Sosyal Ekoloji Teorisi

Ernest Burgess tarafından 1920'lerde Chicago'da geliştirilen ve kentsel alanların ekolojik yapısını inceleyen bir teoridir. Kentin farklı bölgeleri, ekonomik faaliyet ve sosyal yapılarına göre ayrılır. Örneğin, iç kesim iş alanları, dışarıya doğru gelişen sakin konut bölgeleri ve göçmen mahalleleri bu teoriye göre tanımlanır.

Sosyal Ekoloji Teorisi'ne göre, suçun yaygın olduğu bölgeler genellikle etnik çeşitlilik, düşük sosyo-ekonomik statü ve yoğun hareketlilik gibi özelliklere sahiptir. Bu özellikler sosyal düzensizliğe yol açar ve suçun yaygın olmasını kolaylaştırır.

Alt Kültür Teorisi, alt sınıfa ait gençlerin, toplumun orta sınıf değerlerine uyum sağlamakta zorlandığını ve bu uyumsuzluğun sonucu olarak suç gibi davranışlara yöneldiklerini öne sürer. Orta sınıf değerlerine ulaşamayan gençler, bu değerlere tepki olarak kendi alt kültürlerini oluştururlar.

Alt sınıf gençleri orta sınıf değerlerine uyum sağlayamadıkları için sosyal saygınlık kazanma yolu olarak bu değerlere tepki gösterirler. Bu tepki sonucunda alt kültür oluşur ve suç gibi davranışlar ortaya çıkar.

Çeşitli etnik gruplar, alt sınıf kişiler ve yoğun hareketlilik gibi faktörler bir mahallede sosyal düzensizliği arttırır. Bu düzensizlik suç ve sapma davranışlarının yaygınlaşmasını kolaylaştırır.

Alt Kültür Teorisi özellikle kentlerde yaşayan genç nesillerin suç işleme sebeplerini anlamaya çalışır.

Toplum tarafından dışlanma ve yabancılaşma hissi, kentte bütünleşme ve uyum sağlama engellerinden biri olarak görülür.

Kentsel alanlarda, farklı sosyal grupların yaşam biçimlerinin çakışması ve uyumsuzluk yaşaması sonucu, belirli bir kültürün normlarından sapma ve suç eğilimleri gösteren alt grupların oluşmasıdır.

Bir bireyin, toplumun norm ve değerlerinden sapma davranışları sergilemesi nedeniyle, toplum tarafından marjinalleştirilmesi, olumsuz etiketlenmesi, etiketlenmiş ve dışlanmış görülmesi durumudur.

Bir bireyin, toplumun normlarını ve kurallarını anlamlandırmakta zorlanması, toplumsal değişimin yarattığı belirsizlik nedeniyle hangi kurala uyması gerektiği konusunda kararsız kalması durumudur.

Emile Durkheim tarafından ortaya atılan anomi kavramını toplumsal yapı ile kültürel değerler arasındaki uyumsuzluk olarak tanımlayan ve suçun çıkış nedeninin toplumun ayrı sınıf grupları arasında eşit olmayan fırsat dağılımından kaynaklandığını savunan teoridir.

Bireyin toplum ile arasındaki bağların zayıflamasının ve kopmasının sonucunda sapma davranışlarının ortaya çıktığını savunan, toplum ile bireyin birbirine bağlı olmasının suç ve sapmayı önlediği argümanını öne çıkan teoridir.

Sosyal Kontrol Teorisine göre, bireyin toplum normlarına uyum göstermesinde önemli rol oynayan dört faktörden biri olup, bireyin ailesi, arkadaşları ve toplum üyeleriyle olan güçlü bağları onu toplumun beklentilerine uygun davranmaya yönlendirir.

Sosyal Kontrol Teorisine göre, bireyin toplum normlarına uyum göstermesinde önemli rol oynayan dört faktörden biri olup, bireyin gelecekteki hedefleri ve başarı ihtirasları onu toplumda yasal yollar ile yer almaya teşvik eder.

Sosyal Kontrol Teorisine göre, bireyin toplum normlarına uyum göstermesinde önemli rol oynayan dört faktörden biri olup, bireyin toplum faaliyetlerine katılımı ve bu faaliyetlere harcadığı zaman onun yasal davranışlar sergileme olasılığını arttırır.

Sosyal Kontrol Teorisine göre, bireyin toplum normlarına uyum göstermesinde önemli rol oynayan dört faktörden biri olup, bireyin toplumun ahlaki değerlerine olan inancı ve bu değerlere bağlılığı onun toplumun beklentilerine uygun davranma olasılığını arttırır.

1964 yılında Halit Refiğ tarafından çekilen ve kırdan kente göçün toplumsal etkilerini ele alan, özellikle aile dinamikleri, kent yaşamına uyumsuzluk ve sapma davranışlarını işleyen bir Türk filmidir.

Gurbet Kuşları filminde, kırdan İstanbul'a göçen Bakırcıoğlu ailesinin kent yaşamına uyum sorunları yaşamasının en önemli sebeplerinden biri, yeni bir ortamda beklentilerin ve gerçekliğin uyuşmaması sonucu oluşan hayal kırıklığıdır.

Gurbet Kuşları filminde, Bakırcıoğlu ailesinin kent yaşamına uyum sağlayamamasının bir diğer sebebi, aile üyelerinin bireysel hedeflerine odaklanarak bir birlerine destek olmak yerine kendi çıkarlarını kovalamalarıdır.

Gurbet Kuşları filminde, köyden kente göçen Bakırcıoğlu ailesinin kentteki yaşamları sürekli ayrışma, anlaşmazlık ve çatışmalarla dolu geçer. Bu durumun aile bağlarını zayıflatması ve toplumda sapma davranışlarına yol açması filmin ana temalarından biridir.