Summary

This document discusses environmental education, its development, objectives, and applications within educational settings, including a historical overview and different approaches. It also examines the role of environmental education in addressing contemporary societal issues related to the environment.

Full Transcript

Bölüm 8 öğrenme çıktıları Çevre Eğitimi 1 3 5 Çevre Eğitiminin Gelişimi, Hedef ve Amaçları 1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef ve amaçlarını açıklayabilme Öğretim Programlarında Çevre Eğitimi 3 Öğretim programında çevre eğitiminin yerini özetleyebilme Çevre Eğitiminde Uygulanabilecek...

Bölüm 8 öğrenme çıktıları Çevre Eğitimi 1 3 5 Çevre Eğitiminin Gelişimi, Hedef ve Amaçları 1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef ve amaçlarını açıklayabilme Öğretim Programlarında Çevre Eğitimi 3 Öğretim programında çevre eğitiminin yerini özetleyebilme Çevre Eğitiminde Uygulanabilecek Yöntem ve Teknikler 2 4 Çevre Eğtiminde, Sürdürülebilir Çevre Eğitimi, Ekoloji Temelli Çevre Eğitimi ve Ekopedagoji Yaklaşımları 2 Çevre eğitimi yaklaşımlarını açıklayabilme Çevre Okuryazarlığı 4 Çevre okuryazarlığı kavramını açıklayabilme 5 Çevre eğitiminde uygulanabilecek yöntem ve teknikleri örnekleyebilme Anahtar Sözcükler: • Çevre Eğitimi • Çevre Eğitimi Yaklaşımları • Eğitim • Çevre Okur Yazarlığı 190 Çevre Sosyolojisi GİRİŞ Eğitim insanların yaşamı boyunca, var olan bir olgudur. İnsanların bulundukları toplumlarda var olmasını sağlayan eğitim süreçleridir. Bu yüzden insan hayatının önemli bir kısmını eğitim süreçleri oluşturur. İnsan sürekli olarak farklı grupların, kurumların içerisinde eğitim süreci geçirmektedir. Eğitim, ülkelerin de toplumsal olarak gelişmesinde ve bu şekilde varlığını koruması için önemli bir faktördür. Toplumların gelişmesinde eğitimle doğrudan bağlantılı olan ekonomik, akademik, politik ve küresel gelişmeler de önemli bir yere sahiptir. Toplumlar varlıklarını sürdürebilmek için elde ettikleri her türlü ürünü yeni nesillere aktarma sorumluluğu daha çok eğitim sonucu oluşur. Bir toplum yapısı içerisinde üretimin yeni nesillere aktarılmasında aile çok önemli bir rol oynar. Daha sonraki kısımlarda ise aktarma işlemi toplumun belli kurumları tarafından yapılır. (Çağlar, 2010). Eğitim kurumsallaşmaya başladığında bunu gerçekleştirecek en önemli kurumlar okullar olarak belirlenmiştir. Günümüzde, okullarda gerçekleşen eğitimden beklenenler, üretken insanları yetiştirmektir. Bunu gerçekleştirirken de insanların farklı özelliklere sahip olduğunun ve her bireyin kendine özgü yetenekleri olduğunun kabul edilmesi de çok önemlidir. Bu kabul edişle eğitimin temel amacı, bireylerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilmesi olarak ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda insanların mutlu olması, çevreye karşı duyarlılık göstermesi ve evrensel değerleri benimsemesi, zihinsel, sosyal, psikolojik, ahlaki, duygusal yönlerden insanların bütün olarak yetiştirilmesi de günümüz eğitiminin amaçları içinde sayılabilir (Berkant, Efendioğlu ve Sürmeli, 2014). İnsan çevresindeki varlıkların, olayların, olguların bilgisini elde etmek için eğitime ihtiyaç duymaktadır. Eğitim toplumsal hayatla iç içedir. Bu nedenle eğitimin, insanın toplumsal hayatının başlamasıyla ortaya çıktığı söylenebilir. Insan bireysel öğrenme sonucu elde ettiği bilgileri diğerleriyle paylaşma ve onlara aktarmaya ihtiyaç duymuştur. Eğitim bu ihtiyaçla başlamıştır (Kızıloluk, 2002). Yıllar süresince birçok eğitim tanımı yapılmıştır. Genel anlamıyla eğitim insanları farklı amaçlarına göre yetiştirme sürecidir (Fidan, 2012). Dewey’e (1938) göre bireylerin yaşantı ve deneyimleriyle elde ettikleri bilgi ve becerilerin bütünüdür. Temel olarak bu yapı toplumların eğitim sistemini oluşturmaktadır Ertürk (1979: 12) eğitimle ilgili yapılan birçok tanımı birleştirerek eğitimi “bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme süreci” olarak tanımlamıştır. Eğitim: Bir süreç içerisinde, insanların davranışlarında meydana gelen değişimdir. Her toplumun kendine özgü bir eğitim sistemi vardır. Türk eğitim sisteminin genel amaçları (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2017) tüm bireyleri; 1. Atatürk inkılap ve ilkelerine bağlı, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı görev ve sorumluluğunu bilen bireyler olarak yetiştirmek; 2. Dengeli ve sağlıklı kişiliğe sahip, hür ve bilimsel düşünebilen insan haklarına saygılı bireyler olarak yetiştirmek; 3. Gerekli bilgi, beceri ve davranışları kazandırarak toplumun ve kendilerinin mutlu olabileceği bir meslek sahibi olmalarını sağlamak olarak belirlenmiştir. Son yıllarda çevre sorunlarının artması ülkelerin eğitim sistemlerine “çevre eğitimi” kavramını eklemelerine neden olmuştur. Türkiye Eğitim Sistemi’nde de 2004 yılında “yapılandırmacı yaklaşımın” yer almasıyla çevre eğitimi ülkemizde de hız kazanmıştır. Çevre Eğitimi: İnsanların çevreyi, bu çevredeki yerlerini ve ilgili konuları anlamalarına yardımcı olan bir süreçtir (Archie ve McCrea, 1996). Çevre eğitimi, insanların kendisini doğanın bir parçası olarak görmesini ve doğa ile uyumlu yaşamasını sağlayacak bilinçli ve ileri görüşlü kararlar vermesi için gerekli bilgi ve beceriyi geliştirebileceği ortam sunan yaşam boyu bir süreçtir. Çevre eğitimi güçlü, etkili, çevresel okuryazar olan bir toplum öngörür ve teşvik eder (Archie ve McCrea, 1996). 191 Çevre Eğitimi Resim 8.1 Böcekleri inceleyen okul çocukları. ÇEVRE EĞİTİMİNİN GELİŞİMİ, HEDEF VE AMAÇLARI Çevre sorunlarının giderek artması, tüm dünyada kendini göstermesi çevre eğitiminin bireyler, toplumlar, ülkeler için ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Çünkü çevre eğitimi güçlü olan toplumlar ve ülkeler çevre sorunlarına çözüm bulma açısından diğer toplum ve ülkelerden önde olacaklardır. Çevrede yaşanan bu olumsuzluklar dünya genelinde çevre eğitimi açısından kararlar alınma, çeşitli kuruluşlar oluşturma, protokoller yapma gibi doğal dengenin tekrar kurulmasına yönelik birçok oluşumun ortaya çıkmasına neden olmuştur. İnsanların sahip olduğu dünya görüşleri sonucu uygarlıklar ve çevre zarar görmüştür. Ancak zaman içerisinde bilim ve teknolojideki ilerlemelerle insanların yaşam standartlarında rahatlık ve kolaylıklar meydana getirmiştir. Bunlar meydana gelirken sanayileşmenin gelişmesi ile ortaya çıkan birçok çevre sorununun doğayı nasıl bozduğu göz ardı edilmiştir. Ancak 1952 yılında Londra’daki hava kirliliği sebebiyle birçok insanın ölmesi artık çevre sorunlarının farkına varılmasını sağlamıştır (Ponting, C. (2000)’den aktaran Özdemir, 2017). Bu farkına varışla beraber dünya genelinde çevre ile ilgili birçok toplantı düzenlenmiştir. Ancak ilk defa “çevre eğitimi” kelimesinin kullanılmaya başlaması Pariste, 1948 yılında “Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından düzenlenen toplantıda olmuştur. Bundan sonra, 1965 yılında bu kuruluş okullarda ve yükseköğretimde çevre eğitiminin kullanılması gerektiğinden bahsetmiştir (Şahin, 2019). 