İşitme ve Konuşma Tedavisi PDF
Document Details
Uploaded by FondHyperbole2785
Burak Taşlı
Tags
Summary
This document provides an anatomical study of the ear. It focuses on the structures of the outer ear, middle ear, and inner ear. Detailed descriptions are accompanied by relevant nomenclature.
Full Transcript
İŞİTME VE KONUŞMA TEDAVİSİ DIŞ KULAK-ORTA KULAK ANATOMİSİ ÖĞR. GÖR. BURAK TAŞLI Kulak Anatomisi Kulak, işitme ve denge fonksiyonlarının periferik organı olup, temporal kemik içine yerleşmistir. Görevleri ve yapı bakımından birbirinden farklı dış (auris externa), orta (auris me...
İŞİTME VE KONUŞMA TEDAVİSİ DIŞ KULAK-ORTA KULAK ANATOMİSİ ÖĞR. GÖR. BURAK TAŞLI Kulak Anatomisi Kulak, işitme ve denge fonksiyonlarının periferik organı olup, temporal kemik içine yerleşmistir. Görevleri ve yapı bakımından birbirinden farklı dış (auris externa), orta (auris media) ve iç (auris interna) olmak üzere üç parçadan oluşur Temporal Kemik Temporal kemik kafatası tabanında her iki yanda birer tane olmak üzere insanda toplam iki tanedir ve pars squamosa, pars petromastoidea, processus styloideus ve pars tympanica olmak üzere dört parçadan oluşur. Pars Squamosa: Dış yüzeyi m. temporalis’ in tutunduğu linea temporalis ile sınırlıdır. Skuamöz çıkıntının anteroinferiorundan anteriora doğru zigomatik çıkıntı uzanır ve fossa mandibuleris’ in sınırlandırılmasını sağlar. Pars Tympanica: Temporal kemiğin en küçük parçasıdır. Dış kulak yolunun ön,alt ve arka duvarını oluşturur. Pars mastoidea’ nın önünde, pars squamosa’ nın altında, pars petrosa’ nın dış tarafında yer alır. Yeni doğanlarda açık bir halkaya benzer. Timpanik parça arkada pars squamosa ve processus mastoideus ile birleşir ve fissura tympanomastoidea’ nın ön sınırını yapar. Pars Petromastoidea: Temporal kemiğin en büyük parçasıdır ve arka kısmını oluşturur. Pars mastoidea ve pars petrosa olmak üzere iki kısımda incelenir. Pars mastoidea’ nın aşağıya doğru uzanan çıkıntısına processus mastoideus denir. Processus mastoideus’ un lateral yüzüne m. sternocleidomastoideus, tutunur. Pars petrosa; üç yüzlü bir piramide benzer. Tepe kısmı sfenoid kemikle birleşir ve fissura petrosquamosa denilen yarığı oluşturur. Ön kenarın tam ortasında belli bir tümsek vardır ve eminentia arcuata adını alır. Bu kabarıklığın içinde denge organlarına ait canalis semicircularis anterior yer alır. Arka yüzde meatus acusticus internus yerleşir. Yedinci ve sekizinci kranial sinirler ile kan damarları buradan geçer. Dış Kulak (Auris externa) Dış kulak iki kısma ayrılarak incelenir; Kulak kepçesi (auricula), dış kulak yolu (meatus acusticus externus). Kulak kepçesi (Auricula) Dış ortamdan gelen ses dalgalarını toplamaya yarar. Kıkırdak, yağ ve bağ dokusundan oluşur. Fibroelastik yapıdaki kıkırdağı tek parçalıdır. Kulak kepçesi; deri, dış kulak yolu kıkırdagı, kas ve ekstrensek bağlar aracılıgı ile kafatasına yapışmıstır. Fibröz bir dokuyla da dış kulak yoluna bağlıdır. Kulak kepçesinin dış yüzü konkav olup hafif öne bakar. Bir çok girinti ve çıkıntıdan oluşur. Dış yüzünün ortasındaki derin çukurluğa concha auricularis denir. Auricula’ yı dıştan sınırlayan helix adlı kabarıntı crus helicis denilen kısmı ile concha auricularis’ten başlar, önce öne ve yukarıya daha sonra arkaya ve aşağıya doğru yönelerek lobulus auriculare ile birleşir. Helix arkaya ve aşağıya doğru kıvrılırken tuberculum auriculare denilen bir kabarıntı yapar. Concha auricularis, crus helicis tarafından iki kısma ayrılır. Crus helicis’ in üstünde kalan çukurluk cymba conchalis, altında kalan çukurluk ise cavum conchalis adını alır. Concha auricularis’ in önünde tragus denilen çıkıntı vardır. Tragus’ un karşısında antitragus denilen küçük bir kabarık bulunur. Tragus ile antitragus arasındaki derin çentiğe incisura intertragica denir. Helix’ e paralel olarak uzanan ve daha sığ bir kabarıntı olan antihelix, antitragus’tan başlar, öne ve yukarıya doğru uzanıp, iki crus’ a ayrılır. Bu crus’ ların arasında kalan çukurluğa fossa triangularis denir. Helix ile antihelix arasındaki sulcus’ a scapha denir. Auricula’ nın alt ucunda yer alan kulak memesi sadece deri, yağ ve bağ dokusundan oluşur. Kıkırdak dokusu içermez. Dış Kulak Yolu (meatus acusticus externus): Concha auricularis ile membrana tympanica arasında uzanır. Concha auricularis’ ten itibaren 2,5-3 cm uzunluğunda ‘S’ harfi şeklinde eğri bir yoldur. Dış kulak yolunun uzunlugu, kulak zarının oblik yerleşmesi nedeniyle, arka duvarda yaklaşık 25 mm, ön alt duvarda 31 mm’ dir. Dış kulak yolu, kıkırdak ve kemik olmak üzere iki parçadan oluşur. Dış kulak yolunun 1/3 dış kısmı kıkırdak, 2/3 iç kısmını kemik yapı oluşturur. Çocuklarda timpanik kemik henüz tam gelişmediği için dış kulak yolunun kıkırdak kısmı daha uzundur. Dış kulak yolunu örten deride; ter bezleri, yağ bezleri ve serümen bezler vardır. Kemik kısmı örten deri ise oldukça ince olup periost’ un üzerini örter ve bu kısım kıl, yağ ve serümen bezleri içermez. Dış kulak yolu’ nun innervasyonunu n. mandibularis’ in n. Auriculotemporalis dalı ve n. vagus’ un Arnold siniri sağlar. Ayrıca yedinci, dokuzuncu, onuncu kraniyal sinirler de dal vermektedir. Arnold siniri dış kulak yolunun temizlenmesi sırasında öksürük refleksine neden olabilir. Orta kulak (Auris Media) Orta kulak boşluğu (cavitas tympani) temporal kemiğin içerisinde düzensiz bir boşluktur. Tuba auditiva yolu ile nasopharynx’ den gelen hava ile doludur. Kulak zarı (membrana tympanica), dış kulak yolu’ nun sonunda yer alan ve orta kulak boşluğunu dış kulak yolundan ayıran bir perdedir. Dış yüzde dış kulak yolunun derisinin devamı olan kutanöz tabaka, iç yüzde orta kulak mukozasının devamı olan mukozal tabaka ve arada fibröz tabaka yer alır. Kulak zarının üstte kalan gevşek kısmına pars flaccida, alttaki gergin kısmına da pars tensa adı verilir. Pars tensa kulak zarının büyük kısmını oluşturur ve ses dalgaları ile titreşen kısımdır. Pars tensa’ da bulunan fibröz tabaka, pars flaccida’ da yoktur. Pars tensa, kan damarları bakımından fakirdir. Bu yüzden dıs etkilere olan dayanıklılığı daha azdır. Pars flaccida’ da sinirler ve zengin bir kapiller ağ bulunur. Pars tensa’ nın medial yüzde orta kulak boşluğu ile komsu olup, buna karşılık pars flaccida’ nın attik bölge ile komşuluğu vardır. Pars tensa’ nın orta kısmında, yukarıdan aşağı doğru uzanan malleus’ un manubrium mallei parçası bulunur. Kulak zarının en çukur noktasına umbo denir. Kulak zarı a. maxillaris interna’nın dalı olan a. auricularis profunda dalı (Arteria maxillaris’ den ayrılıp, dış kulak yolu derisi, kulak zarının dış yüzü ve temporomandibular eklemde dağılan arter) ile beslenir. Orta kulak boşluğunun 6 duvarı vardır. 1- Üst duvar (paries tegmentalis): Recessus epitympanicus’ un tavanını oluşturur ve fossa cranialis media ile komşudur. 2- Alt duvar (paries jugularis): Orta kulağı fossa jugularis’ den ayıran ince bir duvardır. v. jugularis interna’ nın bulbus superior’ u bu duvarla komşudur. 3- Arka duvar (paries mastoideus): Bu duvarda eminentia pyramidalis, aditus ad antrum ve fossa incudis bulunur. Eminentia pyramidalis içinde m. stapedius vardır. Bu kısımda canalis nevri facialis’ te bulunan bir açıklıktan küçük bir dal m. stapedius’ a gelir. 4- Ön duvar (paries caroticus): Medial ve lateral duvarların birbirine yaklaştığı yerdir. Canalis caroticus’ un arka duvarı bulunur. Karotis kanalının yaptığı çıkıntı ile tuba auditoria ve m. tensoris tympani bulunur. 