DKT305 Konuşma Sesi Bozuklukları PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
2024
Kübra İNAN
Tags
Summary
Bu belge, çocuklarda konuşma sesi bozukluklarını (KSB) araştıran akademik bir metindir. DKT305 dersinin ikinci haftasına ait tanımları ve konuları içermektedir. Konuşma bozukluğu olan çocukların iletişim becerilerinin, sosyalleşme becerilerinin ve akademik performanslarının nasıl etkilendiğini ele almaktadır. Belge ayrıca, KSB tanı ve sınıflandırmasında kullanılan farklı terminolojileri ve yaklaşımları kapsamaktadır.
Full Transcript
DKT305 Konuşma Sesi Bozuklukları Hafta 2 Tanımlar 2024-2025 Güz Dönemi Öğretim Görevlisi Kübra İNAN Çocukların aile, okul ve topluluk içindeki insanlarla ilişkiler kurmak ve etkileşimde bulunmak için başarılı bir şekilde iletişim kurmaları gerekir....
DKT305 Konuşma Sesi Bozuklukları Hafta 2 Tanımlar 2024-2025 Güz Dönemi Öğretim Görevlisi Kübra İNAN Çocukların aile, okul ve topluluk içindeki insanlarla ilişkiler kurmak ve etkileşimde bulunmak için başarılı bir şekilde iletişim kurmaları gerekir. Çocukların başarılı bir şekilde iletişim kurma becerisi aynı zamanda okumayı, yazmayı öğrenmenin, iş bulmanın ve topluma katkıda bulunmanın temelini oluşturur Birkaç yıl içinde çoğu çocuk, yetkin bir iletişimci olabilmek için, maruz kaldıkları dil ve lehçelere uygun ünsüzleri, ünlüleri ve sözcükleri telaffuz ederek anlaşılır bir şekilde konuşmayı öğrenir. Ancak bazı çocuklar bu süreçte zorluk çekerler. Konuşma sesi bozukluğu (KSB- SSD) olan çocuklar akranlarıyla karşılaştırıldığında konuşma güçlükleri yaşarlar: Bir veya iki konuşma sesi çıkarmakta zorluk çekenler; Konuşma ses gruplarını organize etme ve üretmede zorluk yaşayanlar; Konuşması son derece anlaşılmaz olanlar; Ambulans ve hipopotam gibi çok heceli sözcükleri üretmekte zorluk çekenler; Konuşma sesleri arasındaki farkları algılamada güçlük çekenler; ayı uçuyor Prozodi (vurgu, ritim, tonlama) ve entonasyonda zorluk yaşayanlar genellikle motor sorun yaşayanlarda görülür Bu çocuklar genellikle ilk başta varsaydığımızdan daha karmaşık zorluklarla karşı karşıya kalırlar. Örneğin, bazen çocuklar bazı sesleri üretemezler Örneğin, bazen çocuklar bazı sesleri üretebilir ancak sözcükler içerisinde üretemezler Örneğin, bazen birden fazla farklı sözcük için aynı üretimi gerçekleştirirler Bu nedenle, zorlukları mutlaka sesleri üretmemelerinden değil, sesleri algılayıp zihinlerinde organize edememelerinden de kaynaklanmaktadır. Çocukların ait oldukları topluluklara katılım yeteneği KSB'den etkilenir. Bu etkinin boyutu SSD'nin ciddiyetine ve doğasına bağlı olabileceği gibi çocuğa özgü çevresel ve kişisel faktörlere de bağlı olabilir. Konuşma üretimindeki zorluklar çocukların sosyalleşmesini ve okuryazarlığını etkileyebilir (McCormack, McLeod, McAllister ve Harrison, 2009). Özellikle müdahaleden sonra çocuklukta çözülebilir; ancak zorluklar daha sonraki çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde de devam edebilir (Law, Boyle, Harris, Harkness ve Nye, 1998) ve iş bulma yeteneğini etkileyebilir (Ruben, 2000). KSB'li çocuklar, DKT’lerin vaka yükünün büyük bir bölümünü oluşturur; dolayısıyla KSB’li birçok çocukla karşılaşmanız muhtemel olacaktır. KSB iletişim bozukluğunun bir alt kategorisidir. Çok Dilli Çocukların Konuşmasına İlişkin Uluslararası Uzman Paneline (2012) göre: Konuşma sesi bozukluğu olan çocuklar, algılama, artikülasyon/motor üretim ve/veya konuşma bölümlerinin (ünsüzler ve ünlüler) fonolojik temsili , fonotaktik (hece ve sözcük şekilleri) ve prozodi (vurgu ve tonlama, ritim) ile ilgili herhangi bir zorluk kombinasyonuna sahip olabilirler. Bu zorluklar konuşmanın anlaşılırlığını ve kabul edilebilirliğini etkileyebilir... Konuşma sesi bozuklukları, hem bilinen (örn. Down sendromu, yarık dudak ve damak) hem de kaynağı henüz bilinmeyen tüm konuşma sesi zorluklarını kapsayan bir şemsiye terim olarak kullanılır. (Çok Dilli Çocukların Konuşmasına İlişkin Uluslararası Uzman Paneli, 2012, s. 1, vurgu eklenmiştir). Dil Bozukluğu Konuşma Bozukluğu İletişim Bozuluğu Bauman-Wängler, J. A. (2020) Lewis ve arkadaşları (2006) KSB tanımlarında şiddetle ilgili bir ifadeye yer vermişlerdir: “anlaşılabilir konuşma seslerinin edinilmesinde önemli bir gecikme” Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM-5) Beşinci baskı, DKT mesleğindeki eğilimlerle uyumlu olarak, dördüncü baskıda (DSM-IV, Amerikan Psikiyatri Birliği, 2000) kullanılan “fonolojik bozukluk” teriminin yerine “konuşma sesi bozukluğu” terimini içermektedir. DSM-5'e göre KSB'nin sınıflandırılmasına ilişkin bir takım bileşenler bulunmaktadır: 1. Konuşma anlaşılırlığını engelleyen veya mesajların sözlü olarak iletilmesini engelleyen, konuşma sesi üretiminde kalıcı zorluk. 2. Bu bozukluk, etkili iletişimde sosyal katılımı, akademik başarıyı veya mesleki performansı tek başına veya herhangi bir kombinasyonla engelleyen sınırlamalara neden olur. 3. Belirtilerin başlangıcı erken gelişim dönemindedir. 4. Bu zorluklar serebral palsi, yarık damak, sağırlık veya işitme kaybı, TBI [travmatik beyin hasarı] gibi doğuştan veya sonradan kazanılmış durumlara veya diğer tıbbi veya nörolojik durumlara bağlanamaz (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013, s. 44). KSB'nin DSM-5 tanımı ile genelde kullanılan tanım arasında önemli bir fark vardır. Genelde, kaynağı bilinen KSB'li çocuklar (örn. serebral palsi, yarık damak) KSB'li çocuk tanımına dahil edilmiştir; DSM-5'te bunlar yoktur. Dünya Sağlık Örgütü, Hastalıkların ve İlgili Sağlık Sorunlarının Uluslararası İstatistiksel Sınıflandırması 11. Revizyonunun beta taslağına KSB'yi dahil etmiştir. ICD-11, ICD-10'da kullanılan “F80.0 Spesifik konuşma artikülasyon bozukluğu” yerine “7A10 gelişimsel konuşma sesi bozukluğu”nu içermektedir (Dünya Sağlık Örgütü, 2015b). Gelişimsel konuşma sesi bozukluğu, konuşmanın edinilmesinde, üretilmesinde ve algılanmasında, yapılan konuşma hatalarının sayısında veya türünde ya da konuşma üretiminin genel kalitesinde beklenen normal varyasyon sınırlarının dışında telaffuz hatalarına yol açan zorluklarla karakterize edilir. Yaşa ve entelektüel işlevsellik düzeyine göre değişir ve anlaşılırlığın azalmasına neden olur ve iletişimi önemli ölçüde etkiler. Üretimdeki hatalar erken gelişim döneminde ortaya çıkar ve sosyal, kültürel ve diğer çevresel farklılıklar (örneğin bölgesel lehçeler) ile açıklanamaz. Konuşma hataları doğrudan işitme bozukluğuna veya yapısal veya nörolojik bir anormalliğe bağlanamaz. (Dünya Sağlık Örgütü, 2015a) Bowen (2015) : “KSB'li çocukların konuşma ses sistemlerinde, söylediklerinin anlaşılmasını zorlaştırabilecek boşluklar ve basitleştirmeler vardır. Çocukların konuşma güçlükleri fonetik (artikülasyon), fonemik (fonolojik veya bilişsel-dilsel), yapısal (kraniyofasiyal veya sendromik), algısal veya nöromotor temellerin bir karışımını kapsayabilir” (s. 3). https://twitter.com/speechwoman Geçtiğimiz yüzyılda SSD'li çocukların zorluklarını tanımlamak için artikülasyon, fonolojik veya konuşma gecikmesi, bozukluk, eksiklik veya zorluk/güçlük dahil olmak üzere birçok terim kullanılmıştır. articulation, phonological or speech delay, disorder, impairment, or difficulty DKT literatüründe KSB’li çocukları tanımlamak için kullanılan terminoloji örnekleri Bauman-Wängler, J. A. (2020) Bauman-Wängler, J. A. (2020) Konuşma sesi güçlüklerinin tamamını kapsayan bir şemsiye terimdir. Amerikan Son otuz yıldaki artikülasyon bozuklukları ve fonolojik bozukluklar Konuşma-Dil- ikilemiyle ilişkili kısıtlamalara hoş bir çözümdür. İşitme Derneği Çocukluktaki dil bozukluklarına paralel olan çocukluk çağı (veya (ASHA) tıbbi bağlamlarda pediatrik) konuşma sesi bozuklukları terimi, hem bilinen (örneğin Down sendromu, yarık damak) hem de şu anda kökeni bilinmeyen konuşma sesi bozukluklarına ilişkin çalışmaları birleştirir. (Shriberg, 2010a, s. 2) Yalnızca farklı yazarlar farklı terimler kullanmakla kalmaz, aynı yazarlar, yazdıkları belirli makaleyi hangi teorik çerçeveyle desteklediğine, makalelerinin yayınlandığı ülkeye (örneğin, ABD'ye karşı İngiltere) veya 1900'lerde mi yoksa 2000'lerde mi yazdıklarına bağlı olarak aynı çocuk grubunu ifade etmek için farklı bir terim kullanabilirler. Zamanla çocukların konuşma zorluklarını tanımlayan terminoloji değişti (Bowen, 2009). Tarihsel olarak, tüm çocukların artikülasyon bozukluğu yani ünsüz ve sesli harflerin üretilmesinde zorluk olduğu tanımlanmıştı;. Daha sonra çocukların hata kalıpları ürettikleri anlaşıldı; örneğin, bazı çocuklar sözcüklerin tüm son ünsüzlerini sildiler. Yani pek çok çocukta basit bir artikülasyon bozukluğu değil, çocukların fonolojik bilgilerinin etkilenmesini içeren fonolojik bir gecikme/bozukluk vardı. Fonolojinin kullanılmaya başlanması, çocukların konuşma güçlüklerinin sınıflandırılmasında bir ikilemi ortaya çıkardı. 