1968 yılında UNESCO tarafından yapılan “Biyosfer Rezerv Konferansı” çevre müfredatına 192 değinerek, çevre eğitimi ve farkındalık geliştirme çağrısında bulunmuştur.1970 yılında UNESCO ve IUCN tarafından yapılan toplantıda da çevre eğitimi insanların çevre ile olan ilişkilerini anlamada gerekli olan bilgi ve becerileri geliştiren çevreyle ilgili değerleri ve kavramları açıklayan bir süreç olarak tanımlanmıştır. Stocholm’de, 1972’de “Birleşmiş Milletler İnsan Çevre Konferansı” gerçekleştirilmiş ve çevre eğitiminin gerekliliği bir kez daha vurgulanmıştır. Bu konferansta Haziranın 5’i “Dünya çevre günü” olarak kabul edilmiştir. Ayrıca “uluslararası çevre eğitim programı” oluşturularak , 1975’te Belgrat’ta bir çevre eğitimi toplantısı yapma kararı alınmış ve toplantı sonucu “Belgrat Şartı” ortaya çıkmıştır. “Belgrat Şartı’na” göre çevre eğitiminin amacının, çevrenin ve ilgili sorunların farkında olan, sorunların çözülmesinde ve önlenebilmesinde hem bireysel hem de toplu hareket edebilen bireyler yetiştirmek olduğu belirtilmiştir. 1977’de Tiflis’te uluslararası düzeyde çevre eğitiminin hedefleri ve amaçları belirlenmiştir. 1987’de Moskova’da yapılan kongrede çevre-bilim programlarının çevre eğitimiyle ilişkisi ve çevre eğitiminde öğretmen yetiştirmenin de önemli olduğu vurgulanmıştır. Rio’da 1992 yılında yapılan konferansta da “sürdürülebilir kalkınma için eğitim” göz önüne alınmıştır (IUCN, 1970; UNESCO-UNEP, 1976; UNESCO-UNEP, 1978; Şahin, 2019). dikkat Çevre eğitiminin uluslararasi boyutta kabul edilmesinde önemli rol oynayan konferans 1972’deki “Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı”’dır (Şahin, 2019). Rio’dan sonra 2002 yılında “Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi” gerçekleştirilmiştir. Bu zirvede; su ve sanitasyon, enerji, sağlık ve çevre, tarım ve biyolojik çeşitlilik ve ekosistem yönetimi olmak üzere beş madde üzerinde durulmuştur (NAAE, 2016). Çevre eğitimi adına yapılan bu toplantılarda özellikle 1977 yılında yapılan Tiflis’teki toplantıda çevre eğitiminin hedefleri, amaçları açısından ele alınan kararlar önem oluşturmuştur. Birçok ülke bu toplantıdaki çevre eğitiminin hedef ve amaçlarını temel alarak öğretim programlarını düzenlemiştir. Çevre Sosyolojisi “Tiflis Bildirgesi”’ne göre çevre eğitiminin hedefleri, amaçları ve rehber ilkeleri (UNESCOUNEP, 1978: 3) aşağıda açıklanmaktadır: Çevre eğitiminin hedefleri bu bildirgeye göre üç maddede toplanmıştır: 1. Kentsel ve kırsal alanlarda ekonomik, sosyal, politik ve ekolojik ilişki ve bağlılık konusunda farkındalığı arttırmak; 2. Çevreyi korumak ve iyileştirmek için her bireye ihtiyacı olan bilgi, değer yargıları, tutum, sorumluluk ve becerileri kazanma fırsatı sağlanmalıdır; 3. Bireylerin, grupların ve toplumun bir bütün olarak çevreye yönelik yeni davranış kalıpları oluşturmasını sağlamak. Çevre eğitiminin amaçları beş kavram üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunlar: Farkındalık: Toplumların ve bireylerin tüm çevre ve ilgili sorunları hakkında farkındalık ve duyarlılık kazanmalarına yardımcı olmak. Bilgi: Toplumların ve bireylerin tüm çevre ve çevre ile ilgili ilgili sorunlar hakkında temel bir anlayış edinmeleri ve deneyim kazanmaları için yardımcı olmak. Tutumlar: Toplumların ve bireylerin çevresel iyileştirme ve çevrenin korunmasında aktif katılım isteğini ve çevre için duyarlılık ve bir dizi değer yargıları kazanmalarına yardımcı olmak. Beceriler: Toplumların ve bireylerin çevre sorunlarını belirleme ve çözme becerilerini kazanmalarına yardımcı olmak. Katılım: Çevre sorunlarının çözümünde toplumlara ve bireylere her düzeyde aktif olarak yer alma fırsatı sunmak. Çevre eğitiminin rehber ilkeleri on iki madde şeklinde sıralanmıştır. Bunlar: 1. Çevre doğal ve yapay unsurlarla beraber, teknolojik ve sosyal (ekonomik, politik, kültürel, tarihi, ahlaki ve estetik) öğelerden oluşan bir bütün olarak düşünülmelidir. 2. Çevre eğitimi okul öncesi düzeyde başlayarak tüm formal (örgün) ve informal(yaygın) eğitim aşamalarında devam eden ve ömür boyu süren bir eğitim olmalıdır. 3. Çevre eğitimi her bir disiplinin kendine özgü içeriğini bütünsel ve dengeli bir bakış açısıyla incelemeyi mümkün kılan disiplinler arası bir yaklaşıma sahip olmalıdır. 4. Çevre eğitiminde öğrencilerin diğer coğrafi alanlardaki çevresel koşullara ilişkin bir anlayış kazanabilmeleri için, öncelikle yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası önemli çevresel sorunları incelemeleri gerekir. 5. Mevcut ve potansiyel çevre şartlarının üzerinde dururken tarihsel bakış açısını da göz önünde bulundurmak gerekir. 6. Çevre sorunlarının önlenebilmesi ve çözülmesinde yerel, ulusal ve uluslararası işbirliğinin değerini öne çıkarmak ve gerekliliğini teşvik etmek gerekir. 7. Kalkınma ve büyüme planlarında çevresel boyut göz önünde tutulmalıdır. 8. Öğrencilerin öğrenme yaşantılarını planlamada rol alması sağlanmalı ve aynı zamanda karar almaları ve kararlarının sonuçlarını kabul etmeleri için fırsat tanınmalıdır. 9. İlk yıllarda öğrencinin kendi toplumundaki çevre duyarlılığı üzerinde özellikle durularak, çevresel duyarlılık, bilgi, problem çözme becerisi ve değer yargılarının açıklaması her yaşa göre ilişkilendirilmelidir. 10. Öğrencilerin çevre sorunlarının gerçek nedenlerini ve belirtilerini keşfetmelerine yardımcı olunmalıdır. 11. Çevre problemlerinin karmaşıklığı vurgulanmalı ve bu nedenle kritik düşünme ve problem çözme becerilerinin geliştirilmesinin ihtiyacı belirtilmelidir. 12. Uygulamalı etkinlik ve ilk elden deneyimler üzerinde durularak, çevre hakkında ve çevreden öğrenmek ve öğretmek için çeşitli öğrenme ortamları ve öğrenme yaklaşımları kullanılmalıdır. Öğretim programları hazırlanırken, çevre eğitiminin hedef ve amaçları yazılırken yukarıda belirtilen maddeler yardımcı olmuştur. Çevre eğitimi insanların doğayı bütün olarak tanımasına, ilerleme adına yapılan insan faaliyetlerinin yıkıcı etkilerinin farkına varmasına, in- 193 Çevre Eğitimi sanların çevreye yönelik istenen tutum ve değerlere dayalı davranış göstermesine etki etmelidir. Çevre eğitiminde bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutlar söz konusudur. Bilişsel boyutta doğanın yapısını ve işleyişini, insan doğa ilişkisini ve bu ilişkinin sonuçlarını bilme, tanıma, öngörüde bulunma şeklindeki kazanımlardan bahsedilebilir. Duyuşsal boyut canlı cansız varlıklar arasında empati kurabilmeyi, duygusal bağlar oluşturmayı, değer verme, koruma gibi davranışları gösterme becerilerini içerir. Buradan hareketle çevre eğitimi karmaşık problemlerle baş edebilmeyi sağlayan davranışları edinme süreci olarak karşımıza çıkar (Özdemir, 2017). Doğa insan tarafından acımasızca tüketilmektedir, bunun sonucunda da çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Çevre sorunlarıyla baş edebilmek, doğa ile insanın dengesini sağlayabilmek için çevre eğitimi gerekmektedir (Karataş ve Aslan, 2012). Çevre eğitimi