Endüstri ve Örgüt Psikolojisi - BÖLÜM 1 PDF
Document Details
Uploaded by AccurateMoldavite9979
Tags
Summary
Bu belge, endüstri ve örgüt psikolojisi alanına genel bir giriş sunmaktadır. Endüstri devriminin etkileri, iş ortamında değişimler ve örgüt psikolojisinin önemine değinmektedir.
Full Transcript
*BÖLÜM 1* Endüstri devriminden bu yana, iş ve teknoloji alanında büyük gelişmeler olmuş ve bunlar milyonlarca yeni ürün ve servis ile bunları ortaya çıkarabilecek yöntemlerin oluşmasına yol açmışlardır. Gelişmiş ülkelerde bu teknolojiler sözkonusu mal ve hizmetleri sağlayacak örgüüerin temelini olu...
*BÖLÜM 1* Endüstri devriminden bu yana, iş ve teknoloji alanında büyük gelişmeler olmuş ve bunlar milyonlarca yeni ürün ve servis ile bunları ortaya çıkarabilecek yöntemlerin oluşmasına yol açmışlardır. Gelişmiş ülkelerde bu teknolojiler sözkonusu mal ve hizmetleri sağlayacak örgüüerin temelini oluşturmuşlardır. Son 100-200 yılın teknolojik gelişimi, insanın çalışma yaşamımın doğasında ve\ organizasyonunda büyük değişiklikler meydana getirmiştir. Örneğin, önceleri el aletleriyle yapılan bazı işler, insanların makinalar imal etmesine yol açmıştır. Otomasyona doğru süregiden eğilim, pek çok işin yapılış tarzını değiştirmiştir. Teknolojik gelişmelerin ve buna eşlik eden degişmelerin yalnızca insan emeğinin azaltılması çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve yüksek ücret gibi olumlu yönleri bulunmamaktadır. Yapılan işlerin monotonlaşması, büyük örgütlerdeki kaybolmuşluk duygusu, yabancılaşma gibi bedelleri de vardır. Sözü edilen bu değişim, iş yaşamının dışında da kendini hissettirmiş; politik, ekonomik, kütürel ve sosyal alanlarda da *değer* sistemlerinde değişmeler meydana getirmiştir. Endüstri/örgüt psikolojisi, toplumdaki kurum, örgüt ve insanlar arasındaki etkileşimi incelemeyi amaçlayan bir bilim dalıdır. Davranışların betimlenmesi, açıklanması ve yordanması psikoloji biliminin amacıdır; psikolojinin bir alt dalı olan endüstri ve örgüt psikolojisi de örgüt ilişkileri hiyerarşisi içinde yer alan insan davranışlarım inceler. Bu alan kuramsal çalışmaların yanısıra uygulamada karşılaşılan problemleri de ele alarak bunlara çözüm yolu bulmayı amaçlar. Bu nedenle, endüstri/örgüt psikolojisi. psikoloji biliminin önemli uygulama alanlarından birini oluşturur. Amerikan Psikologlar Birliği bu alanın yaptığı hizmetleri şu şeklide tanımlamaktadır: \"Endüstri ve örgüt psikolojisinin amacı, örgüt ortamındaki grupların ve bireylerin problemleri ile örgütün problemlerine yönelik psikolojik kuramları ve yöntemlerini geliştirmek ve uygulamaktır\". *[ENDÜSTRİ VE ÖRGÜT PSİKOLOJİSİNİN TARİHÇESİ:]* ***İlk Yıllar:*** Tarihçesi 100 yıldan daha uzun olmayan endüstri psikolojisinin, başlangıç olarak kabul edilebilecek kesin tarihin ne olduğu konusunda alanda tam bir anlaşma bulunmamaktadır. Ancak *W.D.