1980'lerde ve 1990'larda, artikülasyon bozukluğu terimi, konuşma bozukluğunun bir alt kümesi olarak sınıflandırıldı ve fonolojik bozukluk, bir dil bozukluğunun bir alt kümesi olarak kabul edildi. Son zamanlarda bu alanda çocukların konuşma güçlüklerinin karmaşıklığı kabul edilmiştir. Kapsamlı KSB terimi, hem artikülasyon hem de fonolojiyi kapsayacak şekilde benimsenmiştir. https://www.asha.org/slp/ Konuşma bozukluğunun bir alt kategorisi olan artikülasyon bozukluğu, anlaşılırlığa müdahale edebilecek yer değiştirme, atlamalar, eklemeler veya bozulmalarla karakterize edilen atipik üretimdir (ASHA, 2014). substitutions, omissions, additions, or distortions Artikülasyon hataları genellikle çocuğun yaşına göre sınıflandırılır ve bu da gelişimsel süreçteki aşamalara dönüşür. Çocuğun yaşına bağlı olarak, bazı artikülasyon hataları tipik (yaşa uygun olan hatalar) veya atipik (yaşa uygun olmayan hatalar) olarak değerlendirilebilir. Bir kişiyi değerlendirirken sıklıkla kullanılan seslerin envanteri hakkında bilgi topluyoruz. Fonetik envanter, varyasyonları da dahil olmak üzere tüm seslerin bir listesidir. Öte yandan, dil bozukluğunun bir alt kategorisi olan fonolojik bozukluk, bir dilin ses sisteminin ve bu ses birleşimlerini yöneten kuralların edinilmesindeki problemleri ifade eder. Bir bireyin fonolojik sistemi normdan yeterince saptığında, bu durum fonolojik bir bozukluğa yol açabilir. Ses bilgisi, dil sisteminin morfoloji, sözdizimi, anlambilim ve pragmatik gibi diğer bileşenleriyle yakından ilişkilidir. Bu nedenle bir çocuğun fonolojik sistemi işlevsel olarak asla çocuğun dil gelişiminin bu yönlerinden ayrı düşünülemez. Fonolojik bozukluğu olan bir çocuğun değerlendirilmesi, çocuğun anlam ayırt etmek için kullandığı tüm fonemler (fonemik envanter) hakkında bilgi toplamayı içerecektir. Ayrıca çocuğun sesbirim sisteminin organizasyonunu inceleyerek fonotaktiklerini de analiz edebiliriz. Konuşmaları fonotaktik kısıtlamaları gösterebilir; diğer bir deyişle, fonem kullanımı kısıtlanmıştır ve fonemler olası tüm sözcük konumlarında kullanılmamaktadır. Bir çocuğun belirli sözcük konumlarında yalnızca belirli ünlüleri veya ünsüzleri kullanması durumunda fonotaktik kısıtlamalar kanıtlanabilir. Bu nedenle, [k] bir kelimenin başında kullanılabilir ancak sonunda kullanılamaz. Ünsüz kümeler üretirken fonotaktik sınırlamalar da bir kısıtlama olabilir. Örneğin, ünsüz kümeleri bir çocuk tarafından ara sıra bir kelimenin sonunda kullanılır, ancak başında asla kullanılmaz. Kısıtlamalar değişebilir; bu nedenle klinisyenin transkripsiyona bakması ve herhangi bir kısıtlama veya sınırlama modelinin özel olarak not edilip edilmediğine bakması gerekecektir. Artikülasyon bozukluğu ile fonolojik bozukluk arasındaki ayrım önemli olmasına rağmen, bu bir ya/veya ikilemi değildir. Konuşma sesi bozukluğu olan çocukların çoğu, her iki tür zorluğun özelliklerini gösterecektir. Bu iki tür konuşma sesi bozukluğunun birbirini dışladığı düşünülmemelidir; bunun yerine hem artikülasyon hem de fonolojik zorlukların çocuğun ayırt edici profilinde yaratabileceği etki dikkate alınmalıdır. Bir çocuk fiziksel olarak ses üretmede ve sözcükleri ayırt etmek için fonemleri zıt olarak kullanmada sorunlar gösterebilir. Hem artikülasyon hem de fonolojik özellikler aynı madalyonun yalnızca farklı yüzleridir. Çocuğun muhtemelen değişen ve gelişen eksiklik alanlarını belirlemek ve bu çocuğa gerekli becerileri öğretecek stratejileri seçmek klinisyenin görevidir. Ancak bu ikilik teorik olarak faydalıdır ve pratik olarak teşhis ve müdahale prosedürlerine uygulanabilir. Bu nedenle, eldeki amaç doğrultusunda, periferik motor süreçlerin bozulduğu artikülasyon bozuklukları ile fonolojik sistemin organizasyon ve işlevinin bozulduğu fonolojik veya fonemik temelli bozukluklar arasında bir ayrım yapılır. Her ne kadar artikülasyon ve fonolojik bozukluklar arasındaki bu ayrım bazen belirsiz kalabilse de, bunları birbirinden ayırmaya yönelik sistematik bir girişim, klinik karar vermenin önemli bir yönüdür. DKT305 Konuşma Sesi Bozuklukları Hafta 3 Konuşma Sesi: Üretim ve Algılama 2024-2025 Güz Dönemi Öğretim Görevlisi Kübra İNAN Kısa bir sözcüğün uzun yolculuğu Elektro-kimyasal enerji Broka alanı-motor yollar Mekanik enerji Oral ve nazal yollar Akustik enerji Çevreleyen hava Mekanik enerji Orta kulak-yuvarlak pencere Hidrolik enerji Kokleadaki sıvı Mekanik enerji Membran-tüy hücreleri Elektro-kimyasal enerji Akustik sinir-Wernicke alanı Kaç sözcüğü tanıyorsunuz? Bu kelimeler nasıl zihinsel olarak depolanan bilginizin bir parçası haline geldi? Sessiz ya da gürültülü ortamlarda farklı kişilerin söylediği aynı kelimeyi nasıl anlayabiliyorsunuz? 3 İyi konuşma algılama becerileri geliştirmiş olmanız bu sorunun en kısa yanıtı. Konuşma girdisini o girdinin soyut fonolojik temsillerine dönüştürmeyi veya transfer etmeyi öğrendiniz (Samuel, 2011). 4 Size yabancı bir dilde konuşan konuşmacılar arasındaki konuşmaya kulak misafiri olduğunuzda bu becerinin ne kadar muhteşem olduğunu takdir edersiniz. Konuştuklarını biliyorsunuz ama ne hakkında konuştuklarını anlamakta zorlanıyorsunuz çünkü bir sözcüğün nerede bitip diğerinin başladığını bilmiyorsunuz. Sözcükler arasında boşlukların olduğu bu metinden farklı olarak kulağınız, sözcükleri, heceleri ve fonemleri ayırt etmeyen sürekli bir akustik konuşma sinyalini duyar (Nittrouer, 2002). Konuşma algısında neyin rol oynadığını anlamanız önemlidir çünkü zayıf konuşma algısı, anlaşılmaz konuşma üretiminin altında yatan neden olabilir. 5 NASIL ALGILARIZ? İnsanların konuşmasını dinlediğimizde beynimiz birden fazla bilgi kaynağını eler, sıralar ve düzenler. Bu kaynaklar akustik, görsel, motor, bağlamsal ve sosyal girdileri içerir (Kim, Stephens ve Pitt, 2012; Kuhl, 2009; Samuel, 2011). Bunları doğru sunmalıyız. acoustic, visual, motor, contextual, and social input "oy çen ne kadar tatlıçın" gibi konuşma doğru değildir. 6 Konuşma algısı üzerine çalışan ilk araştırmacılardan bazıları, duyduklarımızı soyut kategorilere ayırarak akustik girdiyi anlamlandırdığımızı buldu. Örneğin, bir piyanoda çalınan notaları alçaktan yükseğe doğru sırayla dinlerseniz, perdede giderek artan bir artış duyarsınız. Ancak, /ba/ hecesini ve ardından seslendirmenin akustik parametresinin kademeli olarak değiştiği bir dizi heceyi dinlerseniz, öyle bir noktaya gelir ki, /b/ sesinin artık seste mevcut olmadığına karar verirsiniz. hece ancak /p/ olarak değişmiştir. 7 Bir ses biriminin diğerine algılanmasındaki bu ani değişim, kategorik algı olarak adlandırıldı (Liberman, Cooper, Shankweiler ve Studdert- Kennedy, 1967). https://www.youtube.com/shorts/cBDBr4ldeK0 https://www.youtube.com/shorts/kcFlk3ooDrQ 8 Bu iki hecenin spektrogramına ve dalga biçimine bakarsanız, algınızın ve sürekli bir dalga biçimini konuşma sesleri kategorilerine ayırmanızın, belirli bir konuşma sesine özgü belirli bir akustik ipucuna (konuşmacının ağzına bakma gibi) ayarlamanın sonucu olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak konuşma algımız o kadar basit ve sadece bundan ibaret değil. Kesin akustik ipuçlarını bulmaya yönelik çok sayıda çalışmaya rağmen, her konuşma sesiyle benzersiz şekilde ilişkilendirilen spesifik akustik özellikler yoktur (Nittrouer, 2002). 9 Bunun nedeni, bir sözcükteki belirli bir konuşma sesiyle ilişkili akustik bilginin örtüşmesi ve zamanla sesler, heceler ve kelimeler arasındaki sınırların bulanıklaşmasıdır (Kluender ve Kiefte, 2006). Bitişik sesler arasında fonetik özellikler aktararak ve bunları daha benzer hale getirerek ortak artiküle ederiz(Fromkin ve diğerleri, 2012). Akustik bilgi aynı zamanda konuşmacılar, konuşma bağlamları ve fonetik bağlamlar içinde ve arasında büyük farklılıklar gösterir. sı -su arasındaki "s" farkı Konuşma sesine karşılık gelen net, tutarlı akustik ipuçlarının bulunmaması bir zorluk teşkil etmektedir. Akustik sinyalle ne yapacağız? 10 Bebeklik döneminin başlarında bebeklerin kendi dillerindeki ve diğer dillerdeki çok çeşitli konuşma sesleri arasındaki farkları duyabildiği görülmektedir (Kuhl, 2009). Konuşma diline maruz kaldıklarında istatistiksel öğrenmeyle meşgul olurlar ve duyduklarındaki kalıpları keşfederler (Romberg ve Saffran, 2010). Konuşma seslerine ilişkin kalıpları ve sözcük sınırlarına ilişkin kalıpları keşfederler. Akustik-fonetik bilginin nasıl kodlanacağını ve akustik bir sinyalde nelere dikkat edilmesi ve nelerin göz ardı edilmesi gerektiğini çözmeyi öğrenirler (Nittrouer, 2002). 11 Bebekler duydukları kelimelerin anlamlarını anlamıyor veya kavrayamıyorlar ancak akustik sinyali bir şekilde anlamlandırmayı öğreniyorlar. Deneyimle birlikte “algıları ve dile özgü fonolojik kategorilerin kazanılması şekillenir” (Munson ve diğerleri, 2011, s. 293). Bebekler ana dillerini dinledikçe, ana dil dışındaki konuşma seslerini ayırt etme yetenekleri azalırken, kendi dillerindeki konuşma seslerini fonemik kategorilere ayırma yetenekleri gelişir (Kuhl, 2009). Örneğin, dili dinleyerek, çocuklar /s/'nin akustik özelliklerini öğrenirler ve bu özelliklerin, onu /θ, ð, ʃ/ gibi benzer seslerden ayırt etmelerine olanak tanıyan sağlam bir kodlaması geliştirirler (Edwards ve ark. 2012). 