Document Details

DelicateDream

Uploaded by DelicateDream

Hacettepe University

Tags

environmental law environmental impact assessment environmental policy

Summary

This document provides an overview of environmental law, focusing on the concept and definition of Environmental Impact Assessment (ÇED) and related aspects. It discusses the process of environmental impact assessment, examines environmental regulations, and touches upon environmental principles, policy, and sustainability.

Full Transcript

Çevresel Etki Değerlendirmesi ÇED Kavram ve genel çerçeve ABD ve Kanada’da ilk kullanılmış Günümüzde çok geniş kabul görmüş bir uygulama Amaç: endüstriyel faaliyetlerin çevreye en az zarar verecek şekilde gerçekleşmesi Çevre kanununda ÇED tanımı (m.2) ÇED Yö...

Çevresel Etki Değerlendirmesi ÇED Kavram ve genel çerçeve ABD ve Kanada’da ilk kullanılmış Günümüzde çok geniş kabul görmüş bir uygulama Amaç: endüstriyel faaliyetlerin çevreye en az zarar verecek şekilde gerçekleşmesi Çevre kanununda ÇED tanımı (m.2) ÇED Yönetmeliği m.4/e “gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar” ÇED Gerçekleştirilmek istenen ve çevre üzerinde önemli etkileri olabilecek yatırımlara yetkili merciler tarafından gerekli onay verilmeden önce, çevresel etkilerinin araştırılmasıdır. Bu araştırmanın amacı, bu faaliyetlerin çevre üzerindeki etkilerinin yanında alternatiflerinin de belirlenmesidir. ÇED: teknik bir araç Belirli bir faaliyetin çevre üzerinde muhtemel etkilerinin tespit edildiği Bu etkilerin değerlendirildiği Çok aşamalı Değişik zaman dilimlerine yayılmış Süreç Tek başına bir karar verme süreci değil (karar öncesi-karar sonrası) ÇED’in hayata geçirdiği ilkeler: Önleme ilkesi “olumlu ve olumsuz etkilerin önceden değerlendirilerek, olumsuzluk durumunda, amacın gerçekleştirilmesi için gerekli önlem planlamasının yapıldığı bir süreç” Entegrasyon ilkesi ÇED’in teknik araç olması + ekonomik gelişme ile çevre politikalarının entegrasyonu Katılım ilkesi Halkın katılımı sağlanıyor İlkeler (devam) ÇED raporundaki taahhütlere uyulmaması ve çevre kirliliğinin oluşması sonucu yaptırımların uygulanması dolayısıyla Kirleten Öder İlkesiyle, Ayrıca ÇED Raporundaki alınması gereken tüm ayrıntılı tedbirler nedeniyle İhtiyat İlkesiyle ilişkisi bulunmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ile ilişkisi ÇED’in temel amacı, ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın çevresel değerleri ekonomik politikalar karşısında korumak, öngörülen bir faaliyetin ortaya çıkarabileceği bütün olumlu ve olumsuz etkileri önceden tespit edip gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak, çevresel etkilerin kabul edilemeyecek bir durumda olduğu hallerde ise bu faaliyetlerin önlemek ÇED, bu bağlamda ekolojik ve ekonomik politikaları uzlaştırmayı hedefleyen bir araçtır. 2872 sayılı Çevre Kanununda ÇED (m.10) Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. 2872 s. K. m.15/3 Çevresel Etki Değerlendirmesi incelemesi yapılmaksızın başlanan faaliyetler Bakanlıkça, proje tanıtım dosyası hazırlanmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük mülkî amiri tarafından süre verilmeksizin durdurulur. 2872 s. K. m.20 (idari nitelikteki cezalar) e) Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci tamamlamadan inşaata başlayan ya da faaliyete geçenlere proje bedelinin yüzde ikisi oranında idarî para cezası verilir. Cezaya konu olan durumlarda yatırımcı faaliyet alanını eski hale getirmekle yükümlüdür. Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde verdikleri taahhütnameye aykırı davrananlara, her bir ihlal için 10.000 Türk Lirası (193.522 TL) idarî para cezası verilir. 2872 (devam) “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır” hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 15.01.2099 tarih ve E.2006/99, K. 2009/9 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Anılan hüküm daha önce Yönetmelik hükmü olarak düzenlenmiş ve Danıştay tarafından iptal edilmiştir.. Sonuç olarak ÇED, çevreye olabilecek olası önemli etkileri detaylı şekilde açıklayan bir ÇED raporunun yayınlanmasının gerektirir. Tarafların karşılıklı görüşmesi ve halkın katılımı bu değerlendirmenin ayrılmaz bir parçasıdır. ÇED bu nedenle öngörülü, katılımcı bir çevre yönetim aracıdır Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği  Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamına giren projelerin işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrası dönemde izlenmesi ve denetlenmesini, Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu ile Proje Tanıtım Dosyasının hangi tür projeler için isteneceği ve içereceği konuları, Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde uyulacak idari ve teknik usul ve esasları, Çevresel Etki Değerlendirmesi için Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunun oluşturulması ile ilgili çalışmaları, Çevresel Etki Değerlendirmesi sisteminin, çevre yönetiminde etkin ve yaygın biçimde uygulanabilmesi ve kurumsal yapısının güçlendirilmesi için gerekli eğitim çalışmalarını kapsar. Ülkemizde ÇED 1983 tarihli Çevre kanunu 1993 tarihli ÇED yönetmeliği Yönetmelikte değişiklikler: 1997 2002 2003 2008 2014 tarihli yeni yönetmelik 2016, 2017, 2018, 2019 tarihli değişiklikler  2022 tarihli ÇED yönetmeliği ÇED’e tabi olan / olmayan projeler Çevre Kanunu’nun 10. maddesinin son fıkrası, hangi