebine göre kanunda,borçlularınn tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir icra dairesi belirtilmemişse,takip o yer icra dairesinde başlatılır. Sözleşmeden doğan alacaklara ilişkin icra takiplerinde,sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de takip başlatabilir.İfa yerinin belirlenmesinde öncelikle taraf ifadesine bakılır.Taraflar sözleşmede ifa yerini belirlememişse icra takibinin o yer icra dairesinde başlatılması mümkündür.Taraflar sözleşmeyle ifa yerini belirlemişse TBK m.89'daki tamamlayıcı kurallara göre ifa yeri belirlenir.Para borçları,alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceği için takibin başlatıldığı tarihte alacaklı kendi yerleşim yerindeki icra dairesinde de icra takibini başlatabilir. Sözleşmeden doğan alacaklarda sözleşmenin yapıldığı yer icra dairesinde de takip başlatılabilir. Haksız fiilden kaynaklanan bir para alacağı için icra takibi yapılacaksa HMK m.16 gereğince icra takibinde,haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri icra dairesi de yetkilidir. İcra dairesinin yetkisi kesin değildir.Bu nedenle taraflar yetki sözleşmesi yaparak yetkisiz bir icra dairesini yetkili kılabilirler.Tacirler veya kamu tüzel kişileri,aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında,bir veya birden fazla icra dairesini sözleşmeye yetkili kılabilirler.Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça icra takibi sadece sözleşmeyle belirlenen icra dairesinde başlatılabilir. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması,uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan icra dairesi veya icra dairelerinin gösterilmesi şarttır. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır.Borçlu kendisine gönderilen ödeme emri üzerine,itiraz süresi içinde yetki itirazında bulunmalıdır.Borçlu süresi içinde varsa hem esasa ilişkin itirazlarını hem de yetki itirazını ileri sürmelidir.Süresi içinde yetki itirazında bulunulmazsa kanundan dolayı yetkisiz icra dairesi yetkili hale gelir.Yetki itirazının geçerli olması için itiraz eden borçlunun yetkili icra dairesini de göstermesi gerekir. *D)TAKİP TALEBİ* *1)TAKİBİN BAŞLAMASI* Genel haciz yoluyla takip alacaklının icra dairesine başvurmasıyla,yani takip talebinde bulunmasıyla başlar.Alacaklının takip talebi olmadan icra dairesi kendiliğinden takibi başlatmaz.Takip talebinden sonra icra dairesi kendiliğinden takibi başlatmaz.Takip talebinden sonra icra dairesi tarafından borçluya ödeme emri gönderilir.Ödeme emrinin(takibin)kesinleşmesi üzerine alacaklı,haciz isteyebilir.Alacaklının talebi üzerine haczedilen mallar yine alacaklının talebi üzerine satışa çıkarılır.İcra dairesi tarafından hacizli malların satışından elde edilen para alacaklıya ödenir.Buna göre genel haciz yoluyla takipte takibin aşamaları -Takip talebi -Ödeme emri -Ödeme emrinin(takibin)kesinleşmesi -Haciz -Satış -Paranın ödenmesi(veya paylaştırılması) Takip talebi yetkili icra dairesine,yazılı,sözlü veya elektronik ortamda yapılabilir. Takip talebinde bulunan alacaklı takibe ilişkin harç ve masrafları ödemek zorundadır.Bunlar,başvurma harcı,binde beş peşin harç,ödeme emrinin borçluya tebliği ve borçlunun 62.maddeye göre itirazı üzerine bu itirazın alacaklıya tebliği için gerekli masraflardır. *2)Takip Talebinin Unsurları**\ ***İcra müdürü takip talebinin kanuna ve yönetmeliğe uygun bir şekilde düzenlenmiş olup olmadığını kontrol eder.Takip talebinin unsurlarında eksiklik varsa bunun tamamlanmasını sağlar.Ancak icra müdürü alacağın esasına ilişkin bir inceleme yapamaz.Örneğin alacaklının elinde bir belge olup olmadığını inceleyemez.Takip talebi usulüne uygun bir şekilde düzenlenmişse takip talebini kabul etmek zorundadır. Takip talebinde bulunması gereken unsurlar şunlardır: 1.Takip talebinde alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin vekilinin adı soyadı;alacaklı veya vekili adına ödemenin yapılacağı banka adı ile hesap bilgileri;varsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası;şöhret ve yerleşim yeri belirtilir.Alacaklı yabancı memlekette oturuyorsa Türkiye'de göstereceği yerleşim yeri adresi takip talebine yazılır.Alacaklı Türkiye'de bir yerleşim yeri göstermezse icra dairesinin bulunduğu yerleşim yeri sayılır. 2.Takip talebine borölunun varsa kanuni temsilcisinin adı,soyadı,alacaklı tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası,şöhret ve yerleşim yeri yazılır.Takip talebinde bulunan alacaklı borçlunun adresini bilmiyorsa bunu takip talebinde belirtir.Bu durumda icra dairesi tarafından tebligat kanunu hükümlerine göre araştırma yapılarak adres tespit edilmeye çalışılır.Borçlunun adresi tespit edilemezse ilalen tebligat yapılır. Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı,soyadı,biliniyorsa Türkiye umhuriyeti kimlik numarası kimlik numarası veya vergi kimlik numarası,şöhret ve yerleşim yerleri belirtilir. 3.Alacağın veya istenen teminatın türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün,alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi takip talebinde belirtilir.Takip talebinde alacağın yabancı para birimi olarak gösterilmesi mümkün değildir.Alacağı yabancı para olan alacaklı,bunu türk parasına çevirip takip talebinde alacağını türk lirası olarak göstermek zorundadır.Ayrıca alacaklı ,hangi tarihteki kur üzerinden yapılmasını istiyorsa onu da belirtir.Zira alacaklıya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ödeme yapılması konusunda seçim hakkı verilmiştir. Alacaklı vade tarihindeki kura göre ödeme yapılmasını isterse buna göre alacağın Türk parası olarak karşılığı gösterilir.Ancak alacaklı fiili ödeme günündeki kura göre ödeme yapılmasını isterse,takip talebinde bulunduğu tarihte bunun bilinmesi mümkün değildir.Zira icra takibinde borçlunun mallarının haczi ve satışı sonrasında ödeme yapılması mümkün olacaktır.Bunun ise ne kadar süreceğinin bilinmesi mümkün olmadığı gibi yaklaşık olarak belirlense bile o günkü döviz kurunun ne olacağı bilinmez.Bu nedenle alacaklı takip talebi tarihindeki döviz kurundan alacağını türk parasına çevirir,ancak fiili ödeme günündeki döviz kuru üzerinden alacaklıya ödeme yapılır. Takip talebinde alacağın Türk parası olarak gösterilmesi kamu düzenine ilişkindir.Dolayısıyla alacak yabancı para olarak gösterilmişse icra müdürünün takip talebini kabul etmemesi gerekir.Buna rağmen takip talebi kabul edilir ve borçluya ödeme emri gönderilirse borçlu süresiz şikayet yoluna başvurabilir.Böyle bir durumda icra mahkemesi takibin iptaline karar verecektir. Alacaklı,yabancı para alacağını takip talebinde türk parası olarak göstermiş olmasına rağmen ödeme emrinde yabancı para olarak gösterilmişse yine süresiz şikayet yoluna başvurulması mümkündür.Ancak bu durumda takibin iptaline karar verilmesş yerine ödeme emrinin iptaliyle yetinilmelidir. Alacaklı,faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günü de göstermelidir.Taraflar arasında faiz belirlenmişse alacaklının takip talebinde bunu ayrıca belirtmesi gerekir.Alacaklı sadece faiz talebinde bulunmuş,faiz oranını belirtmemişse yasal faiz oranına göre faiz hesaplaması yapılır.Yabancı para alacaklısı,ödeme günündeki kur üzerinden talepte bulunmuşsa faiz,türk parası için geçerli faiz oranı olacaktır.Alacaklı,fiili ödeme günündeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemişse faiz,devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre hesaplanır. Alacaklı faiz talebinde bulunurken hangi tarihten itibaren faiz istediğini belirtmemişse takip talebi tarihinden itibaren faiz hesaplaması yapılır.Buna karşılık alacaklı takip talebinde temerrüt tarihini göstererek bu tarihten itibaren faiz istemişse temerrüt tarihinden itibaren faiz hesaplanır. Takip talebinde faiz talep edilmemişse aynı takipte artık faiz talep edilmesi mümkün olmaz.Ancak alacaklı bunun için ayrı bir takip yapabilir.Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde rehin,kefalet,faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olacağı için bundan sonra faiz alacağı için takip yapılırsa borçlu ödeme emrine itiraz ederek bu takibe engel olabilecektir. Alacaklı takip talebinde gösterdiği alacak miktarıını sonradan artıramaz.İcra takibinde alacaklıya davada olduğu gibi ıslah gibi bir imkan verilmiştir.Hatta borçlunun rızasıyla dahi alacak miktarının artırılması mümkün değildir.Buna karşılık takiple ilgili harç ve giderler icra müdürü tarafından kendiliğinden hesaplanır,bunların ayrıca talep edilmesine gerek yoktur. 4.Alacak bir senede dayanıyorsa senedin aslı veya onaylı bir örneğinin takip talebine eklenmesi,senede dayanmıyorsa borcun sebebinin belirtilmesi gerekir.Genel haciz yoluyla takipte alacaklının bir senede bağlı olarak takip yapma zorunluluğu bulunmamaktadır.Bir başka ifadeyle elinde alacaklı olduğuna ilişkin hiçbir belge olmayan kişi de genel haciz yoluyla takip başlatabilir.Ancak bu durumda da takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesi gerekir.Zira borçluya gönderilen ödeme emrine itiraz edip etmeyeceğini,bu konuda borcunun olup olmadığını değerlendirme imkanına sahip olabilecektir.Bu husus bir yönüyle savunma hakkının zorunlu bir sonucudur.Diğer taraftan alacaklı bir senede dayanıyorsa takip talebine eklenen senedin bir örneği borçluya gönderilerek yine borçluya kendisini savunma imkanı verilmiş olacaktır. Alacaklı takip talebinde senedin tarihini,numarasını ve özetini belirttiği halde senedin aslı veya örneğini takip talebine eklememişse,senede dayanmadığı hallerde ise borcun senedini belirtmemişse icra müdürü,takip talebini kabul etmemelidir.Her nasılsa eksik giderilmeden ödeme emri gönderilmişse borçlu şikayet yoluna başvurarak ödeme emrinin iptalini sağlayabilir.Burada kanuna aykırılık söz konusu olacağından 7 günlük süre içinde şikayet yoluna başvurmalıdır. 