Fizyoloji

Vücudun iç ortamını kararlı bir şekilde koruma özelliğidir.

Bir sistemin çıktısının geri beslenerek girişini etkilemesi ve dengeyi sağlamasıdır.

Hücre zarı, sitoplazma, organelleri içeren canlı ve temel yapı birimidir.

Hücre zarı lipitleri; fosfolipit, kolesterol ve glikolipitlerden oluşur. Hücre zarı proteinleri; taşıyıcı, kanal, reseptör, enzim ve yapısal proteinlerdir.

Veziküler taşıma, zar ile çevrili küçük kesecikler (veziküller) kullanılarak madde taşıma yoludur.

Bir kontrol sisteminde, ayarlamaların tersine çevrilmesini ve ayarlanan seviyeye geri döndürülmesini sağlayan bir mekanizmadır. Değişimleri normale döndürmek için çalışır.

Vücudun homeostazını sürdürmek için bir çıktıyı artıran mekanizmadır. Değişimleri daha da artırır, normale döndürme değil.

Vücudun belirli bir işlevi yerine getirmek için özel olarak uyarlanmış en temel birimidir.

Hücreleri destekleyen ve bir arada tutan yapılar.

Her hücre türü, belirli bir görevi yerine getirmek için özelleşmiştir.

Bir zar proteini olan kanal, belirli bir iyon türü için özelleşmiş bir

Kanal proteininin tamamen açık kalmaması ve bazı iyonların geçmesine izin vermesi durumudur.

İyonların kanal boyunca hareket etmesiyle beraber suyun da taşınması durumudur.

Taşınan maddenin zar boyunca her iki yöne hareket edebildiği kanallar.

Bir taşıyıcı protein, taşımada moleküler yapı değişikliğine uğrayarak molekülün taşınmasını sağlar ve daha sonra eski haline döner.

Bir maddenin zar boyunca yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona taşınmasını sağlayan bir süreçtir ve enerji gerektirmez.

Bir maddenin zar boyunca düşük konsantrasyondan yüksek konsantrasyona taşınmasını sağlayan bir süreçtir ve enerji gerektirir.

Aktif taşıma çeşitlerinden biridir. Bu süreçte, taşıyıcı protein doğrudan ATP tüketir ve maddenin taşınmasını sağlar.

Hücrenin enerji santrali olarak görev yapar. ATP sentezinden sorumludur.

Ribozomlar, protein sentezinde görev alan, zarla çevrili olmayan organellerdir.

Endoplazmik retikulum, hücre içindeki bir ağ yapısıdır. Proteinlerin katlanması, taşınması, lipit sentezi gibi görevleri vardır.

Granüllü endoplazmik retikulumda ribozomlar bulunur, protein sentezi ve modifikasyonları gerçekleşir.

Granülsüz endoplazmik retikulumda ribozom bulunmaz, lipit ve steroit sentezi gibi görevleri vardır.

Golgi aygıtı, proteinleri modifiye eden, paketleyen ve dağıtan bir organeldir.

Lizozomlar, hücrenin sindirim organelleridir. Atık maddeleri parçalayarak hücreyi temizlerler.

Peroksizomlar, hem oksitleyici hem de antioksidan fonksiyonlara sahip organellerdir.

Hücre iskeletini oluşturan 3 ana filamentten biridir. Hücre hareketinde ve şeklinin korunmasında rol oynar.

Hücre iskeletini oluşturan 3 ana filamentten biridir. Hücre esnekliğinde ve dayanıklılığında rol oynar.

Hücre iskeletini oluşturan 3 ana filamentten biridir. Hücre şeklini, organel hareketini ve hücre bölünmesini düzenler.

Sentrozomlar, mikrotübüllerin üretildiği ve hücre bölünmesini düzenleyen organellerdir.

Hücrenin kontrol merkezi, genetik materyali barındırır. DNA replikasyonu ve RNA sentezi burada gerçekleşir.

Kromozomlar, DNA'nın proteinlerle birleşerek oluşan yoğunlaşmış yapılar, kalıtsal bilgileri taşırlar.

Hücre döngüsü, bir hücrenin büyümesi ve bölünmesiyle tamamlanan döngüdür.

Bir hücrenin dış ortamdan gelen sinyalleri alma ve bu sinyalleri hücresel yanıtlar üretmek için kullanan bir mekanizmadır.

Birincil habercinin hücre zarındaki bir reseptöre bağlanmasıyla meydana gelen ve hücre içi etkinliği başlatan moleküllerdir.

Epinefrin, glikojenden glikoz üretimini başlatmak için kullanılan birincil bir haberci olarak görev yapar. Epinefrinin etkisi cAMP aracılığıyla iletilir.