* Scott ve H. Münsterberg'^:^in bu alanın öncüleri olduğu konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Scott'ın 1901 yılında, reklamcılara psikolojinin bilgilerinden yararlanmanın önemini anlatması bir başlangıç olarak kabul edilebilir. Münsterberg \'de Almanya \'dan Amerika\'ya göç ettikten sonra psikojinin uygulamada karşılaşılan sorunların çözümü için kullanılma yollarını inceyleyen pek çok araştırma yapmıştır. Münsterberg bu alandaki ilk kitabı yazmıştır (1913): Endüstriyel Verimliliğin Psikolojisi (Psychology of Inddustrial Efficiancy). Nitekim bu ilk yıllarda endüstri psikolojisi daha çok verimliliği arttırmanın yollarını arayan çalışmalarla ilgilenmiştir. Bu dönemin en önemii çalışmaları Bilimsel Yönetim akımıdır. Bu yaklaşımı ayrıntılı bir şekilde incelemek yararlı olacaktır. ***Bilimsel Yöntem -- Taylorizm:*** Endüstri psikolojisinin ortaya çıkışını sağlayan en önemli itici güçlerden biri, o sırada üretkenliği arttırmanın yolları üzerinde çalışmalar yapan endüstri mühendislerinden gelmiştir. Bu yaklaşımın temellerini ortaya koyan Taylor'ın görüşkeri şu şekilde özetlenebilir: Üretimi arttırmanın iki yolu olabilir. Bunlardan birincisi enerjiyi arttırmaktır. Ancak bu istenmeyen bir yoldur çünkü bu şekilde üretim artmış olmaz. İkinci yol enerjiyi sabit tutup, işin yapılış şeklini değiştirerek üretimi arttırmaktır. Yani, iş insana uydurulup, işçilere yeni çalışma şekilleri öğretilirse işin yapılış şekli değişmiş olur. Diğer bir deyişle, bireysel farklılıklar sabit tutularak, iş, alet, ve işin yapılma şekli değiştirilir. Bu yaklaşımın temel sayıltısı şudur: çalışan insan, yaptığı işin nasıl daha iyi yapılacağını düşünmez ve dolayısıyla da bilmez. Böylece, iş değişmeden nesilden nesile aktarılır. Bireylerin yeteneklerine uyması için iş tasarımı ilkelerini belirleme girişimim ilk kez yapan kişi Taylor\'du. Taylor, Bilimsel Yönetimi, bir işin yapılmasında en iyi yolun bulunması, o işi o şekilde yapabilecek işçilerin seçilmesi ve belirlenen şekilde işi yapan isçilere özendirici ücretin sağlanması için yönetim ile işçilerin eşgüdümlü çabası olarak görmektedir. Yönetim etkin bir çalışma için uygun araçları ve yeterli malzemeyi sağlamalıdır. Bu konudaki bilgi, işçilerden ve dikkatli deneylerden elde edilebilir. Taylor, bu yaklaşımın ilk uygulamalarından birim Bethlehem Çelik İşletmesindeki kömür depolarında göstermiştir. Temel fikir *\"Her* bir işçiye, hergün en fazla işi çıkartabileceği en uygun iş verilmeli ve tam buna uygun araçlar sağlanmalıdır\". Bu araştırmada hedef \"kürek atma biliminin geliştirilmesi\" dir. Taylor, deneysel araştırmasını, birinci sınıf 2-3 kürekçi ile yapmış ve şu sorunun cevabını bulmak istemiştir: \"İşçiyi aşırı çalıştırmadan maksimum üretkenliğin elde edilebilmesi için en uygun kürek yükü nedir?\". Yaklaşık 4 aylık deneylerden sonra, kürekle atılan malzeme ne oiursa\ olsun, 21 poundluk ağırlığın *(9.5* kilo) en uygunu olduğuna karar vermiştir. Şirket bu görüşü kabul etmiş ve degişik kömür türleri için 8-10 farklı türde kürek sağlanmıştır. Daha sonra bir [ekip](http://ek.jp) çaıişması ile planlama ve ölçme işlemleri yapılmış ve performanslarına bağlı olarak en iyi işçiler seçilmiştir. Sonuçta, yeni aletler ve yeni gelen işçilerin maliyetleri de dahil olmak üzere, maliyette ton başına 7-8 cent ile 3-4 cent arasında, yani yılda \$78.000 kazanç elde etmişlerdir. Çalışanlann gelirindeki artış ise, bir önceki yıla oranla %6o dolayında gerçekleşmiştir. Taylor\'ı izleyenler ve taklit edenler, bu yaklaşımın yalnızca iki yönüne ağırlık vermişlerdir. Bunlar \"bir işi yapmanın en iyi yolu\" ve bu yöntemi sağlamlaştıran \"özendirici ücret\"tir. Ayrıca en iyi