hem çevreye yönelik tutum oluşturarak hem de tutumların davranışa dönüşmesine yardımcı olarak bireylerin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerinin gelişimini destekler. Çevre eğitimiyle bireylerde kazandırılmaya çalışılan öğelerden biri de çevreye duyarlı, bilinçli bireyler yetiştirilmesidir. Çevre bilinci “çevreye yönelik bilgileri, çevreye yönelik tutumları ve çevre dostu davranışları” içerir. Çevre bilgisi çevrenin tanınmasında, doğadaki olayların anlaşılmasında, çevre sorunları ve bunların çözümünde gerekli olan bilgileri içerir. Tutum bireylerin çevreye yönelik var olan olumsuz veya olumlu duygularıdır, çevre dostu davranışlar çevreye yönelik yararlı davranış örnekleri sergilemektir. Bu özellikleri edinmiş çevre bilincine sahip insanlar çevreye gösterecekleri eylemlerde bencilce davranışlar göstermeyecek, kendi çıkarlarını çevrenin üstünde tutmayacak ve çevre sorunlarına duyarsızlaşmayacaktır (Erten, 2004). Öğrenme Çıktısı 1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef ve amaçlarını açıklayabilme Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş Çevre eğitiminin hedefleri hangi alanlarda farkındalığı arttırmayı içerir? Çevre eğitiminin amaçlarını göz önüne aldığınızda, hayatınızı nasıl etkilediğini tartışınız. E. Atasoy’un (2015), İnsan-Doğa Etkileşimi ve Çevre İçin Eğitim kitabını inceleyiniz. Çevre eğitiminin tarihsel gelişimine baktığınızda, sizce günümüzde dünya genelinde çevre eğitimi ile ilgili başka toplantılara gerek var mı? Arkadaşlarınızla tartışınız. ÇEVRE EĞİTİMİNDE, SÜRDÜRÜLEBiLiR ÇEVRE EĞİTİMİ, EKOLOJİ TEMELLİ ÇEVRE EĞİTİMİ VE EKOPEDAGOJİ YAKLAŞIMLARI Çevre eğitiminin zaman içerisindeki gelişimi devam ettikçe insanların çevre üzerindeki düşüncelerinde de gelişmeler, değişiklikler görülmeye başlamıştır. Bu değişimler çevre eğitimini de etkileyerek farklı hedef ve amaçlara sahip olan yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu bölümde çevre eğitimi yaklaşımları sürdürülebilir çevre eğitimi, ekoloji temelli çevre eğitimi ve ekopedagoji yaklaşımları ele alınmıştır. Sürdürülebilir Çevre Eğitimi “Sürdürülebilirlik” kavramı 1992’deki Rio’da yapılan “Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferans’ında” özellikle üzerinde durulan konulardan biri olmuştur. Bu konferanstan sonraki dönemlerde ise “sürdürülebilir kalkınma için eğitim” kavramı üzerinde tartışılan konulardan biri haline gelmiştir. 194 Çevre Sosyolojisi Rio zirvesi sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliği konusunda da önem oluşturmaktadır. Bu zirvede sürdürülebilir kalkınma ile ilgili olarak, “kalkınmanın şimdiki ve gelecek nesillerin gelişimsel ve çevresel ihtiyaçlarını eşit şekilde yerine getirecek şekilde olması gerektiği belirtilmiştir. Bununla beraber sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için çevrenin korunması gerektiği de vurgulanmıştır (United Nations Conference on Environment and Development, 1992). Sürdürülebilir kalkınmada çevrenin korunması, ekonomik büyüme ve sosyal adalet kavramlarının her birinin önemi vurgulanmış ve bunların ortak paydada buluşturmanın öneminden söz edilmiştir. Bu üç unsur eşit derecede önemlidir anlaşmazlıklarda çevrenin korunması, ekonomik büyüme ve sosyal adalet öğeleri uzlaştırıcı rol oynamalıdır (Çeken, 2017). Çevrenin korunması çevreye zarar vermeden diğer unsurların yerine getirilmesini, taşıma kapasitesini aşmamayı, ekonomik büyüme çevrenin korunmasının ve ekonomik faaliyetlerin beraber yol almasını, sosyal adalet yaşam için gerekli kaynakların hem dünyadaki farklı toplumlar tarafından hem de şimdiki ve gelecek nesiller arasında paylaşılması gereğini öngörür. Sürdürülebilir Kalkınma: Bugünkü nesillerin gereksinimlerini karşılamalarının gelecek nesillerin de kendi gereksinimlerini karşılamalarına fırsat verecek şekilde olmasıdır (United Nations, 1987). 1980’li yıllarda, çevreye yönelik kaygıların artmasıyla çevre eğitimine önem verilmiş ve okullarda güçlü bir ivme kazanmıştır. Bu sıralarda çevre eğitiminde bütünsel yaklaşım görülmeye başlanmıştır. Bu yaklaşım da bütünsel yaklaşımın etkileri görülecek şekilde, çevre eğitiminin disiplinlerarası bir boyut almaya başlamasında ve yerel durumdan küresel boyutlara taşınmasında rol oynamıştır (Tilbury, 1993). 1990’larda çevre ve kalkınma sorunlarına duyulan endişe insanları sürdürülebilir çevre eğitimine yaklaştırmıştır. Çağdaş toplum sorunlarına net bir tutum alınmasında hem çevrenin korunması hem de ekonomik kalkınmanın birlikte gerçekleşmesini ele alan sürdürülebilir eğitim yaklaşımı öne çıkmıştır (Tilbury, 1995). Sürdürülebilir eğitimde Birleşmiş Milletler, sürdürülebilir kalkınma ilke ve uygulamalarını eğitime entegre etmeyi bilgi, değer ve tutumlardaki değişiklikleri herkes için daha sürdürülebilir ve adil bir toplum sağlama bakış açısıyla teşvik etmeyi amaçlamıştır. Sürdürülebilir eğitimi, geleceğe yönlendirecek eğitim odaklı temel bulgular şunlardır (UNESCO, 2014): 1. Eğitim sistemleri sürdürülebilirlik konularını ele almaktadır. 2. Sürdürülebilir kalkınma ve eğitim gündemleri birbirine yakındır. 3. Sürdürülebilir eğitim, interaktif, öğrenen güdümlü eğitime olanak tanır. 4. Formal ve informal eğitimde sürdürülebilir eğitim artmakta ve programlara entegre edilmektedir. 5. Teknik ve mesleki eğitim ve öğretim sürdürülebilir kalkınmayı geliştirir. Sürdürülebilir Çevre Eğitimi: Dünya üzerinde çevrenin korunması, ekonomik büyüme ve sosyal adaletin sağlanmasında gerekli olan bilgi, tutum ve davranışların elde edilmesini sağlayan bir eğitim sürecidir. Sürdürülebilir çevre eğitiminin toplumların sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirmesinde etkili olabilmesi için eğitim sistemlerinin yeniden planmasını gerektirir. Sürdürülebilir çevre eğitimi müfredatın dışında düşünülmemelidir, eğitim uygulamalarıyla beraber yürütülmelidir. Sürdürülebilir çevre eğitimi tüm eğitim düzeyleri için geçerlidir ve yaşam boyu öğrenmeyi gerektirecek şekilde okullardan mesleki eğitime, işyeri eğitimine yüksek öğrenime, yetişkin öğrenimine kadar devam etmelidir. Sürdürülebilir kalkınmayı içeren konular eğitim programlarında iklim değişikliği, afet riskinin azaltılması, sürdürülebilir geçim kaynakları, sürdürülebilir tüketim ve üretim, biyolojik çeşitlilik ve yoksulluğun azaltılması gibi konulara birleştirilerek verilmektedir. Öğrencilerin bunları anlayabilmesi ve sürdürülebilir kalkınma için uygulamaları yapabilmeleri için eğitim sistemlerinde işbirlikli öğrenme yöntemi gibi öğrenci katılımını gerektiren 195 Çevre Eğitimi yöntemlerin uygulanması gereklidir. Sürdürülebilir çevre eğitimi aynı zamanda eleştirel soru sormayı öğrenmeyi, kişilerin kendi değerlerini açıklamayı öğrenmesini, gelecek için daha olumlu sürdürülebilir bir gelecek öngörmeyi öğrenmek, sistematik düşünmeyi öğrenmek, uygulamalı öğrenme yoluyla sorulara cevap vermeyi öğrenmek, gelenek ve yenilik arasındaki mantığı keşfetmeyi öğrenmek gibi maddeleri de kapsar (UNESCO, 2014:20). Dünya üzerindeki yaşamın