5- İç duvar (paries labyrinthicus): Orta kulağı iç kulaktan ayırır. Promontorium’ un yaptığı çıkıntı aracılığı ile iç kulakla komşuluk gösterir. Promontorium üzerinde membrana tympani secundaria ile kaplıdır. Fenestra vestibuli ve fenestra cochleae bu duvarda yer alır. 6- Dış duvar (paries membranaceus): Büyük bir kısmını membrana tympanica ve anulus tympanicus yapar. Fissura petrotympanica da burada bulunur, chorda tympani bu yarık içinde seyreder. Orta Kulak Komşulukları 1- Üst duvar: Kafa Tabanı 2- Alt duvar: V. Jugularis 3- Arka duvar: Antrum 4- Ön duvar: Tuba auditoria (Tuba eustachi) 5- İç duvar: Promontorium 6- Dış duvar: Membrana tympanica Orta kulak boşluğunda üç tane hareketli kemikçik vardır. Bunlar sırasıyla; malleus, inkus ve stapes’tir. Kemikçikler orta kulak boşluğunun üst ve arka kısmına yerleşmislerdir ve bu boşluğa bağlarla tutunurlar. Kemikçiklerin en büyüğü malleus adını alır. Malleus caput, collum ve manubrium olmak üzere üç parçadan oluşur. Manubrium mallei parçası ile kulak zarına yapışır. Incus, bir gövde ve iki koldan oluşur. Vücudun en küçük kemiği olan stapes; tabanı oval pencereye sıkıca yapışır. Caput’ un arka tarafına m.stapedius’ un tendonu yapışır. Tensör timpani kası kasıldıgı zaman manuibriumu içe ve arkaya çekerek kulak zarını gerer. Stapes kas tendonu, eminentia pyramidalis’den çıkar ve stapesin boynuna ya da başına yapışır. Stapes kası fasiyal sinir tarafından innerve edilir ve kasıldığında yüksek şiddetteki seslerin iç kulağa geçisini engelleyerek koruyucu mekanizmaya yardımcı olur. Östaki borusu, orta kulak boşluğu ile nazofarenksi birbirine bağlayan ve nazofarenkse doğru anteroinferolateral seyir gösteren, huni şeklinde bir yapıdır. Çocuklarda daha kısa ve düz bir seyir gösterir. Orta kulak tarafında kalan posterolateral 1/3 kısmı kemik, nazofarenks tarafındaki 2/3 anteromedial kısmı ise kıkırdaktan oluşur. Östaki borusunun açılıp kapanmasından m. tensor veli palatini, m. levator veli palatini ve m. salpingopharyngeus sorumludur. İŞİTME VE KONUŞMA TEDAVİSİ İÇ KULAK ANATOMİSİ ÖĞR. GÖR. BURAK TAŞLI Auris Interna Anatomisi Os temporale’nin pars petrosa’sı içinde bulunan, işitme ve denge duyuları ile ilgili spesifik hücreleri içeren kulak kısmıdır. Karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle labyrinthus olarak da isimlendirilir. Labyrinthus iç içe geçmiş iki bölümden oluşmaktadır. Şekil olarak birbirinin hemen hemen aynısı olan bu oluşumların yapı ve işlevleri farklıdır. Labyrinthus’un dıştaki kemik bölümüne labyrinthus osseus, içte bulunan zardan yapılmış kese ve borulardan oluşan kısmına ise labyrinthus membranaceus denir. Labyrinthus membranaceus endolympha sıvısını içerir, perilympha ile dolu olan labyrinthus osseus’tur. Endolympha, denge; perilymha işitme için hedef organları uyarmada görev almaktadır. Perilympha; kemik ve zar labirent arasında bulunan, BOS benzeri extraceluler bir sıvıdır. Sodyum oranı yüksek, potasyum oranı düşüktür. Endolympha; utriculus, sacculus, ductus semicircularis’ler, ductus utriculosaccularis, ductus endolymphaticus ve ductus cochlearis içinde bulunan bir sıvıdır. Potasyum oranı yüksek, sodyum oranı düşüktür. Sacculus, utriculus ile ‘Y’ şeklindeki bir tüple bağlantılıdır. Sacculus’un arka tarafından çıkan ductus endolymphaticus, ductus utriculosaccularis’ten gelen dalı da aldıktan sonra aşağı doğru seyredip saccus endolymphaticus adı verilen kör bir kesede sonlanır. Saccus endolymphaticus zar labirentteki endolenf sıvısının fazlasını depo ettiği gibi emiliminde de rol alır ve kulağın immun cevabını düzenler. Labyrinthus Osseus (Kemik Labirent) Vücutta dişlerden sonra gelen en sert kemik dokusudur. Bir kabuk gibi labyrinthus membranaceus’u tümüyle sarar. Vestibulum, canales semicirculares ve cochlea olmak üzere üç kısımdan oluşur. Bu kemik yapılardan vestibulum ve canales semicirculares vestibüler organın yerleşim yeridir. Vestibulum Kemik labirentin en geniş parçası olup boyu yaklaşık 6 mm, çapı 3 mm civarındadır. Vestibül lateral duvarında fenestra vestibuli ve fenestra cochlea denilen açıklıkla orta kulakla ilişkilidir. Fenestre vestibuli, vestibulum’un dış duvarında ve aynı zamanda orta kulağın da iç duvarında bulunur. Buraya stapes’in basis stapes’i oturur. Fenestra vestibuli, stapes’in tabanı tarafından hareket edebilecek şekilde kapatılmıştır ve kulak zarı ile alınan titreşimler kulak kemikçiklerinden geçip iç kulaktaki perilympha sıvısına iletilir. Labyrinthus osseus’un orta bölümü olup önde cochlea, arkada ise canales semicirculares ile bağlantılıdır. İçerisinde zar labirentin sacculus ve utriculus adı verilen parçaları yer alır. Sacculus, utriculus’tan daha küçüktür ve konum olarak vestibül içerisinde ön kısımda yerleşmiştir. Utriculus ile arasında bağlantıyı sağlayan ductus utriculosaccularis vardır. Macula utriculi yatay düzlemde yerleşmiş olmasına rağmen macula sacculi vertikal düzlemde yerleşmiştir. Bu sebepten utriculus horizontal plandaki hareketten etkilenirken sacculus vertikal plandaki hareketlerden etkilenmektedir. Sacculus ve utriculus denge duyusu ile ilgili özelleşmiş hücreler içerir. Vestibulum’un üst duvarına canalis semicircularis posterior’un ampulla’sı hariç diğer semisirküler kanalların düz uçları ve ampulla’ları açılır. Canalis semicircularis posterior’un ampulla’sı vestibulum’un arka duvarına açılır. Vestibulum’un ön duvarında ise scala vestibuli’nin girişi olan oval bir açıklık bulunur. Scala vestibuli, cochlea’da bulunur. Canales semisirculares (Semisirküler kanallar) Vestibulum’un arka-üst tarafında her bir kulakta kemik labirente ait olan ve yarım daire şeklinde üç kanal bulunur. Bunlar, canalis semicircularis anterior, canalis semicircularis posterior ve canalis semicircularis lateralis’tir. Her birinde ampulla adı verilen genişlemeler vardır. Lateral semisirküler kanal horizontale yakın konumda, anterior ve posterior semisirküler kanallar vertikal konumdadır. Semisirküler kanalların (SSK) düz olan başlangıç kısımlarına crus simplex adı verilirken, sonlandığı bölgedeki genişlemelere ise ampulla adı verilir. Anterior ve posterior SSK’nın crus simplex’i ortaktır ve crus commune adını alır. Cochlea Şekil olarak bir salyangoz kabuğuna benzeyen cochlea, kemik labirentin ön parçasıdır. Modiolus cochlea, tepeden tabana yapılan kesitinde ortada görülen delikli koni şeklindeki yapıdır. Bunun etrafında 2,5 defa kıvrılmış boruya ise canalis spiralis cochlea denilir. Canalis spiralis cochlea, vestibulum’dan başlayıp modiolus’un etrafında dönen ve cupula cochlea’da sonlanan spiral kanaldır. Yaklaşık 35 mm uzunluğunda olup birinci kıvrımı, cavitas tympani’deki promontorium denilen kabartıyı oluşturur. Lamina spiralis ossea, modiolus’tan başlayarak canalis spiralis cochlea’ya doğru uzanan ve onu kısmen ikiye ayıran yarım bir kemik lameldir. Üst kısmına scala vestibuli, alt kısma ise scala tympani adı verilir. Bu iki kısım cochlea’nın helicotrema adı verilen tepesinde birleşirler. Lamina spiralis ossea’nın serbest kenarı ile canalis spiralis cochlea’nın dış yan duvarı arasında lamina basilaris adı verilen bir zar bulunur. Bu zar üzerinde de corti organı adı verilen işitme organı bulunur. Scala vestibuli, vestibulum’a, scala tympani ise fenestra cochlea aracılığıyla orta kulak boşluğuna bağlanır. Lamina spiralis ossea’nın serbest kenarındaki periosteum kalınlaşmıştır. Labyrinthus Membranaceus (Zar labirent) Labyrinthus osseus’un içine