5.Alacaklı takip yollarından hangisini seçtiğini de belirtir.Alacaklının takip talebi üzerine borçluya ödeme emri gönderilir ve alacaklının seçtiği takip türüne uygun ödeme emrinin borçluya gönderilmesi gerekir.Bu nedenle takip talebinde bulunan alacaklının hangi takip yoluna başvurduğunu belirtilmesi önemlidir. 6.Takip talebinin altı alacaklı veya vekilince imzalanmalıdır.Takip talebi imzalanmamışsa takip talebi icra dairesi tarafından kabul edilmez,bu eksikliğin giderilmesi istenir. *3)TAKİP TALEBİNDE BULUNMANIN SONUÇLARI* [1.Takip Hukuku Bakımından Sonuçları] Takip talebini alan icra müdürü,takip talebinin kanuni unsurları içerdiğini tespit ederse(m.60/1)takip talebinden itibaren 3 gün içinde borçluya ödeme emrini tebliğe gönderir.(m.61/1)Ödeme emrinin borçluya tebliğe çıkarılması için takip talebinin kanuna uygun doldurulmuş olması yeterlidir.İcra müdürü bunun dışında başka bir hususu;özellikle talepte bulunan kişinin alacaklı olup olmadığını,elinde bir belge olup olmadığını ,alacağın vadesinin gelip gelmediğini inceleyemez.Takip talebinin kanuni unsurları taşımasına rağmen borçluya ödeme emri gönderilmezse öncelikle bir hakkın yerine getirilmemesi veya sürüncemede bırakılması sebebiyle şikayet yoluna başvurulması mümkündür. \*Alacaklıya takip talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere,talep ve takip masraflarına dair bedava ve pulsuz bir makbuz verilir. \*Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak alacaklı başlattığı takibi devam ettirmek zorunda olmayıp takibini geri alabilir.Takibin geri alınması için borçlunun rızasına ihtiyaç yoktur.Takibin geri alınmasıyla takip talebinde bulunmanın bütün sonuçları ortadan kalkar ve sanki hiçbir takip talebinde bulunulmamış gibi bir durum ortaya çıkar. \*Takip talebinde bulunmakla takip hukuku bakımından bazı süreler korunmuş olur. \*Takip talebi tarihi İİK m.72'de düzenlenen menfi tespit davasının takibe etkisi açısından da önemlidir. \*Takip talebi tarihi hacze iştirak açısından da önemlidir. \*Takip talebinde bulunmakla derdest hale gelir.Alacaklı aynı alacak için aynı borçluya karşı ikinci bir takip başlatamaz.Derdestliğin icra müdürü tarafından re'sen dikkate alınıp alınmayacağı tartışılmalıdır.Bu konuda icra iflas kanununda bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıtay derdesliği bir borca itiraz sebebi olarak kabul etmektedir ve borçlu tarafından ödeme emrine itiraz yoluyla ileri sürülmesi gerektiğini belirtmektedir. *2.Maddi Hukuk Bakımından Sonuçları* \*Takip talebinde bulunmasıyla zamanaşımı kesilir.Takip başladıktan sonra takibi ilerletmeye yönelik (alacağın takibine ilişkin)her işlemden sonra zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. \*Takip talebinde bulunmanın bir sonucu da borçlunun temerrüde düşürülmesidir.Borçlu daha önce temerrüde düşürülmemişse takip talebi üzerine gönderilen ödeme emrinin tebliğiyle borçlu temerrüde düşürülmüş olur. \*Bir gemi üzerinde kanuni rehin hakkına sahip alacaklı,önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan genel haciz yoluyla takip başlatırsa takip talebiyle birlikte gemi üzerindeki kanuni rehin hakkından fergat etmiş olur. *[E)ÖDEME EMRİ VE ÖDEME EMRİNİN KESİNLEŞMESİ]* *1)ÖDEME EMRİ* Takip talebi üzerine ödeme emrinin hazırlanması ve borçluya gönderilmesi icra müdürünün görevidir.Yönetmeliğe göre,icra ve iflas işleri için yönetmelik ekinde gösterilen basılı kağıtların kullanılması zorunludur. Takip talebini alan icra müdürü,takip talebinin kanunda öngörülen şartları taşıdığını tespit ederse ödeme emrini düzenleyecektir.Buna karşılık takip talebi kanunda öngörülen şartları taşımıyorsa takip talebi kabul edilmeme gerekçeside yazılır. Ödeme emri takip talebine uygun olarak düzenlenir.Ödeme emrinin takip talebine uygun olmaması şikayet sebebi teşkil eder. Ödeme emri,takip talebinde belirtilen borçlu sayısından bir fazla düzenlenir.