faaliyetlerin ÇED’e tabi olacağının Yönetmelik ile belirleneceğini hükme bağlamıştır. Yönetmeliğin eklerinde ÇED’e tabi projeler yer almakta olup, Ek-1’de “Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi”, Ek-2’de ise “Çevresel Etkileri Ön İnceleme ve Değerlendirmeye tabi Projeler” düzenlenmiştir Ek-I kapsamındaki projeler, ÇED Raporu hazırlanması gereken projelerdir. Proje sahibi, Yönetmeliğin Ek-3’nde verilen Genel Format kapsamında başvuru yapmak zorundadır. Ek-2 kapsamındaki projeler ise Yönetmelik kapsamı dışında olan ve mevcut durumlarında değişiklik yapılmak istenen projelerdir. Bunlar, ÇED Raporu hazırlanmasının gerekip gerekmediğine karar vermek üzere ön inceleme ve değerlendirme sürecine tabi olan projelerdir. Ek-4’e göre dosya hazırlanır. yönetmelik Çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir kararı: Ek-2’deki listede yer alan çevresel etkileri ön inceleme ve değerlendirmeye tabi projelerin, çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucunda ilgili mer’i mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğunun belirlenmesi üzerine, projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararını Çevresel etki değerlendirmesi gereklidir kararı: Ek-2’deki listede yer alan çevresel etkileri ön inceleme ve değerlendirmeye tabi projelerin, incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda çevresel etki değerlendirmesi raporu hazırlanmasının gerektiğini belirten Bakanlık kararını, İfade eder. ÇED olumlu kararı Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı: Çevresel etki değerlendirmesi raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararını, ÇED olumsuz kararı: Çevresel etki değerlendirmesi raporu hakkında Komisyonca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri nedeniyle gerçekleştirilmesinde çevre açısından sakınca görüldüğünü belirten Bakanlık kararını Komisyon: Proje için verilecek özel formatın kapsamını belirlemek ve hazırlanan ÇED raporunu inceleyip değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından kurulan Komisyonu, İfade eder Yetki MADDE 5- (1) Bu Yönetmeliğe tabi projeler hakkında "ÇED Olumlu", "ÇED Olumsuz", "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararlarını verme yetkisi Bakanlığa aittir. Ancak Bakanlık gerekli gördüğü durumlarda "ÇED Gereklidir" veya "ÇED Gerekli Değildir" kararının verilmesi konusundaki yetkisini, sınırlarını belirleyerek il müdürlüğüne devredebilir. (2) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar (ÇED Olumlu/ÇED Gerekli Değildir) tesis edilmeden önce; a) Projenin gerçekleştirilmesinin ilgili mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, ÇED süreci aşamasına bakılmaksızın sonlandırılır. ÇED sürecinin sonlandırıldığı Bakanlık ve il müdürlüğü internet sayfasından ilan edilir. b) Proje sahibi veya yetkili temsilcisinin talep etmesi halinde ÇED süreci, aşamasına bakılmaksızın sonlandırılır. ÇED sürecinin sonlandırıldığı Bakanlık ve il müdürlüğü tarafından internet sayfasından ilan edilir. Çevresel etki değerlendirmesi süreci: Gerçekleştirilmesi planlanan projenin çevresel etki değerlendirmesinin yapılması için; başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve işletme sonrası çalışmaları kapsayan süreci ÇED’in Usul Aşamaları İlgilinin başvurusu Ön inceleme Çevresel etki değerlendirmesi başvuru dosyası Halkın katılımı toplantısı Komisyon ÇED özel formatı ÇED raporunun Bakanlığa sunulması Komisyon Çalışma usulü ve ÇED raporunun incelenmesi Halkın görüşü ÇED olumlu veya ÇED olumsuz kararı verilmesi İzleme ve kontrol İlgilinin başvurusu Süreci başlatır İdareyi harekete geçirir Ancak bu durum idari işlemin tek yanlı olduğu gerçeğini değiştirmez Ön inceleme ÇED’in zorunlu olup olmadığı belirlenir ÇED Yönetmeliği’nin 7. maddesi uyarınca, a) EK-I listesinde yer alan projelere, b) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen veya kanunen muafiyeti bulunan projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya alan genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesinin Ek- 1’deki listede yer aldığı projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur. ÇED başvuru dosyası ÇED Yönetmeliği Ek-3’teki genel format esas alınarak hazırlanır. Dosya bakanlığa sunulur İlgili Valiliğe halka duyurulmak üzere gönderilir Halkın katılımı toplantısı ÇED raporunun kapsam ve özel formatının belirlenmesinden önce halk proje hakkında bilgilendirilir Halkın proje hakkında görüş ve önerileri alınır Toplantı yeri, günü ve saati en az 10 gün öncesinden yerel ve ulusal gazetelerde ilan edilir Toplantı Çevre ve şehircilik il müdürünün ya da onun görevlendireceği bir yetkili başkanlığında yapılır Kapsam belirleme : ÇED özel formatı Komisyon üyesi kurum/kuruluşların görüş ve önerileri ile halktan gelen görüş ve öneriler doğrultusunda Bakanlıkça ÇED raporu özel formatı hazırlanır. ÇED sürecinin sonunda hazırlanması planlanan raporun içeriği belirlenmektedir. ÇED Yönetmeliği’nde bu raporda nelerin bulunacağı, bunların nasıl gerçekleştirileceği bir format olarak hazırlanmıştır. Bu bağlamda kapsam belirleme evresinde, EK-III’te yer alan çevresel etki değerlendirmesi genel formatındaki konuların detaylandırılması gerekmektedir Format belirlemede halkın katılımı toplantısında dile getirilen görüş ve öneriler de dikkate alınır Komisyon tarafından inceleme (inceleme değerlendirme toplantıları) Komisyon, proje