12 Yetişkinler olarak akustik-fonetik temsiller depomuz, zorlu akustik bağlamlarda bile kelimeleri tanıyabilmemiz için yeterince ayrıntılıdır. Örneğin, bir konuşma sesiyle ilişkili akustik sinyalin bir kısmı silindiğinde ve yerine beyaz gürültü veya öksürük geldiğinde, bir kelimede herhangi bir sesin eksik olduğunu fark etmeyiz veya algılamayız (Warren, 1970). Öyle görünüyor ki, amaçlanan sinyali yerleşik temsillerimizi kullanarak geri yüklüyoruz; bu, fonem restorasyon etkisi olarak bilinen bir olgudur (Warren, 1970). 13 Ganong (1980) benzer bir fenomeni (Ganong etkisi) keşfetti: Kelimenin içindeki bir bölümün belirsiz veya akustik olarak belirsiz olduğu bir kelime duyduğumuzda, belirsiz bölüme ilişkin algımızı, algıladığımız bir kelimeye göre düzeltme veya ayarlama eğilimindeyiz. Kelimeyi tanımak için kelimenin neye benzediğine dair ön bilgimizi kullanırız (Calabrese, 2012). Konuşmacılar arasındaki büyük akustik farklılıklarla başa çıkabilmek için Johnson (2005), konuşmacıların normalleştirilmesi üzerinde aktif olarak çalıştığımızı öne sürüyor. Onun örnek tabanlı konuşma algısı modelini kullanarak, insanların konuşmasının depolanmış kategori tabanlı örneklerini kullanıyoruz ve bu örnekleri, konuşmayı anlamak için bir referans çerçevesi olarak kullanıyoruz. 14 Farklı konuşmacıları dinleme deneyimimiz arttıkça depomuz da zenginleşir. BU BİLGİ NEDEN ÖNEMLİ? Tek bir konuşmacıyla eğitilen dinleyiciler yeni insanları değil, yalnızca dinlemek üzere eğitildikleri aynı kişinin söylediği yeni kelimelerdeki zıtlıkları duymayı öğrenirler (Lively, Logan ve Pisoni, 1993). 15 KSB’li Çocuklarda Konuşma Algısı? Shiller, Rvachew ve Brosseau-Lapré'ye (2010) göre KSB'li birçok çocuk konuşma algısında zorluk yaşamaktadır. Sorun kulaklarında değil; sesi duyabiliyorlar. Aksine duyduklarını algılamada veya anlamlandırmada zorluk yaşayabilirler. işitsel ayırt etmeye girer SSD'li çocukların ayrıntılı, sağlam algısal konuşma temsilleri oluşturmada zorluk yaşayabileceğini (Munson ve diğerleri, 2011) ve en azından bazı çocuklar için bunu dikkatli bir şekilde değerlendirmeniz gerektiği ve konuşma algısını geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini çıkarabiliriz. 16 Konuşmanın algılanmasında konuşmayı dinlemenin önemli olduğu açıktır. Ancak araştırmacılar konuşmayı görmenin ve konuşma üretmenin aynı zamanda konuşmayı algılamamıza da yardımcı olduğunu keşfettiler. Örneğin, McGurk ve MacDonald (1976), [ba] hecesini dinlerken ağzın [ɡa] hecesini ürettiğini görürseniz, o zaman [da]! Bu olay McGurk etkisi olarak biliniyor. Bebekler bu etkiyi yaklaşık 4 ila 5 aylıkken gösterir (Burnham & Dodd, 2004), normal gelişim gösteren çocukların yarısından biraz fazlası bu etkiyi 6 ila 12 yaş arasında gösterir (Nath, Fava ve Beauchamp, 2011). SSD'li çocukların çoğu, normal konuşma gelişimi gösteren çocuklardan farklı bir performans göstermez; ancak bazı SSD'li çocuklar duydukları konuşmayla gördükleri konuşmayı bütünleştirmede zorluk yaşayabilirler (Dodd ve McIntosh, 2008). 17 Konuşma üretimi aynı zamanda konuşma algısını da etkiler (ve bundan etkilenir). Üretimin algıyı etkilediği fikri, Liberman ve meslektaşlarının motor konuşma algısı teorilerinin bir parçası olarak başladı (Liberman, Cooper, Harris ve MacNeilage, 1962). Aslında, algı-üretim bağlantısına ilişkin fikirleri, ayna nöronların (bir eylem yaptığınızda ya da aynı eylemi yapan başkasını izlediğinizde (ya da dinlediğinizde) ateşlenen özel nöronlar) keşfiyle teşvik edildi (Rizzolatti ve Craighero). , 2004). Bu, birinin konuşmasını dinlediğinizde motor nöronlarınızın aktif hale geldiği anlamına gelir! Bu bağlantı doğumda mevcut değildir ancak erken bebeklik döneminde gelişir. Not:Biz sadece üretmeyi değil kendi ağzından çıkanı duymasınıda sağlamalıyız. 18 Spesifik olarak, Imada, Zhang, Cheour, Taulu, Ahonen ve Kuhl (2006), yeni doğan bebekler konuşmayı dinlediğinde beynin yalnızca işitsel alanlarının aktive olduğunu bulmuşlardır. Ancak 3. aya gelindiğinde konuşmayı dinlerken işitsel ve motor alanlar aktivasyon gösterir. Kuhl (2009), doğumdan 3. aya kadar bebeklerin algı ve üretim arasında bağlantılar kurmakla meşgul olduklarını öne sürmektedir Bunun müdahale açısından faydalı sonuçları vardır. Araştırmacılar, SSD'li çocukların konuşma algısı eğitimi aldıklarında, belirli konuşma seslerini ifade etme yeteneklerinin (yani, konuşma sesinin uyarılabilirliği) gelişebileceğini keşfetmişlerdir (örn., Rvachew, 1994). 19 KONUŞMA ÜRETİMİ Ortalama olarak saniyede yaklaşık 12-14 konuşma sesi çıkarıyoruz (Werker ve Tees, 1992). Soyut bir fonolojik temsilin dikkatlice zamanlanmış bir dizi kas hareketine nasıl dönüştürülebileceğine ilişkin kavram ve modeller neler acaba? Fonolojik planlama, motor planlama, motor programlama ve motor yürütme Bunların hepsine (Duyu Motor Kontrolü) denir. phonological planning, motor planning, motor programming, and motor execution 20 Fonolojik planlama, motor planlama, motor programlama ve motor yürütme Kedi /kæt/ kelimesini söylediğinizde, o kelimeye ilişkin fonolojik temsilinizi hafızadan çağırmanız ve bir fonolojik plan derlemeniz düşünülür. Bu soyut bilginin motor plana dönüştürülmesi gerekir. Daha sonra planın programlanması ve yürütülmesi gerekir. Bu fikirler konuşma duyu-motor kontrolü ve üretimine ilişkin bir dizi modelin merkezinde yer alır. 21 Fonolojik planlama, dilin fonotaktik kısıtlamalarına uygun olarak kelimeler için doğru fonem kombinasyonunun seçilmesi ve sıralanmasıyla ilgilidir (van de Merwe, 2009). Fonolojik planlama, tutarsız konuşma bozukluğu olan çocukların zorlayıcı bulduğu düşünülmektedir. Taklit edilecek bir model veya fonolojik plan olmadığında, tutarsız konuşma bozukluğu olan çocuklar aynı sözcüğün değişken üretimlerini üretirler. 22 Fonolojik planlamanın aksine, motor planlama, motor programlama ve motor yürütmenin tümü motor yetenekleri içerir. Üç motor konseptinden ilki motor planlamadır. Adından da anlaşılacağı gibi motor planlama, motor hedeflerin ana hatlarını çizerek bir kelimeyi veya ifadeyi söylemek için bir eylem stratejisi oluşturmakla ilgilidir; plan kaslara özgü değil artikülatöre özgüdür (van der Merwe, 2009, s. 9). Motor planlar ayrıca belirli artikülatörlerin ne hakkında ve ne zaman kullanılacağına ilişkin talimatlar sağlayan jest skorları olarak da tanımlanmıştır (örneğin, Browman ve Goldstein, 1986). Bu, bir şarkı üretmek için diğer enstrümanlarla birlikte belirli notaların ve ne zaman çalınacağını belirten orkestral bir müzik notasına benzetilebilir. 23 Konuşmada bu, bir kelimeyi üretmek için birden fazla artikülatörün birlikte çalışması gerektiği şeklinde görülebilir. Örneğin, /kæt/ kelimesinde, jest skoru veya motor planı, ağzın açılması ve dilin arkasının ses çıkarmak için yumuşak damağa dokunmak üzere yükselmesiyle başlayabilir [k], dil ucunun ses çıkarmak için alveol sırta doğru yükselmesiyle bitebilir [t]. Plan budur. 24 Motor programlama, planı gerçekleştirmek için kas hareketinin parametrelerinin belirlenmesinden veya değişkenlerin ölçeklendirilmesinden sorumludur. Temel olarak programlama, konuşma bağlamınıza uygun amaçlanan planı elde etmek için kas tonusu, hız, yön ve hareket aralığı dahil uzay-zamansal ve kuvvet parametrelerine göre hangi kasları, ne zaman ve nasıl hareket ettirmeniz gerektiğini belirler (van de Merwe, 2009). 25 Motor yürütme, programlanan hareketlerin fiziksel üretimini içerir. CAS'lı çocukların öncelikli olarak konuşmanın motor planlaması ve programlanmasında zorluk yaşadıkları düşünülmektedir; ancak son kanıtlar bu çocukların konuşma algısı (kodlama), soyut temsillerin saklanması ve alınmasıyla ilgili hafıza süreçleri ve motor planlama/programlama konularında zorluklar yaşayabileceklerini göstermektedir (Shriberg ve diğerleri, 2012). Bunun tersine, dizartrisi olan çocukların motor programlama ve/veya motor yürütmede zorluk yaşadıkları düşünülmektedir. Spesifik zorluk türü dizartrinin türüne bağlıdır. 26 FONOLOJİK KODLAMA MOTOR PLANLAMA fonem, planlamanın temel Plan her bir fonem için sabit Sensorimotor belleğe bu aşamada Motor planlar artikülatörlere birimi ama planlanan sözcük ya uzamsal ve zamansal özelliklerden erişilir spesifiktir. da öbek oluşur MOTOR PROGRAMLAMA Program kas hareketlerinin yönünü, Hareket başlamadan önce Dönüt olmadan yapılabilir ama gücünü, oranını, ranjını yapılandırılan bir dizi kas emri. olursa modifiye edilir. belirginleştirir. HAREKETİN YAPILMASI Kas tonu, basit refleksler, mekanik bu düzeydedir. 27 Konuşma Üretimi İle İlgili Teori ve Modeller Ses bilimi ve konuşma algısı alanlarında olduğu gibi konuşmanın üretimiyle ilgili de pek çok farklı teori ve model bulunmaktadır. Bu teorilerden bazıları kutu ve ok modellerinin varyasyonlarıdır (örneğin, girdi → depolama → çıktı), diğerleri ise karmaşık sinirsel hesaplama modellerine dayanır ve her ikisi de konuşmanın üretilmesinde yer alan belirli becerileri ve süreçleri yakalamaya çalışır. 28 Nijmegen modeli ve hecelerin önemi Nijmegen modeli (Levelt ve diğerleri, 1999), soyut fonolojik temsillerimizi konuşulan kelimelere nasıl dönüştürdüğümüzü açıklamaya çalışan ilk teorilerden biri olarak kabul edilmektedir. Nijmegen modelinin önemli bir özelliği, sıklıkla tekrarlanan heceler için motor programlar öğrenmemiz ve bu heceleri zihinsel bir hecede saklamamızdır (Levelt ve diğerleri, 1999). Daha sonra bu heceleri bir kelime için bir plan oluşturmak için kullanırız (Levelt ve diğerleri, 1999). 