çalışma şeklini belirlemede sistematik deney yerine sistematik gözlem, analiz ve sezgi gibi yöntemler kullanıştır. Sezgi çoğu zaman yaratıcı, fakat bilimsel olamayan bir yoldur. Bu yaklaşımın öenmli örneklerinden biri Frank ve Lilian Gilberth'in (1916-1917) nesilden nesile hemen hiçbir değişme göstermeksizin öğrenilen duvar örme işçiliği ile ilgili çalışmalardır. Gilberth'ler genel hareket örüntülerini şu şekilde değiştirmişlerdir: (1) Enerji harcanmasına yol açan ve üretken olmayan hareketlerin bırakılması, (2) işin basit taraflarının yardımcıya verilmesi, (3) işçiye konforlu bir şekilde çalışabileceği aletin ve ortamın sağlanması. Araştırmacılar, iş örüntüsünü yeniden organize ederek hareket sayısını beşe indirmişler ve üretimi saatte 120'den 350 tuğlaya çıkartmışlardır. Bu çalışma, alet ve çalışma düzeninin insana uydurulması anlamına gelen ergonomi biliminin başlangıcı olarak kabul edilir. Bilimsel yöntemin ilkeleri şu şekilde özetlenebilir: 1. İşi parçalara bölmek: İşin her parçası uzmnlaşm ister. İş parçalarına ayrıldığında üzerinde çalışma kolaylaşır. İşçi daha hızlı çalışabilir hale gelir çünkü iş basitleşmiştir. 2. En iyi yolu bulma: Her yapılan işin, daha iyi bir yapılış tarzı olabilir, bu konu araştırılmalıdır. 3. Aletlerin konuş düzeni: Her şeyin bir yeri olmalıdır. Bu yer erişilebilir bir çalışma alanı içinde olmalı, en uygun şekilde düzenlenmeli, alet aramak ya da taşımakla geçirilen zaman kazanılmalıdır. 4. İşin sırası saptanmalı ve hep aynı sırada yapılmalıdır. 5. Aletlerin ve taşıyıcıların uygun bir şekilde hazırlanması: Dönen şerit taşıyıcılar, ayak pedalları, taşıma askıları gibi gereçler geliştirilmelidir. 6. Yorgunluğu azaltıcı her türlü önlem alınmalıdır: İş mümkün olduğunca oturarak yapılmalı, taşınacak ağırlıklar sınırlanmalıdır. 7. Çevrenin düzenlenmesi: Isı, ışık, havalandırma, gürültü, fizik konfor, su, tuvalet, temizlik vb. ideal olmalıdır. Gürültü 90 db'nin üstüne çıkarsa bir süre sonra sağırlık başlamaktadır. 8. Hareketlerde simetri olmalıdır: Ayrıca, hareketler dairesel olmalı ve ritm bulunmalıdır. 9. Hareketler birleştirilmeli ve iki el birlikte çalıştırılmalıdır. 10. İnce ve ayrıntılı hareketler azaltılmalıdır. Bilimsel yönetim, üzerinde en fazla tartışmanın yapıldığı yaklaşımlardan biridir. Kimileri olumlu yönlerini kimileri olumsuz yönlerini vurgulamaktadırlar. Bu tartışmalar kısaca şu şekilde özetlenebilir: Olumsuz yönleri: - Sürekli olarak aynı işi yapmak, iş doyumunu azaltır, kazalara neden olabilir. - İşi parçalara ayırmak doğru bir yol değildir. Gestalt psikolojisi, insanların bütünü algılama eğiliminde olduklarını göstermektedir. - Yapılan incelemeler gözleme dayandığı zaman, gözlemciler arasında farklılaşmalar ortaya çıkmaktadır. - Bireysel ayrılıklar yeterince göz önünde tutulmamıştır. - Aynı iş birbirine yakın biçimde, değişik yollarla da yapılabilir. Herkes kendi yeteneğine uygun olanı seçebilir. - İşçiler genellikle standartlaşmaya ve gözlenmeye karşıdırlar. - Bu yaklaşımda insan ilişkileri dikkate alınmamıştır. - Bir işin nasıl daha iyi yapılacağı çalışılmalıdır. - Çevrenin insan için elverişli duruma getirilmesi gereklidir. - En önemli nokta eğitim ve az enerji ile daha fazla üretim yapmaktır. Ancak bilimsel yönetim akımındakilerin dediğinden