Sağlık Sosyolojisi Özeti (2009) - PDF
Document Details
Uploaded by AmazedTourmaline
Atlas Üniversitesi
2009
Hannah Bradby
Tags
Summary
Bu belge, sağlık sosyolojisine dair bir özet niteliğindedir. Tıp ve toplum arasındaki ilişki, hastalık anlayışları ve sağlık hizmetlerine bakış açıları ele alınmaktadır. 2009 yılında yayınlanan bir eserdir.
Full Transcript
**SAĞLIK SOSYOLOJİSİ ÖZET** **KAYNAK: BRADBY Hannah, Medical Sociology, Sage Publications Ltd. 2009** 1. **TIBBIN GÜCÜ, ETKİSİ VE İTİBARI** Bu ders, toplumun hastaları nasıl anladığı ve onlara nasıl tepki verdiği ve özellikle tıbbın bu ilişkide nasıl bir oynadığı hakkındadır. Sağlığı korumak, ha...
**SAĞLIK SOSYOLOJİSİ ÖZET** **KAYNAK: BRADBY Hannah, Medical Sociology, Sage Publications Ltd. 2009** 1. **TIBBIN GÜCÜ, ETKİSİ VE İTİBARI** Bu ders, toplumun hastaları nasıl anladığı ve onlara nasıl tepki verdiği ve özellikle tıbbın bu ilişkide nasıl bir oynadığı hakkındadır. Sağlığı korumak, hastalıkları önlemek, hastalığı tedavi etmek ve ölümle başa çıkmak, insanların evlerinde, arkadaşları, komşuları, iş arkadaşları, eşleri ve aileleri ile birlikte onların günlük yaşamlarında gerçekleşir. Hastalar için ana destek kaynağı genellikle akraba ve akraba ağları olsa da her türden toplumda hastalara bakma ve onlara yardım etme konusunda uzmanlaşmış tedavi ediciler vardır. Tedavi ediciler, bir hastanın destekçilerine hastayla ilgilenmeleri konusunda tavsiyelerde bulunmak için hastalığın beklenen seyri hakkındaki deneyimlerini kullanırlar. Çağdaş zengin ulusların çarpıcı bir özelliği, bir meslek olarak kamu ve özel finansman yoluyla sağlık hizmetleri sağlayan devasa bir endüstri haline gelmeleridir. Modern sağlık hizmetlerinin organizasyonu, eğitim, refah ve çeşitli hizmetler gibi etkileşim ağları içinde karmaşıklık göstermektedir. Sağlıkla ilgili resmi kurumlar da hemşirelik ve diş hekimliği gibi diğer sağlık profesyonellerinin dernekleri dahil olmak üzere birçok kamu kurumlarıyla ilişki içindedir. Bu karşılıklı bağlantı ağlarının merkezinde ise tıp yer alır. Karşılıklı ağlar alternatif veya tamamlayıcı tedavilerin sınırlarını düzenlemede, araştırma ve politika yönünü şekillendirmede ve psikoloji, genetik ve halk sağlığı gibi komşu disiplinlerde etki yaratmada da merkezi rol oynarlar. Ancak tıbbın ilgi alanlarının geniş, kapsamlı ve büyük karmaşıklığına rağmen, kendi değerine ilişkin görüşü, doktor ve hasta arasındaki ilişkinin doğasına dayanmaktadır. Doktorların, danışıldıklarında hastalarının yararına en iyi şekilde hizmet edeceklerine güvenilebilecek profesyoneller olarak görüldüğü fikri, tıbbın sahip olduğu etkili rolü desteklemek için çok önemlidir. Tıbbın mesleki yapısı bu nedenle doktor olarak istihdam edilecek birey kadar toplum için de iyi bir şey olarak görülmektedir. Benzer eğitim süresine sahip diğer mesleklerle karşılaştırıldığında, doktorluk iyi maaş sağlayan ve iyi çalışma koşullarına sahip bir meslektir. TIPTA GÜVEN Günümüzde tıbbın karşı karşıya olduğu ikilemleri anlamak açısından, uluslararası siyasi ve ticari etkisini, danışanlarıyla bire bir etkileşimlerinin güvenilirliği temelinde haklı çıkaran bir mesleğin paradoksu önemlidir. Tıbbın, doktorların, kapsamlı eğitimleri ve ayırt edici bilgileri kamu