29 CAS:çocukluk çağı apraksisi Motor planlarımızın (ayrılmış ses birimleri yerine) hecelere dayalı olduğu fikri, CAS'li çocukların karşılaştığı konuşma üretimi zorlukları hakkında nasıl düşündüğümüze dair ipuçları içerir. Aynı zamanda müdahaleye yönelik çıkarımları da var; çocukların heceleri nasıl oluşturacaklarını ve sıralayacaklarını öğrenmelerine yardımcı olmamızı öneriyor (bir dizi izole sesbirimden kelimeler oluşturmak yerine). 30 planlandığı nokta Semantik/sentaktik sistem Alıcı modeli Evren (iç-dış dünya) Boşluk Doldurma Kavramsal tasarım bilgisi silerek sormuş Sözöncesi mesaj Söylem modeli Çözümlenmiş konuşma D Dilbilgisel kodlama Lemmas İ Yüzey yapı Mental leksikon L Öz-algı Kodlar Fonolojik/fonetik sistem Morfo-fonolojik kodlama Fonolojikbiçim Hecesel yüzeye çıktığı nokta Jest biçimler K Fonetik kodlama O Artikülasyon biçimi N U Artikülasyon Ş Dışa vurulmuş konuşma M Levelt, 1989;1999,2004 A Levelt (1999) konuşma üretiminin düzenekteki birbirinden nispeten bağımsız bir dizi işlemleme bileşenin işlevleri yoluyla gerçekleştiğini vurgulayarak, ortaya koyduğu konuşma üretimi modelinin birimsel bir model olduğunu belirtmiştir. Modelde temel olarak iki işlemleme bileşeni mevcuttur: dilbilgisel kodlama ve fonetik/fonolojik kodlama. 32 Bu kodlamalar haricinde modelde üç çeşit bilgi deposu yer almaktadır. Bunlar sırasıyla konuşmacının içsel dünyaya ve dış dünyaya ilişkin bilgisinin yer aldığı ve söylemde dinleyici ile içeriğe ilişkin neyin ortak olarak paylaşıldığı bilgisini içeren depo, sözcük temsillerinin yer aldığı leksikon ve fonetik kodlamanın temelini oluşturan bir dildeki hecelerin üretiminde kullanılan hareketlere ilişkin bilginin yer aldığı hecesel depo bir diğer anlamda jest biçimler deposudur. Evren bilgisiyle çocukta bir depo oluşur. Çocuklar bağlamın yoğun kullanıldığı sözcükler ilk sözcükleri olması muhtemeldir.Örn:Arabayla ilgili çok konuşulan bir yerde ilk kelimenin araba olması. Çocuğu farklı deneyimlerle karşılaştırmalıyız. Çünkü farklı bağlamlarla karşılaşsın leksikonlarında farklı sözcükler olsun.İhtiyacı olduğunda da o leksikondan çekebilsin 33 Levelt’ın (1999) modelinde konuşma üretiminin iki temel işlemleme bileşeninden birincisi olan dilbilimsel kodlamada öncelikle kavramsal hazırlık aşaması yer almaktadır. Bu aşamada konuşmacı bir ileti üretmektedir. Bu iletinin üretiminde konuşmacı sosyal becerisini kullanmakta, karşıdaki konuşulan kişiyle paylaşılan bilgiyi belirlemek için karşıdaki kişiye ilişkin bir “Zihin Kuramı (ZT)” üretmekte ve karşısında yer alan kişilerin ilgisini yeni veya ilgili olan bilgilere yöneltmektedir. 34 Tüm bu işlemleri gerçekleştirirken ise Levelt’in modelinde dairelerle gösterilen çeşitli türdeki bilgilere ilişkin depoları kullanmaktadır. Bu biçimde üretilen ileti kavramsal bir yapıdır ve dilde sözcüklerle ifade edilebilen kavramlardan oluşmaktadır. Tüm kavramların sözcüksel olmayabilir bu sebeple de söz öncesi ileti terimini iletinin bu özelliğini net bir biçimde ortaya koyan bir terim olarak kullanmıştır. 35 Modelde, kavramlardan oluşan söz öncesi iletinin üretimini dilbilgisel kodlama takip etmektedir. Bu aşamada iletide yer alan sözcüksel kavramlar bu kavramlara karşılık gelen leksikonda yer alan sözdizimsel sözcükleri yani zihinsel sözcük temsillerini etkinleştirmektedir. Sözcük seçiminin gerçekleşmesiyle iletide yer alan fikirlere ve anlamsal işlevlere karşılık gelen sözdizimsel çerçeve erişilebilir hâle gelmektedir. Konuşmacı dilbilgisel kodlama aşamasında bu bilgiyi uygun sözdizimsel çerçeveyi yani yüzey yapıyı oluşturmakta kullanmaktadır. 36 Levelt, konuşmacının leksikon temsilinin seçimini gerçekleştirmesiyle birlikte o temsile ait morfo-fonolojik kodlamasının da etkinleştiğini belirtmektedir. Böylelikle konuşmacının o temsilin fonolojik/fonetik sistem erişimi mümkün olmakta ve bu bileşim sözcüğün üretiminde temel teşkil ederek özellikle sözdizimsel bağlamda fonolojik biçimin seçilmesinde rol almaktadır. Fonetik kodlama aşamasında ise sözcüğün artiküle edilme aşamasına geçişten önce sözcük öbekleri, sözcükler, sözcüğün ezgi biçimi gibi depo bilgilerden de yararlanılır. 37 Modele göre konuşma üretiminin bir sonraki aşamasında, fonolojik kodlamada seçilen hecelerin her biri bir artikülasyon hareketini tetiklemeli ve böylelikle hecesel hareketlerin yer aldığı depoya erişim gerçekleşmelidir. Zaman zaman yeni veya yaygın olarak kullanılmayan hecelerin düzenlenmesi gerekse de konuşmacının çoğunlukla bu depoya otomatik/özdevimli üretim için başvurduğu düşünülmektedir. Fonetik kodlama bir ifadenin artiküle edilmesine dair planlamaların artan bir biçimde üretimini içermektedir. 38 Levelt’ın (1999) modeline göre konuşma üretiminin son aşaması artikülasyona ilişkin planlamaların vokal yol ve yapılar yardımıyla gerçekleştirilerek konuşmanın dışa vurumunun gerçekleşmesidir. Modelde konuşmanın dışavurumsal üretimi gerçekleştikten sonra konuşmacının hem sesli olarak ürettiği çıktıyı hem de içsel konuşmasını takip ettiği ve çıktının takip edilmesinde kullanılan sürecin diğer konuşmacıları dinlerken kullanılan algılama süreci ile aynı olduğu vurgulanmaktadır. Konuşma esnasında bir sorunun farkına varıldığında ise özellikle bu sorunun iletişimsel sonuçları olması durumunda konuşmanın durdurulabildiği ve sürecin yeniden başlatılarak düzeltilebildiği belirtilmektedir. 39 DIVA ve GODIVA konuşma edinimi ve üretimi modelleri DIVA ve GODIVA modelleri, konuşmayı ürettiğimizde beynin belirli bölgelerinde olup bitenleri yakalamak için tasarlanmış tamamlayıcı nöro-bilgisayarlı modellerdir. DIVA modeli (geliştirilecek iki modelden ilki), konuşmanın artikülasyonunda yer alan motor kontrol süreçlerine odaklanmak üzere tasarlanmıştır (Tourville ve Guenther, 2011), GODIVA modeli ise DIVA modeliyle arayüz oluşturur veya bağlantı kurar. soyut fonolojik temsilimizin daha sonra üretilen bir motor plana nasıl dönüştürülebileceğine odaklanır. (Bohland ve diğerleri, 2009). 40 41 Modelle İlgili Bazı Kavramlar Directions Into Velocities of Articulators. Konuştuğunuzda, artikülatörleriniz belirli yönlerde hareket eder (örneğin, [p] üretmek için dudaklarınızı kapatıp açarsınız). Hız(Velocity), hem artikülatörlerin hareket hızını hem de bu hareketin yönünü yakalar. Böylece DIVA modeli, konuşma üretilirken artikülatörlerin fiziksel hareketini (hızı ve yönü) tanımlamaya çalışır. 42 DIVA modeli motor eşdeğerliği olgusunu(motor equivalence), yani artikülatörlerin çeşitli hareketlerinin aynı akustik sonucu üretebileceği fikrini hesaba katar (Tourville ve Guenther, 2011). Bunu, konuştuğumuzda duyduklarımızın ve hissettiklerimizin konuşma üretimimizi nasıl yönlendirdiğini dikkate alarak yapar. 43 DIVA modelinin diğer bir özelliği de konuşma motor hareketinin kontrolünde ve yürütülmesinde geri bildirim ve ileri besleme sistemlerinin rolüdür. Ağzınızda diş plağı veya benzeri bir cihaz varken konuşmaya çalıştığınızda bu iki sistemin rolünü takdir edersiniz. Siz konuşurken, konuşma üretim sisteminiz amaçlanan akustik hedefi gerçekte üretilenle eşleştirecek şekilde ayarlanır. Modeller halen test edilmekte ve geliştirilmektedir (Bohland ve diğerleri, 2009). 44 Konuşma algısı, konuşma girdisi üzerinde seslerin ve hecelerin ayırt edilmesi veya tanımlanması ile konuşulan sözcüklerin tanınması gibi birçok farklı türde işlemi mümkün kılan, konuşma girdisinin sese dayalı bir temsilinin oluşturulmasını ifade eder. Konuşma pratiğinin önemi – bebeklik dönemindeki vokalizasyonlardan itibaren dilin ses sisteminin fonetik alt katmanıyla süregelen deneyim – fonolojik gelişimin çok önemli bir yönü olarak vurgulanır. Bebeklikten ergenliğe kadar konuşmanın motor kontrolünün gelişimi bireyin konuşma pratiğinde gittikçe yetişkin benzeri haline gelmesinde önemli bir etkendir. algılama üretimi -üretim algılamayı etkiler. 45 46 Motor öğrenmenin şema teorisi Motor kontrol ve öğrenmenin şema teorisi Schmidt (1975) tarafından geliştirilmiştir. Genel olarak motor kontrol ve öğrenmenin açıklanması önerilmiş olsa da kavram ve ilkeler konuşmaya da uygulanmıştır (Maas ve diğerleri, 2008; Schmidt ve Bjork, 1992). Kısaca, Schmidt (1975) motor hareketlerin öğrenildiği, hafızada saklandığı ve geri çağrıldığı kadar gerektiğinde değiştirildiği veya yaratıldığı fikrini açıklayan bir teori tanımladı. 47 Motor öğrenmenin, çocuklar eylemler ve sonuçlar arasındaki ilişkileri anladığında, belirli konuşma üretme hareketlerinin nasıl ses çıkardığını ve/veya nasıl hissettirdiğini öğrendiklerinde gerçekleştiği düşünülmektedir. Daha sonra bu ilişkilerle ilgili kurallar oluştururlar. Şemalar, belirli koşullar altında motor hareketlerin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin kararlara rehberlik eden kurallar dizisidir (Schmidt ve Lee, 2005). 