sürdürülebilir olabilmesi için çevre eğitimi önemli bir parçadır. Bu parçada da sürdürülebilirliğin ekolojik, ekonomik, sosyo kültürel ve katılım öğeleri devreye sokulmalıdır. Çevre eğitimi sürdürülebilirliği ekolojik, ekonomik ve sosyo kültürel açıdan sağlamaya çalışırken buna uygun kavrayış, tutum ve değerleri de kişilere kazandırmalıdır (Özdemir, 2017). Ekoloji Temelli Çevre Eğitimi Literatürde “doğa deneyimi, doğa temelli öğrenme, manzara yoluyla öğrenme, serbest çevre eğitimi” şeklinde çeşitli isimler alan “ekoloji temelli çevre eğitimi” bireylerin doğayla doğrudan etkileşime girerek, canlıların cansızların birbirleriyle olan ilişkilerini ve doğanın bütünlüğünü kavramalarına fırsat veren bir yaklaşımdır (Özdemir 2010). Öğrenciler doğrudan katılabildikleri fen ve doğa etkinlikleriyle bilgi ve tutumları öğrenirler. Öğrencilerin edindikleri bilgileri doğru anlamlandırmalarında doğal ortamlarda gözlem yapabilmeleri ve doğrudan etkileşim içinde olabilecekleri uyarıcıların var olması önemli bir unsurdur. Doğada gerçekleşen ilk elden deneyimler çevreye yönelik algıları da etkilemektedir. İlk elden deneyimler bireylerin çevreyi doğru anlamasına ve sevmesine neden olur. Bu açıdan öğrenme ortamlarının zenginleştirilmesi bu ortamların öğrencilerin yaparak yaşayarak deneyim kazanması ve gözlem yapmasına fırsat vermesi gereklidir (Özdemir ve Uzun, 2006). Sınıf dışı deneyimsel çevre eğitimi, çevresel konuların irdelenip çözümlerin araştırıldığı, yaratıcı araştırıcı ve duygusal bir ortam olabilir (Prince, 1999). Saha gezileri, yürüyüş, kamp gibi etkinlikler öğrencilerin birebir deneyimleriyle çevreye olan 196 duygusal bakış açılarını, çevresel duyarlılıklarını, davranışlarını ve sosyal ilişkilerini geliştirmeyi, çevresel konular hakkında derinlemesine bilgi almayı, kendilerine güven duymayı, doğaya yönelik sorumluluk gerektiren faaliyetleri geliştirmeyi amaçlar. Bu yaklaşımla öğrenciler doğayı ve doğayı korumak için stratejiler geliştirmeyi öğrenirler. Bu deneyimlerle öğrenciler hem kendileri ve öğretmenleri arasında hem de doğa ile aralarında güçlü empatik duygular geliştirebilirler (Palmberg ve Kuru, 2000). Ekopedagoji Yaklaşımı Ekopedagoji toplumsal çatışmaların ve çevresel bozulmaların birbirine bağlı olduğunu vurgulayan bir çevre eğitimi yaklaşımıdır. Çevre bozulmasındaki sosyo-çevresel faktörler genellikle göz ardı edilir. Ekopedagoji bu gözardı edilen sosyo çevresel bağlantıları yapılandırarak ortaya birtakım çözümlerin çıkmasına izin verir. Bu yaklaşım çok yönlü bakış açıları kullanarak çevresel problemlere yönelik çevresel ve toplumsal çözümler ortaya koyar (Misiaczek, 2011). Ekopedagoji yaşam odaklıdır. İnsanların kültürleri, yaşam tarzları ve kimliklerinin farklılıklarına saygılıdır. Ekopedagoji sürdürülebilirlik ile yakından ilgilidir. (Gadotti, 2008). Ekopedagojinin felsefik temellerini oluşturan kişi Paulo Freire’dir. Freire öğrencilerin kendileri için anlamlı bağlamasal bir çerçevede öğrenmeleri gerektiğini vurgulamıştır. Sınıflar tartışan, özgürce eleştiri yapılabilen öğrenme ortamları olmalıdır (Misiaczek, 2011). Freire’e göre eğitimin toplumsal ve politik yapıyı dönüştürme gibi bir amacı olmalıdır. Bu amacın olabilmesi için bireylerin bilgiyi kendilerinin yapılandırması gerekmektedir. Böylece kendilerine özgü politik düşünceleri de oluşur. Bilgi bir bankaya depolanacak araçsal bir malzeme değildir. Bilgiye eleştirel yaklaşılarak yapılandırılması sağlanmalıdır (Freire’den (1970) aktaran, Okur Berberoğlu, 2015). Ekopedagojide doğa ile uyum içinde yaşamayı gerçekleştirmek ve doğayı tanımak için toplumsal iletişim ve etkileşimin de doğa ile uyum içinde olacak şekilde bir dönüşüme girmesi gerekliliği vurgulanmaktadır (Özdemir, 2017). Çevre Sosyolojisi Öğrenme Çıktısı 2 Çevre eğitimi yaklaşımlarını açıklayabilme Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş Ekoloji temelli çevre eğitimi ile ekopedagoji yaklaşımını hedefleri açısından karşılaştırınız. Sürdürülebilir eğitim yaklaşımı ve ekopedagojinin benzerliklerini karşılaştırarak tartışınız. Konuyla ilgili olarak O. Özdemir’in (2007), Yeni Bir Çevre Eğitimi Perspektifi: “Sürdürülebilir Gelişme Amaçlı Eğitim” makalesini inceleyiniz. Yaşantınızın sürdürülebilir olabilmesi için çevre eğitiminin size kattığı değerleri var mı? Arkadaşlarınızla tartışınız. ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA ÇEVRE EĞİTİMİ Ülkemizde belirli amaçlarla hazırlanan programların dikkate alınarak okullarda verilen düzenli eğitim kademeleri, okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kademeleri şeklinde belirlenmiştir. Okul Öncesi Kademesinde Çevre Eğitimi Bu dönemde bireylerde hızlı bir büyüme söz konusudur. Hızlı büyümeyle beraber bu dönemdeki çocuklar kısa sürede birçok beceri ve davranış öğrenirler. Ortamda bulunan her etken onlar için yeni bir deneyimdir, bilinmeyendir. Bu nedenle de onlara ilginç gelir. Bu dönemdeki çocuklar çevreyi tanımak için oyun oynayarak elde ettikleri kişisel deneyimlerini ve yetişkinlerle edindikleri iletişim faktörlerini kullanırlar. Çevre ile etkileşim hâlinde olan çocuklar daha fazla bilgi sahibi olup hayata daha iyi uyum sağlarlar. Çocuklarda çevre yanlısı davranışlar geliştirmek için onların sosyal gelişimlerini de desteklemek gereklidir. Çocuklarda özellikle empati kurma becerisinin geliştirilmesiyle çevrenin korunması arasında bir etkileşim olacaktır. Örneğin, sokak hayvanlarının ihtiyaçları için hayvanlarla empati kurabilen bir çocuk bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayabilir. Bu dönemde bu tür davranışların öğrenilmesi çok önemlidir. Öğretim programlarının amaçları da bu doğrultuda okul öncesi çocuklarda çevre konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlamak, farkındalıklarını geliştirmek ve duyarlılık sahibi olmalarını sağlamaktır (Gülay, 2011). Bu dönemdeki çocuklar somut öğrenme aşamasındadır. Bu nedenle ilgilendikleri konuyu seçmek kadar yapabileceği somut etkinlikleri de seçmek önemlidir. Çocukların tutum oluşturmalarında bu kademe önemli bir aşamadır bu nedenle çevre ile bağlantı kurmaları olumlu tutum geliştirmelerini sağlar. Bu dönemde çocuklar genellikle yaparak, tartışarak, oynayarak, şarkı söyleyerek, hikaye okuyarak, dans ederek öğrenirler. (Smith, 2001). Okul öncesi dönem gelecek yıllar için de çocukların çevreye yönelik olumlu tutum geliştirmeleri açısından önemlidir. Bu aşamada doğa çocukların eğlenebileceği bir ortam anlamına gelir. Öğretmenler çocukların ilgi ve meraklarından yararlanarak bu ortamı çevreye duyarlı çocuklar yetiştirmek için olumlu yönde kullanmalıdır. Bunu, ilgi çekici öğretim yöntemleri kullanarak, çevre gezileri düzenleyerek, çevre ile ilgili kitaplar okuyarak, çevre konularını oyunlaştırarak, gözlem yeteneğini geliştirerek, öğretmenin çevreye yönelik olumlu davranışlar sergileyip çocuklara rol-model olmasıyla sağlayabilirler (Şahin, 2019). 