Ödeme emrinin bir nüshası dosyasına konulur,diğeri veya diğerleri borçlu veya borçlulara tebliğ edilir.Ancak alacaklı isterse ödeme emrinden bir nüsha daha düzenlenip alacaklıya da verilmesi gerekir.Alacaklıya verilen ödeme emri nüshası herhangi bir resim ve harca tabi değildir. Genel haciz yoluyla takipte alacağın herhangi bir belgeye bağlı olması zorunluluğu yoktur.Ancak alacaklı bir belgeye dayalı olarak takip talebinde bulunmuşsa,belgenin onaylı örneği de ödeme emrine eklenip borçluya ikisi birden tebliğ edilir. *2)Ödeme Emrinin İçeriği* Ödeme emrinde bulunması gerekenler 60. Madde de gösterilmiştir.Buna göre ödeme emrinde şu hususlar bulunur: -Alacaklının veya vekilin banka hesap numarası hariç olmak üzere,58. Maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtlar.Takip talebindeki kayıtlar ödeme emrinde de yer alır.Çünkü alacaklı takibe ilişkin taleplerini takip talebinde belirtmiştir.Ancak takip talebinde yer alan alacaklının veya vekilin banka hesap numarası ödeme emrinde yer almaz.Çünkü bu bilgiler icra dairesi açısından önem arz eder.Borçlu ödeme emri üzerine borcunu ödemek isterse icra dairesinin kendisine bildirilen banka hesabına parayı yatırır,icra dairesi de bu parayı alacaklının veya vekilinin takip talebinde bildirdiği hesabına gönderir.Dolayısıyla alacaklının veya vekilin banka hesap bilgilerinin borçluya bildirilmesine gerek ve ihtiyaç yoktur. -Borcun ve masrafın 7 gün içinde icra dairesine ait ödeme emrinde yazılı olan banka hesabına ödenmesi,borç,teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarı. -Takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değilse yine bu 7 gün içinde bu ciheti ayrıca ve açıkça bildirilmesi;aksi halde icra takibinde senedin kendisinden sadır sayılacağı.Senet altındaki imzayı reddettiği takdirde icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada hazır bulunması;buna uymazsa vaki itirazın muvakkaten(geçici)kaldırılmasına karar verileceği. -Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi. -Senet veya borca itirazının bildirmediği takdirde 7 günlük süre içinde 74.maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı;mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını. -Borç ödemez veya itiraz olunmazsa cebri icraya devam edilceği beyanını. *3)ÖDEME EMRİNİN TEBLİĞİ* Ödeme emrinin borçluya tebliği,icra takibi içinde yapılan ilk icra takip işlemidir.Borçluya ödeme emrinin tebliği bir yönüyle borçluya ödeme ihtarı yapılması anlamına gelir ancak diğer yönüyle borçluya kendisini savunma imkanının tanınması anlamına gelir.Borçlu kendisine karşı takip yapıldığını ödeme emrinin tebliğiyle öğrenir.Borçluya ödeme emri gönderilmeden takibin diğer aşamalarına geçilmesi mümkün değildir. Takip talebinden itibaren 3 gün içinde ödeme emrinin düzenlenerek tebliğe çıkarılması gerekir.Ancak bu süre düzenleyici süredir.Dolayısıyla süre geçtikten sonra ödeme emri düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olsa bile ödeme emri geçerlidir.Ancak süresi içinde ödeme emri tebliğe çıkarılmamışsa şikayet yoluna başvurulması mümkün olduğu gibi şartları varsa tazminat davası açılması da mümkündür. Birden fazla borçluya karşı takip yapılıyorsa ödeme emrinin borçlulardan her birine ayrı ayrı tebliğ edilmesi gerekir.Ancak birden fazla borçlunun yasal temsilcisi veya iradi temsilcisi aynı ise ödeme emirleri bu kişiye tebliğ edilecektir. Borçlu hakkında bir icra dairesinde ayrı ayrı günlerde birden fazla takip talebinde bulunulmuş ise bunlardan hiçbirinde kendisinden daha eski olan talepten önce ödeme emri tebliğe gönderilemez. *4)ÖDEME EMRİNİN TEBLİĞİNDEN SONRA TAKİBİN SEYRİ* Borçluya ödeme emrinin tebliğinden sonra takibin seyri borçlunun tavrına göre şekillenir.Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu,ödeme emrine itiraz etmeyerek veya açıkça belirterek borcunu kabul edebilir veya ödeme emrine itiraz edebilir. a)Ödeme Emrine İtiraz Edilmemesi Borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmezse takip kesinleşir.Borçlunun süresi içinde itiraz etmemesi bu takip açısından borcun varlığına karine teşkil etmektedir. Borçlu ödeme emrinin tebliği üzerine doğrudan icra dairesine giderek borcunu kabul edebilir.Bu durumda takip kesinleşecektir. Borçlunun itiraz etmemesi veya açıkça borcu kabul etmesi durumunda ise iki şekilde hareket etmesi mümkündür.Bu durumda borçlu,borcu ödeyebilir.Borçlu takip konusu borcu öderse takip sona erer.Buna karşılık borçlu borcunu ödemezse,alacaklı takibe devam edilmesini,borçlunun mallarının haczini isteyebilir.Borçlunun borcu ödememesi ve aynı zamanda itiraz da etmemesi durumunda (itiraz süresi olan 7 gün içinde)mal beyanında bulunması gerekir. b)Ödeme Emrine İtiraz Edilmesi [KAVRAM] Ödeme emrine itiraz,borçlunun kendisine gönderilen ödeme emrine karşı bir beyanını icra dairesine bildirmesidir.Borçlunun bu beyanları çeşitli sebeplere dayanabilir.