48 Psikodilbilimsel konuşma işleme modeli (eğitim odaklı bir modeldir) Stackhouse ve Wells (1997), psikodilbilimsel bir kutu ve ok konuşma işleme modeli önerdiler. Modellerini algı (girdi) ile konuşmanın depolanması ve üretilmesi (çıktı) ile ilgili tüm süreçleri kapsayacak şekilde tasarladılar. Ayrıca SSD'li çocukların konuşma ve okuma-yazma becerilerine de uygulanmıştır. 49 WWW Speech proc,essiıng mode~ semantic repre.sentaıtion. - - - - - - - phonologicaıl ı---------NI motor 1 repr-ıe.s.e:ııtaıtion pr-ogıranı phoımlogical recog;ıııitio:n spe-ec:h/no:ıu.-speech lilmtor plannmg discrimiinatiolil periphernıl audirtory motor execl]tion proce---Ssıng Source: Frıom Clıildreıı 's Speeclı and Litemcy Di(fi,culties:.A Psycholirıguistic Fmmework (Hgııue 6. 3 on page 166 andAıppendi.x 4, p,. 350), by J. Stackhmıse and il Well.s, 1997. London, UK: Whun. Copyırigh t 50 © 1997 §ohn \ı\'iJey nd Sons. Bir çocuk bir ses duyduğunda, ses çevresel işitme sistemi (yani kulak) aracılığıyla girilir. Bir ses duyduktan sonra çocuğun ilk görevi duyduğu şeyin konuşma mı yoksa başka bir şey mi olduğunu (konuşma/konuşmama ayrımı) belirlemektir. Çocuk sesi konuşma olarak tanırsa, fonolojik tanıma modülü, konuşmanın tanıdık bir fonolojik sisteme (yani çocuğun bildiği konuşma diline) veya başka bir sisteme ait olup olmadığını belirlemek için kullanılır. Konuşma çocuğun fonolojik sistemiyle eşleşiyorsa (örneğin, kelime, dilde izin verilen fonemleri ve ses dizilerini içeriyorsa), o zaman kelime daha fazla işlenecektir. Kelime tanıdıksa, altta yatan soyut fonolojik temsil etkinleştirilecek, anlama erişilecek ve kelime tanınacaktır. Bir kelime üretmek için çocuk, kelimenin altında yatan temsile erişir ve onu çağırır. 51 Modelde gösterildiği gibi, bir çocuğun konuşmaya ilişkin sözcüksel temsilini oluşturan ana bileşenleri temsil etmek için üç kutu kullanılır: fonolojik temsil, Anlamsal(semantik) temsil ve soyut motor programı (abstract motor program). 52 Stackhouse ve Wells (1997) soyut temsillerin dilbilgisel ve ortografik (yazılı) temsiller gibi diğer unsurları da içerdiğini kabul etmektedir. Sözcük geri çağırıldıktan sonra, daha sonra yürütülen bir dizi motor hareketine (motor planlama olarak tanımladıkları şey aracılığıyla) dönüştürülür. Model üzerindeki oklar konuşmanın algılanması, depolanması ve üretilmesiyle ilgili süreçlerin yönünü gösterir. 53 Leksikal gelişim de eşit derecede önemlidir çünkü fonolojik bilgi leksikonda ortaya çıkar. Dinamik bir sistem içinde ilgili değişkenleri belirlemek genellikle zordur ve çocuğu bir sonraki aşamaya (beceriye) geçiren kontrol parametresinin hangi değişken olduğu her zaman açık değildir. Benzer şekilde dil gelişiminde de fonoloji, konuşma üretimi sırasında çocuğun algısal ve motor deneyimlerinin iç içe geçmesinden ortaya çıkar. Bununla birlikte, temsili durumlar bilişsel ve dilsel gelişimde büyük bir rol oynar ve konuşma gelişimi sırasında da çok önemlidir. (Spencer ve Schoner, 2003) LEKSİKON ? 54 Çocuğun dille ilgili deneyimlerinden fonolojik temsillerin ortaya çıkışının şematik gösterimi Gelişim boyunca, çevreden gelen konuşma girdisi güçlü bir dış bileşendir. Bu değişkenin konuşma algılama becerilerinin, konuşmanın motor kontrolü ve fonolojik gelişim için önemi büyüktür. Fonolojik gelişim, bu girdinin normal işitsel ve algısal işlenmesine bağlıdır. 55 Çocuğun Dil girdisi konuşmayla olan deneyimi Leksikonda semantik temsil Sözcüğü oluşturan Akustik depolama fonemlere ilişkin harekete dayalı skorlama Dilbilimsel birimlerin akustik- fonetik temsilleri Fonolojik temsil Rvachew & Brosseau-Lapré (2018) 56 B: Akustik depolama için bu bağlamda örnekler: Çocuğun annesi, babası veya ikizinin çocuğun ismini üretmesi C: Dilbilimsel birimlerin akustik-fonetik temsilleri için bu bağlamda örnek: F1-F2 değerlerinin dağılımından üretilen ünlü [u] D: örneğin babıldama deneyimleri E: CV pozisyonundaki bir üretim için S ve U üretimini planlama F: Leksikonda depolanan ‘Sue’ sözcüğünün semantik temsili G: Sözcüğün fonetik özellikleriyle çocuğun deneyimini yansıtan sözcük için ortaya çıkan bir fonolojik temsil, Sözcüğün çoklu alanlardaki temsilleri arasındaki bağlantılar ve bu sözcük ile fonolojik hiyerarşinin çoklu seviyelerinde leksikondaki diğerleri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar. 57 Akustik-fonetik temsil (C): çocuğun konuşma girdisiyle ilgili deneyiminden soyutlanır ve çeşitli bağlamlarda birçok farklı konuşmacı tarafından üretilseler bile çocuğun konuşma seslerini tanımasına yardımcı olur. Artikülatör-fonetik temsil (E): çocuğun seslerin artikülatör özellikleri hakkındaki bilgisini yansıtır ve konuşma çıktısının planlanmasına ve üretilmesine izin verir Fonolojik temsil (G) : Leksikonda genelleştirilmiş ve algısal ve artikülatör bilgiyle bağlantılı ses sistemi hakkındaki bilgileri yansıtır 58 59 DKT305 Konuşma Sesi Bozuklukları Hafta 4 ARTİKÜLASYON-FONOLOJİ İLİŞKİSİ 2024-2025 Güz Dönemi Öğretim Görevlisi Kübra İNAN Artikülasyon Konuşma seslerini üretmek için, larenks üzerindeki ses yolunda, dil, dudaklar, çene ve diğer konuşma organlarını (artikülatör) kullanarak ve hava akımına yön vererek yapılan bir takım fiziksel hareketlerdir. Hatırlatma Bebekler 6 ayda kendi ana dillerini algılıyor üretimin tamamlanması için belli bir sıralama vardır Fonolojik planlama Motor planlama motor programlama motor yürütme 2 Artikülasyon terimi genellikle bir kişinin konuşmasını tanımlamak için kullanılır. Örneğin Gülçin’in ebeveynleri onun artikülasyon becerileri konusunda endişeli. Taha, sesi tek başına doğru bir şekilde üretti, ancak sözcük bağlamlarında üretemedi. Mediha’nın konuşma anlaşılırlığı artikülasyon bozukluğu sebebiyle etkilendi. 3 Artikülasyon becerilerinin öğrenilmesi, artikülatörleri (bireysel seslerin oluşumunda önemli olan yapılar) kesin ve hızlı bir şekilde hareket ettirme yeteneğinin kademeli olarak kazanılmasını içeren gelişimsel bir süreçtir. Bu nedenle, artiküle etmek, belirli bir motor öğrenme türüdür. Çocuklar büyüdükçe belirli motor becerilerde daha usta hale geldikçe, artikülasyon becerileri de gelişir. Örneğin, 2 yaşındaki bir çocuktan 6 yaşındaki bir çocuktan aynı düzeyde ifade yeteneği bekleyemeyiz. 4 İkincisi, tanım, artikülasyondaki hataların, bu artikülatör süreçlerin nispeten periferal problemlerden kaynaklandığını öne sürer. Böylece, artikülasyonun planlanması ve yürütülmesinde yer alan çevresel motor süreçler bozulur; bireyin santral dil yetenekleri bozulmadan kalır. Özetle artikülasyon, esas olarak periferal motor süreçleri içeren, yavaş yavaş gelişen belirli bir motor beceridir. 5 İnsan ses yolu, öksürme ve geğirme de dahil olmak üzere çok çeşitli sesler üretme yeteneğine sahip olsa da, konuşma sesleri konuşma ile ilişkili oldukları için özel seslerdir. Konuşma sesleri, fiziksel ses gerçekliklerini temsil eder; artikülatör motor süreçlerin son ürünleridir. Bir artikülasyon testi bağlamında→ [s] Fonetikteki gösterim 6 Artikülasyon yeterliği Bireyin konuşmada yer alan organlarının ardışık, uyumlu hareketleriyle konuşma seslerinin doğru artiküle etme/sesletme, üretme becerisidir. Konuşma olarak sonuçlanan birbiriyle örtüşen hareketlerin planlama-programlama ve yürütücü işlevleri (artikülasyon eyleminin gerçekleşmesi) içeren motor süreçlerin tümünü ifade eder (Fey, 1992). Fonoloji Nedir? Sesbilgisi Dilbilimin bir alt dalıdır. Belli bir dile ait ses sistemini inceler. Bu seslerin zihinde nasıl organize olduğunu ve nasıl temsil edildiğini ele alır. Konuşma seslerinin artikülasyon biçimlerine ek olarak dilsel bir işlevi de vardır. Dilsel işlev, örneğin, uygun sözcükleri ve fonem kavramını üretmek için belirli ses birimlerinin nasıl düzenlenebileceğini ele alan kuralları içerir. Örneğin, "küp"nin /c/, /y/ ve /p/ olmak üzere üç fonemi vardır. /s/ → “s” fonemi anlamına gelir. 9 Fonolojik yeterlik Konuşma seslerini dil bağlamında kurallara uygun kullanmayı bilme becerisidir. Konuşma seslerinin belirli bir dilde anlam ayırt etmedeki zıtlık/karşıtlık işlevlerinin farkında olmak ve belirli bir dile özgü sesdizim kurallarına uygun kullanmayı bilmektir. Fonetik - Fonoloji Fonetik (Phonetics) Diller üstü bir yaklaşımla konuşmayı inceler. Konuşmada kullanılan seslerinin, seçil öğelerin nasıl üretildiği, sesletildiği, aktarıldığı, işitildiği, algılandığı ve akustik-fiziksel özellikleri açısından ele alır. Söyleyiş sesbilim/ artikülasyon fonetiği (articulatory phonetics): Konuşma organlarının davranışlarını inceleyerek konuşma seslerinin nasıl üretildiği ile ilgilenir. (Üretim) İşitim sesbilimi / işitsel fonetik (auditory phonetics): İşitme sisteminde konuşma seslerinin nasıl algılandığıyla ilgilenir. (Algılanma) Akustik fonetik (acoustic phonetics): Konuşma seslerinin frekans, şiddet, süre gibi özelliklerini inceler. (Aktarım) Konuşma sesleri veya fonetik varyasyonlar, belirli bir dil sistemine atıfta bulunulmadan incelenebilir. Fonemlerde durum böyle değildir. Fonem terimini kullanırken, yalnızca söz konusu sesin işlevine, yani belirli bir dildeki sözcük anlamındaki farklılıkları gösterme yeteneğine atıfta bulunuruz. Yalnızca bir sesle diğerinden farklılık gösteren iki sözcüğe minimal çiftler denir. Minimal çiftlere örnek olarak kuş-tuş verilebilir. 