İkinci haberciler, suda çözünebilirlikleri ve difüzyon yeteneklerine göre sınıflandırılır. Bazıları sitozolde, bazıları da membran lipitleriyle etkileşim kurar.

Siklik AMP (cAMP), birincil habercilerin hücre zarı reseptörlerine bağlanmasından sonra üretilen ve birçok hücresel süreçte yer alan önemli bir ikinci habercidir.

İnozitol trifosfat (IP3), hücre zarında bulunan fosfotidilinozitollerin parçalanmasıyla oluşan bir ikinci haberci molekülü.

Diaçilgliserol (DAG), IP3 ile birlikte fosfotidilinozitollerin parçalanmasıyla oluşan bir ikinci haberci molekülü.

Kalsiyum, birçok hücresel süreçte önemli rol oynayan ve ikinci haberci olarak görev yapan bir iyon.

Kalsiyum-Kalmodulin haberci sistemi, kalsiyum ve kalmodulin (CaM) proteininin etkileşimine dayanan ve birçok hücresel süreçte yer alan önemli bir sinyalleme yoludur.

Nitrikoksit (NO), vasküler endotelyal hücrelerde üretilen ve kan damarlarının genişlemesinde rol oynayan bir ikinci haberci.

Hücreler arası iletişim için kullanılan kimyasal maddelerdir. Koku, tat gibi dış sinyaller, iyonlar, hormonlar ve nörotransmitterler gibi birçok madde, bu görevi üstlenebilir.

Hücre içinde, birinci habercinin hücre yüzey reseptörüne bağlanmasıyla başlayan ve hücrenin verdiği yanıta aracılık eden olaylar zincirini ifade eder.

Birinci haberci molekül (hormon, nörotransmitter) reseptöre bağlandığında, bir dizi olay başlatarak hücreyi aktif hale getirir.

Steroid hormonlar ve bazı vitaminler, hücre zarından geçerek çekirdeğe ulaşır ve burada genetik materyali etkileyerek hücrenin aktivitesini düzenler.

Hücre dışından gelen sinyallerin, hücre içinde amplifikasyon mekanizması ile çoğaltılarak yanıta dönüştürüldüğü sistem.

Hücresel haberleşme, hücrelerin birbirleriyle iletişim kurma şekillerine dairdir. İkinci haberci sistemi ise hücre içindeki sinyal iletiminde görev alır.

Salgılanan kimyasal sinyal molekülünün, aynı hücreyi etkilemesidir.

Salgılanan kimyasal sinyal molekülünün, aynı dokudaki komşu hücreleri etkilemesidir.

Nöronlar arasında meydana gelen haberleşme türüdür.

Doğrudan temas ettiği bir diğer hücreyi etkileyen haberleşme türüdür.

Uzak dokulardaki bir hücreyi etkileyen haberleşme türüdür.

Komşu hücreler arasında oluşan, elektriksel ve metabolik bağlantıları sağlayan kanallardır.

Hücreler arası bir diğer justakrin haberleşme şeklidir. Aktin filamentlerinin bağlantı noktasını oluşturan yapıdır.

Hücrelerin apikal tarafında bulunur. Komşu hücreleri stabilize eder ve karşılıklı haberleşmeyi sağlar.

Hücreler arası haberleşmede görev alan kimyasal moleküller, reseptörlere bağlanarak hücreyi etki eder.

İkinci haberciler ve sinyali fizyolojik yanıta çeviren transduser ve efektörler, hücre için sinyal iletimini sağlamada rol oynar.

Fizyoloji, organizmaların işlevlerini inceleyen bilim dalıdır. Sistemlerin, hücrelerin ve moleküllerin nasıl etkileşime girerek canlılığı sürdürdüğünü açıklar. İnsan fizyolojisi, insan vücudunun işleyişini ve yaşam için gerekli özelliklerini inceler.

Fizyoloji, sistemlerin nasıl çalıştığını açıklamak için onları analiz eder. Sistemlerin fonksiyonu "NE YAPILMALIDIR?" sorusuna, sistemlerin mekanizması ise "NASIL YAPILMALIDIR?" sorusuna cevap verir.

Hücreler, vücudun en temel yapıtaşlarıdır. Her hücre belirli bir görevi yerine getirmek üzere özelleşmiştir ve vücudun işleyişini mümkün kılar.

Vücudun iç ortamını kararlı bir şekilde ve belirli sınırlar içinde tutma yeteneğidir. Sıcaklık, kan şekeri, asitlik derecesi gibi değişkenlerin dengede kalmasını sağlar.