yararına hizmet etmek için kullanılan mesleki çağrıya sahip profesyoneller olduğu iddiasına, bazı çevrelerde karşı çıkılmaktadır. Alternatif terapistler, tıbbın yararlandığı iyileştirme konusunda yasal olarak onaylanmış, devlet tarafından finanse edilen tekelden dışlanmalarına karşı çıkarlar. Çağdaş tıbbı eleştirenler tıp yöntemlerinin bir tedaviyi etkilemek adına bireysel ve toplumsal sağlığa nasıl zarar verebileceğini anlatırlar. Ancak günümüzde profesyonellere saygı ve güvenin azalması doktorlarla sınırlı değil, politikacılar, sosyal hizmet görevlileri ve din adamları da benzer bir eleştiri serisine maruz kalmaktadırlar. Böyle bir etkilenme süreci açısından bakıldığında doktor ve hasta arasındaki güvenin sürdürülmesi, günümüz tıp mesleğinin başlıca kaygısıdır. Ancak tıp için bu kaygı da yeni değildir. Bu yüzden her zaman tıp, hastalığı yenme yeteneğine güveni gerektirmiştir ve günümüzde geniş bir \"tıbbi-endüstriyel kompleksin\" parçası haline gelmiştir. DEĞİŞEN BEKLENTİLER VE ÖNCELİKLER Günümüzde hastalığın tıbbileştirilmesi giderek daha fazla sorgulanmaktadır. Uzman doktorun uyum gösteren hastayı ve hastalığını yönettiği eski tıp modeli, gücün baskıcı bir şekilde kötüye kullanılması olarak yorumlanmaktadır. Artık doktor-hasta karşılaşmasında hastanın, hastaya bakanların ve tıp dışı profesyonellerin bakış açısından anlamayı görmezden gelmek zorlaşmış durumdadır. Eşzamanlı demografik ve ekonomik değişmeler, sağlık hizmetlerine hastaların görüşlerinin dahil edilmesi ihtiyacını daha acil hale getirmiştir. İnsanların yaşam beklentisi arttıkça yaşam kalitesi ve sağlık hizmetlerinden beklentileri de artmaktadır. Günümüzde insanlar büyükanne ve büyükbabalarından daha uzun yaşamayı ve sağlıkları bozulduğunda iyi hizmet almayı beklemektedirler. Halbuki tıp mesleğinin hastaları iyileştirmek veya kontrol altına almak ve sağlıklı olanı korumak için önceliklerini belirlemek basit bir iş değildir. Bir doktorla temasın olmaması, insanların tıbbi bilgiden yararlanmadıkları anlamına gelmez: modern tıbbın gücünün bir kısmı, tüm nüfusun hastalık anlayışına nüfuz etmesinde yatmaktadır. Çoğu insanın radyo ve televizyona ve giderek artan oranda internete, e-postaya ve cep telefonlarına erişimi olduğu, okuryazarlığı yüksek ve bilgiye dayalı toplumumuzda, tıbbi bilgiye geniş çapta erişilebilir. Sağlıkla ilgili bilgiler, yalnızca hastalığın başlangıcındaki o kriz anında değil, aynı zamanda özel gazete ve dergi sayfalarında ve düzenli yayın programlarının bir parçası halinde eğlence olarak da verilmektedir. Tıbbi bilgi birikimine erişmenin yolları yaygın olabilir ve bir doktorla yüz yüze görüşmeden büyük ölçüde bağımsız olabilir. Ancak yine de çoğumuzun hastalık baş gösterdiğinde yöneldiği tıbbi anlayıştır. Böyle bir durumda başvurulan tıp merkezi ve en yetkili kurumdur. Hastalığın ve tedavisinin sürecinde tıp sağlık için merkezi ve en yetkili kurumdur. Böyle bir yetki alanı içinde yalnızca doktorların, meslektaşları hakkında yargıda bulunabileceği fikri özel bir saygı anlamını taşır. Bu yüzden de tıbbın içinde olmayanların klinik ilişkiyi ölçemeyeceği, anlayamayacağı veya klinik ilişkiye müdahale edemeyeceği fikri, en azından yakın zamana kadar, dış teftiş sisteminden korumaya hizmet