197 Çevre Eğitimi Bu dönemde çocuğun doğa ile empati kurmasının sağlanması çocuğun ileride çevre dostu davranışlar sergilemesinde ve doğayı sevmesinde yardımcı olacaktır. Doğada vakit geçiren çocuk doğanın da bir değeri olduğunu anlar ve onu korumak için çaba gösterir (Erten, 2004). İlköğretim Kademesinde Çevre Eğitimi İnsanların temel bilgi edinmesinde ve kişisel gelişiminde ilköğretimin rolü büyüktür (Stanišić ve Maksić, 2014). İlköğretimdeki çocuklara doğanın canlı-cansız bütün öğeleriyle bir bütün olduğunun kavratılması, onların gelecekte çevreye daha çok duyarlı olmasını sağlarken değer vermesine de neden olacaktır ve ileriki yaşlarda kendisini doğanın bir parçası olarak düşünebilecektir (Karataş ve Aslan, 2012). İlköğretimin ilk yıllarında öğrencilerde, okul öncesi öğrencileri gibi somut etkinlikleri anlayabilme yetenekleri söz konusudur. Bununla beraber çevre eğitiminin kalıcı olmasında aile katılımı ve davranışları da önemlidir (Şahin, 2019). İlköğretim birinci ve sekizinci sınıf aralığında araştırma, inceleme ve hatta matematik uygulamalarında sınıf dışı alanlar kullanılabilir. Bu sayede öğrenciler farklı yaşam ortamlarıyla etkileşim içerisine girerler. Bu etkileşim ekolojik sistemlerin anlaşılmasını ve uygulamalarını destekler (Bodzin, Klein, ve Weaver, 2010). Ülkemizde ilköğretim programına baktığımızda çevreye yönelik konuların yer aldığı kazanımların doğrudan “Fen Bilimleri Dersinde” ve “Hayat Bilgisi Dersinde” bulunduğu görülmektedir. İlköğretim Fen Bilimleri Dersi programının amaçlarına bakıldığında çevreye yönelik olarak şu amaçlar görülmektedir (MEB, 2018:8): 1. “Astronomi, biyoloji, fizik, kimya yer ve çevre bilimleri ile fen ve mühendislik uygulamaları hakkında temel bilgiler kazandırmak,” 2. “Doğanın keşfedilmesi ve insan-çevre arasındaki ilişkinin anlaşılması, sürecinde bilimsel süreç becerileri ve bilimsel araştırma yaklaşımını benimseyip bu alanlarda karşılaşılan sorunlara çözüm üretmek,” 3. “Birey, çevre ve toplum arasındaki karşılıklı etkileşimi fark ettirmek; toplum, ekonomi ve doğal kaynaklara ilişkin sürdürülebilir kalkınma bilincini geliştirmek”, 198 4. “Doğada ve yakın çevresinde meydana gelen olaylara ilişkin ilgi ve merak uyandırmak tutum geliştirmek”, 5. “Sosyobilimsel konuları kullanarak muhakeme yeteneği, bilimsel düşünme alışkanlıkları ve karar verme becerileri geliştirmek.” Burada görüldüğü üzere çevre eğitimi ile ilgili olarak temel bilgilerin verilmesi, doğanın ve insanla olan ilişkisinin anlaşılmasında bilimsel süreç becerilerinin kullanılması, sürdürülebilir kalkınmanın öneminin farkına varılması, doğadaki olaylara ilgi ve merak duymayı arttırarak tutum geliştirilmesinin sağlanması, öğrencilerin çevre sorunlarına yönelik bilimsel düşünme ve karar verme becerilerinin geliştirilmesi temel amaçları oluşturmaktadır. Ülkemizde ilköğretim düzeyinde çevreyi temel alan konular fen bilgisi dersinde üçüncü sınıf düzeyinde başlamaktadır. İlköğretim üçüncü sınıfta “canlılar dünyasına yolculuk” ünitesinde öğrencilerin canlıcansız varlıkları tanıyıp, yaşadıkları çevreyi tanıyıp, koruyarak, temiz tutmaları ve sevmeleri, doğal ve yapay çevreleri gözlemlemeleri, kaynak kullanımı konusunda bilinç kazanmaları ve sorumluluk almaları amaçlanmıştır. Dördüncü sınıfta “insan ve çevre” ünitesinde öğrencilerin kaynak kullanımında tasarruflu olması, geri dönüşüm kavramını bilmesi gibi öğelere yer verilmiştir. Beşinci sınıfta yine aynı ünite başlığı içerisinde öğrencilerin çevresel sorunların nedenlerine ve çözümüne sorgulayıcı bakış açısıyla yaklaşmaları, biyoçeşitliliğin ve nesli tükenen ve tükenme tehlikesi yaşayan türlerin korunması için yapılması gerekenlerin kazandırılması, çevre sorunlarına duyarlılık gösterilmesinin sağlanması ve sorunların çözümü için gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılması amaçlanmıştır. Altıncı sınıfta “canlılar dünyasına yolculuk” ünitesinde doğal ve yapay çevreyi gözlemlemeleri, kaynak kullanımında tasarruf bilinci kazanmaları, çevreyi temiz tutma koruma ve sevme bilinci kazanmaları amaçlanmıştır. Sekizinci sınıfta da “enerji dönüşümleri ve çevre bilinci” ünitesi içerisinde fotosentez, solunum gibi enerji dönüşümlerinin gerçekleştiği temel biyolojik olaylara ilişikin bilgilerin edinilmesinin yanısıra besin zinciri ve bu zincirdeki öğeler arası ilişkilerin Çevre Sosyolojisi ve doğadaki madde döngülerinin farkına varılması, çevre sorunlarının bilinmesi ve çözüm önerileri oluşturulması amaçlanmıştır (MEB, 2018). Program içerisinde farklı ünitelerde yine çevreye yönelik kazanımları görmek mümkündür. Bu ünitelerde özellikle sürdürülebilirlik ve çevre sorunları konuları üzerinde durulduğu görülmektedir. Ayrıca kalıcı öğrenmenin gerçekleşmesi için sınıf dışı etkinlikler, araştırma ve sorgulamaya dayalı öğrenme stratejileri de programda yer almıştır. İlköğretim programında “Hayat Bilgisi” dersine bakıldığında birinci sınıfta “Doğada Hayat” ünitesi bulunmaktadır. Bu ünite içerisinde öğrencilerin yakın çevrelerinde bulunan hayvanları gözlemleyip onları korumaya özen göstermeleri, doğayı ve çevresini temiz tutma konusunda duyarlı olması gerektiği üzerinde durulmuştur. İkinci sınıfta yine aynı ünite içerisinde bitki ve hayvanların yaşam şartlarını karşılaştırma, bitki yetiştirme ve hayvan beslemenin önemi üzerinde durma, doğal olayları tanıma, insan yaşamına etkisini belirtme, doğal olaylara yönelik alınabilecek önlemler ve geri dönüşüm gibi konular esas alınmıştır. Üçüncü sınıfta aynı ünite başlığı altında insan yaşamı için bitki ve hayvanların önemi, insanların doğa üzerindeki etkisi, doğa ve çevreyi koruma, geri dönüşümün önemi konuları vurgulanmıştır. Bu derste çevreye yönelik olarak öğrencilerde kaynakları verimli kullanma becerisini geliştirmek, doğaya ve çevreye duyarlı olmalarını sağlamak amaçlanmıştır (MEB, 2018). Ülkemizde çevreye yönelik konular ilköğretim düzeyinde daha fazla yer bulmaktadır ve birinci sınıftan itibaren çevreye yönelik dersler verilmektedir. Ortaöğretim Kademesinde Çevre Eğitimi Uluslararası çevre eğitim programlarının belirttiğine göre ortaöğretim seviyesi çevre eğitiminin verimli bir şekilde verilebileceği bir öğretim kademesidir. Bu seviyedeki öğrencilere temel bilgilerin verilmesi ile? beraber çevre sorunlarının çözümüne aktif katılımları da sağlanmalıdır (Şahin, 2019). Ülkemizdeki ortaöğretim programlarında çevreye yönelik konular özellikle “Biyoloji Dersinde” bulunmaktadır. Programda biyoloji dersinin amaçları içerisinde, biyoloji ile ilgili genel bilgileri bilme, bu bilgileri günlük hayata uygulayabilme, biyoloji alanındaki bilim insanlarını tanıma, edindikleri bilgileri kullanarak yeni fikirler üretme ve ilgili tartışmalara katılım sağlayabilmek, özgün tasarımlar yapabilme, canlılardan yararlanılarak üretilmiş teknolojilere benzer ürünler üretmeye istekli olma, hem bilimsel hem de toplumsal hayatta etik değerlere sahip olma, sosyobilimsel konular hakkında değerlendirme yapabilme, araştırma yapabilme, eleştirel düşünebilme, problem çözebilme, işbirliği yapabilme, hayat boyu öğrenme isteği taşıma yer almaktadır. Programın uygulanmasında çevreye yönelik olarak mutlaka gözlem yapılması gerekliliği belirtilmiş ve doğa gezileri düzenlenebileceği belirtilmiştir. “Canlılar Dünyası”, “Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları”, “Komünite ve Popülasyon Ekolojisi” ünitelerinde öğrencilerin araştırmaya, gözlem yapmaya yönlendirilmeleri ve uygulamalara yer verilmesi vurgulanmıştır (MEB, 2018). Programda çevreyi temel alan konular biyoloji dersi içerisinde 10. sınıf düzeyinde başlamaktadır. Burada “ekosistem ekolojisi ve güncel çevre sorunları” ünitesi içerisinde temel ekolojik bilgilere yer verilirken aynı zamanda da “çevre sorunları, ekolojik ayak izi, karbon ayak izi, su ayak izi, biyokaçakçılık, endemik tür, doğal kaynak, gen bankası, sürdürülebilirlik” kavramları üzerinde durulmaktadır. Bu kısımda ekolojik ayak izi, karbon ayak izi ve su ayak izinin küçültülmesi için çözüm önerileri sunmaları ile ilgili uygulamalar yaptırılması, çevre kirliliğinin tartışılması çözüm önerileri için diğer disiplinlerin ilişkilendirilmesi, doğal kaynakların sürüdürülebilir kullanımı için farkındalığın arttırılması, biyolojik zenginliğin öneminin sorgulanmasının sağlanması, biyokaçakçılık için önerilen çözüm önerilerinin tartışılması gibi uygulamalar önem oluşturmaktadır. Ortaöğretim 11. sınıf düzeyinde “Komünite ve popülasyon ekolojisi” ünitesi içerisinde bu kavramlara ilişkin genel bilgiler verilmektedir. Bunu takip eden 12. sınıf düzeyinde “canlılar ve çevre” ünitesinde “adaptasyon, doğal seçilim, mutasyon, varyasyon, yapay seçilim” kavramları üzerinde durulur. Biyoloji dersi dışında orta öğretim düzeyinde coğrafya, sağlık bilgisi ve sosyal bilgiler derslerinde de çevre eğitimi ile ilgili konulara yer verilmiştir. Çevre konuları sosyobilimsel bir özellik taşıdığı için disiplinlerarası yaklaşımla birçok derste kazanımlarıyla beraber karşımıza çıkmaktadır. İlköğretimde fen bilimleri, orta öğretimde de biyoloji ve kimya öğretim programlarında çevre ve doğaya ilişkin doğrudan kazanımların olduğu görülmektedir. Bu kazanımlarla beraber çeşitli etkin- 199 Çevre Eğitimi liklere de yer verildiği görülmüştür. Bu derslerin dışında da diğer derslerde de çevreye ve doğaya yönelik kazanımlardan bahsetmek mümkündür. Yani çevre eğitimi disiplinlerarası bir yaklaşımla verilmektedir. Bu sayede ilköğretimi tamamlayan bir kişide belirli bir düzeyde çevre ve doğa bilinci elde etmesi sağlanabilir. Yükseköğretimde de lisans ve ön lisans programlarında bireylerin isteği doğrultusunda çevre eğitimi alabilecekleri bölümler mevcuttur (Duman, 2017). Öğrenme Çıktısı 3 Öğretim programında çevre eğitiminin yerini özetleyebilme Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş Ülkemizde uygulanan İlköğretim kademesindeki programda çevre eğitimi ile ilgili olarak hangi genel amaçlar belirlenmiştir? Tüm öğretim programlarını karşılaştırarak uygulama farklarını yorumlayın. Örnek olarak I. Gelen ve N. Beyazıt’ın (2007), Eski ve Yeni İlköğretim Programları İle İlgili Çeşitli Görüşlerin Karşılaştırılması makalesini inceleyiniz. https://www.pegem.net/ dosyalar/dokuman/413020110604103437-5-gelen.pdf Tüm öğrenim hayatınızı değerlendirerek okul hayatınızda yaptığınız çevreye yönelik etkinliklerinizi arkadaşlarınızın etkinlikleriyle karşılaştırınız. ÇEVRE OKURYAZARLIĞI Hem okuma hem de yazma becerilerinin ikisine de sahip olmaya okuryazarlık denmektedir ve bireylerin kendini ifade edebilmesinde önemli bir unsurdur (Özdemir, 2017). Çevre okuryazarlığı ise insan ve doğa arasındaki ilişkileri her yönden ele almaktır. Çevre okuryazarı olan kişi insan faaliyetleri sonucu doğada meydana gelen olayların insana nasıl etki edeceği konusunda tahmin yürütebilen ve uygun kararlar alarak çevrenin sürdürülebilirliğini devam ettiren bireydir (Orr, 1990). İnsanlar doğa üzerinde birçok etkiye sahiptir. Doğa da insan sistemleri tarafından birçok istekle karşı karşıya gelmekte ve buna ayak uydurmaya çalışmaktadır. Burada önemli olan insanların çevrenin sürdürülebilirliği için önemli olan bilgilere yeterince sahip olup olmadığı konusudur. Bu bilgiler çevrenin yapısı, dinamikleri, sınırları ve potansiyeli ile ilgili olan bilgilerdir. Bu açıdan bakacak olursak çevre okuryazarlığı çevreyi sistem olarak algılama bunun dinamiklerini ve potansiyelini bilme, yorumlama, değer verme ve çevreyi daha da iyiye götürmek için gerekli önlemleri alabilme kapasitesidir (Scholz ve Binder, 2011). Çevre okuryazarlığı, kişileri çevreyle ilgili sorunları anlayıp, ele almaya hazırlar, çevre okuryazarı kişiler bu sorunlar için çözümler oluşturabilir. Bu açıdan toplumda çevre okuryazarı bireylerin olması önemlidir. Çevre okuryazarı olan kişi bireysel olarak ya da başkaları ile birlikte çevre hakkında bilinçli kararlar alabilir ayrıca bu kişilerde aldıkları bu kararlar doğrultusunda hareket etme arzusu söz konusudur. Çevre okuryazarı olan kişiler farklı oranlarda çeşitli çevresel kavramların, problemlerin ve sorunların bilgisine, çevreye yönelik bilişsel ve duygusal eğilimlere yine bir dizi bilişsel beceri ve yeteneğe ve sağlıklı kararlar vermede sahip oldukları bilgi ve anlayışı uygulamak için uygun davranış stratejilerine sahiptirler (Hollweg, Taylor, Bybee, Marcinkowski, McBeth, ve Zoido, 2011: 3). 200 Çevre Sosyolojisi Resim 8.2 Doğa kitabı. Çevre Okuryazarlığı: Bireylerin çevreyle ilgili edindikleri bilgileri, kavramları, becerileri gözlemlenebilir davranışlar olarak göstermesidir (Roth, 1992). İnsanlarda çevre okuryazarlığını belli bir düzeye kadar geliştirmek çevre eğitiminin amacıdır. Çevre okuryazarlığı nominal (sözde), fonksiyonel (işlevsel) ve operasyonel (eylemsel) olmak üzere üç çalışma seviyesine ayrılır (Roth, 1992). Nominal (sözde) çevre okuryazarlığı, çevre hakkındaki temel terimlerin birçoğunu anlayabilme ve karmaşık olmayan ifadeleri tanımlamayı içerir. Nominal seviyedeki kişiler, insanların doğa üzerindeki etkisinden endişe duyar, doğal sistemlere yönelik saygı duygusunu geliştirirler. Bununla beraber bu kişilerde çevreye yönelik farkındalık ve duyarlılık gelişimi söz konusudur. Aynı zamanda bu bireyler doğal sistemlerin nasıl işlediği konusunda ve sosyal sistemlerle doğal sistemlerin nasıl etkileşime girdiği ile ilgili temel düzeyde bilgilere de sahiptirler. Bu kişiler doğa ve toplum arasındaki temel çatışma noktalarını algılayabilir. Çevre ile ilgili sorunları tanımlama ve önerilen çözümleri takdir etme, onaylama gibi özellikleri söz konusudur. Fonksiyonel (işlevsel) çevre okuryazarlığı, insan ve doğal sistemler arasındaki etkileşimler hakkında daha geniş bilgi ve anlayışa sahip kişileri belirtir. Bu kişiler en az bir ya da daha fazla sistem arasındaki olumsuz etkileşimin farkındadırlar ve bunun için endişe duyarlar. Bu kişiler birincil ve ikincil kaynakları kullanarak bilgileri analiz etme, sentezleme ve değerlendirme becerilerine sahiptirler. Bir sorun hakkında sağlam kanıtlar gösterebilir kişisel ve etik değerlerini işin içinde kullanırlar. Duygularını ve bilgilerini