Çekirdek ve sitoplazmayı çevreleyen ve hücrenin dış ortamla iletişimini sağlayan bir zar görevi görür. Bunun yanında, hücreye yapı ve destek verir, madde alışverişini düzenler ve hücrenin iç ortamını korur.

Bir haberci molekülün (hormon, nörotransmitter gibi) hücre zarındaki kendine özgü bir reseptöre bağlanmasıyla başlayan olaylar dizisidir. Bu bağlanma genellikle hücre içinde bir dizi reaksiyon başlatır.

Hücreler genellikle fosfolipit ve proteinlerden oluşan zardan oluşan organelleri içerir.

Ürünleri hücre dışına taşımak ve hücrenin dış ortamla iletişim kurmasını sağlamak.

Besin maddelerini enerjiye dönüştürmek için hücreler bir dizi kimyasal reaksiyon gerçekleştirir.

Çoğu hücre üreme yeteneğine sahiptir, yani kendini kopyalayabilir.

Hücrenin dış çevresi ile iletişim kurmasını ve hücre içerisine madde giriş çıkışını düzenleyen, seçici geçirgen ve koruyucu bir zardır.

Hücre zarında bulunan fosfolipit, kolesterol ve glikolipitlerden oluşan yapı, zarın temel yapısını oluşturur.

Hücre zarında bulunan proteinler, taşıyıcı, kanal, reseptör, enzim ve yapısal proteinler gibi farklı işlevler gerçekleştirir.

Hücre zarı lipitlerinin oluşturduğu çift tabakanın sıvı yapısı ve proteinlerin hareket kabiliyeti, zarın esnek ve dinamik olmasını sağlar.

Bir maddenin yüksek konsantrasyondan düşük konsantrasyona doğru, hücre zarından geçmesi ve enerji gerektirmeyen bir taşıma türüdür.

Hücrenin dış sınırını belirleyen, hücrenin dış ortamla iletişimini sağlayan, ince ve esnek bir zar yapısıdır.

Hücre zarı ile çekirdek arasında yer alan, hücrenin iç ortamıdır. İçerisinde organeller bulunur ve hücrenin temel işlevleri burada gerçekleşir.

Sitoplazmada bulunan, belirli görevleri yerine getiren, zarla çevrili yapılara verilen genel addır. Örneğin mitokondri, ribozom, Golgi aygıtı gibi.

Hücrenin genetik materyalini (DNA) barındıran, hücrenin kontrol merkezidir.

Çekirdekte bulunan ve DNA'nın proteinlerle birleşerek oluşan yapılardır. Kalıtsal bilgileri taşırlar.

Hücre zarı ve sitoplazma arasındaki boşlukta bulunan yoğun bir sıvıdır.

Hücrenin enerji santrali olarak görev yapar. Hücrenin enerji ihtiyacını karşılamak için ATP üretir.

Hücrenin dış ortamda gerçekleşen değişiklikleri algılamasını ve bu değişikliklere uygun tepkiler vermesini sağlar. Hücrelerin 'duyarlı olmasını' sağlar.

Hücrenin dış ortamda gerçekleşen değişiklikleri algılamasını ve bu değişikliklere uygun tepkiler vermesini sağlar. Hücrelerin 'duyarlı olmasını' sağlar.

Homeostaz bozulmadan vücudun işlevlerini sorunsuz bir şekilde sürdürmesi.

Hastalık, homeostazın bozulması sonucunda ortaya çıkan bir tablodur.

Homeostatik mekanizmalar, hastalıkta dahi vücudun hayati fonksiyonlarını yürütmeye ve sürdürmeye devam eder.

Protein sentezinden sorumlu zarla çevrili olmayan organellerdir.

Hücre içinde birbirine bağlı tübüler ve yassı veziküllerden oluşan zarlı organeldir. Protein sentezi, katlanması, taşınması ve lipit sentezi gibi görevleri vardır.

ER'nin ribozom bulunan kısmı. Protein sentezi ve modifikasyonu gerçekleşir.

ER'nin ribozom bulunmayan kısmı. Lipit ve steroid sentezi gerçekleşir.

ER'den gelen proteinleri modifiye eden, paketleyen ve dağıtan zarlı organeldir.

Hücrenin sindirim organeli. Atık maddeleri parçalayarak hücreyi temizler.

Hem oksitleyici hem de antioksidan görevleri olan zarlı organeldir.

Hücrenin iç iskeletini oluşturan üç ana protein filamentinden biridir. Hücreye mekanik destek sağlar, hücre hareketinde ve şeklinin korunmasında rol oynar.

Hücrenin iç iskeletini oluşturan üç ana protein filamentinden biridir. Hücreye esneklik ve dayanıklılık kazandırır.