etmiştir. TIBBIN KONUMU Toplum, farklı ilişkilerin düzenlenmesi için tıbbi yargıya güvenir ve bu güvenin boyutu, tıbbın gücünün bir göstergesidir. Tıbbın yargı yetkisi, tıbbi konuların çok ötesine uzanır çünkü doktorlar, cezai sorumluluk, ebeveyne uygunluk ve devlet yardımı almaya uygunluk hakkındaki kararlar dahil olmak üzere kamusal ve özel hayatın yönlerinin düzenlenmesi esansında tanıklıklarına başvurulur. Tıbbın da bu sorumluluğu üstlenebilecek kadar güvenilir olduğu kabul edilmiş bir gerçeklik olarak ortadadır. Bununla birlikte, tıbbi olmayan yönetim yapılarının artması ve sıradan insanların eski ve yeni medya aracılığıyla tıbbi bilgiye artan erişimleriyle doktorların bu özerkliği aşınmaktadır. Aslında doktorların istihdam şartları ve koşulları hakkındaki tartışmalar, tıbbın toplumdaki yeri hakkındaki daha geniş bir tartışmanın parçasıdır. SAĞLIK VE TIPTA ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR Doktorlar ve hastalar arasında bireysel düzeyde ve meslek ile toplum arasında kolektif düzeyde neler olup bittiğini analiz etmek için çeşitli yaklaşımlar sunan bir sosyolojik araştırma geleneğine sahibiz. Günlük hayatımızı etkileyen anlamlar üzerine yapılan araştırmalar, hastalığın bilimsel modellere dayanmayan anlam ve yorumlarla dolu olduğunu göstermektedir. Çoğumuz hurafelere ya da \"kocakarı masallarına\" bağlı kaldığımızı kabul etmek istemeyiz ama yine de bir merdivenin altından yürümek konusunda isteksiz oluruz ya da benzer şekilde \"ölüler hakkında kötü konuşmaktan\" çekiniriz. Hastalığın kötü serüveni de genellikle sosyal eşitsizliklerden ziyade şansla açıklanır ve özellikle hastalığın başlangıcını açıklamaya çalışırken kader, şans ve maneviyat gibi bilimsel olmayan yanıtlara başvurulur. Sosyoloji, maddi refahımızı belirleyen kaynakların yapısal dağılımı ve yaşamlarımıza anlam veren ortak yorumlarla ilgilenir. Hastalığın sosyal boyutları genellikle sosyal hizmet uzmanlarının, politikacıların, politika uzmanlarının, aktivistlerin ve akademisyenlerin işi olduğundan, tıp pratiğiyle çok az ilgili olarak görülmüştür. Ancak böyle bir görüş samimiyetsizdir, çünkü klinik bakımın çoğu bireysel odaklı olmasına rağmen, modern tıp misyonunun merkezinde yer alan önleyici müdahaleler bireyden çok toplumun refahını amaçlamaktadır. Tıp, hem halk sağlığı politikalarını uygulayan bireysel klinisyenlerle hastalığın acısını hafifletmeyi amaçlar ve toplumun sağlık sorunları üzerinde durur. Günümüzde sağlık çalışanlarının ortaya koyduğu haliyle zenginlik içinde doğmakla karşılaştırıldığında, yoksulluk içinde doğmanın erken ölüm ve hastalıkla nasıl ilişkili olduğu açık olarak bilinmektedir. TIPTA EŞİTSİZLİK Doktorlar da dahil olmak üzere profesyoneller, en düşük ölüm oranlarıyla ilişkili sosyal sınıfları oluşturur. Tıp, zaman zaman bazı hasta gruplarının marjinalleştirilmiş statüsünün doğrulanmasına katkıda bulunmuştur. Bu açıdan tıp özellikle kötü değildir, ancak kesinlikle daha geniş toplumun önyargılarını yansıtmaktadır. Bilimin tarafsızlığa değer verdiği iddiası nedeniyle nesnel tanı ölçütlerine odaklanmanın bedeli, hastanın öznel ıstırabının tıbbi ortamda bir yeri olmadığıdır. Öte yandan modern tıbbın paradoksları büyüleyicidir. Hekimlik, bazen dışlanmışların