yerleşmiş, içi endolympha sıvısı ile dolu olan kanallar sistemidir. Zar labirentin kısımları utriculus, sacculus, ductus semicirculares ve ductus cochlearis’tir. Utriculus, sacculus ve ductus semicirculares denge duyusu; ductus cochlearis ise işitme duyusu ile ilgilidir. Zar labirent, içinde endolympha’nın dolaştığı kapalı kanallar sistemidir. İçinde yer aldığı kemik labirent ile uyumlu şekil gösterir. Kemik labirentten perilenfatik boşluk ile ayrılır. Endolympha, ductus cochlearis’in duvarında bulunan stria vascularis’te üretilir. Utriculus Vestibulum’un üst-arka kısmında bulunur. Recessus ellipticus’a oturur. Sacculus’tan daha büyüktür. Ductus semicirculares’lerin hem ampulla kısmı hem de başlangıç kısımları utriculus’a açılır. Utriculus ve sacculus vücudun üç boyutlu hareketlerine oryantasyonu sağlar. Bunlar çizgisel hızlanmalara (asansör veya araç içindeki hareket) karşı da duyarlıdır. Utriculus ve sacculus’ta baş hareketlerine duyarlı olan özelleşmiş macula hücreleri mevcuttur. Macula; yerçekimine duyarlı nöroepitelyal tüylü hücreler, kan damarları, destek hücreleri, sinir lifleri ve bunların üzerine yerleşmiş olan otolitik membranlardan oluşmaktadır. Tüylü hücreleri otolitik membran içine gömülmüşlerdir. Otolitik membranın özgül yoğunluğu yüksektir ve içinde kalsiyum karbonat kristalleri olan otolitler bulunur. Sacculus Vestibulum’un ön alt kısmına yerleşmiştir. Sacculus’a ductus cochlearis bağlanır. Ductus utriculosaccularis, utriculus ile sacculus’u birbirine bağlar. Endolympha’nın emiliminde saccus endolymphaticus’un önemli görevi vardır. Sacculus’un alt kısmından, ductus reuniens denilen kısa bir kanal ayrılır. Ductus reuniens aşağıda ductus cochlearis’e açılır. Sacculus duvarının iç yüzünde macula sacculi adı verilen bir sahada sacculus’un vücut dengesi ile ilgili olan özelleşmiş hücreleri bulunur. Ductus semicirculares Canalis semicircularis’lerin şekline uyarlar. Ductus semicircularis anterior, ductus semicircularis posterior ve ductus semicircularis lateralis; beş adet delik aracılığıyla utriculus’un arka bölümüne açılır. Semicircular kanalların düz olan başlangıç kısımlarına crus simplex denilirken, sonlandığı bölgedeki genişlemelere ise ampulla adı verilir. Anterior ve posterior semisirküler kanalın (SSK) crus simplex’i ortak olup ve crus commune denilir. Ampulla tabanında crista adı verilen duyusal epitel üzerinde yerleşim gösteren vestibüler reseptör hücreler vardır. Bunların üzerinde jelatinöz bir yapıda ‘cupula’ bulunmaktadır. Vestibüler reseptör hücrelerin stereosilyaları ile temas halinde olan kupula, ampulla lümenini kapatır. Bu yüzden kanallar içine partiküller sadece nonampuller uçlarından girip çıkabilirler. Crista’da mekanik hareketlere duyarlı bir sistem vardır. Buradaki hücrelerin titrek tüyleri, üzerinde yer aldığı cupula’ya doğru uzanırlar. Cupula mukopolisakkaritleri içeren jelatinöz bir kitledir, crista yüzeyinden membranöz labirente doğru uzanır, utriculus ile semicircular kanallar arasında sıvı geçişine olanak vermez. Ductus cochlearis Fenestra cochlea’dan başlayan üçgen şeklinde, scala tympani ile scala vestibuli arasında bulunan spiral şekilli bir kanaldır. İçinde endolympha ve corti organı bulunur. Kanal içinde bulunan membrana tectoria corti organı ile temastadır. Corti organı (Organum spirale), cochlea’da, nörosensöriyal hücreler membrana basilaris üzerinde yerleşmiştir. Corti organı, ses titreşimlerini (akustik enerji), nöroepiteliyal hücreler aracılığı ile elektriksel potansiyellere dönüştürmekle görevlidir. İç tüylü ve dış tüylü sensöriyal hücreler, afferent ve efferent aksonlar, corti tüneli ve destek hücrelerinden (hensen, deiters, pillar) oluşmaktadır. Bunların üzerini membrana tectoria örtmektedir. Dış kısmında DTH ve iç kısmında İTH bulunmaktadır. Ganglion spirale’deki nöronların periferik uzantıları tüy hücrelerinin bazal kısımları ile sinaps yaparlar. Buradaki nöronların santral uzantıları ise işitme siniri olan nervus cochlearis’i oluşturur. İŞİTME VE KONUŞMA TEDAVİSİ DIŞ KULAK FİZYOLOJİSİ ÖĞR. GÖR. BURAK TAŞLI İÇERİK İşitme Sistemi Fonksiyonuna göre işitme sistemi Dış kulak Yapılar Ve İşlevi… İşitme Sistemi İşitme zorunlu bir fonksiyondur; kapatılamaz. İşitme, çoğunlukla dış çevreyi izlemek için işlev gören bir mesafe duygusudur. Çoğu hayvanda işitme, potansiyel yırtıcıları ve diğer tehlikeleri bulmak için koruyucu bir işlev görür. Aynı zamanda sofistike değişen düzeylerde, bir iletişim fonksiyonu hizmeti vermektedir. İşitsel sistem, yüksek hassasiyet, keskin frekans ayarı ve geniş dinamik aralığa sahip inanılmaz derecede karmaşık bir sistemdir. Akustik sinyalleri, basınç dalgası genlikleri ile algılayacak kadar hassastır. Olağanüstü keskinlikle frekansları çözme veya ayırt etme yeteneğine sahip, çok ince bir şekilde ayarlanmıştır. Son olarak, şaşırtıcı oranda büyüklük veya yoğunluk aralığında değişen akustik sinyalleri işleyebilir. Akustik bilginin fiziksel işlenmesi, genellikle Dış, Orta ve iç kulaklar olarak bilinen üç yapı grubunda gerçekleşir. Sinirsel işlem iç kulakta başlar ve VIII kranial sinir yoluyla merkezi işitsel sinir sistemine devam eder. Psikolojik işlem öncelikle beyin sapı ve pons başlar, işitsel korteks ve ötesine devam eder. İşitsel sistemin şematik gösterimi Hem afferent hem de efferent yolları gösteren işitsel sistemin yapılarının ve işlevlerinin şematik gösterimi Fonksiyonel bakımdan işitme organı iki bölümde incelenmektedir. 1-İletim aygıtı: Dış ve orta kulak yapıları ve iç kulak sıvıları. 2- Algı aygıtı: Korti organı, işitme siniri ve onun santral bağlantıları Aurikulanın topladığı ses enerjisinin kulağın çeşitli bölümlerinde değişikliğe uğradıktan sonra aksiyon potansiyelleri halinde beyine gönderilip burada ses halinde algılanmasına İŞİTME denir. İşitme sırasında kulakta üç fonksiyon yerine getirilmektedir. 1-Orta kulakta ses titreşimleri iç kulak sıvılarına iletilmekte 2-İç kulakta frekansların periferik analizi yapılmakta(basiller membranda) 3-Mekanik enerji iç kulaktaki tüylü hücreler tarafından elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Sesin alınması ve işitmenin algılanması birkaç fazda gerçekleşmektedir. 1-Atmosferde oluşan sesin korti organına kadar iletilmesi mekanik bir olaydır ve ses enerjisi ile sağlanır. 2-Korti organına ulaşan akustik enerji nöroepitelyal hücrelerde elektrik potansiyelleri şekline dönüşür. 3- Bu oluşan elektrik potansiyelleri sinir lifleri tarafından daha üst merkezlere iletilir. 4-Koklear çekirdeklerden temporal lobdaki işitme merkezine gelen uyarılar birleştirilir ve analiz yapılır. Dış Kulak Dış kulak, sesi toplamaya ve rezonansa, ses lokalizasyonuna yardımcı olmaya ve orta kulak için koruyucu bir mekanizma olarak işlev görmeye hizmet eder. Dış kulak üç ana bileşene sahiptir: kulak kepçesi, kulak kanalı veya meatus ve kulak zarı veya timpanik membranın dış tabakası. Kulak kepçesi, deri kaplı kıkırdaktan oluşan kulağın görünür kısmıdır. Ayrıca pinna olarak da bilinir Kulağın üst kenarı helix ve alt kısmı lobül olarak olarak adlandırılır. Dış kulak yolu girişindeki kase, konka olarak bilinir. NOTLAR: Dış kulak, kulak kepçesi, dış kulak yolu ve timpanik membranın yanal yüzeyini içerir. Kulağın dış kıkırdak kısmı kulak kepçesi olarak adlandırılır. Pinna = kulak kepçesi Helix, kulak kepçesinin belirgin sırtıdır. KULAK ANATOMİSİ Kulak kepçeleri esas olarak ses dalgalarını toplamak ve onları dış kulak yoluna huni yapmak için kullanılır. Kulak kepçeleri, dikey düzlemde ses lokalizasyonu ve kulak kanalının korunması için önemlidir. Kulak kepçeleri ayrıca 4500 Hz civarında sesleri artıran rezonatörler olarak da hizmet eder. Dış kulak yolu, 23-29 mm uzunluğunda, bir açıklıktan gelen dar kanaldır. Kanalın 1/3 kıkırdaktan oluşur. İç 2/3 deri kaplı kemiktir. Kanal şekli eliptik ve timpanik membrana yaklaştıkça aşağı doğru bir viraj alır. (S) Kanalın kıkırdaklı kısmındaki cilt, kulak kirini veya buşon salgılayan bezler içerir. (SERÜMEN) Dış kulak yolu, sesi kulak zarına veya timpanik membrana yönlendirir. 