Örneğin borçlu takip yapan kişiyle arasında hiçbir hukuki ilişki olmadığını,borcunu ödediğini,alacağın muaccel olmadığını,alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürebilir.Bunun yanında borçlunun itirazı takip hukukundan kaynaklanan sebeplere de dayanbilir.Örneğin takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu ileri sürülebilir. [İTİRAZIN ŞEKLİ VE MERCİİ] Borçlu ödeme emrine yazılı veya sözlü olarak itiraz edebilir.Her iki durumda da borçlu bunu icra dairesine bildirir.İtiraz sözlü şekilde bildirilmişse icra memuru bunu tutanağa geçirir,tutanağın altı hem borçlu hem de icra memuru tarafından imzalanır.İtirazda önemli olan borçlunun itiraz iradesinin anlaşılabilmesidir.Borçlunun beyanının açık olmaması halinde icra müdürü itiraz süresinin dolmamış olması kaydıyla borçludan itirazlarını açıklamasını isteyebilir. İtiraz,takibi yapan icra dairesine bildirilebileceği gibi başka bir icra dairesine de bildirilebilir.Takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesinde yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir;alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur. İcra mahkemesine yapılan itiraz herhangi bir sonuç doğurmaz.Bu durumda borçlu itiraz etmemiş sayılacağı için (itiraz süresi de geçmişse)takip kesinleşir. [İTİRAZ SEBEPLERİ] İtirazın kaynaklandığı hukuk alanına göre İtirazın ileri sürülüş şekline göre itiraz sebepleri İtirazın kaynaklandığı hukuk alanına göre itiraz sebebepleri İtiraz maddi hukuktan veya takip hukukundan kaynaklanabilir.Ancak itiraz,daha çok maddi hukuk kaynaklıdır.Örneğin borcu ödediği,alacağın zamanaşımına uğradığı,alacağın muaccel olmadığı itirazlar maddi hukuka ilişkin itirazlardır. Maddi hukuk bakımından itirazlar ve defiler,icra takibinde ödeme emrine itiraz yoluyla ileri sürülmektedir.Örneğin borçlu alacağın zamanaşımına uğradığını düşünüyorsa bunu ödeme emrine itiraz olarak ileri sürmelidir. Buna karşılık takip hukukuna ilişkin hususlar genellikle icra dairesi tarafından re'sen gözetilmesi gereken hususlardır.Bunlara ilişkin kanuna aykırı işlem yapılması halinde başvurulacak yol şikayettir.Ancak takip hukukuna ilişkin olmasına rağmen icra dairesinin dikkate alamayacağı bir husus varsa bu durumda takip hukukuna ilişkin itirazdan söz edilir.Örneğin borçlu,takibin başlatıldığı icra dairesi yetkili olup olmadığını inceleyemez.Bunun yanında iflas takibi sonucunda verilen aciz vesikasına dayanarak takip yapılması durumunda borçlu yeni mal iktisap etmediği şeklindeki itirazını da ödeme emrine itiraz olarak ileri sürmelidir. Derdestlik ile ilgili hocanın kanaatince olması gereken hukuk açısından icra takibinde de derdestliğin bir takip şartı olarak düzenlenmesi yerinde olacaktır.Ancak halen yürürlükte olan İİK'da derderstliğe ilikin bir düzenleme bulunmamaktadır.Bu nedenle derdestliğin takip şartı olarak kabul edilmesi,dolayısıyla icra müdürünün bunu re'sen dikkate alması mümkün değildir.Derdestlik borçlu tarafından ödeme emrine itiraz olarak ileri sürülmelidir. İtirazın ileri sürülüş şekline göre itiraz sebepleri -İmzaya itiraz -Borca itiraz şeklinde ikiye ayırıyoruz. [KISMİ İTİRAZ] Ödeme emrine itiraz eden borçlu,borcun tamamına değil de bir kısmına itiraz edebilir.Ancak borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun itirazından itiraz ettiği kısmın anlaşılması gerekir.Yapılan itirazdan itiraz edilen miktar anlaşılmıyorsa hiç itiraz edilmemiş sayılır.Herhangi bir sonuç doğurmaz. [İTİRAZIN SÜRESİ] Borçlu,genel haciz yoluyla takipte ödeme emrinin teliğinden itibaren 7 gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir.Bu süre hak düşürücü süredir ve icra memuru süresi içinde itiraz edilip edilmediğini re'sen dikkate alır. Süresi içerisinde itiraz edilmişse icra takibi durur,buna karşılık süresi içinde itiraz edilmemişse takip kesinleşir ve alacaklının talebiyle haciz aşamasına geçilmesi mümkün olur. Borçlu ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine bir itirazın bulunmadığını bildirirse takip kesinleşir.Bu durumda borçlu itiraz süresi içinde dahi olsa artık itiraz edemez. [GECİKMİŞ İTİRAZ] Süresi içinde itiraz edilmemişse takip kesinleşir ve bu süre hak düşürücü süre olduğu için kural olarak sonradan itiraz edilemez.Ancak bunun istisnası gecikmiş itirazdır.Gecikmiş itiraz,borçlunun kusuru olmaksızın süresi içinde itiraz edememesi durumunda başvurabileceği istisnai bir yoldur. Gecikmiş itiraza başvurabilmek için şu şartlar aranır: - Borçlunun kusuruna bağlı olmayan bir sebeple süresi içinde itiraz edememiş olması gerekir.Borçlunun süresi içinde itiraz etmesini engelleyen