koşullarını iyileştirmeye çalışan ve aynı zamanda bazen tedaviden çok kozmetik prosedürler için yüksek ücretler talep eden özel konsültasyonları barındıran bir meslektir. Tıbbın bazı teknikleri yüzyıllardır büyük ölçüde değişmeden kalmıştır (örneğin kemik ayarı) ve bunlar, oldukça gelişmiş teknolojiye dayanan tekniklerin yanında mevcuttur. PARADOKSAL TIP Yirminci yüzyılın ilk yarısında beslenme ve barınmadaki iyileştirmeler, nüfusun sağlığındaki iyileştirmeler için çok önemlidir. Ayrıca toplum sağlığında antibiyotiklerin ve yeni geliştirilen diğer ilaçların tıbbi uygulaması da önemli rol oynamıştır. Kesinlikle genel etki, tıbbın giderek artan bilimsel yaklaşımını tercihe değer ve güvenilir hale getirmeye yardımcı olmuştur. Yirminci yüzyıl boyunca ve yirmi birinci yüzyıla kadar bu gelişmeler artmaya devam etti ve tıpta yalnızca bir yüzyıl önce bilinmeyen teknoloji artık rutin olarak kullanılıyordu: teşhis için ultrason taramaları, manyetik rezonans görüntüleme vs. Yapılabilecek teşhis yelpazesi, mevcut çeşitli terapiler ve tedaviler gibi genişlemeye devam ediyor. Ancak yine de teknolojik ve terapötik yeniliklerin yanı sıra, tıbbın diğer yönleri oldukça sabit kalmıştır. Örneğin, muayene ve müdahalenin oldukça düşük teknolojili olduğu toplum temelli Pratisyen Hekimler veya aile doktorları ağı böyledir. İşten izin alınan günlerin çoğundan sorumlu olan soğuk algınlığı, grip ve sırt ağrısı, teşhislerin büyük ölçüde hastanın sunduğu öyküye dayanma pratisyen hekimlerin vaka yükünün çoğunu oluşturmaya devam etmektedir. Tıp, çeşitli klinik, araştırma ve akademik uygulamalara sahip dinamik ve heterojen bir meslektir. Doktorluğun ne olduğunu tarif etmek zordur. Bununla birlikte tıp kendini bir bütün olarak kabul eder ve başkaları tarafından da böyle kabul edilir. Yani, ikna edici bir tanım veya bir doktorun yapabileceği her şeyi kapsayan yeterli ve özlü bir tanım sunmakta zorlansak bile, hepimiz bir doktorun ne olduğunu biliyoruz. Doktor, ortak kültürümüzde stetoskopu, sesi veya önlüğü ile tanınabilen bir figür olarak var olur ve hastalıkla ilgilenen, yararlı, şefkatli bir kişi olması beklenir. Tıbbın olağanüstü başarısının göstergelerinden biri, ilgili, yetkin bir doktorun uluslararası düzeyde sosyal bir fayda olarak tanınması, dil engellerini ve kültürel ayrımları aşmasıdır. **2- TIP VE TOPLUM TARİHİ** Antik Yunan zamanından Birinci Dünya Savaşı\'na kadar tıbbi hizmet nispeten sabit ve oldukça basit kalmıştır. Hizmetler \"ölümcül hastalıklar ve ağır engellerle uğraşmak, canlı doğumları gerçekleştirmek ve ağrıyı yönetmek\" ile ilgiliydi. Üstelik tıbbın bu konudaki başarısı \"yetersiz\" olarak tanımlanmıştır. On sekizinci yüzyılda dahi tıp, kırık-çıkıkçı diş hekimleri, eczacılar, cerrahlar, ebeler, şifalı bitkiler uzmanları ve eczacıları içeren bir dizi farklı meslek grubu tarafından uygulanmıştır. Yirminci yüzyılda bulaşıcı hastalıkların gerilemesi ve kronik olayların yükselişi, doktoru küçük ölçekli, kendi hesabına hizmet sağlayıcı konumundan modern tıp mekanizmasının merkezindeki yüksek statülü profesyonele doğru evrimine yükseltmiştir. Eleştirmenler, sağlık ve esenlikteki iyileşmenin ne kadarının büyüyen tıp araçlarının etkilerine atfedilebileceğini sorgulamışlardır. Aynı zaman diliminde iyileşen sosyal ve ekonomik koşulların olumlu etkilerine de işaret ederler. Tıbbın insan sağlığına ve mutluluğuna katkısını değerlendirmek çok önemlidir. Çünkü modern zamanlarda kamu harcamalarının büyük bir kısmı tıbbi hizmetlere ayrılmaktadır. 