2700 Hz civarında sesleri artıran bir rezonatör görevi görür. Ayrıca timpanik zarın dar açıklığı ile korunmasına da hizmet eder. Kanaldaki Cerumen ayrıca kulağın yabancı cisimler, maddeler vb. korunmasına da hizmet eder. Kulak zarı dış kulak yolunun sonunda bulunur. Kanalın kemikli kısmına gömülü birkaç katmandan oluşmuş bir zardır. Membran oldukça gergin, şekli içbükey, hafifçe içe doğru kıvrılıyor. Timpanik membranın bir şeması Timpanik membranın iki ana bölümü vardır, pars flaccida ve pars tensa. -Pars flaccida, daha küçük ve daha uyumlu bölümüdür, üstte bulunur ve iki katman doku içerir. -Pars tensa, aşağı doğru bulunan daha büyük kısımdır. Dört membranöz tabaka içerir ve pars flaccida'dan daha serttir. Timpanik membran, yüzeyine çarpan akustik basınç dalgaları tarafından harekete geçirilir. Membran, frekansıyla orantılı bir hızda ses dalgasının yoğunluğuyla orantılı bir büyüklük ile titreşir. NOTLAR: Timpanik membran = kulak zarı Timpanik membranın üst kısmında, daha küçük, uyumlu kısmına pars flaccida denir. Timpanik membranın daha büyük ve daha sert kısmı pars tensa olarak adlandırılır. Dış kulağın sesin algılanmasında 2 önemli görevi vardır. 1)SES LOKALİZASYONU Ses lokalizasyonunu belirlemede ilk adım Pinna da gerçekleşir 2)REZONATÖR ORGAN Dış Kulak Rezonatör Organ Dış Kulağın 2-7kHz’de Akustik Kazançları Belli frekanslarda bu kazanç sabit olup toplam ses basıncında 20 db’lik bir artış sağlanır. Dış kulağın transfer işlevinin ses dalgalarına etkisi. ‘m’ ve ‘p’ ile gösterilen eğriler sırasıyla kulak yolu ve kulak kepçesinin farklı ses frekanslarına nasıl etki ettiğini göstermektedir. Bu iki etkinin toplamı ise ‘t’ ile gösterilir.Kulak kepçesi ve dış kulak yolu, yaklaşık 3000 Hz (3kHz) frekansa sahip ses dalgalarını diğerlerine oranla daha şiddetli biçimde orta ve iç kulağa yansıtmaktadır. KONKA Ses dalgalarını DKY da yoğunlaştırır ve bu şekilde 6 dblik bir artış sağlar. Konka rezonans frekansı 4,5-5,5 kHz DIŞ KULAK YOLU (DKY) DKY ses dalgalarını timpanik zara iletir ve aynı zamanda siddetlendirir 3.5 cm uzunlugunda olan DKY, bir rezonatör organdır 3500 frekansındakı bir ses dalgası, DKY da yaklasık olarak15-20 db kazanç sağlar DKY rezonans frekansı 2.6 kHz Sesin Lokalizasyonu 1)Şiddet (A-B) 2)Zaman farkı -interaural zaman farkı 0,6 msn- A-BAFFLE ETKİ: Baş gibi bir yüzeye çarpan ses dalgalarının yansıtılacağını ifade eder. Yüzeye çarpan ve yansıyan dalgalar başın yan tarafında daha büyük bir ses basıncı oluşturacak şekilde birleşirler.Sesin geliş yönüne göre, ses dalgalarının çarptığı kulak tarafında ses dalgaları basıncı artar aksi tarafdaki kulak bölgesinde ses basıncı düşer.Buna Baffle etkisi denir. B-SHADOW ETKİ: Başın boyutu ile karşılaştırıldığında relative olarak kısa dalga boyuna sahip ses dalgaları bir ölçüde bloke edilir ve karşı tarafta daha düşük ses basıncı ile sonuçlanır. Shadow etki sesin frekans veya dalga boyuna bağlıdır. Yüksek frekanstaki ses başın daha çok shadow etki yapması ile sonuçlanır ve sonuç olarak başın her iki tarafındaki ses lokalizasyonu için daha büyük interaural yoğunluk farkı oluşur. Böylece tiz seslerin yönü pes seslere göre daha kolaylıkla saptanabilir. 2)Zaman farkı -interaural zaman farkı 0,6 msn- Ayırt edilebilir zaman farkının 3000 Hz altındaki frekanslarda en önemli etmen olduğu, 3000 Hz üzerindeki frekeanslarda ise ses şiddetindeki farkın en büyük önemi taşıdığı söylenmektedir İŞİTME VE KONUŞMA TEDAVİSİ ORTA KULAK FİZYOLOJİSİ ÖĞR. GÖR. BURAK TAŞLI Ses Dalgası ve Özellikleri Ses enerjisi mekanik bir titreşimdir. Ses, maddesel bir Ses aynı zamanda havanın ortamda yayılabilen titreşimiyle oluşan işitme titreşimlerin boyuna dalgalar duyusudur. şeklinde ilerlemesidir. Ses; titreşim kaynağının bir enerji ile titreşime geçmesi sonucu ortam Ses dalgalarının hızı, yayıldığı moleküllerinin birbirlerine ortamın özelliklerine bağlı yaklaşıp uzaklaşması sonucu olarak değişiklik gösterir. ortaya çıkan mekanik dalganın insan kulağı tarafından algılanma şeklidir. Akyıldız AN. Kulak Hastalıkları ve Mikrocerrahisi Cilt 1. Ankara: Bilimsel Tıp Yayınevi, 1998. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. Orta Kulak Fizyolojisi ◦ Orta kulak, timpanik membran, kemikçikler, östaki borusu, stapes kası ve tensör timpani kasından oluşan timpanik kavitedir. Orta kulağın üç işlevi şu şekildedir: ◦ Kulak zarından kokleaya akustik titreşimlerin iletilmesi, ◦ Dış kulaktaki hava ile labirent sıvısındaki empedansın dengelenmesi, ◦ İç kulağın akustik refleks ile korunmasıdır. AYERBE I1, NÉGREVERGNE M, UCELAY R, SANCHEZ FERNANDEZ JM. ,REV LARYNGOL OTOL RHİNOL (BORD). 1999;120(5):291-9. Orta Kulak Ses İletimi ◦ Orta kulaktaki ses iletimi iki mekanizma ile gerçekleştirilir. ◦ Ses dalgaları dış kulak yolundan geçerek kulak zarına ulaşır, kulak zarına yapışık olan malleus, kulak zarı ile beraber titreşir. Bu da tüm kemikçik zinciri titreştirerek sesin stapes tabanındaki oval pencereden iç kulağa iletilmesini sağlar. ◦ Bu mekanizmaya “ossikuler coupling” yani kemikçikler sistemi ile ses iletimi denir. Takasaki K, Sando I, Balaban CD, et al. Functional anayomy of the tensor veli palatini muscle and Ostmann’s fatty tissue. Ann Otol Rhinol Laryngol. 111: 1045-1049, 2002. Gebeliğin Orta Kulak Akustik Özelliklerine Etkisi, Emine KUTLU DAĞ,2014. ◦ Sesin orta kulaktaki havanın titreşimiyle doğrudan oval pencere ve yuvarlak pencereye iletilmesine ise “akustik coupling” denir. Peake WT, Rosowski JJ, Lynch TJ. Middle ear transmission: acoustic versus ossicular coupling in cat and human. Hear Res. 57: 245-268, 1992. Gebeliğin Orta Kulak Akustik Özelliklerine Etkisi, Emine KUTLU DAĞ,2014. ORTA KULAK SES İLETİMİ ◦ Aurikula ve dış kulak yolundan timpanik membrana gelen ses dalgaları bu iki mekanizma ile iç kulağa aktarılmaktadır. ◦ Ses enerjisi aurikulanın konka bölgesinde toplanarak dış kulak yoluna doğru yönlendirilir. Aurikula yüzeyinde toplanan ses enerjisi DKY vasıtasıyla kulak zarına yoğunlaşarak ulaşır. ◦ Ses dalgalarının zarda (pars tensa) sebep olduğu titreşim, zara yapışık olan manibrium mallei ile malleus başına ve incusa iletilir. ◦ Malleus ve incus linear bir aks üzerinde bir blok halinde hareket eder. Bu hareket aksı, inkusun kısa prosessi ve gövdesiyle malleus arasından geçer. Hareket inkudostapedial eklem ile stapes ve oval pencereye, ardından iç kulak sıvılarına aktarılır. ◦ Bu iletim sırasında atmosferden (gaz ortamdan) perilenfe (sıvı ortama) ses dalgalarının iletimi söz konusudur. ◦ Ses dalgaları akustik resistansı (ses dalgalarının yayılmasına karşı gösterdiği direnç) çok düşük olan atmosferden çok yüksek olan perilenfe geçinceye kadar enerji kaybına uğramaktadır. Enerjinin büyük bir kısmı perilenf tarafından absorbe edilmekte ya da geri yansımaktadır. ◦ Ses dalgalarının ancak 1/1000 ‘i perilenfe geçmektedir. Bunu dB olarak ifade ettiğimizde ortam değişikliği esnasında 30 dB’lik bir kayıp orta çıkmaktadır. ◦ Orta kulak ve kemikçikler gelen akustik enerjiyi 30 db yükselterek perilenfe aktarır ve bu kaybı telafi eder. ◦ Orta kulak burada transformatör (dönüştürücü) görevi üstlenmektedir. ◦ İşitmenin gerçekleşmesi için ses dalgalarının atmosferden dış ve orta kulak aracılığıyla Corti organına iletilmesi gereklidir. Bu olaya iletim- kondüksiyon denir. Bu mekanik olay sesin kendi enerjisiyle sağlanır. ◦ Ses dalgasının Corti organına iletilmesi sürecinde başın ve vücudun Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. engelleyici; kulak kepçesi, DKY ve orta kulağın yönlendirici ve şiddetlendirici etkileri vardır. ORTA KULAĞIN YÜKSELTİCİ ETKİSİ ◦ Orta kulak sistemi, ses dalgalarının havadan iç kulak sıvısına geçişinde oluşan direnç uyumsuzluğunu ortadan kaldırır. ◦ Bu direnç farklılığından dolayı 30 dB civarında oluşan enerji kaybının telafisi için, ilk olarak Helmoltz tarafından bildirilen ve orta kulakta aktif olarak çalışan çeşitli mekanizmalar vardı r. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. ORTA KULAĞIN YÜKSELTİCİ ETKİSİ KATANERY OSSİKÜLER HİDROLİK (CATENARY) (OSSICULAR) (HYDRAULIC) LEVER LEVER LEVER ORTA KULAĞIN YÜKSELTİCİ ETKİSİ KATANERY LEVER (Kulak zarının tahterevalli etkisi) ◦ Kulak zarının titreşim bakımından kemik annulus ve manibrium mallei olmak üzere iki sabit noktası bulunur. Kulak zarı kemiğe sıkıca yapıştığı için annulusta titreşmez; ancak ince olan orta kısımda titreşir. ◦ Ses enerjisi fibröz tabakadaki elastik lifler yardımı ile manibrium malleide yoğunlaşmaktadır. Bu şekilde ses enerjisi kısmen hareketli manibriuma 2.5 dB civarında bir artışla geçer. Buna katanery lever adı verilir. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. ORTA KULAĞIN YÜKSELTİCİ ETKİSİ OSSİKÜLER LEVER (Kemikçikler sisteminin yükseltici etkisi) ◦ Timpanik membranda oluşan titreşimler kemikçik sisteme malleusun anterior çıkıntısı aracılığı ile inkusa iletilir. ◦ İnkusun uzun prosessi malleusun uzun kolu ile uyum içinde çalışır. Ancak bu iki kol arasında büyüklük farkı vardır. ◦ Malleusun uzun kolu ile inkusun uzun prosessi arasındaki 1,3/1 oranı kemikçiklerde bir kaldıraç etkisi ortaya çıkararak sesin iç kulağa iletiminde yaklaşık 2.5 dB bir artışa neden olur. Keith, R.W., Ratigan, J.A.,Choo, D.I.: Principles of Clinical Audiology and Assessment of Audiotory Physiology, In Pensak M.L.:Clinical Otology, Ch1,pp.2-26, Thime Mediacal Publishers, NewYork, 2015. ORTA KULAĞIN YÜKSELTİCİ ETKİSİ HİDROLİK LEVER(Kulak zarı ile stapes yüzeyleri arasındaki alan farkı) ◦ Timpanik membranın akustik enerji ile titreşime katılan alanı 55 mm²’dir.Buna karşılık titreşime uğrayan stapes tabanındaki oval pencerenin alanı ise 3,2 mm²’dir. ◦ Bu iki titreşim gösteren alanın oranı 17/1 olur ve ses enerji iletiminin bu oranda artarak orta kulaktan iç kulağa geçmesi sağlanır. ◦ Bu kazanç yaklaşık olarak 25 dB‘dir. ◦ Bu 3 mekanizma sayesinde DKY’ndan kulak zarına gelen ses enerjisi, orta kulakta amplifiye edilerek iç kulağa yaklaşık 30 dB kazançla ulaştırılır. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. Orta Kulak Kaslarının Koruma Fonksiyonu: ◦ Kaslar yüksek şiddetteki ses uyaranlarına karşı iç kulağı korumada görev alırlar. ◦ M. tensor timpani ve M. stapedius ses uyaranlarıyla harekete geçer. Bu refleksif bir olaydır ve akustik refleks olarak isimlendirilir. ◦ Reflekslerin meydana gelmesi için işitme eşiğinin 80 dB üstünde bir ses verilmesi gerekir. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. Orta Kulak Kaslarının Koruma Fonksiyonu: ◦ Koklea tarafından algılanan ses enerjisi, işitme eşiğinin çok üstünde gerçekleştiğinde(yaklaşık 80 dB), orta kulaktaki stapes kemiğine bağlı olan Musculus Stapedius kasılarak stapesin hareketini kısıtlar ve iletilen ses enerjisini azaltır. Yani ; zar-kemik zincir bütününün hareketini kısıtlayarak impedansın artmasına yol açar. Bu refleks iç kulağı yüksek şiddette ses enerjilerinden korumaktadır. ◦ Ayrıca kemikçiklere, yani iletim sistemine gerginlik sağlamak, kaslarla ossiküler zincire kan damarlarının gelmesini sağlayarak beslenmelerine olanak sağlamak ve çiğneme, vokalizasyon ve kendi sesi ile ortaya çıkan gürültülerden korumak gibi çeşitli görevleri vardır. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. ORTA KULAK REZONANS FREKANSI Amaç: ◦ Bu çalışmada sağlıklı yetişkinlerde orta kulak rezonans frekansı normatif değerleri belirlendi. Yöntem: Otoskopik muayene, odyometrik inceleme ve akustik immitansmetri sonuçları normal olan 60 erişkin gönüllü (32 kadın, 28 erkek; ort yaş 31.8±7.1 yıl; dağılım 21-46 yıl) çalışmaya dahil edildi. Orta kulak rezonans frekansı, multifrekans timpanometri ile hesaplandı. Bulgular: Tüm gönüllüler için ortalama rezonans frekansı 999.6±134.9 Hz idi. Ortalama rezonans frekansı sağ kulak için 1020.8±140.6 Hz, sol kulak için ise 978.3±180.5 Hz idi. Ortalama rezonans frekansı sağ ve sol kulak için sırasıyla erkeklerde 1023.2±146.9 Hz ve 912.5±177.8 Hz; kadınlarda ise 1018.8±137.2 Hz ve 1035.9±164.7 Hz idi. Sağ kulak için her iki cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmazken (p=0.9), sol kulak ortalama rezonans frekansı değeri kadınlarda istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.007). Sonuç: ◦ Orta kulak rezonans frekans değerleri, kulak tarafı ya da cinsiyete göre farklılıklar gösterebilir. Östaki Tüpü (Eustachian/Eustachi tube) Eustachi Tüpünün Ses İletimindeki Rolü: ◦ Kulak zarının normal titreşim yapabilmesi için orta kulağın normal havalanıyor olması ve iki taraftaki hava basıncının dengeli olması gerekir. Ancak her iki tarafta eşit basınç olduğu zaman kulak zarı en yüksek genlikte titreşir. Yani en iyi ses iletimi orta kulaktaki basıncın atmosfer basıncına eşit olması ile gerçekleşir. ◦ Orta kulakta bu görevi Eustachi tüpü üstlenmiştir. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. Östaki Tüpü (Eustachian/Eustachi tube) Eustachi Tüpünün Ses İletimindeki Rolü: ◦ Ani yükseklik kaybı veya dış ortamdaki basıncın ani değişiklikleri işitmede azalmaya sebep olur; ancak bu geçici bir durumdur. ◦ Mesela 100 mmH2O’lik su basıncı 1000 Hz’de yaklaşık 6 dB’lik bir işitme kaybına neden olur. ◦ Basınç dengesi bozukluklarının özellikle 1500 Hz’e kadar olan alçak frekanslardaki iletimi bozduğu belirlenmiştir. ◦ Eustachi borusu, dış ortamdaki basınç ile orta kulak hava basıncını dengeli hale getirmektedir ve işitme eski haline dönebilmektedir. MOLLER,2000;POE& GOPEN,2009;LEE,2012. Vücut Kitle Indeksinin Orta Kulak Rezonans Frekansına Etkisi,Miray SÖZEN,2016. ÖSTAKİ TÜPÜ FONKSİYONU DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ ◦ Östaki tüpünün en önemli fonksiyonu kulak zarının her iki tarafındaki (orta kulak boşluğu ve atmosferik basınç) hava basıncını eşitlemektir. Normal bir östaki tüpü sık sık açılarak 1 ml gibi küçük hacimlerde hava geçişini düzenleyerek basınç değişikliklerini sağlar ve kulak zarının her iki tarafındaki basıncı dengeler. ◦ Basınç farinkste orta kulak basıncından daha yüksek olduğunda östaki tüpü kendiliğinden açılır ve böylece basınç eşitlenir. Yumuşak Damak Radyofrekans Uygulamasının Orta Kulak Fonksiyonlarına Etkileri, Ayça Mehtap LÜLECİOĞLU,2015. ÖSTAKİ TÜPÜ FONKSİYONU DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ ◦ Diğer bir durum ise, basıncın orta kulakta daha yüksek olması durumudur. Bu durumda tüp yine spontan olarak açılır. Yutkunmayla ve