için verilecek özel formatın kapsamını belirlemek ve hazırlanan ÇED raporunu inceleyip değerlendirmek üzere Bakanlıkça kurulur. Bakanlığa teslim edilen ÇED raporunun özel formata uygun olup olmadığı ve yetkili kişilerce hazırlanıp hazırlanmadığı incelenir. Uygun olmayan raporlar reddedilirken, uygun görülenler Komisyona gönderilir. Proje ile ilgili inceleme değerlendirme sürecinin başladığı ve ÇED Raporunun halkın görüşüne açıldığı Bakanlık ve Valilik tarafından halka duyurulur. ÇED raporunu incelemek isteyenler raporu inceleyerek bakanlığa görüşlerini bildirebilirler. Bu görüşler komisyon tarafından dikkate alınır. Komisyon çalışmaları tamamlandığında tutanak ilan rapor nihai haline getirilir. Raporun Bakanlığa sunulması Komisyon tarafından incelenerek son hali verilen rapor Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar tarafından inceleme değerlendirme toplantılarının sona ermesinden sonraki 10 takvim günü içinde Bakanlığa sunulur. Komisyon tarafından incelenerek son hali verilen rapor halkın görüş ve önerilerine sunulur. Bakanlıkça proje ile ilgili karar alma sürecinde bu görüşler değerlendirilir. Karar aşaması Bakanlık proje için ÇED olumlu ya da ÇED olumsuz kararı verir. Karar Bakanlık ve valilik tarafından ilan edilir ÇED Olumlu kararı: projenin çevre üzerindeki etkilerinin rapor ve eklerinde belirlenen esaslar çerçevesinde kabul edilebilir olduğu anlamına gelir ÇED Olumsuz kararı: bu etkilerin kabul edilemez olduğu anlamına gelir İzleme ve denetim Bakanlık, ÇED olumlu kararı veya ÇED gerekli değildir kararı verilen projelerle ilgili olarak, ÇED raporu veya Ek-4’e göre hazırlanan Proje tanıtım Dosyasında öngörülen ve proje sahibi tarafından taahhüt edilen hususların yerine getirilip getirilmediğini izler ve kontrol eder. Seçme eleme Listesinde (Ek-II) yer alan projelere ilişkin süreç ÇED’nin gerekli olup olmadığının araştırılması amacıyla Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum/kuruluş tarafından, Ek-4’e göre Proje tanıtım dosyası hazırlanır. Bakanlık Dosyanın Ek-4’te yer alan kriterlere uygun olup olmadığı incelenir. Bakanlık proje hakkında ÇED gereklidir: ÇED raporu hazırlanması prosedürünün işletilmesi gerekir. ÇED gerekli değildir : çevresel etkilerinin önemli olmadığı ÇED raporu hazırlanmasına gerek olmadığı anlamına gelir. Kararı verir. Karar halka duyurulur ! önemli Çevresel etki değerlendirmesi uygulaması sonucunda verilen ÇED Olumlu kararı ve ÇED Gerekli Değildir kararı, tek başına faaliyetin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan bir işlem değildir. Gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetin olumsuz çevresel etkilerinin bulunmadığı yönündeki bilimsel değerlendirmeyi içeren bu işlem, diğer izinlerin verilebilmesinin ön koşuludur. (ÇK m.10) Faaliyetin öngörülen alanda gerçekleştirilmesinin ilgili mevzuat uyarınca yasak olması durumunda, ÇED Olumlu kararı ya da ÇED Gerekli Değildir kararı alınmış olsa dahi faaliyete izin verilmeyeceği açıktır. Çevresel etki değerlendirilmesi: Madde 10 – (Değişik: 26/4/2006-5491/7 md.) Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. (İptal üçüncü fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 15/1/2009 tarihli ve E.:2006/99, K.:2009/9 sayılı Kararı ile.) Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir. İptal üçüncü fıkra: petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışında tutulmuştur Anayasa Mahkemesine göre, ÇED kapsamı dışında tutulan maden arama faaliyetlerinin, biyolojik çeşitlilik üzerinde ya da doğada değişiklikler meydana getirebileceği, bu değişikliklerin uzun dönemli etkilerinin olabileceği, bu nedenle çevre için riskler taşıdığı açıktır. Bu açıdan kural kapsamındaki arama faaliyetinde, mevcut risklerin ortadan kaldırılabilmesi ve önlenebilmesi için ÇED’in öngörülmesi, Anayasa’nın 56. maddesinde Devlete verilen çevrenin korunması yükümlülüğünün bir gereğidir. İptale konu hükümle, petrol, jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirilmesi kapsamı dışında tutulması Anayasa’nın 56. maddesine aykırılık oluşturmuştur. Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi Çevre Kanunu’nun 10. maddesinin 3. fıkrasındaki hükmü iptal etmiştir. ÇED sürecindeki idari işlem türleri 1- süreci başlatan işlem: ilgilinin başvurusu. ÇED olumlu/olumsuz kararı tek yanlı işlem 2- ÇED raporunun hukuki niteliği: hazırlık işlemi 3- ÇED Olumlu/Olumsuz kararı: birel işlem. İnfisahi şarta bağlı: 5 yıl içinde faaliyete başlanmazsa karar geçersiz sayılır. 4- ÇED olumlu kararı ya da ÇED gerekli değildir kararı ile faaliyete ilişkin diğer idari işlemler arasında ilişki: önşart 5- Süreçteki diğer işlemler: icrai olmayan idari işlemler Stratejik çevresel değerlendirme: Onaya tâbi plân ya da programın onayından önce plânlama veya programlama sürecinin başlangıcından itibaren, çevresel değerlerin plân ve programa entegre edilmesini sağlamak, plân ya da programın olası çevresel etkilerini en aza indirmek ve karar vericilere yardımcı olmak üzere katılımcı bir yaklaşımla sürdürülen ve yazılı bir raporu da içeren çevresel değerlendirme çalışmalarını İfade eder. Stratejik ÇED Politika Plan Program Stratejik ÇED’e tabi ÇED ise projeler bakımından söz konusu Stratejik ÇED Yönetmeliği Avrupa Birliği’ne uyum süreci çerçevesinde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına yönelik olarak ÇED sürecini desteklemek