farklı olarak, iş bütün olarak öğretilip, bireyleri bunları yapmakta serbest bırakmak gerekir. - İşçinin seçilerek işe alınması önemlidir. - Zaman-hareket düşüncesi, ücretin belirlenmesinde yararlı olmuştur (iş etüdü). Taylorizmin ortaya çıkardığı yoğun tartışmalar 1. Dünya Savaşı nedeniyle kesintiye\ uğramıştır. Ancak, bu kez savaş başka bir gelişmeye yol açmıştır. Amerikan ordusu, bir anda silah altına alınan milyonlarca kişiyi ne yapacağını bilemezken, psikologlar bu soruna çözüm bulabilmek için toplu halde uygulanabilecek bir zeka testi geliştirmişlerdir. Bu teste Army Alpha adı verilmiştir. Daha sonra okuma-yazma bilmeyenler için bunun Army Beta adında değişik bir formu daha ortaya çıkarılmıştır. Bu testlerin alan açısından en büyük önemi, psikolojik testlerin ilk kez personel değerlendirilmesi amacıyla kullanılmış olmasıdır. Yine savaş sırasında Scott ordudaki personelin performanslarını değerlendirmek ve yapılan yerleştirme işlemlerinin doğruluğunu test etmek istemiştir. Bu çalışmaların en önemli tarafı, psikologların uygulamada yararlı hizmetler verebileceklerinin görülmüş olmasıdır. Bu arada 1917 yılında, alanın halen en önemli yayınlarından biri olan \"Journal of Applied Psychology\" dergisi yayınlanmaya başlanmıştır. Savaşın sonunda, pek çok psikolojik danışmanlık ve araştırma büroları açılmaya başlamıştır. ***İki Savaşın Arasındaki Dönem (1919-1940):*** Birinci Dünya Savaşı sonrasında şekillenmiş bir çalışma alanı olarak ortaya çıkan endüstri psikolojisi, açılan yeni araştırma ve test bürolarıyla A.B.Ddeki pek çok şirket ile anlaşmalar yaparak, önceden bilimsel olarak çalışılmamış pek çok konuyu araştırmaya başlamışlardır. Örneğin. Cattell\'in 1921\'de açtığı \"Psychological Corporation\" başlangıçta işletmelerdeki psikoloji araştırmalarını ilerletmek amacıyla çalışmalarına başlamış, sonraları o sıralarda ortaya çıkmakta olan şarlatanlara karşı önlem oluşturmak üzere psikologlara sertifikalar vermiş ve sonra da halen sürdürmekte olduğu psikolojik testlerin en büyük üreticisi olmuştur. Buna benzer, başka girişimler de vardır. 1920'lerde endüstri psikolojisi daha çok testler konusunda çalışmalar yapmaktaydı. Ancak, bu çalışmalar laboratuardan çıkıp alana yönelmişti. O yıllarda 'Journal of Personnel Research' dergisi yayınlanmaya başlandı ve 'Endüstri Psikolojisi' adı altında, alan kendi kimliğine kavuşmaya başladı. O yıllardaki çalışmaların hiç kuşkusuz en önemlisi 1924'te başlayan Hawthorne araştırmalarıdır. Başangıçta önemsiz bir araştırma gibi duran bu çalışma sonraları endüstri psikolojisinin klasiklerinden biri haline gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı öncesinde alandaki en önemli gelişmenin Hawthorne araştırmaları olduğu kabul edilmektedir. Araştırma, yıllar öncesinde yapılmış olmasına rağmen, geçen zaman onun önemini onaya koymuştur. Üretimin, verimlilikle olan ilişkisinin ne kadar karmaşık olduğunu göstermesi bakımından ilginçtir. Bu araştırmalar, Elton Mayo'nun başkanlığında Harvard Üniversitesinden bir grup araştırmacının, Chicago'da Western Electric Company adlı bir fabrikada fiziki çevre koşullarının iş performansı üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla başlamıştır. Bir dizi araştırma arasında en önemlilerinden