esnemeyle östaki tüpü fizyolojik olarak açılır. Kaslarda kontraksiyonun kaybolmasıyla da pasif olarak kapanır. ◦ Kulakları sağlıklı olan çocukların %65’i yutkunmakla orta kulak basıncını dengeleyebilirken, yetişkinlerde ise bu oran %95’civarındadır (Bylander, 1980). Yumuşak Damak Radyofrekans Uygulamasının Orta Kulak Fonksiyonlarına Etkileri, Ayça Mehtap LÜLECİOĞLU,2015. Orta Kulak Havalanması ve Tuba Östaki Orta kulak boşluğunun havalanmasının kontolünde östaki tüpü çok önemli bir yere sahiptir. ◦ İnsanda östaki tüpü 3- 4 cm uzunluğundadır ve koni şeklinde iki parçanın isthmus denilen dar bir geçiş alanında birleşmesi ile meydana gelmiştir. Bunun medialde kalan konik parça kollabe olabilir bir yapıdadır ve çoğunlukla da kollabe durumdadır. ◦ Östaki tüpünün kollabe olabilen kısmı yutkunma, esneme veya mandibulanın hareketleri sırasında tensor veli palatini kası tarafından aktif olarak açılır. Bu kısım her 1-2 dakikada 0.2 sn süreyle açık kalır. Sadé J, Ar A. Middle ear and auditory tube: Middle ear clearance, gas Exchange, andpressure regulation. Otolaryngol Head Neck Surg 1997, 116: 499- 524. Koklear İmplantasyonun Orta Kulak Basıncına Olan Etkisinin Değerlendirilmesi, Şenol ACAR,2014. Orta Kulak Havalanması ve Tuba Östaki ◦ Genel prensip olarak gazlar bir bölgeden bir diğerine o bölgelerdeki uygulamış oldukları total basınç farklılığına uygun olarak hareket ederler. ◦ Östaki tüpünün her yutkunma ile açılmadığı ve her yutkunma hareketi sonrasında orta kulağa efektif bir gaz geçisinin olmadığının bilinmesi gerekmektedir. Östaki tüpünden geçerken gaz akışı büyük bir engelle (isthmus) kısıtlanır. Gaz isthmusu geçer geçmez orta kulağa ulaşır. Sadé J, Ar A. Middle ear and auditory tube: Middle ear clearance, gas Exchange, andpressure regulation. Otolaryngol Head Neck Surg 1997, 116: 499- 524. Koklear İmplantasyonun Orta Kulak Basıncına Olan Etkisinin Değerlendirilmesi, Şenol ACAR,2014. Östaki Tüpü ve Basınç Değişikliği ◦ Uçaklarda özellikle kalkışlarda dış basınçla kabin içi basıncın farklı olmasından dolayı kulaklarda basınç hissedilebilir. ◦ Uçak yolculuklarında yaşanan bu tür sorunlar ‘orta kulak’tan kaynaklanır. ◦ Orta kulak,timpanik bir boşluk olduğu için, uçağın içindeki hava basıncı değişikliklerinden etkilenir. ◦ Bu basınç değişikliklerinin eşitlenmesi için östaki borusunun hemen açılıp kapanabilmesi gereklidir. ◦ Basınç eşitlenmesi sağlanamayan uçaklarda bu gerçek bir problem oluşturmaktadır. Günümüzde en aza düşürülmesine rağmen hala bazı önlenemeyen basınç değişiklikleri olabilmektedir. Östaki Tüpü ve Basınç Değişikliği ◦ Bu durum geçici olup, uçak düz duruma geldiğinde, basınç eşitlendiğinde düzelir. ◦ Ancak bu basıncın dengelenmesinde önemli rol oynayan östaki borusu; nezle veya soğuk algınlığı gibi durumlarda tıkalı olabilir. ◦ Bu zamanlarda uçmamak, en doğru tercihtir. ◦ Ancak yine de uçuş esnasında kulaklardaki ağrı geçmiyorsa, sakız çiğnemek, burundan yavaş yavaş nefes almak ya da burnu parmaklarla kapatıp hafifçe yine burundan nefes vermeye çalışarak valsalva manevrası yapmak basıncın etkisini azaltmaya yardımcı olur. Östaki Tüpü ve Basınç Değişikliği Çözüm: ◦ Yutkunmak ◦ Esnemek ◦ İnişlerde Uyumamak Östaki Tüpü ve Basınç Değişikliği Kulakların tıkanmasını önlemek için yutkunmak ve esnemek; ◦ Yutma işlemi östaki borusunu açan kasları harekete geçirir. Sakız çiğnerken daha sık yutkunma hareketi yapılır. Bu inişe geçmeden önce yapılabilecek egzersizdir. ◦ Yutkunma ve esneme egzersizleri tıkanıklığı önlemediğinde; ◦ Burun elle sıkıca kapatılır. Ağızdan kuvvetli bir soluk alınır. Ağız ve burun kapalıyken nefes, östaki borusu aracılığıyla orta kulağa gönderilmeye çalışılır. (Valsalva Manevrası) ◦ Böylece basınçlı hava östaki borusundan orta kulağa geçebilir. Kulakta basınç veya ses hissedilir ve sorun giderilir. İniş sırasında bu işlemi birçok kez yapmak gerekebilir. Östaki Tüpü ve Basınç Değişikliği İnişlerde uyumamak; ◦ Uyurken yutkunma çok yavaşlar. ◦ Bu yüzden orta kulakta basınç farkı oluşabilir. ◦ İniş sırasında bebekler emzirilmeli,, beslenmeli veya su içirilmelidir. Uyumalarına izin verilmemelidir. ◦ Basınç değişikliğine yol açan her türlü durum kulaklarda problem yaratır. Aynı durumla, yüksek binalarda hızla hareket eden asansörlerin içinde veya suya dalarken de karşılaşılabilir. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Östaki tüpünün fizyolojini anlamak için fonksiyonlarını da incelemek gerekir: ◦ Sağlıklı bir orta kulak için etkili ve düzgün çalışan bir östaki tüpü gereklidir. ◦ Orta kulak ile ilgili pek çok fonksiyonu olan östaki tüpünün en önemli görevleri; ◦ Basınç Eşitleme ◦ Mukosilyer Temizleme ve Drenaj ◦ Nazofarinks Florasından ve Yüksek Sesten Koruma Reilly, R.C., Sando, I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866-1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ ◦ Östaki tüpünün geometrisi sayesinde temizleme ve ventilasyon fonksiyonları birbirini engellemez. ◦ Mukus silyalı hücrelerle döşenmiş taban kısımından akarken hava daha üst seviyeden akar. ◦ Normal şartlar altında 24 saat içinde nazofarenksten orta kulağa geçen gaz miktarı 1-2 ml olarak bulunmuştur, bu miktar bir günde mukoza aracalığı ile orta kulak boşluğundan orta kulak duvarlarındaki kan dolaşımına difüzyonla geçen net gaz miktarına eşittir. ◦ Elner A: Quantitative studies of gas absorbtion from the normal middle ear. Acta Otolaryngol (Stockh) 1977; 88: 25- 28. ◦ Koklear İmplantasyonun Orta Kulak Basıncına Olan Etkisinin Değerlendirilmesi, Şenol ACAR,2014. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Basınç Eşitleme ve Havalandırma: ◦ Orta kulağın havalanması şu nedenlerle zorunludur; bir zarın titreşebilmesi için gergin olması yani her iki tarafında basıncın eşit olması gerekmektedir. ◦ Bir tarafta az basınç olursa zar basıncın az olduğu tarafa doğru yönelir ve titreşim yapamaz. Reilly, R.C., Sando, I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866- 1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Basınç Eşitleme ve Havalandırma: ◦ Ayrıca orta kulağın havalanması sağlanamazsa, dış ortamla bağlantısı kesilirse hava basıncı düşer ve organizma içinde havalı boşluklarda mukoza, havayı sürekli emer. Bu da damarların permeabilitesini bozarak transudasyon olur ve hava yerine transuda dolar. ◦ 19. Yüzyılda Politzer’in ortaya attığı “Hydrops-ex-vacuo” modelinde de bu vurgulanmıştır. Politzer, östaki tüpünün fizyolojik açılmaları olmazsa orta kulakta nazofarinkse göre hafif bir negativite oluşacağını ve östakinin sürekli kapalı kalmasının orta kulak patolojilerine neden olabileceğini anlatmıştır. Reilly, R.C., Sando, I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866- 1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Mukosiliyer Temizleme ve Drenaj ◦ Orta kulak boşluğunun temizlenmesi, östaki tüpünden mukus tabakanın programlı bir şekilde dışarı atılması ile olur. ◦ Östaki tüpünün tabanında yer alan çok sayıdaki goblet hücreler ve kolumnar silyalı epitelyum bu görevini sağlamaktadır. ◦ Sağlıklı orta kulaktaki bir materyalin östaki tüpü yoluyla drenaj süresinin yaklaşık 10 dakika olduğu kabul edilmektedir. Reilly, R.C., Sando,I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866-1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Mukosiliyer Temizleme ve Drenaj ◦ Dışarı drene edilecek mukusun viskositesi, silyalı epitelin hareket kabiliyetini de belirler. ◦ Sinüzit, kistik fibrosis gibi hiperviskosite