hususun borçlunun kusuruna dayanması gerekir.Borçlunun ağır hastalığı,doğal afet,salgın sebebiyle karantina bunlar örnek verilebilir. - Borçlunun engelin kalkmasından itibaren 3 gün içinde ve nihayet haczedilen mallar paraya çevrilinceye kadar gecikmiş itiraz iradesini ortaya koyması gerekir.Gecikmiş itiraz icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine yapılır. - Gecikmiş itiraza başvuran borçlu hem süresi içinde itiraz etmesini engelleyen mazeretini ve buna ilişkin delillerini hem de itirazını bildirmelidir. Süresinde yapılan itiraz ile gecikmiş itiraz arasında farklılıklar vardır.Bunlar; - Merci farkıdır.Süresinde yapılan itiraz icra dairesine,gecikmiş itiraz ise icra mahkemesine yapılır. - Süre farklıdır.Borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebilir.Süresi içinde itiraz edilmemişse engelin kalkmasından itibaren 3 gün içinde gecikmiş itirazda bulunabilir. - Takibe etkisi farklıdır.Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz ederse icra takibi kendiliğinden durur.Buna karşılık gecikmiş itiraz icra takibini kendiliğinden durdurmaz.İcra mahkemesi gecikmiş itirazı ciddi bulursa bu konuda karar vermeden takibin durdurulmasına karar verebilir ya da icra mahkemesi gecikmiş itirazı kabul ederse yine bu karar üzerine icra takibi durur. Gecikmiş itirazı icra mahkemesi inceler ve karara bağlar.İcra mahkemesi bu incelemesini dosya üzerinde yapıp karar bağlar. İcra mahkemesi borçlunun mazaretini kabul ederse,daha önce takibin durdurulmasına karar verilmemiş olsa dahi bu kararla birlikte icra takibi durur.Ancak mazaretin kabulünden önce icra takibi içinde yapılmış olan işlemler varsa bunlar geçerliliğini koruyacaktır.Örneğin gecikmiş itirazın kabulünden önce borçlunun haczedilen malları varsa bu geçerli bir hacizdir.Gecikmiş itirazın kabulü o mallar üzerindeki haczi etkilemez.Buna göre,gecikmiş itirazın kabulü kararın borçluya tefhim veya tebliğinden itibaren alacaklı 7 gün içinde,itirazın kaldırılmasını istemez veya aynı süre içinde genel mahkemelerde itirazın iptali davasını açmazsa haciz kalkar. Ödeme emrine itiraz(veya gecikmiş itirazın kabulü üzerine duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının ya 6 ay içinde itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurması ya da 1 yıl içinde genel mahkemelerde itirazın iptali davasını açması gerekir.Ancak gecikmiş itirazın kabulünden önce haciz yapılmışsa bu hacizlerin kalkmaması için alacaklıların 7 gün içinde bu yollardan birisine başvurması gerekir.Aksi halde o mallar üzerinde haciz kalkar.Ancak önemli vurgulamak gerekir ki böyle bir durumda sadece o mallar üzerindeki haciz kalkar yoksa takip sona ermez veya alacaklının 6 ay ve 1 yıl içinde ilgili mahkemelere başvurmasına herhangi bir engel ortaya çıkmaz. Gecikmiş itiraz üzerine borçlunun mazareti kabul edilirse icra takibi durur.Bu durumda alacaklı aynı duruşmada icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını sözlü olarak talep edebilir.Bunun üzerine icra mahkemesi alacaklının talebi doğrultusunda itirazın kaldırılması talebini inceler. Gecikmiş itiraz ile usulsüz tebligat farklıdır.Gecikmiş itirazda borçlu süresi içinde itiraz edememiştir.Yani itiraz süresi geçmiştir.Usulsüz tebligatta ise süre işlemeye başlamamıştır.Çünkü borçlu tebligatı öğrendikten sonra itiraz süresi işlemeye başlayacaktır. *3)İTİRAZIN ETKİSİ* Süresi içinde ve usulüne uygun olarak yapılan itiraz icra takibini kendiliğinden durdurur.Bir başka deyişle bu şekilde itiraz edildiğinde bu itirazın icra dairesi tarafından kabulüne ihtiyaç yoktur.İcra müdürü sadece itirazın süresi içinde ve usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını inceler.İtiraz süresi içinde yapılmamışsa herhangi bir sonuç doğurması mümkün değildir,icra müdürü alacaklının talep etmesi halinde takibe devam eder. Gecikmiş itirazda ise mazaretin kabulüyle icra takibi durur. Takibin durması üzerine alacaklının devreye girmesi ve borçlunun itirazının giderilmesini sağlaması gerekir.Bu aşamada artık alacaklı,alacağının varlığını ispat etmeye çalışacaktır.Borçlunun itirazı giderilinceye kadar takibe devam edilebilmesi için alacaklının elinde iki imkan vardır.Alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını isteyebilir veya genel mahkemelere başvurarak itirazın iptal davasını açabilir. **ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN HÜKÜMDEN DÜŞÜRÜLMESİ** Borçlunun itirazının hükümden düşürülebilmesi için kanun alacaklıya iki imkan vermiştir. Genel mahkemelerde itirazın iptali davasının açılması İcra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının istenmesi Alacaklının