ve kolaylaştırmak ve aynı zamanda bölgesel anlamda birden fazla projenin kümülatif etkilerinin değerlendirilmesinin sağlanması amacıyla hazırlanmış 8 Nisan 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ç E V R E K A M U H İ Z M E T İ Ç E V R E K O L L U Ğ U Ç E V R E İ D A R İ T E Ş K İ L A T I ÇEVRE İDARESİ ÇEVRE İDARE HUKUKU Çevre hukuku ile idare hukuku arasında yakın ilişki İdare hukukunun kural ve araçlarından yararlanır Yasaklama İzin Bildirim Standart oluşturma Planlama Bilgi edinme Başvuru AY m. 56 Çevrenin korunması bireye ve devlete ödev olarak yüklenmiş Devletin çevrenin korunmasının gerekli kıldığı hallerde harekete geçerek birtakım faaliyetlerde bulunma zorunluluğu O halde, çevrenin korunması idari bir faaliyet alanı İDARİ FAALİYET ALANI İdarenin faaliyetleri: Kamu hizmeti: bir kamu tüzel kişisi tarafından üstlenilen ve bizzat bu kamu tüzel kişisi tarafından veya onun gözetim ve denetimi altında başka bir tüzel kişi tarafından yürütülen kamuya yararlı faaliyet Kolluk: kamu düzenini korumaya yönelik idari etkinlik ÇEVRE KAMU HİZMETİ Kamu hizmeti = kamuya yararlı faaliyet Kamu yararı kavramı Genel menfaat: çevrenin korunması söz konusu olduğunda zaman ve mekanı aşan mahiyet ve nitelik arz eden kamu yararı ÇEVRE KAMU HİZMETLERİ İDARİ KAMU HİZMETLERİDİR Asli görev Kamu hizmeti ilkelerine tabi Süreklilik Değişkenlik Eşitlik Tarafsızlık Meccanilik EŞİTLİK? ÇEVRESEL ADALET? “Çevresel adaletsizlik, çevre yüklerinin, bu yükleri ortaya çıkaran etkinliklere taraf olmayan toplulukların veya olaya karışmayan kişilerin maruz kalmasını belirtir. Çevresel eşitsizlik ise çevresel risklerin ulus, ırk, azınlıklar ve sınıf temelinde eşit olmayan dağılımını belirtir”. Tarihsel olarak bakıldığında, çevreye zarar veren tesisler ve kirli atıklar toplumda daha güçsüz ve savunmasız olan toplulukların bulunduğu yerlere kurulmuştur ve bu topluluklar açığa çıkan çevresel bedelleri ödemek zorunda kalmıştır (Bullard and Wright, 1990). Çevresel adalet konusunda yapılan birçok çalışma, toplumda düşük gelirli ve dezavantajlı durumda olan ırkların çevresel olumsuzluklara ve tehlike/zehirli atıklara maruz kaldıklarını göstermektedir. INUIT KABİLESİ Kuzey kutup bölgesinde, Inuit kabilesi mensupları avlanma ve balıkçılıkla geleneksel bir yaşam tarzı sürmektedirler. Onların geleneksel beslenmeleri balık ve fok etinden oluşmaktadır. Balık ve foklar Inuit beslenmesinin temel kaynağı olmasına rağmen, yüksek oranda endüstriyel kirleticiler bulunmaktadır. Bu kirleticiler okyanus akıntıları tarafından kuzeye taşınmakta ve Inuit beslenmesinin kaynağını oluşturan balıkların, fokların ve diğer hayvanların vücutlarında birikmektedir (Massey, 2004). Inuit’lar bu kirliliğe neden olan endüstrileşme faaliyetlerine katılmamaktadır fakat bu ekonomik faaliyetlerden ortaya çıkan kirliliğe katlanmak zorunda kalmaktadırlar. Inuit kabilesindeki kişilerin vücudunda ve anne sütünde bulunan tehlikeli kimyasal düzeyi oldukça yüksektir. Yeni doğmuş Inuit bebekler ve çocuklar yaşama kimyasallar nedeni ile büyük sorunla başlamaktadırlar ve gelecekte birçok sağlık riski ile karşı karşıyadırlar (Massey, 2004). MECCANİLİK? temiz su temini veya atık suların bertarafı gibi çevresel hizmetlerden alınan bedelin hukuki niteliği? Bir kamu hizmetinden bireysel yararlanmanın söz konusu olduğu bu gibi durumlarda alınan ücret, “katılma payı” olarak nitelenir. Bu pay kural olarak bedava olması gereken bir hizmetin yükünün o hizmetten hiç yararlanmayanlara yüklenmesini önlemek amacıyla, belli hizmetlerden yararlananların ödeme gücü de dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Ancak katılma payının söz konusu hizmetin maliyetinin karşılanması veya bu hizmetten kar elde edilmesi gibi amaçlarla konulması mümkün değildir. ÇEVRE KOLLUĞU Kolluk tanımı: kamu düzenini korumaya yönelik idari etkinlik Kamu düzeni unsurları (Kamu güvenliği, kamu huzuru, kamu sağlığı + bireyin kendine karşı korunması, kamusal ahlak, kamusal estetik, insan onuru) Ekolojik/Çevresel Kamu Düzeni: Sürdürülebilir ekonomik kalkınma anlayışı çerçevesinde, gelecek kuşakların sağlıklı ve dengeli bir ekolojik çevrede yaşamalarını mümkün kılacak önlemlerin, koruyucu tedbirlerin alınması. Çevresel kamu düzeni, ekolojik denge kavramının geleneksel kamu düzeni anlayışına eklemlenmesiyle ortaya çıkmıştır. ÇEVRESEL GÜVENLİK Çevresel güvenlik, kişilerin sağlığı ve mallarına zarar verebilecek çevresel tehditlerin yokluğu anlamına gelir. Çevresel varlıklar, insan sağlığı veya mallar açısından çevresel bir endişenin söz konusu olmadığı hallerde çevresel güvenlikten bahsedilebilecektir. ÇEVRESEL HUZUR: insan ve diğer çevresel unsurları hayatın normal seyrinde olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü taşkınlık, düzensizlik ve karışıklığın yokluğudur. Gürültü, toz, koku, duman ÇEVRE SAĞLIĞI, ekosistemlerin bünyesinde barındırdığı canlı ve cansız varlıklarla sorunsuz bir şekilde işlemesini ifade eder. Ekolojik dengeyi bozucu etkilere sahip faaliyetler çevre sağlığını ihlal eder. EK Bu üç unsurdan birinin kapsamına girip girmediğine bakılmaksızın bireylerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını ihlal edecek şekilde çevrenin kirlenmesi, bozulması veya zarar görmesi sonucunu doğurabilecek her faaliyet çevre kolluğunun harekete geçmesini gerektirir. ÇEVRE KOLLUĞUNUN DÜZENLEYİCİ İŞLEMLERİ belli bir hareket tarzını kabul edip o yönde davranılmasını öngören emredici kurallar koyar. (çöp ayrıştırma kuralları) (Geri dönüşüm oranları Almanya çok yüksek, Türkiye düşük) ÇEVRE KOLLUĞUNUN BİREL İŞLEMLERİ: izin/ ruhsat verme, ruhsatı geri alma, yasaklama, faaliyeti durdurma, yaptırım uygulama, gözetim/ denetim, emir verme, uyarma… ÇEVRE KOLLUĞU KONUSUNDA YETKİLİLER Çevre kolluğu konusunda yetkiler esas olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına verilmiştir. Ancak Çevre kanununun 12.maddesinde, kanuna uyulup uyulmadığını denetleme yetkisinin bakanlık tarafından belli şartlar dahilinde il özel idaresi, belediye ve diğer bazı kurumlara devredilebileceği belirtilmiştir. Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü madde 12 – Bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa aittir. Gerektiğinde bu yetki, Bakanlıkça; il özel idarelerine, çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Türkiye Çevre Ajansına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Jandarma Genel Komutanlığına ve Sahil Güvenlik Komutanlığına (…)(2) devredilir. Denetimler, Bakanlığın belirlediği denetim usûl ve esasları çerçevesinde yapılır.(2)(3) Askerî işyerleri, askerî bölgeler ve tatbikatların bu Kanun çerçevesindeki denetimi ve neticelerine ait işlemler; Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Bakanlık tarafından müştereken hazırlanacak yönetmeliğe göre yürütülür. İlgililer, Bakanlığın veya denetimle yetkili diğer mercilerin isteyecekleri bilgi ve belgeleri vermek, yetkililerin yaptıracakları analiz ve ölçümlerin giderlerini karşılamak, denetim esnasında her türlü kolaylığı göstermek zorundadırlar. İlgililer, çevre kirliliğine neden olabilecek faaliyetleri ile ilgili olarak, kullandıkları hammadde, yakıt, çıkardıkları ürün ve atıklar ile üretim şemalarını, acil durum plânlarını, izleme sistemleri ve kirlilik raporları ile diğer bilgi ve belgeleri talep edilmesi halinde Bakanlığa veya yetkili denetim birimine vermek zorundadırlar. Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğüne ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. ÇEVRE KOLLUĞU, ÖZEL KOLLUKTUR. Özel kolluk/ genel kolluk ayrımı: Genel idari kolluk, kamu güvenliği, kamu huzuru ve genel sağlık amacıyla, belirli bir toprak üzerinde bulunan her birey, her grup ve her çeşit faaliyet hakkında yetkili olan kolluktur. Özel idari kolluk, bütün faaliyetler hakkında değil, sadece belli bir faaliyet kategorisine ilişkin olarak veya belirli grup kişiler hakkında yetkili olan kolluktur. => orman kolluğu, çevre kolluğu gibi. AYRIM NEDENİ: a. Özel koruma ihtiyacı: genel idari kolluk tedbirleri ile yeterince korunması mümkün olmayan alanlar. b. Daha ağır müeyyide ihtiyacı ÇEVRE İDARESİ TEŞKİLATI 1982 Anayasasının 56.maddesi ile çevrenin korunmasının devlete bir görev olarak yüklenmesi ve Çevre Kanunu 1983 yılında kabul edilmesi ile devletin çevre konusunda bir teşkilat oluşturmasını zorunlu kılmıştır. Çevre kanunundan önce var olan çevre ile ilgili olan kanunlar: Orman Kanunu Umumi Hıfzıssıhha kanunu Belediye kanunu Medeni kanun ÜLKEMİZDE ÇEVRE ALANINDA KURUMSAL YAPILAŞMA: İlk kurumsal yapı Çevre Sorunları Koordinasyon Kurulu: Bakanlar Kurulunun 1973’te kabul ettiği bir kararname ile kurulmuş 1974’te bu kurul Çevre Koordinasyon Kurulu’na dönüşmüş. 1978’de Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı kurulmuş. (çevrenin korunmasına yönelik temel politikaların belirlenmesi ve ilgili Bakanlık ve kuruluşlar arasında eşgüdümü sağlaması amacıyla) 1984’te Çevre Müsteşarlığı ilga edilmiş ve Başbakanlığa bağlı Çevre Genel Müdürlüğü Kurulmuş. 1989’da Çevre Genel Müdürlüğü yeniden Çevre Müsteşarlığına dönüştürülmüş. 1991’de Çevre Müsteşarlığı kaldırılmış yerine çevre bakanlığı kurulmuş 2003’te Çevre ve orman bakanlığı 2011’de çevre ve şehircilik bakanlığı 2021’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ÇEVRE ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Çevre yönetiminde temel aktör Çevre politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında yetkili Çevrenin korunmasının yanı sıra imar ve kentleşme konularında da yetkili ÇEVRE İLE İMAR VE ŞEHİRCİLİK ALANINDAKİ YETKİLERİN AYNI BAKANLIKTA TOPLANMASI İSABETLİ Mİ? Çevrenin korunması ve geliştirilmesinin amaçlandığı çevre alanı ile, çevrenin işlenmesi ve çevreden yararlanılmasının amaçlandığı imar ve şehircilik alanı arasında çatışma olduğu söylenebilir. ÇEVRE İLE ORMAN VE SU İŞLERİ İLE İLGİLİ YETKİLERİN AYRILMASI İSABETLİ Mİ? Doğal çevrenin en önemli unsurlarından olan orman ve en önemli çevresel öğelerden olan sulara ilişkin yetkilerin başka bir bakanlığa verilmesi çevrenin bütüncül bir şekilde korunması açısından sorunlu. ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI GÖREV MADDE 97 (1nolu CBK) (1) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının görev ve yetkileri şunlardır: a) Yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek, Bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmak, b) Çevrenin korunması, iyileştirilmesi, çölleşme ve erozyonla mücadele ile çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik prensip ve politikaların belirlenmesi amacıyla gerekli çalışmaları yapmak, standart ve ölçütler geliştirmek, programlar hazırlamak; bu çerçevede eğitim, araştırma, projelendirme, eylem planları ve kirlilik haritalarını oluşturmak, bunların uygulama esaslarını tespit etmek ve izlemek, iklim değişikliği ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek, c) Faaliyetleri sonucu alıcı ortamlara katı, sıvı ve gaz halde atık bırakarak kirlilik oluşturan veya oluşturması muhtemel her türlü tesis ve faaliyetin, çevresel etkilerini değerlendirmek; alıcı ortamlar ile ilgili ölçüm ve izleme çalışmalarını yapmak; bahse konu tesis ve faaliyetleri izlemek, izin vermek, denetlemek ve gürültünün kontrol edilmesini sağlamak, (…) TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI GÖREV MADDE 410 (1nolu CBK) (1) Tarım ve Orman Bakanlığının görev ve yetkileri şunlardır: a) Bitkisel ve hayvansal üretim ile su ürünleri üretiminin geliştirilmesi, tarım sektörünün geliştirilmesi ve tarım politikalarının oluşturulmasına yönelik araştırmalar yapmak, b) Gıda üretimi, güvenliği ve güvenirliği, kırsal kalkınma, toprak, su kaynakları ve biyoçeşitliliğin korunması ile verimli kullanılmasını sağlamak, c) Çiftçinin örgütlenmesi ve bilinçlendirilmesi, tarımsal desteklemelerin etkin bir şekilde yönetilmesi, tarımsal piyasaların düzenlenmesi gibi ana faaliyet konularının gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak; tarım ve hayvancılığa yönelik genel politikaların belirlenmesi amacıyla çalışmalar yapmak, uygulanmasını izlemek ve denetlemek, ç) Ormanların korunması, geliştirilmesi, işletilmesi, ıslahı ve bakımı, (…) ağaçlandırma ve ormanla ilgili mera ıslahı konularında politikalar oluşturulması amacıyla çalışmalar yapmak, d) Tabiatın korunmasına yönelik politikalar geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yapmak, korunan alanların tespiti, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar ve biyolojik çeşitlilik ile av ve yaban hayatının korunması, yönetimi, geliştirilmesi, işletilmesi ve işlettirilmesini sağlamak, e) Su kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına dair politikaların oluşturulması amacıyla çalışmalar yapmak, ulusal su yönetimini koordine etmek, ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ENERJİ VERİMLİLİĞİ VE ÇEVRE DAİRESİ BAŞKANLIĞI MADDE 174 (…) ı) Çevre-enerji ilişkisi kapsamında mevcut ve yeni mevzuatın uyum ve etki değerlendirmesini yapmak, çevre mevzuatına uyuma yönelik takip ve izleme komisyonu sekretaryasını yürütmek, i) Sürdürülebilirlik, çevre ve iklim yönetimi kapsamında ulusal ve uluslararası gelişmeleri, politikaları takip etmek, enerji politikalarına etkisini incelemek, Bakanlığın stratejileri ile uyumlu olarak faaliyetler önermek, uygun görülenleri planlamak ve gerçekleştirmek, j) İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu çalışma grupları altında elektrik ve ısı üretimi sektörü kapsamında görev almak, k) İklim ile ilgili ulusal bildirimlerin ve raporların hazırlanmasına katkı sağlamak, ulusal seragazı envanter raporunun sektöre ilişkin bölümünü hazırlamak, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi sekretaryasının gözden geçirme toplantılarına iştirak etmek, (…) + Kültür ve Turizm Bakanlığının da kültürel çevrenin korunması konusunda yetkileri var. (tarihi ve kültürel varlıkları korumak bakanlığın görevleri arasında sayılmış). YEREL YÖNETİMLER AY m. 127: Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. BELEDİYELER: Çevre sorunlarının öncelikle kentin ve kentlinin sorunları olarak ortaya çıkması, belediyelerin çevresel sorunlara müdahil olmasını kaçınılmaz kılmaktadır. 5393 SAYILI BELEDİYE KANUNU BELEDİYENİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI MADDE 14- Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; a) İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları (Bu Kanunun 75 inci maddesinin son fıkrası, belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler tarafından, orta ve yüksek öğrenim öğrenci yurtları ile Devlete ait her derecedeki okul binalarının yapım, bakım ve onarımı ile tefrişinde uygulanmaz.); sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. … BELEDİYENİN YETKİLERİ VE İMTİYAZLARI MADDE 15- Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır: g) Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak. o) Gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; hafriyat toprağı ve moloz döküm alanlarını; sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) depolama sahalarını; inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için gereken tedbirleri almak. 5216 SAYILI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları m.7: Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır: (…) i) Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; inşaat malzemeleri, hurda depolama alanları ve satış yerlerini, hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek, bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek, bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak. 5302 SAYILI İL ÖZEL İDARESİ KANUNU İl özel idaresinin görev ve sorumlulukları Madde 6- İl özel idaresi mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; (…) b) İmar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma (...)(1); orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında, İl özel idaresinin yetkileri ve imtiyazları Madde 7- İl özel idaresinin yetkileri ve imtiyazları şunlardır: (…) g) Belediye sınırları dışındaki gayri sıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerine ruhsat vermek ve denetlemek.