durumlarında östaki tüpünün drenaj fonksiyonu azalır. ◦ Viral bir enfeksiyon sonrası östaki tüpündeki silyalı epitelin yenilenmesi ise bir ay sürer. Reilly, R.C., Sando,I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866-1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Orta Kulağı Koruma Fonksiyonu ◦ Östaki tüpünün kemik kısmı kalıcı olarak açık olduğundan kıkırdak kısmının normalde kapalı olarak durması, orta kulağın korunması görevinde önemlidir. ◦ Ayrıca östaki tüpü tabanında üretilen surfaktan proteinler (SP-A), fagositik ve antiinflamatuar etki ile koruyucu görevde yer alır. ◦ Timpanik kaviteye ve mastoid hava hücrelerine istenmeyen sekresyonların ve diğer olası patojenik ajanların girmesinin engellenmesi, gastroözefageal reflü materyalinin engellenmesi, konuşma sırasında kişinin kendi sesinin blokajı ve ani gaz değişimlerinin önlenmesi koruma fonksiyonu içinde değerlendirilir. Reilly, R.C., Sando, I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866-1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. ÖSTAKİ TÜPÜ FİZYOLOJİSİ Orta Kulağı Koruma Fonksiyonu ◦ Glotiste ses üretildiğinde farinks ve oral kavitede en yüksek basınca ulaşır. Bu yüksek basınçlı sesin direkt olarak orta kulağa geçişi, östaki tüpünün kapalı olması ile önlenir. ◦ Östaki tüpü ayrıca dış kulak yoluna gelen yüksek sesten orta kulağın korunmasında da görev alır. Yüksek ses, timpanik membranı içeriye doğru iter ve bu koordine bir şekilde önce tensor timpani, ardından tensor veli palatini kaslarının kasılmasına neden olur. Bu da östaki tüpünü açarak orta kulağı nazofarinkse kadar uzanan devamlı bir kavite haline getirerek yüksek sesin basıncının sönmesine yardımcı olur. Reilly, R.C., Sando, I.: Anatomy and physiology of the eustachian tube, In Cummings fifth ed: Otolaryngology Head and Neck Surgery, Vol. 2, Ch 131, pp. 1866-1875. C.W. Mosby Elsevier, Philadephia, 2010. Nefesli Çalgı Çalan Sanatçılarda Orta Kulak Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi, Fulya ÖZER,2018. TEŞEKKÜR EDERİM... İŞİTME VE KONUŞMA TEDAVİSİ İÇ KULAK FİZYOLOJİSİ ÖĞR. GÖR. BURAK TAŞLI İç Kulak İç kulak biri diğerinin içine yerleşmiş iki parçadan oluşmuştur Kemik labirent, temporal kemiğin petroz kısmında yer alan bir seri kanallar halindedir Bu kanalların iç kısmında bulunan zarsı labirent perilenf adı verilen bir sıvıyla çevrelenmiştir Bu zarsı çatı aşağı yukarı kemiksi labirentin biçimine benzer Zarsı labirent endolenf adı verilen bir sıvıyla dolu olup, endolenfa ve perilenfa ile dolu boşluklar arasında iletişim bulunmaz. Anatomik olarak 2 bölümde incelenir Kemik labirent Membranöz labirent Kohlea İnsanda labirentin koklea kısmı 35 mm boyda ve 2 ¾ kıvrım yapan sarmal bir tüptür Baziler ve Reissner membranı kohleayı uzunluğu boyunca 3 odaya (skala) ayırır Üstteki skala vestibuli ile alttaki skala timpani perilenfa içerir ve bunlar kohleanın apeksinde yer alan ve helikotrema adı verilen küçük bir delikle birbirine bağlanır Skala vestibuli kohlea tabanında stapesin taban parçası ile kapatılmış olan oval pencerede sonlanır Skala timpani, orta kulağın medialinde yer alan ve esnek sekonder timpanik membran ile kapatılmış olan yuvarlak pencerede sonlanır Kohleanın orta odası olan skala media zarsı labirent ile devam eder, diğer iki odayla bağlantısı yoktur ve endolenfa içerir. İç kulak sıvıları İç kulak sıvıları perilenf, endolenf olarak adlandırılır. Perilenf BOS’tan kaynaklanmaktadır. Kimyasal olarak ekstrasellüler sıvıyı andırır, Na+ dan zengin (Na+ 140mEq/L), K+ dan fakirdir. (K+ 5,5-6,25mEq/L). Endolenf yapımında stria vaskülaris rol alır. K+ dan zengin (K+ 140-160mEq/L), Na+ dan fakirdir. (Na++ 12-16 mEq/L). The Cochlea Stapesin titreşimleri,scala vestibuli üzerine açılan membranlı bir pencere olan oval pencereye iletilir. Kokleadaki sıvı,ikinci bir pencere olan ve scala timpaninin üzerinde bulunan yuvarlak pencereye doğru hareket ettirilir. Bu akış basilar membrane ve onunla ilişkili yapılarda dalga benzeri bir harekete neden olur Oval pencereden giren ses, skala vestibüli içinde seyrederek, helikotremada skala timpaniye geçer ve bu sırada frekansına bağlı olarak corti organının uygun bölgesini uyarırlar. Baziller membran Baziller zar, skala mediayı skala timpani’den ayıran fibröz bir membrandır. Helikotremaya doğru gittikçe genişleyen bir yapıya sahip olan membran 20.000-30.000 kadar baziller lif içerir. Bu lifler membranın başlarında kısa ve kalın iken kokleanın tepesine doğru gittikçe boyları uzar ve çapları küçülür. Bu nedenle baziller membran oval pencere yakınında dar ve srt iken apikal uçta daha geniş ve esnektir. Baziller zarın titreşimi Zardaki bu değişiklik ile gelen sesin frekansına göre baziller zarın farklı pozisyonlarda titreşmesi sağlanır. Her maddenin, bileşimine bağlı olarak belli bir doğal frekansı olduğunu göz önüne alırsak, Baziller zarın dar ve sert olan baş kısmının doğal frekansı, daha geniş ve esnek olan apikal ucun doğal frekansından yüksektir. Korti Organı ve Sesin Sinirsel Sinyallere Dönüştürülmesi Korti organı; Baziller zardaki titreşimlere yanıt olarak sinir uyarıları üreten reseptör organdır. Tüy hücreleri ve destek hücrelerinden oluşur. Korti Organı Korti organı bazal membran üzerine yerleşmiş ve işitme reseptörleri olan tüy hücrelerini içeren bir yapıdır Kohlea, apeksten tabana doğru uzanmasının bir sonucu olarak spiral bir şekil gösterir Tüy hücrelerinin uzantıları, Korti çubukları tarafından desteklenmiş, zara benzer katı bir yapı olan retiküler laminayı delerler Bu tüy hücreleri 4 sıra halinde dizilmiş olup dış tüy hücrelerinin yaptığı 3 sıra Korti çubukları tarafından oluşturulmuş tünelin lateralinde, iç tüy hücreleri tarafından yapılmış bir sıra da bu tünelin medialinde yer alır Tüy hücreleri ‘iç’ ve ‘dış’ tüy hücreleri olmak üzere ikiye ayrılır. Bunların yaklaşık %80’ini dış tüy hücreleri oluşturur. Her insan kohleasında 20 000 dış tüy hücresi ile 3500 iç tüy hücresi vardır Korti Organı Tüy hücre sıraları ince, visköz fakat esnek bir tektorial zar ile örtülü olup sadece dış tüy hücrelerinin tepesi bu zara gömülüdür Tüy hücrelerinin tabanları çevresinde dallanmış olan afferent nöronların hücre gövdeleri kokleanın etrafına sarıldığı kemiksi koçan olan modiolus içinde yer alan spiral gangliona yerleşmiştir Bu afferent nöronların %90-95 iç tüy hücrelerini innerve ederken sadece %5-10’nu, çok daha fazla sayıda olan dış tüy hücrelerini innerve eder ve her nöron bu dış hücrelerin birkaçını innerve etmektedir Buna ek olarak işitme siniri içindeki efferent liflerin çoğu dış tüy hücrelerinde sonlanır Korti Organı Tüy hücrelerinin üzerinde tektoriyal membran adı verilen jölemsi bir zar vardır. Bu zarın bir ucu kokleanın merkezindeki kemik çekirdeğe (modiolus), diğer ucu ise gevşek bir biçimde en dıştaki tüyhücrenin dışındaki korti organına tutunmuştur. Dış tüylü hücrelerdeki tüylerin uçları hafifçe tektroriyal membranın içine gömülüdür. Sinir liflerinin çuğunun kaynağını oluşturan iç tüylü hücreler tektoriyal membrana kadar ulaşmaz ve endolenf içinde serbestçe durur. Her bir tüy hücresinin üzerinde stereosilya denilen 30-100 kadar tüy bulunur. Tüy hücrelerinin tabanı baziler membranın üstünde bulunan destek hücrelerine oturur. Üst uçları ise baziler liflerin tabanlarına sıkıca bağlanmış olan üçgen şeklindeki ‘korti çubukları’ ile desteklenerek ‘Retiküler lamina’ denen yassı bir plaka şeklindeki sert bir yapıya sıkıca bağlandığı tespit