biri, araştırmacıların fabrikadaki işçi kızlardan bir grubunu diğerinden ayırarak, aydınlatma miktarını değiştirdikleri zaman telefon makinalarının montajı sırasında ortaya koydukları performansın etkilenip etkilenmeyeceğini incelemek istedikleri çalışmadır. Aydınlatma miktarı arttığı zaman performans artmış ancak aydınlatma azalınca performansta bir azalma meydana gelmemiştir. Çok şaşırtıcı bulunan bu sonuç, bambaşka bir değişkenin etkisini göstermektedir. O da bu aralştırmanın yapıldığı 1920'lerde henüz ele alınmamış olan 'sosyal çevre' etmenidir. Yani kendi iş ortamlarının dışındaki bu yeni düzende, işçi kızlar arasındaki iletişim artmış; performansları aydınlatma ya da diğer fiziki çevre koşullarından bağımsız olarak yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Ayrıca, daha sonraları psikolojide 'Hawthorne Etkisi' olarak adlandırılan bir başka etmen daha vardır. O da, bir araştırma için seçilmiş olmanın deneklerde yarattığı yüksek düzeydeki güdülenme anlamına gelmektedir. Yani, araştırmacıların incelemeleri sırasında, çalışanlar genellikle performanslarını arttırmaktadırlar. Hawthorne araştırmaları, alana yepyeni ufuklar açmış, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi için işyerlerinde yapılacak çalışmalar üzerinde durulmaya başlanmış ve ayrıca informal örgüt yapıları konusu da ilgi odağı olmuştur. Howthorne araştırmaları arasında en fazla bilineni, yukarda anlatılan aydınlatma araştırmasıdır. Ancak dinlenme aralıklarıyla ilgili çalışmalarda çok önemlidir. Bu çalışmada aynı fabrikada bütün işçilere sabah ve öğleden sonra 10'ar dakikalık dinlenme zamanı ve çalışanların üçte birine uyuma imkanı verilmiştir. Sonuçta işçi devri düşmüş, üretim artmıştır. Ayrıca örgütte moral yükselmiş ve tutumlarda olumlu yönde değişmeler meydana gelmiştir. İşin ilginç tarafı, araştırmanın dışında kalan üçte ikilik kısımda da üretim artışı ve işçi devri azalması vardır. Birinci ayın sonunda, üretimde %80 oranında bir artış gerçekleşmiş ve işçiler primlerini almışlardır. Ancak yöneticiler bu durumdan hoşlanmamışlar ve çalışanların dinlenme sürelerini bir ödül olarak kazanmaları gerektiğini düşünmüşlerdir. Onun için dinlenme aralıklarını kaldırmışlar ve bunun sonunda bir anda herşey eski durumuna dönmüştür. Bu durum yönetimi kızdırmış ve dinlenme sürelerini bir ödül olarak tekrar koymuşlardır. Fakat üretim tekrar düşmüştür. Bunun üzerinde fabrikanın sahibi Mayo'ya danışarak yeni bir karar almış ve dinlenme saatlerinde bütün makineler durdurulmuştur. Yöneticiler bu işe çok şaşırmışlar ve iş kaybının çok yüksek olacağını düşünmüşlerdir. Fakat, örgütte moral tekrar yükselmiş ve üretim artmıştır. Sonraları herkes kendi dinlenme zamanında kendisi karar vermeye başlamış ve böylece makinaların durması gerekmemiştir. Yıllar sonra Mayo tekrar bakıldığında, işçi devrinin %5-6 ya düştüğünü, üretimin %86 civarında arttığı görülmüştür. Bu araştırmada önemli olan işçilerin kendi problemlerinin küçümsenmediğini görmüş olmalarıdır. İşçilerin sorumluluk alarak dinlenme süreleri üzerinde kontrol sahibi olmaları da önemlidir. Howthorne araştırmalarının sonuçları ve önemi şöyle özetlenebilir: 1. İş, bir grup faaliyetidir. 2. Bir yetişkinin sosyal dünyası, iş faaliyetlerinin çevresinde şekillenir. 