13 Fonoloji (Phonology) Konuşma seslerinin bir dilde anlam ayırt etme işleviyle nasıl kullanıldığını inceler. Karşıtlık işlevi açısından ele alır. Bir dile ait hece ve sözcüklerde dizim kuralları-parçasal ve parçalarüstü sesbirimlerin dağılım kurallarını inceler. Bilişsel-dilsel temsil, örtük bilgi düzeyi, beynimizde sistem nasıl düzenleniyor? sorusunu sorar. Karşıtlık işlevi için C:\Users\Mehmet Hanefi Bulduk\Desktop\DKT.rar\Geçmiş Dönemler\2.Sınıf\2.Dönem\Fonoloji Fonetik - Fonoloji 15 Bu terimler klinik karar verme sürecimizle nasıl ilişkilidir? 16 Artikülasyon motor süreçlerinin son ürünleri olarak konuşma sesleri, bir kişinin bir artikülasyon testinde veya spontan konuşma örneğinde gerçek üretimlerini yakalamak için fonetik transkripsiyon kullandığımızda tanımladığımız birimlerdir. Konuşma sesleri ve konuşma sesi hataları, artikülatör sapmalarla ilgilidir. Peki çocuğun kas, kaş ve kaç için aynı şeyi söylediğini fark edersek? Klinik Not: Bazen çocuk fonetik bilgi veya fonolojik bilgi problemli olabilir. Dilde başka bir sese denk geliyorsa hem fonolojik hem de fonetik yaklaşımla çalışmak iyi sonuç verir. Örn: Çocuğa terapi seansında "Kasların(aslında kaşı ifade ediyoruz) ne güzelmiş" diyip. Çocuktan geri dönüt bekliyoruz 17 Çocuk, bu kelimeler arasındaki farklılıkları belirtmek için gerekli fonemik kontrastları kullanmamaktadır. Hem dinleyici hem de konuşmacı, kulağa aynı geldiği için muhtemelen bu kelimeler arasında ayrım yapamayacaklardır. Çocuğun fonem sistemini, çocuğun sözcük anlamlarını oluşturmak ve ayırt etmek için fonemleri kullanma yeteneğini analiz etmiş oluyoruz. Bu, çocuğun konuşması boyunca tutarlı bir şekilde ortaya çıkarsa, çocuğun ses sisteminin sınırlı olduğu sonucuna varabiliriz, yani normla karşılaştırıldığında kısıtlıdır. 18 FONEM KONUŞMA SESİ(Fonetik) Bir dildeki diğer birimlerle Ses birimlerinin gerçekleşmeleri; birleştirildiğinde sözcük anlamlarını alofonik varyasyonlar veya fonetik oluşturabilen ve aralarında ayrım varyasyonlar olarak adlandırılan yapabilen en küçük birim. Dil birimi, soyut Somut, üretilen, iletilen ve algılanan Belirli bir dil sistemine atıfta Belirli bir dil sistemine atıfta bulunmak için kullanılır bulunmadan incelenebilir Fonolojiye ait temel birim Fonetiğe ait temel birim /…/ […] 19 Çeşitli çalışmalar, gecikmiş fonolojik gelişimin, gecikmiş sözcük edinim gelişimi ve dilbilgisel gelişim ile aynı anda meydana geldiğini belgelemiştir. Fonolojik ve dilbilgisel kazanım arasındaki doğrudan ilişki belirsizliğini korusa da, bu alanlar arasında kesinlikle karşılıklı etkileşimler vardır. KLİNİK ETKİSİ????? (örneğin, Cummings, 2009; Edwards, Beckman ve Munson, 2004; Edwards, Fox ve Rogers, 2002; Morrisette ve Gierut, 2002; Mortimer, 2007; Munson, Edwards ve Beckman, 2005a; Roberts, 2005; Storkel, 2001, 2003, 2004; Storkel & Rogers, 2000) 20 Fonolojik bozukluğu olan bir çocuğun değerlendirilmesi, çocuğun anlamı ayırt etmek için kullandığı tüm fonemler hakkında bilgi toplamayı içerir - fonemik envanter. Fonemik envanter, bir kişi tarafından karşıtlık işlevi ile kullanılan fonemlerin repertuarıdır. 21 Ek olarak, bu ses birimlerinin sözcükteki konumunu (kelimenin başında, ortasında veya sonunda) inceleyerek çocuğun fonotaktiğini analiz edebiliriz. Fonem sistemlerinin organizasyonunda zorluk çeken çocuklar, anadiline özgü olan fonotaktiği fark etmeyebilirler. Konuşmaları fonotaktik kısıtlamaları gösterebilir; başka bir deyişle, fonem kullanımı kısıtlanmıştır, bu nedenle fonemler olası tüm sözcük konumlarında kullanılmaz. Fonotaktik analiz CVC Fonetik Çözümleme Konuşma seslerinin belirli ayırıcı özelliklerini dilden bağımsız inceler. Uluslararası Sesçil Alfabe (International Phonetic Alphabet-IPA)’de gösterildiği üzere konuşma sesleri sesletim yeri, biçimi ve ötümlülük özellikleri açısından sınıflandırılır. https://www.ipachart.com/ Fonolojik Çözümleme Konuşmada kullanılan seslerin dilin “anlam veya mesaj aktarma” işlevlerine dayalı işleyişini ortaya koyar. /t/, /p/, /o/ nasıl bir araya gelebilir, anlamlı bir sözcük oluşabilir. Konuşma sesleri Türkçe’deki dağılımları bulunabilecekleri bağlamlar sınırlılıkları seslerin birleşimindeki kurallar açısından betimlenebilir. Her dilin kendine özgü fonolojik kuralları vardır. Evrensel özellikler ve dillerin yapısından kaynaklanan (dile-özgü) özellikler Her dilde ses düşmesi, ses ekleme, ünlü/ünsüz uyumu olabilir. Ancak hangi seslerin bu kurallara tabi olduğu dile özgüdür. Bir artikülasyon bozukluğu ile fonolojik bir bozukluk arasındaki ayrım önemini korumaktadır. Tanı ve müdahale prosedürlerine uygulanabilir. Bu nedenle, periferik motor süreçlerin bozulduğu artikülasyon bozuklukları ile fonolojik sistemin organizasyonu ve işlevinin bozulduğu fonolojik bozukluklar arasında bir ayrım yapılır. Bu tanımlama sorunsuz değildir; Artikülasyonu fonolojik zorluklardan ayırmak klinik olarak bir ya/ya da önermesi değildir. 30 Çoğu zaman, bir çocuk her iki bozukluğun özelliklerini de sergiliyor gibi görünecektir. Artikülasyon ve fonolojik bozukluk arasındaki bu ayrım zaman zaman belirsiz kalabilse de, bunları birbirinden ayırmaya yönelik sistematik bir girişim, klinik karar vermenin önemli bir yönüdür. 31 Artikülasyon Bozukluğu Konuşma seslerini artiküle etmede yetersizlik, motor bileşeni içeren iletişim-konuşma güçlüğü olarak ele alınır. Bu durumda bozuklukların temeli sesçil (fonetik) ve artikülasyon düzeyindedir, güçlük seslerin nasıl üretildiği ile ilgilidir. Sebepleri 1. İşitme engeli 2. Dudak damak yarıklıkları ve kraniofasiyal anomaliler 3. Serebral Palsi Dizartri 4. Diğer yapısal anomaliler (maloklüzyon, ankiloglossi) 5. İşlevsel artikülasyon bozukluğu İşlevsel artikülasyon bozukluğu İsim Sorun IPA sembolü Interdental Lisp Diş arası sesletim [θ, ð/] Dental Lisp Dişsil sesletim [t̪, d̪ ] Lateral Lisp Medial X Lateral [ɬ, ɮ] FSNE Anormal VF açılma [s̃, z̃ ]!!!!!! [r] Akıcıların farklılaşması [l, j] Konuşma anlaşılırlığı çok etkilenmemektedir. Artikülasyon Bozukluğu tahmin edilebilir Fonolojik Bozukluklar Fonolojik bozukluklar dilin kendine özgü dilbilgisi kurallarının temelini oluşturan konuşma seslerinin nasıl organize olduğu bilgisini edinme güçlüğüdür (Topbaş, 2005). Konuşma seslerinin bir dildeki görevleri ile ilgili bilginin bilişsel olarak zihinsel sözlükte saklanması, temsil edilmesi ya da erişilmesi ve çağrılması ile ilgili sorunlar olarak ele alınır. Hedef dilin ses sistemine ilişkin içselleşmiş bilginin kazanılamamasıdır. Sesbirimlerin anlam ayırt etmedeki zıtlık/karşıtlık işlevleri Hece ve sözcüklerde dizim kuralları (nerede, nasıl bulunabilecekleri, dağılım kuralları) Anadilin seslerini üretmede ve kullanmada zorluk Pek çok sesin bir arada etkilenmesi sonucunda anlaşılırlığın orta veya düşük olması Kendini konuşma seslerinin edinimi sürecinde gösterme Çoğunlukla nedeni belirsiz, yapısal bir sorun yok Fonemleri edinimi göreli olarak uzun sürmese veya çocuk halihazırda hedef sesi üretebiliyor olsa da bu seslerin doğal konuşma sırasında kullanımı ile ilgili uzun süreli terapiler gerektirebilir. Klinik Not:Aileye "Çocuğunuzun harfleri söylemesi için dilinde damağında herhangi bir problem yok" Not:Fonolojik bozuklukta ileri seviyedekinde yeni bir dil öğreniyormuş gibi olur çünkü çocuğun dil sistemini çözmemiz gerek ve kendi dil sistemimize entegre etmeliyiz. 6 yaşında birinci sınıf öğrencisi olan Nagihan, sınıf öğretmeni tarafından DKT’ye yönlendirildi. Öğretmen, Nagihan’ın konuşmasının oldukça anlaşılır olmasına rağmen, sınıfta fark ettiği dil konuşma problemlerinden endişe duyduğunu söyledi. İkinci endişesi, bu zorlukların Nagihan’ın ortaya çıkan okuryazarlık becerilerini etkileyebileceğiydi. Öğretmene göre, Nagihan, okuma görevleri ile ilerledikçe, belirli sesler ve sözcükler arasında ayrım yapmakta güçlük çekiyordu. Artikülasyon testi ve spontan konuşma örneği: Nagihan’ın s-üretimlerinde güçlükleri vardı. Bir kelimenin veya hecenin sonundaki [s] her zaman silinirdi. Bir sözcüğün veya hecenin başında [s], [ʃ] olarak üretildi. DKT diğer sözcükleri analiz ettiğinde, Nagihan’ın [s] üretebildiğini, ancak farklı bağlamda üretemediğini gözlemledi.. /s/ ve /ʃ/ içeren minimal çiftlerin test edilmesi, Nagihan’ın iki sesin fonemik değerlerini ayırt etmekte zorluk çektiğini ortaya çıkardı. Fonemik 36 Şengül (6) , dil konuşma kliniğinde değerlendirme seansına gidiyor. Ailesi, [s] üretememesi konusunda endişeli. Spontan bir konuşma örneğinin analizine ve bir standart artikülasyon testine dayanarak, Şengül’ün üretimler sırasında dilinin çok ileride olması nedeniyle, tüm durumlarda [s] ve [z]'yi yanlış ürettiği gözleniyor. Şengül’ün, hatalı üretimlerini [s] ve [z] ‘nın doğru üretimlerinden ayırt edebildiği tespit ediliyor. Başka hiçbir konuşma sesi hatalı bulunmuyor ve dil becerileri normal sınırlar içinde bulunuyor. Şengül, hatalı üretimlerini [s] ve [z]'nin yer aldığı her pozisyonda gerçekleştiriyor. Bu bize gösteriyor ki, /s/ ve /z/'nin dil sistemi içindeki organizasyonunu anlamış. Klinisyen, bu çocuğun yalnızca konuşma seslerinin ( [s] ve [z] ) motor üretim düzeyiyle ilgili güçlükler yaşadığını, oysa sesbirim işlevlerinin anlaşılmış olduğunu varsaymıştır. Fonetik 37 DKT305 Konuşma Sesi Bozuklukları Hafta 5 NORMAL FONOLOJİK GELİŞİM Öğretim Görevlisi Kübra İNAN Fonolojik gelişim Anadilinin ses karşıtlık sistemini algılama ve üretme yeteneğidir. Dil sistemi içinde konuşma sesi biçiminin ve işlevinin edinilmesini ifade eder. Dil gelişimiyle konuşma sesi gelişimi birbiriyle girift şekilde ilerler. Terapiste Not:Aile KSB şikayetiyle geliyor. Ama çocukta dil gelişiminde problemi var. Aileye şöyle diyebiliriz. Dil gelişimi bir bardak olsun. Bardak dolmaya başlıyor. İlk aşamada alıcı dil dediğimiz ilk aşama bardak bir süre alıcı dille dolduktan sonra ifade edici dil gelişmeye başlıyor(normalde ikisi bir gelişir.). Ve bardağı ifade edici dil doldurmaya başlıyor. Belli bir süre sonra bardak dolup taşıyor. O taşan da seslerin doğruluğunu ifade ediyor. Çocuğun dildeki genel gelişimine karmaşık bir şekilde bağlı olan işlevsel bir ses sisteminin edinilmesini ifade eder. Çeşitli sesler üretmeyi öğrenmek, anlam farklılıkları taşıyan sesler arasındaki karşıtlıkları öğrenmekle aynı şey değildir. Dilin diğer yönlerinden anlamlı bir şekilde ayrılamaz; bir çocuğun toplam dil edinme sürecinin ayrılmaz bir parçasını temsil eder. Hazırbulunuşluk Hazır bulunuşluk kavramı çocuğun yeni bir şey öğrenmek ya da deneyimlerden yararlanmak için mental anlamda ne kadar hazır olduğunu, olgunlaşma seviyesini gösteren bir terimdir. Örneğin okuma hazırbulunuşluğu gösteren bir kişi başarılı bir okuma gerçekleştirmek için belli becerilere sahip olacaktır. Hazırbulunuşluk bir yetişkin gibi kompleks becerileri kullanarak konuşma sürecinde de geçerlidir. Fonolojik sistemin aşamalı olarak gelişmesi ile ilgili DKT’ler tarafından da kullanılan bir terimdir. 5 Konuşma algısı Çocuklar erken yaşta ses karşıtlık sistemini algılayabilir. Aslında bunu birçok sözcüğü doğru bir şekilde üretmeden önce de yapabilirler. Örneğin 10 aylık bebeğiyle oynayan bir anne, ‘Dede nerde?’ dediğinde bebek dedesine bakarken, ‘Nene nerde?’ dediğinde odada olmayan nenesini aramaya başlar. Bebek baba ve mama arasıdaki ayrımı tanıyabilir Diğer karşıtlıklar ötümlü-ötümsüz ayrımı bir ünsüzün varlığı ya da yokluğu ünlüler arasındaki farklar 7 Konuşma üretimi Bebekler konuşma girişiminde bulunana kadar zihinlerinde depolanmış bir ses karşıtlık sistemi hakkında çok miktarda bilgiye sahiptirler. Konuşmaya başladıklarında, konuşma kalıplarının yetişkin konuşmasıyla aynı değil, çocuksu olduğu yaygın bir bilgidir. Bununla birlikte dilbilimciler çocukların üretim hatalarının rastgele basit hatalar olmadığını belirlemişlerdir. Rastgelelikten uzak,düzenli ve tahmin edilebilir yetişkin benzeri olmayan konuşma paternleri Dilbilimciler tarafından yapılan fonolojik hataların keşfi + DKTlerin fonolojik sistemi değerlendirmesi. Çocuklar artık bireysel seslerle 'hata' yapan kişiler olarak değil ses sistemleri içinde tahmin edilebilir çocuksu basitleştirmeler yapıyor olarak görülmeye başlandı. Ünlüleri de karıştıran fonolojik bozukluğa sahip çok çocuk olmasına rağmen, yetişkin konuşmasından sapmaların çoğu, ünsüzleri içerir. Fonolojik sistemdeki güçlükler sebebiyle zor anlaşılan ya da hiç anlaşılamayan çocuklar genellikle diğer açılardan oldukça normal gelişime sahiptirler ve ciddi fiziksel bir sorunları yoktur. Gramatik gelişimleri diğer çocuklara göre daha yavaş olabilir. Bazen yetişkinler için çocuğun yalnızca ses paternleri ile mi ilgili yoksa hem ses paternleri hem gramatik kurallar ile mi ilgili sorun yaşadığını belirlemek zordur. Günümüze kadar gelen çalışmalar göstermiştir ki 4 yaş civarında anlaşılır bir konuşmaya sahip olmayı engelleyen mekanizma ve normal dil konuşma gelişimi hakkında daha çok bilgiye ihtiyaç vardır. Erken Kapasiteler Yaşamın ilk 18 ayında Doğumdan itibaren Deneyimleyen Dinleyici olarak biçim ve işlevi bir olarak çocuk çocuk araya getirmek Dikkat, göze Kendi annesinin çarpan algısal sesine ve kendi Ses yüksekliği seviyeleri olaylar tarafından ana diline daha çok karşılaştırıldığında, çocuklar yetişkinlere çekilir: ilgi gösterir. göre daha yüksek subglottal basınç Hareketli yüzler değerlerine sahiptir. ve sesler Seslemeler yapan Sese etkili bir çocuk Emme pedi şekilde yanıt verir Ağlar (nefes almayı İletişim kuran ve nefes verirken Refleksif ve vejetatif olarak çocuk seslendirmeyi Fizyolojik kontrol eder) Vocal processlerin orantısız büyüklüğü ihtiyaçları ve Larinksin yüksek pozisyonu (ünlü genel duygu üretimini engelleyici) tonunu ifade eder /i/ ve /u/ üretimi sırasında larinksin mobilizasyonu 2 aydan itibaren Deneyimleyen Dinleyici olarak olarak çocuk çocuk Nesnelere seçici Basit hece olarak çiftlerinde Ünlü benzeri sesler, ilgilenmeye ünsüzleri ayırt ağzın arka kısmında başlar. Efor göstererek eder üretilen ünsüz hırıltı benzeri sesler çıkarır Seslemeler yapan sesler (başını dik çocuk İletişim kuran tutarak) Ünlüler üretir; olarak çocuk kendi Vejetatif sesler Gülümseme, repertuarındaki kaybolmaya başlar kaşlarını çatma: ünlüleri taklit eder; Sosyal tepkiler konuşmada sıra alır 4 aydan itibaren Deneyimleyen olarak çocuk Dinleyici olarak çocuk Seste ve perdede Nesneleri tanır Bebeğe yönelik aşırı varyasyonlar (esas olarak konuşmayı tercih harekete dayalı) eder üretir. Eyleme geçen çocuk Seslemeler yapan Nesneleri çocuk Dil yüksekliği ve keşfeder (sırayla Vokal aralığını bakar, ağzına keşfeder konumunda daha alır, dokunur) (ciyaklamalar, bağırmalar, fazla çeşitlilik hırlamalar, fısıltılar) gösterir. İlk Gelişmeler 6. aydan Babıldama – Çeşitlendirilmiş itibaren Babıldama Deneyimleyen Sözcük anlama Dinleyici olarak Başında, babıldama kendini olarak çocuk göstermeye çocuk uyarıcı bir şekilde kullanılır; Dikkat daha başlar (ilk başta Kendi dilini yetişkinlerle iletişim kurmak istemli ve sadece dinlemeyi tercih için kullanılmaz. esnek hale bağlamda) eder (prozodi gelir temelli) Bu aşamanın sonuna doğru, Seslemeler yetişkinlerle yapılan taklit yapan çocuk oyunlarında babıldama Konuşma kullanılabilir. benzeri heceler Bu, önemli bir kilometre üretir (ritmik taşıdır. çene hareketi) Bir Araya Getirme 9-12 ay arası Deneyimleyen Dinleyici olarak Önde üretilen ünlüler daha olarak çocuk çocuk fazla Ortak dikkat Artık çevresel dilde Açık heceler V, CV, VCV, CVCV gelişimi olmayan ünsüz karşıtlıkları ayırt daha fazla İletişim kuran Sesleme çabasını, etmiyor Kullanılan ünsüzlerin çeşitliliği olarak çocuk: odağı ile ilgili ve hece yapısı çeşitliliği de dil Kasıtlı olarak gösterir. Seslemeler yapan iletişim kurar çocuk gelişiminin olumlu 'Gösterir', ‘işaret Bilinen sözcük öncüllerinden eder’, 'verir' biçimlerine yanıt Jargon aşaması – Jestlerin de Mış gibi yapma verir (bağlam dışı eylemleri İlk sözcükler öncesi olsa bile) başlangıcı gerçekleştirir. Motherese talk/ prozodi Bir dizi babıldama Sözcüklerden önceki son ay modeli geliştirir “Faz kayması”: temsil, kasıtlı iletişim, fonetik kapasite İlk 50 sözcük üretimi- DİL KULLANIMINA GEÇİŞ tutarsız üretimlerden 12 ile 18 ay arasında tutarlı üretimlere geçiş TEMSİL ÖNKOŞULLARI 50 sözcük üretimine FONETİK mış gibi oyunlarında PRAGMATİK yer alır ÖNKOŞULLAR ÖNKOŞULLAR rağmen 200 sözcük Tutarlı üretim anlayabilirler. Bilişsel ve İletişim kurmak için kontrolünü sağlar 'Temsilci' nesneler seslemeler kullanır motor yeterliliklere ek kullanır olarak çevre de önemli (semboller) REFERANS İÇİN DİL rol oynar. KULLANIMI Sözcüklerin kategorilere atıfta Bireysel yaşantıların bulunduğunu anlar Sözcükleri sembol önemi olarak kullanır 18- 24 ay İkili ifadelerle birlikte %70 doğru ünsüz üretimi Fonetik envanterinde olan sesleri içeren sözcükleri daha fazla üretme eğilimi (üretim seçimi ve kaçınma ) Belirli sesler, hece yapıları, ses sınıfları veya özellikleri seçilebilir Edinilen sesler önce başlangıç konumunda görülür. Bilabial patlamalı ve nazal sesler önce edinilir. 24 ay- 5 yaş (okul öncesi) Fonolojik sistemdeki en büyük büyüme gerçekleşir. Bu diğer dil alanlarındaki gelişme ile de ilişkilidir. İki sözcüklük ifadelerin üretilmesiyle, çocuk belirli anlamsal ilişkileri ifade etme dönemine girmiştir Sözdizimsel gelişim:Sözcükleri/sesleri nasıl dizdiği becerisi Topbaş (2004/2005) 2-8 yaş arası 735 çocuk Ege, Acarlar ve Turan (2004) 2-12 yaş arası 2568 çocuk Sesbirimlerin edinimi aşağıdaki sırayı izlemektedir. Nazal sesler – patlamalı durak sesler – akıcı-daralmalı sesler – yan daralmalı sesler – durak sürtünmeli sesler – sürtünmeli – tek vuruşlu /ɾ/ 3 yaşına kadar tüm ünlü seslerin edinimi beklenir. Doğal gelişim süreci yaklaşık 4-5 yaşlarında tamamlanır ve bu süreçte çocuklar pek çok hata yaparak yetişkin dil düzeyine ulaşır. Kedilerine özgü ve sistematik bu hatalar/basitleştirmeler fonolojik işlemler olarak adlandırılır. Fonolojik İşlemler Ne Zaman Normal Bir Süreç Olarak Düşünülür? Tıpkı emeklemenin normal olması gibi, işlemler de çok normaldir. 10 aylık bir bebeğin emekleyerek bir yerden bir yere gitmesi normaldir. Bununla birlikte çocuk 3 yaşında yürümüyor ve hala her yere emekleyerek gidiyorsa anormal olarak değerlendirilir. Benzer olarak belli yaşlarda belli işlemlerin görülmesi normaldir fakat bu hatalar çocuk büyüdüğünde kalıcı hale gelirse anormal olarak değerlendirilir. 