edilmiştir. Böylece baziller lifler, korti çubukları ve retiküler lamina hep beraber sert bir birim halinde hareket etmektedir. Corti Organındaki İç Tüylü Hücre Sesin baziler membranı itip sıkıştırmasıyla endolenf dalgalanır ve iç tüylü hücrelerin uçlarına yakın bir yerdeki küçük kanallar açılır. Bu da iç tüylü hücreye pozitif elektrik yükü girmesini, hücre tabanındaki sinir hücrelerinin uyarılmasını ve beyne bir uyarı gönderilmesini sağlar. Korti Organının Tüy Hücreleri Tüy hücrelerinin üzerinde bulunan stereosilyumların boyları bir tarafta uzun iken diğer tarafa doğru kısalır. Kısadan uzuna doğru sıralanmış tüyler birbirlerine köprüler yardımıyla tutunmuşlardır. Tüy hücrelerinden bilgiyi alıp bunu beyne götüren sinirlere afferent sinirler denirken, beyinden aldıkları bilgiyi tüy hücrelerine getiren sinirlere efferent sinirler denir. Tüy hücrelerinin tabanları çevresinde dallanmış olan afferent nöronların hücre gövdeleri kokleanın etrafına sarıldığı kemiksi koçan olan modiolus içinde yer alan spiral gangliona yerleşmiştir. İşitme Sinyalleri Temel Olarak İç Tüy Hücreleri Tarafından İletilir Afferent nöronların %90-95 iç tüy hücrelerini innerve ederken, sadece %5-10’u, çok daha fazla sayıda olan dış tüy hücrelerini inerve eder ve her nöron bu dış hücrelerin bir kaçını inerve etmektedir. İşitme siniri içindeki efferent liflerin çoğu dış tüy hücrelerinde sonlanır. Tüy hücrelerini innerve eden nöronların aksonları vestibülokoklear akustik sinirin koklear dalını oluşturur. Tüy Hücre Reseptör Potansiyeli ve İşitme Siniri Liflerinin Uyarılması Her tüy hücresinin apikal(tepe) kenarında 100 kadar stereosilyum bulunur. Bu stereosilyumlar modiolustan kenarlara doğru gidildikçe boyca giderek daha fazla uzar. Baziler lifler vestibüler skalaya doğru büküldüğünde tüy hücreleri depolarize olurken zıt yönde bükülme bu hücreleri hiperpolarize etmekte ve bu yolla değişken bir tüy hücre reseptör potansiyeli üretilmektedir. Elektriksel Yanıtlar Tüy hücrelerinin zar potansiyeli –60 mV kadardır. Stereosilia ve kinosiliuma doğru itildiği zaman zar potansiyeli –50 mV’a kadar yükselir Uzantıların yaptığı bu bant zıt yöne itildiğinde ise hücre hiperpolarize olur Uzantıların bu eksene dik yönde yer değiştirmesi halinde zar potansiyelinde hiçbir değişiklik olmaz ve uzantıların bu iki uç arasında herhangi bir yöne doğru yer değiştirmesi, hareketin kinosiliuma veya kinosiliumdan uzağa doğru yönelme derecesi ile orantılı hiperpolarizasyon veya depolarizasyona neden olur Böylece tüy uzantıları zar potansiyelinde yer değiştirme yönü ile orantılı potansiyel değişikliği doğuran bir mekanizma sağlamaktadır Afferent Sinir Liflerinde Aksiyon Potansiyellerinin Doğuşu Tüy hüclerinin uzantıları endolenfa içine uzanırken tabanları perilenfa içinde yüzer Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber bu düzenleme normal jeneratör potansiyel üretimi için gereklidir. Perilenfa temel olarak plazmadan oluşur Öte yandan endolenfa stria vaskülaris tarafından oluşturulur ve yüksek bir K+ ile düşük bir Na+ yoğunluğuna sahiptir. Stria vaskülaris hücreleri yüksek bir Na+ - K+ ATP’az yoğunluğuna sahiptirler Ayrıca görüldüğü kadarıyla stria vaskülariste özgün bir elektrojenik bir K+ pompası yer almış olup bu pompa skala medianın skala timpani ve skala vestibuliye göre elektriksel olarak pozitif olmasından sorumludur Afferent Sinir Liflerinde Aksiyon Potansiyellerinin Doğuşu Eldeki kanıtlar her stereosiliumda yaklaşık bir kanal olacak şekilde stereosiliumların tepe uçlarında mekanosensitif kanallar bulunduğunu göstermektedir Bu uzantıların kinosiliuma doğru hareketi kanalların açık kalma süresini artırırken kinosiliumdan uzaklaşmaları bu kanalların açık kalma süresini azaltır En az 0.7 nm çapa sahip olan bu kanallar nispeten özgül olmayan katyon kanalları olmakla beraber yüksek bir potasyum yoğunluğuna sahip endolenfa içinde yüzmelerinden dolayı açık olmaları halinde K+ tüy hücresine girer ve depolarizasyon oluşturur Afferent Sinir Liflerinde Aksiyon Potansiyellerinin Doğuşu Burada Ca2+ da girer ve tüy hücresi ile temas eden afferent nöron veya nöronları depolarize eden sinaptik bir transmitter salınır Stereosiliumların kinosiliumdan uzaklaşması ise dinlenim zar geçirgenliğini azaltır K+’un hücre içine girişi azalır, hücre hiperpolarize olur ve daha az transmitter salınır İşitme Teorileri Helmotz 1857(Yer teorisi) Baziller membran üzerindeki korti organı aynı bir piyanonun tuşları gibi rezonatördür.Gelen ses dalgaları frekanslarına uygun bölgelerde titreşerek uyarılır ve sesi algılarlar.Bazal bölge yüksek,apex ise alçak frekansların rezonatör olduğu bu teori ile ortaya sürülmektedir. Rutherford 1880(telefon teorisi) Frekansların algılanması işitme sinirinde impulsların oluşma sıklığına göre olmaktadır. 500 Hz lik bir sesin işitme sinirini 500 kez peşpeşe uyardığı belirtilmektedir.Halbuki işitme sinirindeki lifler saniyede en fazla 1000 kez uyarılabilmektedir. Farklı zamanlarda diğer sinir liflerinin senkronize çalışmaları düşünülse bile frekans teorisi ancak 5000 Hz’in altındaki sesler için geçerli olacaktır, bu nedenle bugün geçerliliğini bitirmiştir. Volley 1949 (Yaylım Teorisi) Yer ve frekans teorisi arasında bağlantıya göre;5000 Hz’ e kadar olan seslerin algılanması yaylım ateşi şeklindeki hızlı sinir impulslarının doğması ile, 5000 Hz i geçen frekanslar için algılama yer teorisi ile izah edilmiştir. Georg von Békésy (Travelling Wave) Macaristan Telefon Kurumunda haberleşme mühendisi olarak çalışmış bir fizikçi. Koklea ve işitme konusunda yaptığı çalışmalarla, 1961 yılı Tıp/Fizyoloji Nobel ödülünü kazanmış Macar asıllı bir bilim insanı. “insan kulağı telefon sisteminden ne kadar daha iyidir? Baziller Membran Bu soruya yanıt aramak için, filden fareye ve tavuğa kadar birçok hayvanın kokleasını izole edip dikkatlice açarak, bazilar membranın mekanik titreşimlerini inceliyor. Koklea sıvısını drene edip, yerine alümiyum ve kömür tozu süspansiyonu içeren bir tuz solüsyonu koyuyordu. Yüksek şiddette verdiği flaşların toz süspansiyonundan saçılmalarını stroboskopik yöntemle izlemek suretiyle, koklea içindeki olayları inceliyebiliyordu. Kokleaya bir ses ulaştığında, bazilar membran üzerinde bazaldan apekse doğru giden bir dalga hareketini mikroskop altında görebiliyordu. Bu hareket, bir tür yürüyen dalga (traveling wave) biçimindeydi. Bazilar membranda yürüyen dalgalar Georg von Békésy’nin “yürüyen dalga” teorisi: Basilar membran, düşey doğrultuda sallanan bir ip gibi titreşir ve oluşan dalga, bazdan (yüksek frekanslar) apekse (alçak frekanslar) doğru kayar. Dalga genliğinin maksimum olduğu yer, frekansa bağlıdır. Hermann Helmholtz’un “rezonans” teorisi: Basilar membran üzerinde enlemesine dizilmiş bağımsız elemanlardan, fiziksel özellikleri (boyutları ve sertlikleri) gelen ses ile uyum içinde olanlar titreşirler. Bell, A. (2004): Hearing: Travelling Wave or Resonance? PLoS Biol. 2(10): e337. PMCID: PMC521729 Yürüyen dalgaların bazilar membranda oluşturduğu deformasyonun, iç kulaktaki tüysü hücreler tarafından sinir impulslarına dönüştürüldüğünü ileri sürdü. Bir geri-besleme döngüsü: Sesin Corti organında oluşturduğu yerdeğiştirme, dış tüysü hücrelerde bir hareket yaratır. Bu hareket, ona neden olan bazilar membranın hareketi ile aynı fazda olduğu için, bir pozitif geri-besleme söz konusudur ve bazilar membranın hareketi büyür; bir “koklear amplifikasyon” oluşur. Merkezi İşitme Mekanizmaları