başkalarıyla paylaşırlar. Kendilerini ilgilendiren konularda sosyal ve teknolojik değişimin başlatılmasında temel stratejik bilgilerini kullanırlar. İşlevsel çevre okuryazarlığı, nominal okuryazarlığın bilgisine ek olarak, bir dizi ekolojik, ekonomik, coğrafi, dini, eğitimsel ve politik süreç hakkında bilgi ve anlayışa sahiptir ve insanların doğal sistemler üzerindeki etkilerini anlayabilirler. Problemleri ve sorunları analiz edebilir, birincil ve ikincil kaynakları kullanarak sorun ve konuların araştırılmasında temel becerileri gösterirler. Çevre sorunlarını çeşitli açılardan inceleyebilir, alternatif çözümleri değerlendirebilir, temel risklerin analizini yapabilirler. Bununla beraber yaratıcı ve kritik düşünme becerileri ile diğer insanlarla iş birliği içerisinde çalışabilme becerilerine sahiptirler. Operasyonel (eylemsel) çevre okuryazarlığı, çevreye yönelik yapılan eylemlerin etkilerini ve sonuçlarını değerlendirebilen kişilerdir. Bunlar ilgili bilgileri toplar, sentezler, alternatif bilgiler arasından seçim yapar, sağlıklı bir ortamı devam ettirmek ve geliştirmek için faaliyette bulunur. Operasyonel çevre okuryazarı kişiler özellikle çevre sorunlarının önlenmesi ve giderilmesi için her türlü faaliyette bulunmaktan kaçınmazlar. Çevreye yönelik sorumluluk duyguları yüksek düzeydedir. Çevresel sorunların çözümünde bilimsel araştırma süreç becerilerini kullanırlar, çevresel konularda farklı inanç ve değerlerin oynadığı rolü bilirler, çevreye yönelik farkındalık ve duyarlılıkları gelişmiştir. Çevreyi korumak için aktif katılım gösterirler, kişisel davranışlarının etkileri açısından çevreye karşı sorumluluk hissederler, insanların öğrenme stilleri ve değer sistemlerine saygı duyarlar. İnsan faaliyetlerini yaşam kalitesi ve çevre üzerine olan etkisi açısından değerlendirirler. İnsanlar “farkındalık, kaygı, anlama ve eylem” içeren aşamalarda çevresel okuryazarlık seviyelerini geliştirebilirler. Farkındalık, insan ve doğa etkileşimlerinin ve bunun sonuçlarının duyuşsal, bilişsel veya her iki yolla algılanmasıdır. Kaygı, insan doğa etkileşimlerinin olumsuz sonuçlarının algılanarak bu etkileşimlerde bazı değişikliklerin yapılması gerektiğine olan istek anlamındadır. Anlama, insan ve doğa etkileşiminin şimdiki ve gelecekteki sonuçları hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmaktır. Eylem, insan doğa etkileşiminde olumsuz sonuçları azaltan veya gideren davranışlar göstermek şeklinde ifade edilmiştir (Roth, 1992). 201 Çevre Eğitimi Son yıllarda çevre okuryazarlığı ile beraber “ekolojik okuryazarlık” ve “eko-okuryazarlık” kavramları da kullanılmaya başlanmıştır. Çevre okuryazarlığı genel itibariyle çevreyi değerlerin ve eylemlerin aracılığı ile çözülmesi gereken konulara sahip bir yapı olarak görür. Problem çözme becerilerinin gelişmesi ve çevreye karşı sorumlu davranışlar gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ekolojik okuryazarlık ise çevre hakkında elde edinilmiş bilgilerin çevreye yönelik bilinçli karar vermeyi sağladığı konusu üzerinde durmaktadır. Ekolojik okur yazar bir birey çevresel olayları, bu olayların nedenleri ve sonuçları arasındaki ilişkileri belirleyerek anlamaya çalışır. Bu okuryazarlık çevreye sistem te- melinde yaklaşarak ekolojik okur yazar olan kişinin sistem dinamiklerini ve karmaşık olgu ve nesneleri anlaması gerektiğini belirtir. Bunun için analiz ve sentez becerilerine sahip olması gerekmektedir. Bu kişiler ekolojik bilgi ve ilkeler hakkında bilgiye sahiptir, gözlem ve deney yapma gibi bilimsel yöntem becerileri gelişmiştir. Eko okuryazarlıkta, sürdürülebilir yaşam kavramı üzerinde durularak, sosyal eşitlik ve ekolojik sürdürülebilirlik etrafında ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek gerektiğinden bahsedilir. Eko okuryazar bir kişi dünyayı organik bir varlık olarak benimseyerek sürdürülebilir bir toplum yaratmaya çalışır (McBride, Brewer, Berkowitz, & Borrie, 2013). Öğrenme Çıktısı 4 Çevre okuryazarlığı kavramını açıklayabilme Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş Çevre okuryazarlığının önemi nedir? Çevre okuryazarlığı, ekolojik okuryazarlık ve eko okuryazarlığını vurguladıkları konular açısından karşılaştırın. O. Özdemir’in (2017), Ekolojik Okuryazarlık ve Çevre Eğitimi kitabını inceleyiniz. Kendinizi çevre okuryazarı olarak görüyor musunuz? Nedenlerini arkadaşlarınızla tartışınız. ÇEVRE EĞİTİMİNDE UYGULANABİLECEK YÖNTEM VE TEKNİKLER Çevre konusu insan yaşamını yakından ilgilendiren konular içermektedir. Özellikle çevre sorunlarının son zamanlarda görünürlüğü ve tüm dünyayı etkilemesi insanlarda çevreyle ilgili bilgi, tutum, davranış ve farkındalık geliştirmeleri gereğini ortaya koymuştur. Bu açıdan eğitime ihtiyaç duyularak çevre eğitimi kavramı vurgulanmıştır. İnsanların çevre ile ilgili gerekli bilgileri edinebilmesi bu bilgileri kullanarak tutum geliştirip davranışa dökmesi ve farkındalık elde edebilmesi için verilen eğitimin ve uygulamalarında anlamlı olması gerekmektedir. Bunun için öğrencileri merkeze alan, onları aktif kılan, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını önemseyen farklı yöntem ve tekniklere ihtiyaç vardır. Bu yöntem ve tekniklerden birkaçı aşağıda kısaca açıklanacaktır. Çoklu Zekâ Kuramı: Gardner tarafından geliştirilmiştir. Her insanda sekiz tür zekâ olduğu ama bunların gelişmişlik düzeylerinin farklılık gösterdiği üzerinde durur. Bu sekiz tür zekâ alanları; sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, müziksel-ritmik, bedensel-kinestetik, sosyal-kişilerarası, içsel-öze dönük ve doğacı zekâ alanları şeklindedir. Kula’ya (2005) göre, sözel-dilsel zeka alanına sahip kişiler konuşarak, okuyarak, yazarak; mantıksal-matematiksel zeka alanına sahip kişiler akıl yürüterek, soyut modelleri tasarlayarak, sayılarla düşünüp ilişkileri hafızada canlandırma yoluyla; görsel-uzamsal zeka alanına sahip olanlar görüntülerle, hayal ederek; müziksel-ritmik zeka alanına sahip olanlar melodi ve ritim yaratarak seslere duyarlılık göstererek; bedensel-kinestetik zeka alanına sahip olanlar dokunarak, dans ederek, 202 Çevre Sosyolojisi üç boyutlu tasarımlar oluşturarak; sosyal-kişilerarası zeka alanına sahip olanlar işbirliği yaparak, iletişim kurarak; içsel-öze dönük zeka alanına sahip olanlar duygu ve düşüncelerinin farkına vararak, düşünerek, özgün bireysel etkinlikler yaparak; doğacı zeka alanına sahip olanlar doğadaki olayları gözlemleyerek öğrenebilirler. Çevre ile ilgili olarak sözel zekâ için öğrencilere çevrenin temiz tutulması ile ilgili kitaplar okutulabilir. Daha sonra ne anladıklarını açıklamaları istenebilir. Bedensel-kinestetik zekâ alanı için çevrenin nasıl temiz tutulacağı ile ilgili bir drama gerçekleştirmeleri sağlanabilir ya da görsel-uzamsal zeka alanı için bir duvar resmi oluşturmaları istenebilir. Yapılandırmacı Yaklaşım: bireylerin ön bilgileri ile yeni edindiği bilgileri zihninde karşılaştırıp nasıl işlediğini, çelişen bilgileri nasıl yapılandırdığını ve dengeye ulaştığını tanımlayan bir yaklaşımdır (Özmen, 2004). Bu kuramın sınıfta uygulama modelleri farklılık gösterir. Genellikle en fazla uygulanan 5E modelidir. Bu modelde öğrencide merak uyandırılarak derse başlanılır, sonraki aşamada öğrencinin yeni kavramı deneylerle ya da farklı öğrenme ortamlarını kullanmayla keşfetmesi sağlanır. Daha sonar yeni kavramla ilgili bilimsel açıklamalar yapılır, öğrenciler bu yeni kavramla ilgili düşüncelerini açıklarlar, öğrenciler öğrendikleri bu bilgileri konuyla ilgili farklı durumlara da uygulayarak bilgilerini genişletme fırsatı bulurlar. En son kısımda ise öğretmenin ve öğrencilerin kendilerini ve birbirlerini değerlendirdikleri bir süreç değerlendirmesi söz konusudur. Sınıfta nesli tükenen canlılarla ilgili ilginç bir hikâye okutturularak öğrencide merak uyandırılabilir. Öğrenciden sınıf dışında bu konuyla ilgili araştırma yapması istenerek yeni konuyu keşfetmesi sağlanabilir. Sınıf ortamında öğrencilerin araştırdıkları nesli tükenen canlılarla ilgili bilgi ve düşüncelerini açıklamaları istenerek öğretmen rehberliğinde yeni bilgi için bilişsel açıklamalarda bulunulur. Canlıların neslinin tükenmesinde insan faaliyetleri dışında başka nelerin sebep olacağı sorularak öğrencilerin bilgilerini genişletmeleri ve farklı bir problem uyarlamaları sağlanabilir. En sonda ise genel bir süreç değerlendirmesi söz konusudur. Tartışma Yöntemi: Öğrencilerin hedefler doğrultusunda birbirlerinden bilgi, düşünce ve tutum alışverişinde bulundukları, aktif bir şekilde derse katıldıkları bir yöntemdir. Burada öğretmenler konuların öğrenciler tarafından nasıl anlamlandırıldığını belirleyebilir, öğrencilerin önbilgilerini ortaya çıkarabilir, yeni kavramla ilişkilendirme sürecini oluşturabilirler (Yılmaz ve Sünbül, 2003). Çevre ile ilgili olarak öğretmen çevre sorunlarına çözüm önerilerini öğrencilerin sınıfta tartışmasını sağlayabilir. Örnek olay yöntemi: Hedefler doğrultusunda sınıf içerisine gerçek yaşamda problem oluşturan durumların getirilmesini ve öğrencilerin bu problemlerle yüz yüze gelmelerini sağlayan yöntemdir (Yılmaz ve Sünbül, 2003). Gazete, dergi, belgeseller, haberler, olayı yaşayan kişiler örnek olayı yöntemi içerisinde kullanılabilir. Öğretmen geri dönüşüm olayı için bir dergide gördüğü veya gazetede karşılaştığı durumu sınıf içerisine getirebilir. Geri dönüşümün önemi hakkında örnek olaydan yola çıkarak öğrencilerin aralarında fikir alışverişinde bulunmalarını sağlayabilir. Proje Tabanlı Öğrenme Yöntemi: Bu yöntemde öğrenciden araştırma yaparak bir ürün oluşturması istenir. Öğrenciler hedefler doğrultusunda kendi istedikleri konu üzerinde çalışabilirler (Aydın, 2012). Öğrencilerden çevrelerinde araştırma yaparak farklı ve gerçek materyalleri kullanarak besin piramidi oluşturmaları istenebilir. Altı Şapka Tekniği: Farklı renklerde şapkalar vardır. Her renk bir duyguyu ifade eder. Öğrenciler şapkaların renklerine göre bir problem bağlı olarak görüşlerini söylerler. Beyaz şapka tarafsızlığı ifade eder, sayısal değerler verilir, kırmızı şapka duygusallığı, siyah şapka kötümserliği, sarı şapka iyimserliği, yeşil şapka yaratıcılığı, mavi şapka serinkanlılığı ifade eder (De Bono, 2012). Sınıfta, öğretmen farklı renkte şapkaları sınıfa getirerek çevre kirliliğinin çözümleri hakkında her şapkanın rengine göre öğrencilerden görüş alabilir. Balık Kılçığı Tekniği: Bir problem durumu çerçevesinde bir balığın temel kemiğini oluşturacak ana problem belirlenir, daha sonra balığın kılçıklarını oluşturacak ve ana problemin oluşmasında etken olan yan problemler belirlenir (Gürbüzoğlu Yalmancı, 2016). Böylelikle bir balık iskeletine benzeyen grafik oluşur. Öğretmen bu tekniği uygularken temel problemi belirlemelidir. Örneğin karbon ayak izinin artması şeklinde bir problem durumu belirlendikten sonra öğrenciler buna neden olan etkenleri yan problem olarak belirler. Gezi Tekniği: Doğal ortamda öğrenmeyi ve ilk kaynaktan bilgiye ulaşmayı sağlayan tekniktir (Gülay ve Önder, 2011). Okullar, milli parklara gezi düzenleyebilir. Öğretmenler öğrencileri hayvan türlerini görmesi açısından hayvanat bahçelerine götürebilirler. 203 Çevre Eğitimi Araştırmalarla İlişkilendir “Çevre Eğitiminde Gazetelerden Yararlanma” Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 88 öğretmen adayına gazetelerden nasıl yararlanılabileceği konusunda bilgi verilmiştir. Öğretmen adaylarından bu etkinliğin yapılabilmesi için öncelikle grup oluşturmaları istenmiştir. Bu etkinlik hazırlık, sunum ve tartışma kısımlarını içermiştir. Hazırlık aşamasında öğrenciler farklı gazetelerden çevre ile ilgili tüm haber, makale, resim ve karikatürleri sınıfa getirmiştir. Bunları keserek fon kağıtlarına yapıştırmışlardır ve bu fon kağıtlarının altına haber, makale, resim ve karikatürle ilgili yorumlarını yazmışlardır. Hazırlık çalışması boyunca öğretmen, öğretmen adaylarını kontrol etmiş ve onlara rehber olmaya çalışmıştır. Öğretmen adayları çalışmalarını sınıf ortamında sunmuş ve konular hakkında fikir alışverişi yaparak tartışma aşamasını gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca öğretmen adaylarının çalışmaları fakültenin bülten tahtasında da sergilenmiştir ve dönem sonuna kadar çevre derslerinde gazetelerdeki makale, resim ve karikatürlerden yararlanılmıştır. Etkinlik sonunda öğretmen adaylarının büyük oranı gazetelerden çevre ile ilgili güncel bilgilerin ayrıntılı bir şekilde alınabileceğini, çevre sorunlarına yönelik gelişmelerin takip edilebileceğini dile getirerek çevre eğitimi için gazetelerin önemli bir kaynak olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmen adayları kendileri öğretmenlik mesleğini yapmaya başladıklarında derslerinde gazetelerden yararlanmayı düşündüklerini dile getirmişlerdir. Kaynak: Gökçe, N. (2009). Çevre eğitiminde gazetelerden yararlanma. The Journal of International Social Research, 2(6), 251-265. Öğrenme Çıktısı 5 Çevre eğitiminde uygulanabilecek yöntem ve teknikleri örnekleyebilme Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş Çevre eğitiminde uygulanacak yöntem ve tekniklerin temel özellikleri nelerdir? Çevre eğitiminde öğrenci merkezli yaklaşımlarla gelenekselci yaklaşımları karşılaştırın. N.F. Şahin vd., (2004). Yüksek Öğretimde Öğrenci Merkezli Çevre Eğitimi Dersine Yönelik Bir Uygulama makalesini inceleyiniz. https://pdfs.semanticscholar.org/2adf/325d1a c3374131219a71af1557d1 7ac9ae46.pdf Kendinizi bir eğitimci olarak gördüğünüzde size göre çevre eğitiminin en iyi şekilde öğrenciye verilebileceği yöntem ve tekniklerin özellikleri nasıl olmalıdır? Diğer eğitimci adayı arkadaşlarınızla paylaşınız. 204 Çevre Sosyolojisi 1 Çevre eğitiminin tarihsel gelişimini, hedef ve amaçlarını açıklayabilme Tüm dünyada çevre sorunları giderek artmaktadır. Bu sorunlara çözüm bulunmasında çevre eğitiminin rolü çok önemlidir. Çevre eğitimi, çevreyi, çevreyle ilgili konuları ve insanların bu çevredeki etkilerini anlamalarını sağlayan bir süreçtir. Çevre eği

Use Quizgecko on...
Browser
Browser