3. Tanınma, güvenlik ve ait olma duygusu, işçinin moralini ve üretkenliğini belirlemede, fiziksel koşullardan daha önemlidir. 4. Bir şikayet her zaman ortamdaki koşulların sonucu olmayabilir; çoğunlukla bireyin statüsünden dolayı ortaya çıkan hoşnutsuzluğuna ilişkin bir semptom olabilir. 5. Bir işçinin tutumları ve etkililiği, iş çevresinin içindeki ve dışındaki koşullar tarafından belirlenir. 6. İşyerindeki informal grupların, bir işçinin alışkanlıklarının ve tutumlarının üzerinde büyük kontrolü vardır. 7. Gruplarda işbirliği, bir tesadüf eseri oluşmaz, planlanmalı ve geliştirilmelidir. ***İkinci Dünya Savaşı Yılları (1941-1945):*** İkinci Dünya Savaşı sırasında, artık daha deneyimli olan psikologlar, personel seçme yerleştirme işlemlerinde önemli katkılar sağlamışlardır. Amerikan ordusundaki personelin, değişik alanlara yerleştirilmesinde, pilotlara uygulanacak eğitim programlarının hazırlanmasında görevalmışlardır. Ayrıca, Uygulamalı Psikoloji Panelleri düzenleyerek, personel yerleştirme, eğilim ve alet geliştirme alanlarında araştırmalar yapmışlardır. Kullanılması kolay olan ve güvenlik açısından gelişmiş aletlerin tasarımlanması, daha sonraları Mühendislik Psikolojisi (Engineering Psychology) olarak bilinen alanının başlangıç noktalanndan biri olarak kabul edilir. Savaş sırasında, sivil yaşamda da psikolojinin kullanımı yaygınlaşmıştır. Özellikle, personel seçimi, eğitimi, alet tasarımı gibi çalışmaların yanısıra, tutumların ölçülmesi gibi sosyal psikolojik çalışmalar da büyük önem kazanmışlardır. Endüstri psikolojisinin gelişiminde, her iki dünya savaşının da büyük etkileri vardır. Birinci Dünya Savaşının şekillendirdiği ve kabul ettirdiği alan İkinci Dünya Savaşı ile birlikte gelişmiş ve daha ince ve ayrıntılı çalışmalar yapabilir hale gelmiştir. ***Savaş Sonrası Dönem:*** Savaş sonrasında ise endüstri psikolojisi, pek çok üniversitede rnaster ve doktora programlarının açıldığı, önemli bir bilimsel disiplin haline gelmiştir. Kendi içinde pek çok uzmanlık alanı gelişmiş ve buna bağlı olarak yeni yayınlar çıkmaya başlamıştır. Örneğin, mühendislik psikolojisi, endüstri psikolojisi ile deneysel psikolojini biraraya geldiği bir çalışma alanıdır ve bu alanda yazılan ilk kitaplardan birinin adı \"Uygulamalı Deneysel Psikoloji\"dir (Applied Experimental\ Psychology). Endüstri psikolojisinin, personel seçimi, yerleştirilmesi ve eğilimi gibi alanlar daha çok Personel Psikolojisi olarak bilinmektedir ve bu alanın dergisinin adı da \"Personnel Psychology\" dir. Bu yıllarda, yapılan klasik araştırmalardan biri de Ahmedabad araşurmasıdır. ***Ahmedabad Tekstil Fabrikası:*** Endüstri psikolojisinin önemli bir diğer çalışması da Hindistan\'da \"Ahmedabad Manifacturing and Calico Printing comp.\" de yapılmıştır (Rice. 1953). Bu şirket 1952'de fabrikanın bir bölümüne otomatik dokuma tezgahlan almış ancak, yeni makinalar sistemde pek çok değişiklik meydana getirmiştir. Aşırı uzmanlaşma, hareketlerin devamlı dikkat gerektirmesi, herkesin çok küçük ve basit bir işten sorumlu olması gibi değişikliklerin yanı sıra, çalışma ortamının da makinalar için % 80-85'lik bir nem oranında tutulması gerekmiştir. Yönetimin beklentilerinin tersine, yeni aletler düşük üretkenlik ve çok sayıda defolu mal üretimine yol açmıştır. Önce