Hücrenin iç iskeletini oluşturan üç ana protein filamentinden biridir. Hücre şeklini, organel hareketini ve hücre bölünmesini düzenler.

Hücrenin genetik materyalini (DNA) barındıran zarlı organeldir. Hücrenin kontrol merkezidir.

Bir hücrenin zarından su geçmesini sağlayan özel proteinlerdir. Memelilerde 13 alt tipi vardır ve en yaygın olanları AQP1-4'tür.

Bir maddenin taşınması, başka bir maddenin konsantrasyon gradiyentinin kullanıldığı, ATP'nin ise bu gradiyenti oluşturmak için harcandığı taşıma türüdür.

Hücrenin kendi kendini yok etmesi işlemidir. Hücre küçülür, çekirdek parçalanır ve apoptotik cisimcikler fagosite edilir.

Hücre zarının yapı taşıdır. İki yağ asidi zinciri ve bir hidrofilik baş grubu içerir. Hücre zarının yapısını ve fonksiyonunu sağlar.

Zarın dış yüzeyinde bulunan ve şeker moleküllerine bağlanmış lipidlerdir. Hücre tanıma, sinyalizasyon ve hücre bağlanmasında rol oynar.

Zar yapısını sıkılaştırır, akışkanlığı azaltır ve sfingomiyelinle birlikte sıkı yapılar oluşturur.

Zarın iç ve dış yüzeylerini kaplayan proteinlerdir. İyon kanalları, reseptörler ve taşıyıcılar gibi görevleri vardır.

Zarın dış veya iç tarafında bulunan proteinlerdir. Sinyalleşme, yapısal destek ve enzimatik aktivitelerde rol oynar.

Oligosakkaritler vepolisakkaritlerin proteinlerle birleşmesiyle oluşan yapılardır. Hücre tanıma ve bağlanmada rol oynar.

Hücre zarından maddelerin yüksek yoğunluklu alandan düşük yoğunluklu alana hareket etmesidir. Enerji gerektirmez.

Suyun yüksek konsantrasyonlu bölgeden düşük konsantrasyonlu bölgeye geçmesiyle oluşan difüzyon türüdür. Enerji gerektirmez.

Hücre zarından madde taşımada enerji harcayan bir mekanizmadır. Yüksek yoğunluklu alandan düşük yoğunluklu alana madde taşır.

Hücre zarından maddelerin, veziküller aracılığıyla taşınmasıdır. Enerji gerektirir.

Hücrelerin diğer hücrelere ve dokulara bağlanmasını sağlayan yapılardır. Hücrelerin bir arada kalmasını ve doku bütünlüğünü sağlar.

Hücre zarından maddelerin geçebildiği, proteinlerden oluşan kanallardır. Genellikle spesifik iyonlar için özelleşmiştir.

Hücre dışı sıvıda bulunan, Na+ ve Cl- iyonlarının yüksek olduğu sıvı.

Hücre içinde bulunan, K+ iyonlarının yüksek olduğu sıvı.

Vücudun hücreleri ve organ sistemlerinin işlevlerini sürdürmek için dış ve iç değişikliklere karşı direnç gösterme kapasitesidir.

Vücudun işlevlerini yerine getirmek için gerekli tüm organ sistemlerinin bir arada çalışmasının sonucudur. Organ sistemleri, uyumlu bir orkestra gibi vücudu yönetir.

Hücre içinde birbirine bağlı tübüler ve yassı veziküllerden oluşan zarlı organeldir.

Hücrenin sindirim organeli. Atık maddeleri parçalayarak hücreyi temizler.

Kanser hücrelerinin sınırsız bir şekilde çoğalması için gerekli olan iki önemli mekanizma; Tümör baskılayıcı genlerde mutasyonların meydana gelmesi ve Protoonkogenlerde mutasyonların meydana gelmesidir.

Nekroz, hızlı gelişen ve hücrenin şişmesine, membran bütünlüğünün bozulmasına ve hücre içeriğinin ortama dağılmasına yol açan bir hücre ölümü türüdür. Mekanik hasar, kimyasal ajanlar veya patojenler nekroza neden olabilir.

Kanser hücrelerinin sınırsız bir şekilde çoğalmasına yol açan bir mekanizma. Bu genler hücre büyümesini ve bölünmesini kontrol eder. Mutasyonlar bu kontrolü bozabilir ve kanser hücrelerinin çoğalmasına neden olabilir.

Kanser hücrelerinin sınırsız bir şekilde çoğalmasına yol açan bir diğer mekanizma. Protoonkogenler normal hücre gelişiminde rol oynarlar. Mutasyonlar onları kansere yol açan onkogenlere dönüştürebilir.