takibi m.68-68/b'de sayılan belgelerden birine dayanıyorsa alacaklı,bu iki yoldan birisine başvurabilir.Buna karşılık alacaklının takibi bu belgelerden birisine dayanmıyorsa alacaklının [itirazının iptali davasını] açması gerekir.Zira icra mahkemesinin bu konudaki inceleme yetkisi sınırlıdır.Kanunda sayılan belgelerden birisi yoksa icra mahkemesi başka bir inceleme yapmadan talebi reddeder.Dolayısıyla elinde bu belgelerden birisi olmayan alacaklı icra mahkemesine başvurursa boşuna zaman kaybetmiş olur. Takibi m. 68-68/b'de sayılan belgelerden birisine dayanak alacaklı icra mahkemesine başvurmak yerine genel mahkemelerde itirazın iptali davasını açmayı tercih eder ve bu davadan lehine sonuç elde edemezse artık icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasını isteyemez.Çünkü genel mahkemelerde açılan bu dava sonunda verilen karar kesinleştikten sonra maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Buna karşılık icra mahkmesine başvuran alacaklı buradan lehine bir sonuç elde edemezse ve itirazın iptali davası açma süresi de henüz dolmamışsa itirazın iptali davası açabilir. Alacaklının takibi kanunda sayılan belgelerden birisine dayanıyorsa icra mahkemesine başvurması kendisi yararına olabilir.Çünkü icra mahkemesindeki yargılama genellikle daha hızlı bir şekilde sonuçlanacaktır.Ancak böyle bir durumda alacaklının genel mahkemelerde itirazın iptali davası açmasına bir engel bulunmamaktadır. Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi üzerine bu itiraz ,alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle 3 gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.İtiraz,alacaklıya mahsus ödeme emri nüshasına kaydedilir.Borçlu itiraz etmezse bu husus da ödeme emri nüshasına işaret olunur.Bu nüsha itirazdan sonra veya itiraz müddetinin bitmesi üzerine alacaklıya verilir.İtirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılması yoluna başvurması ya da 1 yıl içinde itirazın iptali davasının açılması gerekir.Ancak bu sürelerin işlemeye başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmesi gerekir.İtiraz alacaklıya tebliğ edilmediği müddetçe süreler işlemeye başlamaz.Ancak itirazın bildirilmemiş olması alacaklının bu yollara başvurmasına engel değildir. **Alacaklı takip talebinde bulunurken bir belgeye ilk defa itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davasında dayanabilir mi?** İki görüş var fakat Yargıtay itirazın iptali davası bakımından takipte dayanılmayan belgeye itirazın iptali davasında dayanılamayacağını belirtmiştir. **İTİRAZIN İPTALİ DAVASI** İtirazın iptali davası,takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılan ve takibin devamını sağlamaya yönelik bir davadır. Kural olarak alacaklı,borçlunun bütün itirazları üzerine itirazın iptali davasını açabilir.Ancak borçlu,ödeme emrine itiraz ederken sadece alacaklının takip yapma hakkına ilişkin bir itirazda bulunmuşsa itirazın iptali davası açılamaz.Bu durumda alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep etmesi gerekir. Borçlu ödeme emrine itiraz ettiğinde icra dairesi bu itirazı alacaklıya tebliğ eder.İtirazın iptali davası,borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır.Süresi içinde itirazın iptali davası açılmazsa ve aynı zamanda itirazın kaldırılmasıda istenmezse başlatılan ilamsız takip sona erer ve aynı alacak için bir daha ilamsız takip yapılmaz.1 yıllık süre geçmesine rağmen davacı itirazın iptali talebiyle dava açarsa mahkemenin bunu re'sen dikkate alarak davayı reddetmesi gerekir. Kanunda bazı durumlarda belirli sonuçların korunması amacıyla itirazın iptali davası açılması için özel süre öngörülmüştür.Örneğin gecikmiş itirazın kabulü halinde daha önce haczedilen mallar varsa haczin korunması ve takipten önce ihtiyati haciz kararı alınan hallerde daha sonra başlatılan takipte ödeme emrine itiraz üzerine ihtiyati haczin devam edilebilmesi için 7 gün içinde itirazın iptali davasının açılması gerekir. 7445 sayılı kanun değişikliğiyle,arabuluculuğa başvuru zorunluluğu olan alacalar için itirazın iptali davası açılmadan önce arabulucuya başvuru dava şartı haline getirilmiştir. İtirazın iptali davasının konusu bakımından görevli özel bir mahkeme bulunmuyorsa bu davada genel mahkemelerden sulh hukuk mahkemesinin görevli olup olmadığına bakılır.Sulh hukuk mahkemesi de görevli değilse dava asliye hukuk mahkemesinde görülür. İtirazın iptali davasında,yetki itirazı açısından borçlunun ödeme emrine itiraz ederken icra dairesinin yetkisine itiraz edip etmediğine göre bir ayrım yapılması gerekir.Borçlu icra dairesinin yetkisine itiraz etmişse yine bir ayrım yaparak inceleme yapılması gerekir. Borçlu ödeme emrine itiraz ederken sadece yetki itirazında bulunmuşsa(takibin başlatıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu yönünde)alacaklı itirazın iptali davası açamaz,icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemesi gerekir. Buna karşılık borçlu,ödeme emrine itiraz ederken yetki itirazıyla birlikte başka itirazlar da ileri sürmüşse alacaklı,itirazın iptali davası da açabilir.Bu durumda mahkeme,önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını inceler.