1900 -- YİRMİNCİ YÜZYILIN ŞAFAĞI On dokuzuncu yüzyıldan yirminci yüzyıla girerken, tıp yüksek statüde sayılan bir meslek haline geldi. Hastaneler bu dönemde önemli bir uzmanlık ve teknoloji yoğunluğu olma sürecindeydi. Tıp hâlâ büyük ölçüde müşterilerin evlerinde veya muayene odalarında uygulanıyordu. Yirminci yüzyılda hastaneler, tıbbi uzmanlığın ve yenilikçi tedavinin bulunabileceği yerler olarak kabul edilmeye başlandı. Pratisyen hekim tıpta hâlâ en etkili ses olarak hakimiyetini elinde tutuyordu, ancak günümüzde tıbbı karakterize eden uzmanlaşma eğilimi ortaya çıkıyordu. Aslında yirminci yüzyılın başındaki aile hekimliği uygulamaları, 19. yüzyılınkiyle aynı şekilde olmak üzere büyük ölçüde devam ediyordu. Doktorların rolleri esas olarak hasta yatağı başında gözlem, yorumlama yaparak onlara güvence vermekten oluşuyordu. Bu genel uygulama, küçük ölçekli muayene odalarında, genellikle doktorların kendi evlerinde gerçekleştirildi ve sınırlı sayıda ekipmana ve etkinliği şüpheli hap ve ilaçlara dayanıyordu. Ancak bu dönemde hastane ortamlarında mevcut olan yeni ekipman ve yardımcı personelden en iyi şekilde yararlanmaya başlayan uzmanlarla aralarındaki bölünme büyüyordu. Tam da bu dönemde anestezi ve profesyonel hemşirelik ile birlikte cerrahi, hastanelerde yetenekli bir uzmanlık alanı olarak kendini kabul ettirmişti. Tıbbın yükselişinin merkezinde yer alan hastaneler büyük ölçüde şehirlerde bulunuyordu. Artan yaşam süresi, hastalık sürecini anlamadaki bilimsel ilerlemelerle birleştiğinde, tıbbın bir meslek olarak gelişen konumunu desteklemiştir. Listeryan cerrahinin enfeksiyonu azaltmadaki faydalarının kanıtı ve Pasteuryan bakteriyoloji deneyleri, hastalığa karşı etkinliği bilimsel bulgularla bildirilen bir klinik uygulamayı belirgin bir olasılık haline getirmiştir. (Louis Pasteur\'ün (1822-1895) bir dizi deneyi, çağdaşları için \'hastalığın mikrop teorisi\'ni doğruladı ve sıvının kısa bir süre için 55 santigrat dereceye ısıtılmasıyla mikroorganizmaların öldürülebileceğini gösterdi (pastörizasyon olarak bilinen bir süreç bugüne kadar süt ve diğer yenilebilir sıvılara uygulanmaktadır.) Pasteur'ün çalışmaları, mikrobiyoloji biliminin temeli ve modern tıbbın temel taşı haline geldi ve immünoloji, doğrudan kuduz aşısı geliştirme konusundaki çalışmalarından büyüdü. Joseph Lister (1827--1912), modern cerrahinin gelişimi için çok önemli olan antiseptik tekniği keşfetti. Pasteur\'ün bakterilerin enfeksiyona neden olduğu teorisini gösteren araştırmaları üzerinde çalışan Lister, 1865\'te bir erkek çocuğun bileşik kırığını sarmak için tiftikle ıslatılmış karbolik asit kullanarak antisepsisin etkinliğini kanıtladı.) Elbette bu dönemde teknolojik yenilikler de ortaya çıkıyor ve hastane tıbbının itibarını artırıyordu: termometre ve stetoskop hastane eğitiminde kullanılıyordu ve kısa süre sonra rutin bir alet olmaya başladı. Tıbbın bilimsel bir disiplin olarak yükselişinin bu işaretleri, yirminci yüzyılın başlarında, doktorun hastalıkları bilimsel olarak teşhis etme yeteneğine sahip olduğu bir zamandı. Tıp fakültelerinde anatomi, bakteriyoloji ve fizyoloji, tıp eğitiminin yeni bir özelliği olan ders kitapları ve yazılı sınavlarla öğretildi. Profesyonel bilgi aktarımının standartlaştırılmış değerlendirmesi, tıbbın ortaya çıkan profesyonelliğinin temel bir özelliğiydi. Sürekli genişleyen bir şekilde hastalıklar yelpazesinin tanınması sürüyordu. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARI Birinci Dünya Savaşına giden süreçte, gelişmiş yaşam standartlarından yararlanan varlıklı sınıflar arasındaki uzun ömür kazanımları henüz daha fakir sınıflara ulaşmamıştı. Yoksul sınıflardakiler de dahil olmak üzere kadın ve çocuklar için ölüm oranı, muhtemelen devlet kontrolü altına giren gıda arzının daha adil bir şekilde dağıtılması nedeniyle savaş yıllarında düşmeye devam etti. Annelere yönelik artan sağlık gözetimi ve hizmetleri, doğum yardımı ile birlikte, gelecek sağlıklı nesillerin hedeflendiğini gösteriyordu. Bebeklerin daha fazla hayatta kalma oranları, düşen doğum oranlarına da yol açtı. Kadın istihdamındaki artışla birlikte daha küçük ailelerle birlikte ortalama yaşam standardında bir artış oldu. Öte yandan, ateşli silah yaralarını onarmaya yönelik teknikler ve sürekli savaşmanın psikolojik etkilerinin tedavisindeki yenilikler, Birinci Dünya Savaşı\'nın dikkate değer tıbbi miraslarıydı. Ancak teknik ilerlemelerden daha önemlisi, toplumun savaş sonrası yeniden yapılanmasında sağlığa verilen merkezi önemdi. Savaşta önemli bir rol oynayan tıp, savaş sonrasında da toplumu yeniden inşa etmede merkezi bir meslek olarak görülüyordu. 1918--1939 İki dünya savaşı arasındaki dönemde, bulaşıcı hastalıkların gerilemeye devam ettiği görülmüştür. 1930\'ların ortalarından itibaren bakteriyostatik etkiye sahip kimyasal bileşikler olan sülfa ilaçlarının gelişi, doğum sonrası anne ölümlerinden sorumlu olan lohusa ateşinin yol açtığı ölümleri azalttı ve bu nedenle de bu ilaçlar mucizevi olarak görüldü. Öte yandan, akut enfeksiyon çağının yerini yavaş yavaş kronik hastalığa bırakmasıyla akciğer kanseri, koroner arter hastalığı, diyabet, inme ve kronik dejeneratif hastalıklar başlıca hastalıklar olarak ortaya çıktı. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI: 1939--1945 İkinci Dünya Savaşı\'nın ilk şoku, savaş zayiatlarından çok, kırsal ortamlara tahliye edilen şehirli çocukların kötü durumuyla ilgiliydi. Tahliye edilen bazı kişilerin kirliliği, uyuzları, baş bitleri ve idrar kaçırmaları kamuoyunun bilgisi haline geldi ve Birinci Dünya Savaşı\'ndan bu yana kurulan halk sağlığı önlemlerinin ve sağlık gözetiminin yetersizliğini gösterdi. Bu deneyimlerden kaynaklanan sağlık organizasyonundaki yenilikler, halk sağlığı laboratuvar sisteminin, gezici paramedikal ekiplerin ve kan transfüzyon sisteminin kurulmasını içermektedir. Tıbbın uzmanlık alanları, genel hastaneler içinde gelişmeye devam etti. Özellikle psikiyatri, askerleri bedensel yaraları iyileştikten sonra savaşmak için uygun bir ruh haline kavuşturmada önemliydi. Ek olarak, İkinci Dünya Savaşı\'nın sağlık hizmetindeki kalıcı değişikliği, patolojik bakterileri kimyasal sülfa ilaçlarından daha etkili bir şekilde yok eden biyolojik bir etken olan penisilin kullanımıydı. Penisilin, silahlı kuvvetler arasında yara enfeksiyonlarını iyileştirdiği için başka bir başka mucize ilaç olarak karşılandı. 