25 Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 1) Hece Yitimi Vurgulu veya vurgusuz bir sözcüğü oluşturan hecelerden birinin söylenmemesi tɛlɛfon → tɛfon Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 2) Ünsüz Düşmesi Hece başı veya sonunda bir sözcüğü oluşturan ünsüzlerden birinin söylenmemesi, düşürülmesidir. Ünsüzündüşmesi sözcüğün hece yapısında değişimlere neden olur. Sözcük içinde genizsiler ve en sık da akıcılar düştüğünde kendilerinden önce gelen ünlülerin çoğunlukla uzatıldığı gözlenir. ʃıʃmʌn → ʃıʃʌn ʌkʃʌm → ʌʃʌm sʌbun → saʌbu kʌmjon→kʌjon Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 3) Ünsüz Öbeği Daralması Sözcük başında (dilimize dahil olan yabancı sözcüklerde) veya sözcük sonunda ünsüz öbeklerinde bir veya ikisinin söylenmemesi. Ünsüz öbeklerinden akıcılar silindiğinde kendinden önce gelen ünsüzün süresi uzatılabilir. tyrc → tyc flyt → fyt Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 4) Benzeşim İşlemleri Sözcük içindeki ünlü veya ünsüzler birbirine benzetilebilir. İleri veya geri dönük olarak sınıflandırılabilir. İleriye Dönük Benzeşim Geriye Dönük Benzeşim Sözcüğü oluşturan ünsüzlerden Sözcüğü oluşturan ünsüzlerden birinin kendisinden sonra gelen birinin kendisinden önce gelen diğer ünsüzlerden birini veya diğer ünsüzlerden birini veya birkaçını etkileyerek kendisine birkaçını etkileyerek kendisine benzetmesi benzetmesi Velar, alveolar, bilabial ve nazal sesler birbirine benzeyebilir. kʌpw → kʌkw portʌkʌɫ → popʌpʌy pʌrmʌk → kʌrmʌk bɛbɛk→ bɛbɛp top → pop bɛn → mɛn sʌʌt →tʌʌt Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 5) Seslerin Yer Değiştirmesi Sözcüğü oluşturan ünsüzlerin (veya hecelerin) birbirleriyle yer değiştirmesi Bitişik sesler: ʃɛmsıjɛ–> ʃɛsmıjɛ ʃʌpkʌ → şʌkpʌ kıtʌp→ kıpʌt Uzak sesler: sıfon → fıson rɛtʃɛl → letʃɛr Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 5) Önleştirme Ünsüzlerin doğru artikülasyon yerinin değil, ağız içinde daha önde olan başka artikülasyon yerinin kullanılması En sık velar sesler etkilenir. ( Alofon üretimler hariç ! ) ɟɛl → dɛl kuʃ → tuʃ ʃıʃɛ → sısɛ ʒılɛt → sıjɛt tʃodʒuk → sozuk Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 6) Duraklaştırma Durak Sürtünmelilerin Sürtünmelilerin Duraklaştırılması Duraklaştırılması Sürtünmeli seslerin Durak-sürtünmeli ʒ ʒ artikülasyon yerini seslerin sürtünmeli koruyarak özelliklerini sürtünmeli özelliğini kaybedip durak kaybedip durak özelliklerini özelliği kazanması koruması fʌrɛ → pʌrɛ tʃodʒuk → doduk su → du dʒʌmı → dʌmı tʃıtʃɛk→ dıdɛk Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 7) Sürtünmelileştirme Durak- sürtünmeli seslerin durak özelliğini kaybedip sürtünmeli özelliklerini koruması ʌ:tʃ → ʌ:ʃ bwtʃʌk → bwʃʌk Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 8) Ötümlüleştirme/ötümsüzleştirme Ötümsüz bir sesin hece başında belli bir bağlamda ya da hep aynı bağlamda (genelde sözcük başında) ötümlüleşmesi; ötümlü bir sesin belli bir bağlamda ya da hep aynı bağlamda (genelde sözcük sonunda) ötümsüz sese dönüşmesi kwz –> kws top –> dop zaten –> saten Türkçe’de Gelişimsel Fonolojik İşlemler 9) Akıcıların Değiştirilmesi Akıcıların Birbiri Yerine Akıcıların ünlüleşmesi Kullanılması /l/, /y/,/r/ /l/, /y/,/r/ nın ryjʌ → lyjʌ atılarak/silinerek ʌjʌk → ʌɫʌk kendilerinden önce ʌrw → ʌlw gelen ünlünün süresinin uzatılması arw → ʌjw ʌrʌbʌ → ʌ:bʌ sʌɫw → sʌjw kʌr → kʌ: Türkçe’de Normal Gelişimde Az Rastlanan Fakat Tutarlı İşlemler 1) Artlaştırma Ünsüzlerin artikülasyon sürecinde ağız içinde daha arkada olan başka artikülasyon yerinin kullanılmasıdır En sık yumuşak damağa artlaştırma gözlenir. Damaksallaştırma da bir artlaştırma işlemidir. Yumuşak Damağa Damaksallaştırma Artlaştırma tɛl → kɛl su → ʃu ʃ tuş –>kuş buz → buʒ ʒ Türkçe’de Normal Gelişimde Az Rastlanan Fakat Tutarlı İşlemler 2) Durak Sürtünmelileştirme Sürtünmelilere durak özelliği de eklenerek durak sürtünmeli seslere dönüşmesi su → tʃu ʃıʃɛ→ tʃıtʃɛ sen → çen Türkçe’de Normal Gelişimde Az Rastlanan Fakat Tutarlı İşlemler 3) Akıcıların Duraklaştırılması Akıcı ünsüzlerin yerine bir durak ünsüzün kullanılması lımon → dımon rʌj → dʌj Türkçe’de Normal Gelişimde Az Rastlanan Fakat Tutarlı İşlemler 4) Akıcıların Sürtünmeliye Dönüştürülmesi /r/, /l/,/j/ ünsüzlerinin sürtünmeli olarak kullanılması kʌr → kʌs rʌj → sʌj pʌrʌ → pʌvʌ Türkçe’de Normal Gelişimde Az Rastlanan Fakat Tutarlı İşlemler 5) Ünlü ekleme Ünsüz öbeklerinin arasına ve/veya iki ünsüzün yan yana geldiği sözcüklerde araya ünlü ekleme Türkçe’de yabancı dilden giren sözcüklerde sözcük başındaki ünsüz öbekleri için normal! hortɫʌk → horutɫʌk gırtlak→gırıtlak Gelişimsel Olmayan İşlemler Genizsileştirme Sürtünmelilerin Genizsileştirilmesi /f,v,s,z, ʃ,ʒ/ seslerinin üretimi sırasında genizsi kaçak olması fʌrɛ → f ̃ʌrɛ Sistematik Ses Tercihi Daha önce bahsedilen fonolojik işlemlerden birisini kullanmadan sürekli bir sesin yerine başka bir sesin konması (sesi başkalaştırma) Ön ünlülerden önce /d/ kullanma Çocuğa özgüdür. Belli değildir. Gelişimsel Olmayan İşlemler Gırtlak Seslerine Dönüştürme Gırtlak Durak Seslerine Dönüştürme Çeşitli ünsüzler yerine gırtlak durak seslerinin kullanılması Gırtlak Sürtünmeliye Dönüştürme /h/’laştırma Tüm ünsüzler yerine olabilir. ʃıʃɛ → hıhɛ Gelişimsel Olmayan İşlemler Ünsüz Ses Ekleme Sözcük başında ve/veya iki ünsüzün yan yana geldiği sözcüklerde veya herhangi diğer durumda araya gelişigüzel bir ünsüz sesin eklenmesi ʃʌpkʌ → ʃʌpʃkʌ https://www.youtube.com/shorts/MrgnAgE9NIQ https://www.youtube.com/shorts/sTzg9mtGNSI https://www.instagram.com/p/B69FtX1lzjS/ https://www.instagram.com/p/B-VEB8nHZG2/ https://www.instagram.com/p/CjIpCkSLgUX/ https://www.instagram.com/p/CgFKrQeFNts/ 44 Fonolojik İşlemler Yaş Örnek Üretim Gelişimde Az Rastlanan Durak Sürtünmelileştirme 2;6 toprʌk → torpʌk Gelişimde Az Rastlanan Artlaştırma 2;6 ɛbɛɟymɛdʒı → ɛbɛdymɛdʒı Gelişimsel Sürtünmelileştirme 2;6 otobys –> otosys / ototys Gelişimsel tımsʌh → tımsʌ Seslerin Yerini Değiştirme 2;6 dolʌp → ɡolʌp Gelişimsel Hece Yitimi 3;0 kʌswrgʌ → kʌʃwrgʌ Gelişimsel Ünsüz Düşmesi 3;6 bʌdʒʌk → bʌʒʌk Gelişimsel Ünsüz Öbeği Daralması 5;0 tʌtıl → dʌdıl Gelişimsel Akıcıların Yer Değiştirmesi 5;6 dydyc –> tytyc Gelişimsel Önleştirme 3;0 pınokjo → piyo grʌm → gʌm Gelişimsel Benzeşim işlemleri 3;6 lɛjlʌk → lɛrlʌk Gelişimsel Duraklaştırma 3;6 ʃɛcɛr → tʃɛcɛr Gelişimsel Ötümlüleştirme / 3;6 kʌftʌn → kʌptʌn ötümsüzleştirme Gelişimsel Damaksallaştırma 3;0 45 Fonolojik İşlemler Yaş Örnek Üretim Durak Sürtünmelileştirme 2;6 Gelişimde Az Rastlanan ʃɛcɛr → tʃɛcɛr Artlaştırma 2;6 Gelişimde Az Rastlanan dolʌp → ɡolʌp Sürtünmelileştirme 2;6 Gelişimsel bʌdʒʌk → bʌʒʌk Seslerin Yerini Değiştirme 2;6 Gelişimsel toprʌk → torpʌk Hece Yitimi 3;0 Gelişimsel pınokjo → piyo Ünsüz Düşmesi 3;6 Gelişimsel tımsʌh → tımsʌ Ünsüz Öbeği Daralması 5;0 Gelişimsel grʌm → gʌm Akıcıların Yer Değiştirmesi 5;6 Gelişimsel lɛjlʌk → lɛrlʌk Önleştirme 3;0 Gelişimsel ɛbɛɟymɛdʒı → ɛbɛdymɛdʒı Benzeşim işlemleri 3;6 Gelişimsel otobys –> otosys / ototys Duraklaştırma 3;6 Gelişimsel kʌftʌn → kʌptʌn Ötümlüleştirme / 3;6 Gelişimsel tʌtıl → dʌdıl ötümsüzleştirme dydyc –> tytyc Damaksallaştırma 3;0 Gelişimsel kʌswrgʌ → kʌʃwrgʌ 5 yaş + (Okul Çağı) Fonolojik gelişimleri neredeyse tamamlanmış olmasına rağmen, bu sistem şimdi çok daha fazla ve farklı bağlamlara, sözcüklere ve durumlara uyarlanmalıdır. Bir çocuğun beşinci doğum günü civarında, ifade edici sözcük dağarcığı yaklaşık 2.200 sözcüğe genişler ve alıcı sözcük dağarcığında yaklaşık 9.600 sözcük bulunur Ünsüz kümelerinin doğru kullanımında hala zorluklar görülebilir. Fonemik envanter gelişirken okuma-yazmanın sürece dahil olması, çocuğun becerilerini farklı bağlamlarda kullanmak durumunda kalması fonolojik sistemin hala gelişmeye devam etmesi demektir. Metalinguistik düzeyde beceriler gösterilmeye başlandığı yaşlardır. Okuma süreciyle de yakından ilişkili olduğu kanıtlanan beceriler üzerinde ustalaşmaya başlar. Öykü alma sırasında dikkate alınması gereken konuşma bozukluğu için kırmızı bayraklar (red flags) Babıldamanın olmaması ve Bebekler 7 ay civarında kanonik (konuşma benzeri) CV ve kanonik babıldamanın geç VC babıldama dizileri üretmeye başlar. Tüm bebekler, en başlaması azından bazı zamanlar, ilk doğum günlerinden önce, kanonik babıldama üretmelidir. Efüzyonlu otitis media 12 ila 18 ay arasındaki EOM, konuşma gecikmesi ile ilişkilidir. (EOM) Özellikle ventilasyon tüpü vb. takılma öyküsü varsa Glottal kullanımlar Anadilinde glottal kullanım gerektiren seslerin yokluğunda klinisyenleri KSB olasılığına karşı uyarır. 49 Öykü alma sırasında dikkate alınması gereken konuşma bozukluğu için kırmızı bayraklar (red flags) devamı İlk ünsüzü Orta ve şiddetli KSB olasılığına karşı uyarır. Fransızca, Fince, Maltaca, silme İspanyolca ve Tayca gibi bazı dillerde tipik gelişimde bulunur. Dar fonetik Dar ünsüz ve/veya ünlü dağarcığı orta ve şiddetli KSB'ye (orta/şiddetli fonolojik envanter bozukluk ve