İcra dairesi yetkiliyle işin esasını inceler.Takibin yapıldığı icra dairesi yetkisizse mahkeme,işin esasına girmeden icra dairesinin yetkisizliğine ve itirazın iptali davasının reddine karar verir.Bu durumda dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesi üzerine yetkili icra dairesi,borçluya yeniden ödeme emri gönderir.Borçlu bu ödeme emrine itiraz etmek istiyorsa ayrıca süresi içinde bunu icra dairesine bildirmelidir.Yetkisiz icra dairesinin gönderdiği ödeme emrine yapılmış itiraz yetkili icra dairesinin gönderdiği ödeme emri bakımından bir sonuç doğurmaz.Bir başka ifadeyle yetkisiz icra dairesinin gönderdiği ödeme emri geçersiz hale gelmiştir. İtirazın iptal davasında davacı,takip alacaklısı;davalı ise takip borçlusudur.Bu davada davacı,borçlunun ödeme emrine yaptığı itirazın iptalini talep eder.Davacı ayrıca,borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istiyorsa bunu da dilekçesinde belirtmelidir. Davalı borçlu ise cevap dilekçesiyle davaya karşı savunma sebeplerini ileri sürecektir.Davalı ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplere bağlı olmaksızın bütün itirazlarını ileri sürebilir.Hatta alacaklının dayandığı bir senet varsa borçlunun imza itirazında bulunması da mümkündür. ***İtirazın İptali Davasında Karar Ve Kararın Sonuçları*** [1-Davanın kabulü] Yapılan yargılama sonunda takip konusu yapılan alacak bakımından alacaklının haklı olduğu sonucuna varılırsa itirazın iptaline karar verilir.Talebe gerek olmaksızın mahkeme yargılama giderlerine hükmeder. a)Takibin Kesinleşmesi İtirazın iptali davasının kabulüyle borçlunun ödeme emrine itiraz ederken ve/veya itirazın iptali davasında ileri sürdüğü itirazlarının yerinde olmadığı tespit edilmiş olur.Bir başka ifadeyle takip alacaklısının takibinde haklı olduğu ortaya çıkmış olur.Bu kararla birlikte ödeme emrine itiraz üzerine durmuş olan icra takibine tekrar devam etme imkanı ortaya çıkar.Artık alacaklının talebiyle haciz işlemlerinin başlatılması mümkün hale gelir. Mahkeme kesinleşmemiş olsa da alacaklı icra dairesine başvurarak haciz talep edebilir.Kararın kesinleşmemiş olması hacze engel değildir. b)İcra İnkar Tazminatı İtirazın iptali davasının kabulü üzerine mahkeme,davacı alacaklının talep etmesi halinde borçluyu hüküm altına alınan miktarın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde tazminata mahkum eder. Borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır: - Geçerli ilamsız icra takibi yapılmış olması - Borçlu süresinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalı - Alacaklı süresi içinde mahkemeye başvurmuş olmalı - Talep olmalı - Borçlunun itirazı haksız olmalı c)Mal Beyanı Ödeme emrine itiraz eden borçlunun mal beyanında bulunması gerekmez.Ancak borçlunun itirazının iptaline karar verildiğinde kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında bulunma zorunluluğu vardır. [2-Davanın Reddi] Mahkemenin ret kararıyla takip durmaya devam eder,kararın kesinleşmesiyle icra takibi iptal edilmiş olur. Kararın kesinleşmesinden sonra artık aynı alacak için eda davası açılması da mümkün olmayacaktır. Alacaklının haksız ve kötü niyetli takip yaptığı ispat edilirse ve borçlu da tazminat talep etmişse mahkeme,alacaklıyı takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata mahkum eder. **İTİRAZIN KALDIRILMASI** Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesinden sonra alacaklı itirazın giderilmesi ve takibe devam edebilmek için icra mahkemesine de başvurabilir.Alacaklının elinde kanunda sayılan belgelerden birisinin bulunması halinde icra mahkemesine başvurması lehine olabilir.Zira böyle bir durumda daha kısa sürede takibi kesinleştirip takibe devam edebilme imkanını elde eder.Alacaklıya icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırması imkanının tanınmaması halinde ilamsız takipten beklenen fayda sağlanamazdı. Ödeme emrine yapılan itiraza göre itirazın kaldırılması 2 çeşittir.Borçlu borcu itiraz etmişse itirazın kesin kaldırılması(m.68)imzaya itiraz etmişse itirazın geçici kaldırılması(m.68/a-69) ***İTİRAZIN KESİN KALD

Use Quizgecko on...
Browser
Browser