1945'TEN YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILA İkinci Dünya Savaşı\'ndan kısa bir süre sonra, tıbbi bakımın tüm nüfusa ücretsiz olarak ulaştırılması fikri benimsendi. İdeal olan, sosyal konumları ne olursa olsun herkese yeterli hizmetin sağlanmasıydı ve bu tür evrensel bir bakımın, nüfusun sağlık hizmetlerine olan ihtiyacının azalmasıyla sonuçlanacağı varsayılmıştı. Bulaşıcı hastalıklara atfedilebilen ölümler yirminci yüzyıl boyunca düşüş gösterdi. Akademisyenler ve araştırmacılar, tıbbın bu değişim için ne kadar güven kazanabileceğini tartıştılar. Thomas McKeown\'un (1912-1988) bu konudaki tezi, yaşam beklentisindeki iyileşmelerin tıp bilimindeki ilerlemeden çok sosyal, ekonomik ve çevresel faktörlerdeki gelişmelerle daha iyi açıklanabileceğini söylüyordu. Diğerleri, enfeksiyöz etkenlerin gelişemediği ortamı şekillendiren tıbbın başlattığı değişikliklerle resmin daha karmaşık olduğunu öne sürdüler. Özellikle halk sağlığı hareketi ve sağlık görevlilerinin çalışmalarıyla temiz su, güvenli kanalizasyon ve sineklerden korunmak için kapaklı çöp kutuları gibi kentsel çevreyi temizlemek amacıyla diğer yeniliklerin gelişmesi sağlanmıştır. (Thomas McKeown, insanın sağlık durumunun iyileştirilmesine tıbbi müdahalenin katkısı hakkında fikirler geliştirdi. McKeown nüfus sağlığının sosyal, ekonomik, halk sağlığı mühendisliği ve beslenme iyileştirmeleri doğrultusunda iyileştiğini savundu. Sosyal tıp hareketinin kurucusu ve tanımlanabilir ihtiyaç temelinde hizmet sağlamak için sağlık planlamasına bilimsel analiz uygulamasının savunucusuydu.) YİRMİNCİ YÜZYIL TIBBİ İNOVASYONUNUN MALİYETLERİ VE FAYDALARI Yirminci yüzyılın ikinci yarısı, batı dünyası için hızlı yenilik ve gelişme ile birleşen ekonomik genişleme dönemidir ve tıp bu sürecin büyük ölçüde bir parçası olmuştur. Çocuk felci, difteri, tetanoz ve boğmaca ve daha sonra kızamık, kabakulak ve kızamıkçık gibi pek çok bulaşıcı hastalığa karşı etkili aşıların yanı sıra birçok bakteriyel ve bazı viral enfeksiyonlara karşı etkili ilaçların geliştirilmesi, biyomedikal bilimler için etkileyici bir rekordur. Bu gelişmeler, insan ıstırabında ve erken ölümde önemli bir azalmayı temsil etmektedir. Bununla birlikte, enfeksiyöz etkenlere karşı hızlı ilerlemeye, diğer bazı yeniliklerin yıkıcı etkileri eşlik etmiştir. Penisilin veya aşılardan bu yana piyasaya sürülen hiçbir ürün nispeten olumlu bir etkiye sahip olmadı ve bu etki bile tamamen faydalı olarak kabul edilemez. Antibiyotik direnci ilk olarak 1940\'larda, yaygın reçetelendirmenin başlamasından kısa bir süre sonra fark edildi ve dirençten kaçınmak için ürün arayışı, o zamandan beri ilaç endüstrisindeki araştırmaların önemli ve devam eden bir parçası olmaktadır. Tıbbın insan sağlığını ve mutluluğunu iyileştirme ve geliştirmedeki rolünü değerlendirmek zordur, çünkü penisilinin öyküsünün gösterdiği gibi, her yenilik aynı zamanda hastalık ve sağlıkla ilgili kendi algılarımızı ve beklentilerimizi de değiştirir. Yirminci yüzyılda organ ve eklem değiştirme tekniklerinin gelişimi, yüksek teknolojili, farmasötik açıdan sofistike tıbbi müdahalelerin en yüksek beklentilerinin gerçekleştirilmesini temsil etmektedir. Bağışıklığı baskılayıcı ilaçların zamanında geliştirilmesi, cerrahi tekniklerdeki ilerlemeler ve genellikle trafik kazaları sonucu kadavra organlarının mevcudiyeti sayesinde, hastalıklı bir kalbi değiştirmek mümkün hale geldi. 