deneticilerin sayısının arttırılması düşünülmüş ancak halihazırdaki yönetim sistemini yeterience karışık olmasından dolayı bundan vazgeçilmiştir. Örneğin, yönetim sistemine göre bazı işçiler 4 yöneticiye birden sorumlu durumdalarmış. Bundan sonra ingiltere'deki 'Tavistock Institute of Human Relations'dan Rice, sorunun yönetim yapısından kaynaklandığına karar vermiştir. İngiliz, Amerikan ve Japon yönetim modelleri birleştirilerek, her işçi uzmanlaşma alanına ve yapılan işin çeşidine bağlı yeni bir yapılandırma getirilmiştir. Buna göre, bir işçi bir dokuma makinasında pek çok iş yapmanın yerine aynı işi pek çok makinada yapmaya başlamıştır. Tabi bu durumda yeni denetim problemleri ortaya çıkmıştır. Yönetim, klasik kuramların dokuma makinalarına uygulanmasının mümkün olmadığına\ karar verip 1950\'lerde hiç alışılmamış bir yola başvurarak örgütte nasıl bir sistemin daha iyi sonuç vereceğini sormuşlardır. İşçiler bu sorunun çözümüne büyük bir isteklilik göstererek katılmışlardır. Sonuçta, küçük ve kendi kararlarını alan gruplar geliştirmişler, bazı yetkileri ve statüleri ortadan kaldırmışlar ve bir kişinin birden fazla iş yapmasını sağlamışlardır. Aynı işi birden fazla grupta yapmak yerine, aynı grupta birden fazla iş yapmaya başlamışlardır. Bu değişikliklerden sonra performans artmış, hatalı üretim azalmıştır. Ahmedabad araştırması psikolojinin ilkelerinin iş ortamlarına uygulanışı ile ilgili önemli bir örnektir. Ancak, burada işçiler, sabit iş grupları yaratmanın üretkenliği antırdığını; bir ürünün bir parçasının tamamından sorumlu oimak yerine, bir ürünün tamamından kısmen sorumlu olmanın daha iyi sonuç verdiğini yönetimden daha iyi görmüşlerdir. Daha sonraki yıllarda Ahmedabad araşurması özerk çalışma gruplarının oluşturulması konusunda Volvo, Saab gibi kuruluşlar tarafından örnek alınmıştır. ***Endüstri ve Örgüt Psikolojisinin Ortaya Çıkışı:*** Daha çok sosyologların ilgi alanına giren örgütler, 1950\'lerde psikologların da ilgisini çekmeye başlamıştır. Örgüt ortamındaki davranışların üzerindeki sosyal etkiler sıklıkla çalışılmaya başlanmıştır. Amerikan Psikologlar Birliği 1971\'de alanın \"Endüstri Psikolojisi\'\' olan adını \"Endüstri ve Örgüt Psikolojisi\" (Industrial and Organizational Psychology) olarak değiştirmiştir. İngilizcedeki \"I/O Psychology\"nin bir karşılığı olarak Türkçede de bundan sonra alan kısaca E/Ö (Endüstri ve Örgüt) Psikolojisi olarak adlandırılacaktır. Savaş sonrası dönem içersinde E/Ö psikolojisinin Amerikadaki gelişimini en fazla etkileyen olay 1964\'deki İnsan Haklan Hareketleridir (Civil Rights Act). Eğitim ve ev sahibi olma alanlarının yanısıra işe alınma konusunda da fırsat eşitliği konusu gündeme gelmiş ve bu alanda komisyonlar kurulmuştur. Özellikle testler uygulanırken ayırıma yol açmayacak yöntemlerin kullanılmasının üzerinde durulmuş, personelin yerleştirilmesi, terfi ettirilmesi ya da tayinleri gibi alanlarda da sınırlamalar getirilmiştir. Dunnette editör olarak, 1976'da Handbook of Industrial and Organizational Psychology kitabnı yayınladığı zaman içinde yer alan 37 bölüm alanın ne denli gelişmiş olduğunun bir işareti sayılabilir. Aynı kitabın ikincisi, 1990-1994 yılları arasında Dunnette ve Hough editörlüğünde bu kez 4 cilt olarak yayınlanmıştır.