(Ek cümle: 6/3/2007-5594/4 md.) Ancak, sivil hava ulaşımına açık havaalanları bünyesinde yer alan tüm tesislere işyeri açma ve çalışma ruhsatı dahil her türlü ruhsat, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından verilir. Bu konuya ilişkin usûl ve esaslar Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünce hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir. 1924 TARİHLİ 442 SAYILI KÖY KANUNU Madde 13 – Köylünün mecburi işleri şunlardır: 1 - Sıtma, sivrisinek tarafından aşılandığı ve sivrisinek de su birikintilerinde barındığı ve ürediği için her şeyden evvel köy sınırı dahilindeki su birikintilerini kurutmak; 2 - Köye kapalı yoldan içilecek su getirmek ve çeşme yapmak, köyün içtiği su kapalı geliyorsa yolunda delik deşik bırakmamak ve mezarlıktan veya süprüntülük ve gübrelikten geçiyorsa yolunu değiştirmek; 3 - Köylerdeki kuyu ağızlarına bir arşın yüksekliğinde bilezik ve etrafını iki metre eninde harçlı döşeme ile çevirmek; 4 - Evlerde odalarla ahırları bir duvarla birbirinden ayırmak; 5 - Köyün her evinde üstü kapalı ve kuyulu veya lağımlı bir hela yapmak ve köyün münasip bir yerinde herkes için kuyusu kapalı veya lağımlı bir (hela) yapmak; 6 - Evlerden dökülecek pis suların kuyu, çeşme, pınar sularına karışmıyarak ayrıca akıp gitmesi için üstü kapalı akıntı yapmak; 7 - Köyde evlerin etrafını ve köyün sokaklarını temiz tutmak, her ev kendi önünü süpürmek; (…) K Ö Y K A N U N U ( D E V A M ) Madde 14 – Yapılması köylünün isteğine bağlı olan şeyler şunlardır: (…) 8 - Köyün sınırı içinde münasip yerlerde ve tepelerde orman yetiştirmek; 9 - Köyü, kasaba ve komşu köylere bitiştiren yolların iki kenarına ağaç dikmek ve köy sınırı içindeki yabani ağaçları aşılamak; (…) Çevresel sorumluluk Çevre davaları  Çevre kanunu 3. madde g bendi: “Kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamalar kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanır. Kirletenin kirlenmeyi veya bozulmayı durdurmak, gidermek veya azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan gerekli harcamalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kirletenden tahsil edilir” ÇK. M. 3 :  Kirleten öder ilkesini işletiyor  Geleneksel sorumluluk kuralları çerçevesinde tazmini talep edilemeyecek zararlar Kirletenin sorumluluğu kenar başlığını taşıyan 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 28. maddesi: “Çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar. Kirletenin, meydana gelen zararlardan ötürü genel hükümlere göre de tazminat sorumluluğu saklıdır. Zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren beş yıl sonra zamanaşımına uğrar.” ZARARIN VARLIĞI ZARAR VEREN (KİRLETEN) ZARAR GÖREN HUKUKA AYKIRILIK İLLİYET BAĞI  Devletin kamu hizmetlerini görürken aldığı idari kararlardan ve yaptığı idari eylemlerden doğan sorumluluğu da söz konusudur.  İdarenin Çevresel kirlenme ve bozulmalardan dolayı çevresel zararlara sebep olması Hizmet Kusuru olarak görülmektedir.  İdare,  Takdir yetkisini suiistimal ederse  Kanun Hükümlerine aykırılık söz konusuysa  Çevre Mevzuatında belirtilen standartlara uymayan kuruluşlara ruhsat ve inşaat izni verirse  ÇED Raporu sonuçlarını dikkate almazsa  Gözetim ve Denetim görevlerini aksatırsa hizmet kusuru işlemiş olur. İdare, çevreyi koruyucu yasal ve idari düzenlemeleri yürürlüğe koyduktan sonra bunların ne ölçüde uygulanıp uygulanmadığını denetlemek ve uygulamada ortaya çıkan sorunları tespit ederek buna yönelik önlemleri almak zorundadır Çevre denetimi; bir işletmenin faaliyetlerinin gözden geçirilmesi ile çevresel kurallara uyulup uyulmadığının değerlendirilmesi faaliyetlerine ilişkin bir süreçtir En geniş anlamıyla çevre denetimi; çevre ile ilgili mevzuata uymak zorunda bulunan faaliyet ve tesislerin uygunluğunu kontrol ve tespit etmek, bu faaliyet ve tesislerin çevre mevzuatına uygunluğunu sağlayabilmek amacıyla gerekli yaptırımlara (izinlerin değiştirilmesi veya iptal edilmesi, idari para cezalarının uygulanması gibi) gereksinim olup olmadığını belirlemek üzere, çevre üzerindeki etkilerini izlemek amacıyla yapılan işlemlerdir.  idarenin sorumluluğu çevre zararına neden olan işletmenin sorumluluğunu sonlandırmaz !  Bu önerme çift yönlü olarak doğrudur, yani idarenin kusuru işletmenin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı gibi, işletmenin kusuru da idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.  Madde 30: «Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir. Herkes, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında çevreye ilişkin bilgilere ulaşma hakkına sahiptir. Ancak, açıklanması halinde üreme alanları, nadir türler gibi çevresel değerlere zarar verecek bilgilere ilişkin talepler de bu Kanun kapsamında reddedilebilir». Avrupa Birliği Çevresel Sorumluluk Direktifinin ana amacı çevresel zararı önlemek ve gidermektir. Direktif, korunan türler ve doğal yaşam ortamları zararını tanımlayan “çevresel zararı” önleme ve telafi etmeyi hedeflemektedir. Sorumlu taraf esas itibariyle bir mesleki faaliyeti yerine getiren gerçek veya tüzel kişi olarak işletmeci olup, Direktifte listelenen belli tehlikeli faaliyetlerin neden olduğu çevresel zarardan kusursuz olarak sorumludur. Direktif, özel mülkiyet üzerindeki zararın ve ekonomik kaybın telafi edilmesini öngörmemektedir. Direktif çevresel zararın önlenmesi ve telafi edilmesi amacı ile “kirleten öder” ilkesine dayanan bir çevresel sorumluluk çerçevesi çizmiştir.  