1960\'larda ve 1970\'lerde hüküm süren tıbba güven ve bilimsel olarak şekillendirilmiş bir geleceğe dair iyimserlik, şüphesiz bu tür gelişmeleri daha olası hale getirdi. 21. yüzyılın başında, böbrek problemleri için nakil ameliyatı rutin hale geldi. Organ nakli tıbbı şu anda, böbrek ve karaciğer nakli konusunda uzmanlaşmış doktorlar için ayrı eğitim kolu ve ayrı bir cerrahi dalı olarak kabul edilmektedir. Günümüzde bulaşıcı hastalıktan ölüm artık nadir olsa da kanserden ölümlerin sayısı artmaya devam etti. Radyoterapi rejimlerindeki gelişmeler ve kemoterapinin tanıtılması, kanserle mücadelede tıbbi ilerlemeleri temsil etmektedir. Artan sayıda kanser ölümü, bilimsel tıbbın ilerlemesine karşı istenmeyen bir direniş sürekliliğini temsil ediyor. tehlikeli doğum Yirminci yüzyılın başında bebek sahibi olmak nispeten riskli bir işti ve canlı doğumlarda anne ölüm oranları 100\'de 1 civarındaydı. Bugün gelişmiş ülkelerdeki sayı yaklaşık 10.000\'de 1\'dir. Perinatal ölüm oranları, bir yüzyıl önce 1000 canlı doğumda 100\'ün üzerine çıkarken, gelişmiş ülkelerdeki oranların 1000 canlı doğumda 10\'un altına düşmüştür. Kadın doğum uzmanlarının müdahaleleri şüphesiz annelerin ve bebeklerin hayatını kurtarmaktadır, ancak normal doğumlarda elektif sezaryen, anormal doğumlarda ise acil veya planlı sezaryenin rutin olarak kullanılması doğumla ilgili beklentileri değiştirmiştir. Ancak eleştirmenler, tıbbi olarak yönetilen doğum yoluyla artan güvenliğin bedelinin, çoğu doğumun vahşileştirilmesi ve insanlıktan çıkarılması olduğunu iddia etmektedir. Artan güvenliğin diğer maliyetleri karşılayıp karşılamadığı sorusu hem tıp hem de tıp dışı çevrelerde tartışılmaktadır. SAĞLIK EŞİTSİZLİKLERİ Yirminci yüzyılın sonlarına doğru başlıca ölüm nedenleri kardiyovasküler hastalık, inme ve kanserdi. Erken ölüm oranlarının adaletsiz sosyal sınıf dağılımı, 1970\'lerin sonlarına doğru siyasi bir mesele olarak yeniden ortaya çıktı. Bununla birlikte, Araştırmalar, bireysel yaşam tarzı davranışlarının (örneğin, sigara içmek, aşırı içki içmek ve sağlıksız yiyecekler) göreli katkısını ve kalıcı yoksulluğun daha yaygın etkilerini (nemli barınma, maddi yoksunluk, eşitsizliğin adaletsizliği duygusu) ölüm eşitsizlikleri üzerine araştırmaya devam etmektedir. TIBBİ DÖNÜŞÜMLER Genel hekim idealinin hâlâ savunulduğu yirminci yüzyılın başında, tıp zaten uzmanlaşma sürecindeydi. Bu süreç yirminci yüzyıl boyunca gelişmiştir, öyle ki toplumdaki pratisyen hekimlerin çoğu ve hastanelerde genel dahiliye ile uğraşan hekimler bile özel uzmanlık alanlarına sahiptir. Bilgi patlaması, herhangi bir doktorun tıbbın tüm yönlerine ayak uydurmasını imkansız hale getirdi ve potansiyel olarak tıbbın birleşik bir disiplin olarak statüsünü tehdit ediyor. Bir tıp eğitiminin temel malzemesini neyin oluşturduğu ve bunun daha sonra günlük pratikle ne kadar ilgili olduğu tartışılmaya devam ediyor.