Direktif, toprak ve su kaynakları, doğal yaşam ortamları ile hayvanlar ve bitkiler üzerindeki zararın önlenmesi ve telafi edilmesi için ortak bir çatı kurmuştur.  Özellikle geleneksel sorumluluk kurallarının çevresel sorumluluk konusundaki açmazlarını ortadan kaldırması bakımından bu direktif önemlidir.  Bu direktife göre çevresel zarara neden olan veya bu tür bir zarara ilişkin yakın ve ciddi bir tehlike oluşturan işletmeciler, ilgili önleyici ve telafi edici tedbirlerin masraflarını karşılayacaklardır.  Bu direktifin kapsamına su zararı, toprak zararı ve korunan tür ve doğal habitat zararları girmektedir.  Ekolojik zarar, çevresel zararın insanlara değil de, doğal çevreye (flora-fauna, ekosistem, biyolojik çeşitlilik, ekolojik süreç gibi öğelere) yönelik olan bölümüdür.  Doğrudan insanların maddi ve manevi varlıklarında ve tarihsel ve kültürel çevre de dahil yapay çevrede meydana gelen zararlar ekolojik zarar kavramının dışındadır.  Her ekolojik zarar çevresel zarar olduğu halde, her çevresel zarar ekolojik zarar değildir. 80’li yılların başından itibaren Almanya, Finlandiya, Fransa, Belçika ve Hollanda gibi ülkeler ceza kanunlarına çevre suçlarını eklemiştir 2011 Tarihli Türk Ceza Kanununda çevreye karşı suçlar bulunmaktadır. Madde 1- (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir. a) İnsan yaşamının önkoşulu olarak görülen çevrenin korunması gereken ortak bir değer seviyesine yükselmesi, bu temel değerin ceza normu ile korunmasını zorunlu kılmıştır. b) Özellikle idare hukuku ve özel hukukun sunduğu olanakların çevrenin korunmasında günümüzde yetersiz kalması, diğer hukuk dallarının yanı sıra çevrenin korunmasında ceza hukukunun da devreye sokulmasını gerekli kılmıştır. c) Ceza hukukunun caydırıcılık özelliği, failin daha baştan başına gelecek ağır neticeleri öngörüp çevreye karşı suçları gerçekleştirmekten vazgeçmesini sağlayacak ve bu şekilde ceza hukukunun önleme fonksiyonu hayata geçirilecektir. a. Çevre suçlarının belirli, açık ve doğrudan bir mağduru olmadığından çevre suçlarının mağdurunun tüm insanlık olduğu kabul edilmektedir. Yani çevre suçlarında mağdur toplumu oluşturan herkestir. b. Çevre suçları genellikle tüzel kişilerin faaliyetleri çerçevesinde işlenmektedir. Nitekim Avrupa Birliği düzeyinde yapılan bir araştırma çevre suçlarının % 70’inin şirketler tarafından işlendiğini ortaya koymaktadır. c. Çevre suçları, genellikle tehlike suçlarıdır. (Tehlike suçlarında bir zararın oluşması şart olmayıp, suçun konusunun tehlikeye uğratılması yeterlidir) d. Çevre suçları, sınır tanımaz niteliktedir. Bu durum, çevre sorunlarının sınır aşan özelliğinin bir sonucudur. e. Çevre suçlarında neticeler suçun işlenmesinden çok sonra ortaya çıkabilir ve bu suçların ortaya çıkardığı etkiler uzun sürebilir. Çevre suçlarında ayrıca suçun işlendiği anın tespiti çoğu kez güçtür. f. Çevre suçları, genellikle organize ve planlı işlenen suçladır (kaçak yapılaşma, yasak atık ticareti) İdari izin ve yetkilendirmelere dayanılarak yürütülen faaliyetler Nedenselliğin belirlenmesi Tüzel kişilerin sorumluluğu Polis ve idari birimlerin çevresel suçları adli birimlere sevk etme konusunda çekinik davranması m. 181. çevrenin kasten kirletilmesi suçu, m.182. maddede çevrenin taksirle kirletilmesi suçu, m.183. maddede gürültüye neden olma suçu m. 184. maddede imar kirliliğine neden olma suçu m.172, radyasyon yayma m. 173 atom enerjisi ile patlamaya sebebiyet verme m. 174 tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi  Soruyu ortaya atan Vanuatu devleti.  Vanuatu, Güney Pasifik’te küçük bir ada devleti ve deniz sularının yükselmesi nedeniyle yakın zamanda gerçekleşmesi olası bir tehlikeyle karşı karşıya.  İklim değişikliği ve dünyanın herhangi bir yerinde fosil yakıt kullanımı gibi bu süreci hızlandıran eylemler, Vanuatu için varoluşsal bir kriz yaratıyor.  Bu nedenle, Vanuatu ve benzer durumdaki ülkeler için yargı yetkisi soykırım, savaş suçu gibi ağır suçlarla sınırlı olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kapsamına ekokırım suçunu dahil etmek bir varlık yokluk meselesi.  Ekokırım suçu, UCM toplantılarında gündeme gelmesine rağmen, henüz resmi bir tasarı metni olarak sunulmuş değil.  “Ekokırıma Son Vakfı” (Stop Ecocide Foundation) tarafından başlatılan bir girişimle ekokırım suçunun tanımını yapmak üzere uluslararası hukukçulardan oluşan bir heyet kuruldu  Hukukçular ekokırımı, Dünya ekosistemi veya küresel müşterekler üzerinde ciddi ve daimi değişime yol açan geniş çaplı zarar ve tahribat olarak tanımlıyor.  Ekokırım suçu tanımı yapılırken uzmanların üzerinde uzlaştığı temel noktalar, çevreye verilen zararın geniş çaplı, uzun dönemli ve ciddi nitelikte olması  Çevreye verilen zararın “insan üzerindeki etkisi” konusunda ise ortak bir tutum henüz yok.  Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından ekokırımın bir suç haline getirilmesi, tamamlayıcılık ilkesi uyarınca tüm devletlerin bunu iç hukuklarında suç olarak tanımlayıp kabul etmelerine sebep olacak.  Çünkü UCM’nin devreye girmesi ancak iç hukukun devreye girmediği ya da yetersiz kaldığı durumlarda söz konusu olur.  Bu nedenle her devlet, suçun UCM önünde tartışılmaması için, öncelikle kendi iç hukukunu devreye sokmak isteyecektir.  Bu bile doğanın korunması açısından başlı başına önemli bir değişim sayılır.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser