Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi- 10 PDF
Document Details
Uploaded by SmilingCharoite
Biruni Üniversitesi
Doç.Dr.Mehmet Emrah Cangı
Tags
Summary
This document discusses the stages of child development and assessment. It delves into strategies for problem-solving in early childhood and the evolving understanding of children's cognitive processes. With a focus on child development, there are academic references and citations from sources.
Full Transcript
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç.Dr.Mehmet Emrah CANGİ C. STRATEJİLER VE SORUN ÇÖZME : Bölümde bilgi işleme kuramının iyi stratejiler kullanmanın önemini vurguladığını söylemiştik. Stratejiler, bilginin işlenişini geliştir...
ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç.Dr.Mehmet Emrah CANGİ C. STRATEJİLER VE SORUN ÇÖZME : Bölümde bilgi işleme kuramının iyi stratejiler kullanmanın önemini vurguladığını söylemiştik. Stratejiler, bilginin işlenişini geliştirmek için tasarlanmış zihinsel eylemleri içerir. Örneğin, bilgiyi prova etme ve örgütleme, yaşça büyük çocukların ve yetişkinlerin daha kolay hatırlamak için kullandıkları iki temel stratejidir. Küçük çocuklar çoğunlukla hatırlamak için bu iki stratejiyi de kullanmazlar (Miller ve Seier, 1994). Erken çocukluk dönemi sırasında, daha önceden uyana yönelimli hareket eden çocuk daha esnek ve hedefe yönelik sorun çözme kapasitesine sahip biri haline gelmektedir (Zelazo ve Müller, 2004). Örneğin 3-4 yaşlarındaki çocuklar, bir uyaranı birbirine zıt iki farklı bakış açısından bakarak tanımlama becerisine sahip değildir (Per-ner ve diğerleri, 2002). [email protected] C. STRATEJİLER VE SORUN ÇÖZME : Çocukların renkleri kullanarak uyaranı ayırt etmesi gereken bir problemi ele alalım. Renkleri ayırt etme sırasında çocuk problemi çözmek için kırmızı bir tavşanı sadece "kırmızı olan" şeklinde tanımlayabilir. Bununla beraber, daha sonra gelen görevlerde çocuk tavşanı tanımlamak için onun sadece "bir tavşan" olduğunu betimleyecek bir kural da geliştirebilir. 3-4 yaşlarındaki çocuklar ayni uyarana ait birçok farklı tanımlamadan yararlanılabileceğini anlama konusunda başarısız olurlarsa, uyaranı "kırmızı bir tavşan" olarak nitelendirmemeyi sürdürürler. Araştırmacılar yaklaşık 4 yaşlarında çocukların tek bir uyaranı farklı iki yolla açıklanabileceğine fırsat veren farklı bakış açılarını kazandıklarını bulmuşlardır (Frye, 1999). [email protected] C. STRATEJİLER VE SORUN ÇÖZME : Bazı gelişim psikologları, bilişsel gelişim gibi konulardaki eğitimlerini başka ilgili alanlarda da kullanarak kariyer alanlarını genişletmektedirler. [email protected] D. ÇOCUKLARDA ZİHİN KURAMI: Küçük yaştaki çocuklar bile insan zihninin doğası konusunda merak duymaktadır (Gelman, 2009). Kendisine ait ve başkasının zihinsel işlemlerini içeren zihin kuramına sahiptirler. Zihin kuramı çalışmaları, çocukların «İnsanların düşünceleri, duyguları ve söylediklerini açıklamaya, öngörmeye ve anlamaya çalışan kişiler>> olarak görmektedir (Harris, 2006, s: 847). [email protected] D. GELİŞİMSEL DEĞİŞİMLER: Çocukların zihin kuramları çocukluk boyunca gelişimini sürdürür (Gelman, 2009; Lagattuta, Nucci ve Bosacki, 2010). Birazdan göreceğimiz gibi bazı değişimler gelişimin oldukça erken dönemlerinde meydana gelir. 18. aydan 3 yaşa kadar olan süre içerisinde, çocuklar üst zihinsel durumu kavramaya başlar. E. ALGILAR: 2 yaşına geldiğinde çocuk kendi gözü önündekilerin başka bir kişinin gözü önündekilerden farklı göründüğünü fark eder (Lempers, Flavell ve Flavell, 1977) ve 3 yaşına geldiğinde bakmanın, bir kabın içindekinin ne olduğunu görmeye götüreceği bilgisine erişir (Pratt ve Bryant, 1990). F. DUYGULAR: Çocuk olumlu (ör: mutluluk) ve olumsuz (ör: üzgün olma) duygular arasındaki farkı ayırt edebilir. Örneğin çocuk "Tommy kendini kötü hissediyor" diyebilir. [email protected] D. İSTEKLER: Her insanın bazı istekleri vardır. Fakat çocuklar ne zaman başkalarının isteklerinin kendilerininkinden farklılaştığını anlamaktadır? Yeni yürüyenler insanların bir şey istediklerinde onu elde etmek için çabaladığını fark eder. Örneğin bir çocuk "annemi istiyorum" diyebilir. 2-3 yaş arasındaki çocuklar isteklerin eylemlerle ve basit duygularla ilişkili olduğunu kavrarlar. Örneğin, insanların istedikleri şeye erişmek için çabaladıklarını ve bu şeyi elde ettiklerinde mutlu olduklarını; elde edemediklerinde ise çabalamaya devam ettiklerini ve çoğunlukla üzgün ya da kızgın hissettiklerini anlayabilirler (Wellman ve Wooley, 1990). Çocuklar isteklerle, düşünme ve bilme gibi bilişsel durumlardan daha sık ve erken bir zamanda ilgilenmeye başlarlar (Bartsch ve Wellman, 1995). [email protected] D. İSTEKLER: İstekleri anlamadaki asıl dönüm noktası, başkalarının isteklerinin kendisininkinden farklı olabileceğini anlama konusunda gerçekleşmektedir (Doherty, 2008). 18 aylıkken kendi yemek seçimlerinin başkalarınınkiyle uyuşmayabileceğini anlarlar ve örneğin "hmm çok lezzetli" diyerek sevmedikleri bir yemeği başkasına yedirmeye çalışabilirler (Repacholi ve Gopnik, 1997). Büyüdüklerinde ise yetişkin birinin sevdiği fakat onların beğenmedikleri bir şeyi dile getirebilir hale gelirler (Flavell ve diğerleri, 1992). 3 ve 5 yaşlar arasında çocuklar zihnin nesne ve durumları doğru ya da yanlış olarak temsil edebileceği düşüncesine sahip olurlar. Çocukların büyük bir çoğunluğu 5 yaşına geldiklerinde insanların yanlış inançları, doğru olmayan inançları olabileceğini kavramış olurlar (Wellman, Cross ve Watson, 2001) [email protected] D. İSTEKLER: Bu nokta zihnin işleyişini anlamada oldukça önemli olarak nitelendirilmiştir çünkü düşüncelerin sadece zihni çevreleyen dünyanın bir ürünü olmadığını ve başka insanların başka doğru olmayan düşünceleri olabileceğini göstermektedir (Gelman, 2009). Klasik bir yanlış inanç görevinde, küçük çocuklara bir yara bandı kutusu gösterilmiş ve onlardan içinde ne olduğunu söylemeleri istenmiştir (Jenkins ve Astington, 1996). Aslında kutulara yara bandı yerine kalem konulmuştur. Kutuyu ve içindekileri daha önceden hiç görmemiş 3 yaşındaki çocuklar içinde "kalem" olduğunu söylerken, 4-5 yaşlarındaki çocuklar küçük yaş grubundakilerin yanlış cevaplarını alaya alarak kutunun içindekinin "yara bandı" olduğunu söylemişlerdir. [email protected] D. İSTEKLER: Buna benzer bir görevde, çocuklara Sally ve Anne ile ilgili bir hikâye anlatılmıştır. Bu hikayede Sally sepetin içine bir oyuncak yerleştirip odayı terk eder. Sally'nin yokluğunda Anne oyuncağı sepetten alıp bir kutunun içine koyar. Hikâyeyi dinleyen çocuklara Sally'nin odaya dönünce oyuncağı bulmak için nereye bakacağı sorulur. Bulgulara göre 3 yaşındaki çocuklar yanlış inanç görevinde başarısız olmuş ve Sally’nin odaya döndüğünde oyuncağı kutunun içinde arayacağını söylemiştir. 4 yaş ve daha üstü yaşındaki çocuklar görevi başarıyla gerçekleştirip Sally’nin yerinin değiştiğini bilmediği için oyuncağı sepette arayacağını söylemişlerdir. Bu alıştırmaların bize göstermiş olduğu gibi 4 yaşından küçük çocuklar başkalarının yanlış inançlara/düşüncelere sahip olabileceğini kavramada güçlük çekmektedirler. [email protected] D. İSTEKLER: Bununla beraber zihin kuramında kabul görevi, içerisine hikâyeyi sorgulamak için birçok neden vardır. Örneğin yanlış inanç görevi, içerisine hikâyedeki karakterleri ve hikâyedeki tüm bireylerin davranışların gibi farklı etmenleri de dâhil eden karmaşık bir görevdir (Bloom ve German, 2000). Okul öncesi dönemdeki ileri yaşlara doğru yaklaşık olarak 5-7 yaşlarında çocuklar zihinsel durumlara ilişkin anlayışlarından çok zihnin kendisine değer verirler. Örneğin insanların davranışlarının, onların duygu ve düşüncelerini yansıtması gerekmediğini kavramaya başlarlar (Flavell, Green ve Flavell, 1993). Orta ve ileri çocukluğa kadar çocuklar zihni, bilgiyi aktif şekilde yapılandıran bir mekanizma ya da bilgiyi isleme merkezi olarak görmez (Flavell, Green ve Flavell, 1993) ve inançların yanlış olabileceği düşüncesinden, aynı durumun başka yorumlamalara açık olduğu düşüncesine doğru ilerleme kaydederler (Carpendale ve Chandler, 1996). Örneğin bir çalışmada çocuklar ne olduğu anlaşılmayan bir gizim görmüştür. [email protected] D. İSTEKLER: 7 yaşından önceki yaşta olan çocuklar sadece bir doğru yanıt olduğunu ve kuklaların farklı görüşlere sahip olmasının gayet normal olduğunu belirtmişlerdir. Çocuklarda zihin kuramı araştırmaları çoğunlukla okulöncesi döneme yakın yaşlardaki çocuklara odaklanmış olsa da, 7 ve daha büyük yaşlarda başkalarının inanç ve düşüncelerini anlamada önemli değişimler yaşanmaktadır. [email protected] DİLSEL GELİŞİM Çocuklar iki kelimelik ifadeleri kurmaya bağladıktan sonra biçimbilgisi kurallarını oluşturmaya başlarlar (Tager-Flusberg ve Zukowski, 2009). İsimlerin çoğul ve iyelik durumdaki hallerini kullanırlar (köpekler ve köpeğin gibi). Kullanılan zamana uygun ekleri kelimelerin sonuna koyarlar (-di, -miş gibi). Edatları (ile, -zaman gibi) ve fiillerin farklı formlarını (gidiyordum, gitmiştim gibi) kullanırlar. Çocukların biçimbilgisiyle ilgili kuralları oluşturma süreçlerini anlamak için en iyi yol onların bazı kuralları nasıl genellediklerine bakmaktır. [email protected] Örneğin çoğul ekini genelleyerek "kitaplar" yerine "iki kitaplar" diyebilirler. Çocukların sahip oldukları biçimbilgisine bakmak için düzenlenen klasik bir morfoloji deneyinde, Jean Berko (1958), okulöncesi dönemdeki çocuklarla birinci sınıfa giden belirli kartlar göstermiştir. Çocuk kartlarda olanlara bakarken o karttaki kelimeleri sesli olarak okumuştur. Daha sonra eksik kalan kelimeleri tamamlamaları istenmiştir. [email protected] Kulağa kolay bir iş gibi gelebilir fakat Berko, bu deneyinde çocukların kelimenin fonetiğine uygun şekilde kelimeyi çoğul yapabildiğini, örneğin "vug" için "vugler" değil "vuglar" dediğini fark etmiştir. Çocukların yanıtları mükemmel olmasa da çoğunlukla rastlantıdan uzak görünmektedir. Berko'nun deneyini etkileyici yapan, kartlarda kullanılan kelimelerin tamamen uydurma oluşundan kaynaklanmaktadır. Buna göre çocukların kelimeleri doğru olarak kullanışlar geçmişte bu kelimeyi duymuş olmalarına bağlanamaz. Bu his duymadıkları ve bilmedikleri kelimeleri çoğul hale getirmeleri ve kullandıkları zamana göre uygun bir şekilde değiştirmeleri biçim bilgisine sahip oldukları anlamına gelir. [email protected] SÖZ DİZİMİ VE ANLAM BİLGİSİNDEKİ DEGİŞİMLER Okulöncesi dönem çocuklar aynı zamanda söz dizimi kurallarını da öğrenir ve uygularlar (Lieven, 2008; Tager-Flusberg ve Zukowski, 2009). Kelimelerin nasıl sıralanacakları ile ilgili karmaşık kurallar konusunda giderek artan bir beceri gösterirler. "Nerede, ne zaman, nasıl, niçin, neden" gibi ön soru eklerini ele alalım. "Baba nereye gidiyor?" ya da "Çocuk ne yapıyor?" gibi soruların uygun bir şekilde sorulabilmesi için "neresi" ve "ne" sorulan arasındaki farkı ve soruları doğrulayan ifadelerin çocuk tarafından bilinmesi gereklidir (örneğin, "baba ise gidiyor" ve "çocuk okul servisini bekliyor"). [email protected] SÖZ DİZİMİ VE ANLAM BİLGİSİNDEKİ DEGİŞİMLER Öncelikle bu ön soru eklerinin cümlede konumlandırılması gereklidir. İkinci olarak sorulmak istenen fiil ya da isimse ona göre cümle oluşturulmalıdır. Küçük çocuklar bu soru cümlesi tipinde ilk görevi yerine getirirken sözdiziminde birtakım sorunlar yaşamaktadırlar. Bundan dolayı okulöncesi dönemdeki çocuklar sorularını "Nereye baba gidiyor?" ve "Ne çocuk yapıyor?" seklinde ifade edebilirler. Anlambilgisindeki kazanımlar da erken çocuklukta önemlidir. Kelime haznesindeki gelişme oldukça çarpıcıdır (Pan ve Uccelli, 2009). Bazı uzmanlar 18 ayla 6 yaş arasındaki küçük çocukların her saat başı yeni bir kelime öğrendiğini iddia etmişlerdir (Gelman ve Kalish, 2006). İlkokula başladıklarında çocukların yaklaşık olarak 14.000 kelime bildikleri tahmin edilmektedir (Clark, 1993). [email protected] KULLANIM BİLGİSİNDEKİ İLERLEMELER Kullanım bilgisindeki (pragmatics) ilerleme de küçük çocukların dil gelişimin önemli bir göstergedir (Bryant, 2009). 6 yaşındaki bir çocuk, 2 yaşındaki bir çocukla daha iyi bir sohbet arkadaşıdır. Küçük çocuklar daha uzun süren konuşmalara katılmaya başlarlar (Akhtar Herold, 2008, s. 581). Örneğin iletişim sürecinde sürdürülen kültürel kuralları ve kibar davranmayı öğrenerek farklı koşullardaki konuşmalara uyum sağlama gerekliliğini anlamaya bağlarlar. Dil konusundaki artan becerileri ve başkalarının bakış açısı alabilme yetisi sayesinde daha yeterli bir anlatıcı/dinleyici haline gelirler. [email protected] KULLANIM BİLGİSİNDEKİ İLERLEMELER Okulöncesi dönemdeki bir çocuk, dil gelişiminde iki kelimeli cümleler kurabilmeye olanak sağlayan dönemdeki bir çocuğun yapamayacağı şekilde yarım öğle yemeğinde ne yemek istediğini söyleyebilir. 4-5 yaşlarında çocuklar duruma uyum sağlamak için konuşma şekillerini değiştirmeyi öğrenirler. Örneğin 4 yaşındaki bir çocuk 2 yaşındaki bir çocukla akranlarıyla olduğundan farklı bir şekilde, onunla daha kısa cümleler kurarak konuşur. Aynı şekilde yetişkinlerle de akranlarıyla olduğundan daha kibar ve resmi bir dil kullanarak konuşur (Shatz ve Gelman, 1973). [email protected] KÜÇÜK ÇOCUKLARDA OKUMA-YAZMA Amerika'daki çocukların okuma ve yazma becerileri konusuna olan yoğun ilgi, gelişimde daha erken yaşta bu becerilere sahip olabilecekleri umuduyla okulöncesi ve kreş çocuklarının yaşadıkları deneyimlerin üzerine yoğunlaşılmasına neden olmuştur.(Jalongo, 2011; Wagner, 2010). Anababaların ve öğretmenlerin çocukların okuma yazma becerilerini geliştirmek isin onlara destekleyici bir çevre sunmaları gerekmektedir (Christie, Enz. ve Vukelich, 2011; Reese, Sparks ve Leyva, 2010). Çocuklar birçok dinleme, konuşma, yazma ve okuma deneyimine aktif şekilde katılmalıdırlar (Beaty ve Pratt, 2011). Son bir çalışma daha eğitimli annelerin çocuklarının, eğitim seviyesi düşük annelerin çocuklarına oranla okuma yazma becerilerinin de yüksek olduğunu ortaya koymuştur (Korat, 2009). [email protected] KÜÇÜK ÇOCUKLARDA OKUMA-YAZMA Bir başka çalışma ise çocukların; okuma yazma deneyimleri (çocuklara ne sıklıkta kitap okunduğu gibi), annelerinin bu etkinliklere katılımının niteliği (çocuğu bilişsel olarak uyarmak gibi) ve öğrenmesini kolaylaştıracak materyallerin karşılanmasının (yaşa uygun öğrenme materyalleri ve kitapları gibi) düşük gelirli ailelerdeki çocukların dil gelişiminde olumlu deneyimler sağladığını göstermiştir (Rodriguez ve diğerleri, 2009). Açıklamalar çocukların hâlihazırdaki dil, okuma ve yazma bilgileri üzerine kurulu olmalıdır. Dahası, dil becerisi, ses ve sözcük bilgisi, harf tanımlayabilme ve yazılı olana ilişkin kavramsal ve işlevsel bilgi; okuma yazma seviyesinin ve akademik başarının öncüsü olarak görülmüştür (Morrow, 2009; Otto, 2010). [email protected] KÜÇÜK ÇOCUKLARDA OKUMA-YAZMA Aşağıda sıralanan üç boylamsal çalışma, erken dönemdeki dil becerilerinin ve çocuğun okula hazır oluşunun önemini vurgulamaktadır: Anaokulundaki ses-bilgisel (fonolojik) farkındalık, harf isimleri, ses bilgisi ve isimlendirmedeki hız; ilk ve ikinci sınıftaki okuma hızıyla ilişkilidir (Schattschneider ve diğerleri, 2004). Çocukların erken dönemdeki ev yaşantıları, dil becerilerini ve bu da beraberinde okula hazır olma düzeyini etkilemektedir (Forget-Dobois ve diğerleri, 2009). Anaokulundayken çocukların bildiği harf sayısı, lisedeki okuma başarısıyla ilişkilidir (Stevenson ve Newman, 1986). Erken çocuklukta dilde yaşanan gelişmeler, ilkokul yıllarındaki gelişimin temelini oluşturmaktadır. [email protected] SOSYAL-DUYGUSAL GELİŞİM 3 yaşında çocuk benmerkezcidir, ancak daha dengeli ve olumludur. Aile içinde geçerli olan bazı kuralları paylaşmayı, isteklerinin yerine getirilmesi için sabırlı olmayı öğrenmeye başlar. Yetişkinlerle bir arada olmaktan ve oynamaktan çok hoşlanır. Zaman zaman kendi başına oynamaktan ve diğer çocukların oyunlarını seyretmekten de zevk alır. Akranlarıyla kısa süreli de olsa grup halinde oynamaya ve birbirleriyle konuşmaya başlar. Evcilik, okulculuk, doktorculuk gibi dramatik oyunlar oynayarak günlük yaşantılarında gözledikleri ev yaşantılarını ya da kişileri oyunlarına yansıtır. Bu tür oyunlar çocuğun insan ilişkilerinin önemini kavramasını ve sosyalleşmesini kolaylaştırır. [email protected] 3-4 yaşları arası cinsel benlik duygusunun başladığı ve cinsel rollerin belirlendiği bir dönemdir. Çocuk, oyunda yaşadığı çatışmalar yoluyla diğer çocukların da isteklerinin bulunduğunu öğrenir. Bu deneyimler onun toplumsallaşmasına büyük katkı sağlar. 4 yaşında çocuk grup içinde alınan kararlara, yapılan planlara katılmaktan hoşlanır. Liderlik, rol oynama, sıra bekleme, paylaşma, kurallara uyma becerileri gelişmeye başlar. Sıkıntı içindeki arkadaşlarının duygularını anlamaya, paylaşmaya çaba gösterir. [email protected] 5 yaşında çocuk kendi yaşıtları ile küçük gruplar halinde oynar. Evde ve okuldaki kuralları anlar, uygular, sorumluluk üstlenmekten hoşlanır ve başladığı işi bitirmeyi sever. Sorumluk duygusunun gelişmiş olması çocuğun hayattaki başarısı ve sosyal uyum açısından önemlidir. İlk çocukluk evresinin düğüm noktasını, aile ve çocuk için “altın yaş” olarak nitelendirilen 5 yaş oluşturur. 5 yaş çocuğu, yaşadığı kültür çevresine uyum göstermesini başarılı bir kontrolle gerçekleştiren çocuktur. Kendisinden daha küçük çocuklara ve hayvanlara karşı sevecen ve koruyucu bir yaklaşım sergiler. Kendisinden küçüklere özenli yaklaşımı, akranları ile oyunlarının gelişmesi, sorumluluk almaya başlaması, daha kontrollü ve duyarlı olması çocuğun bu dönemdeki sosyal gelişimine örnektir [email protected] Çocuk altıncı yaşta daha hareketli ve uyumsuz bir görünüm içerisindedir. Sosyal yönden hala ailesine bağımlıdır, ancak öğretmeni ve arkadaşlarının önemi giderek artmıştır. Yalnız başına oynamaktan hoşlanmaz, oyun oynadığı gruplar genişlemiştir. Artık yetişkinin denetimindeki oyunlarda verilen rolleri yerine getirmeyi başarabilir [email protected] İşbirliği, dostluk, sempati, rekabet, kavga gibi bir dizi toplumsal davranışlar geliştirir. Altı yaş, okul döneminin başlangıcı ve gelişimin kritik dönemlerinden biridir. 6 yaş çocuğu “büyük çocuk” olarak kabul edilmekten mutluluk duyar, kendi özel işlerini tek başına yapmakta ısrar eder. Aktif, atılgan, coşkulu, amaca yönelik davranışlar sergileyen, zaman zaman düşünceli, kararsız bir kişilik yapısına ve bağımsız bir ruha sahiptir. Bu dönemde çok sayıda arkadaş edinir, grup oyunları oynar ve oynadığı oyunlarda kuralları kendisi koyabilir. [email protected] ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE EĞİTİM Okulöncesi eğitim Amerikalı çocuklar için artık bir kural haline gelmiş çocuklara bu dönemde verilen eğitim konusunda birçok farklılıklar vardır (Follari, 2011; Morrison,2011; Shonkoff, 2010). Okulöncesi eğitimin başlangıç noktası çocuğu merkeze alan anasınıflardır. Çocuk merkezli Anaokulu: Çocuğu bir bütün olarak ele almayı ve çocuğun fiziksel, bilişsel ve sosyal- duygusal gelişimiyle ilgilenmeyi vurgulayan çocuk-merkezli anaokullarının kilit noktası büyütmektir (Marion, 2010). Uygulamalar çocuğun gereksinimleri, ilgileri ve öğrenme stilleri üzerine yapılandırılır. Önemli olan çocuğun ne öğrendiği değil, öğrenme sürecidir (Feeney ve diğerleri, 2010; Henrick ve Weissman,2010). Anasınıfları üç prensibe sahiptir: Her çocuk kendine özgü bir gelişim düzeni izler; küçük çocuklar en iyi insanlarla ve araçlarla kurdukları deneyim sayesinde öğrenir ve oyun, çocuğun bütüncül gelişiminde oldukça önemlidir. Deney yapma, keşfetme, deneme, yeniden yapılandırma, konuşma ve dinleme; anasınıfı programlarında sıklıkla kullanılan aktiviteler arasındadır. Bu tür programlar 4-5 yaşlarındaki çocukların gelişimsel durumuna yakından uyum sağlar. [email protected] Okulöncesi eğitim Amerikalı çocuklar için artık bir kural haline gelmiştir. Bu dönemde verilen eğitim konusunda birçok farklılıklar vardır (Follari, 2011; Morrison,2011; Shonkoff, 2010). Okulöncesi eğitimin başlangıç noktası çocuğu merkeze alan anasınıflarıdır. Çocuk-merkezli Anaokulu: Çocuğu bir bütün olarak ele almalıyız ve çocuğun fiziksel, bilişsel ve sosyal- duygusal gelişimiyle ilgilenmeyi vurgulayan çocuk merkezli anaokullarının kilit noktası büyütmektir (Marion, 2010). Uygulamalar çocuğun gereksinimleri, ilgileri ve öğrenme stilleri üzerine yapılandırılır. Önemli olan çocuğun ne öğrendiği değil, öğrenme sürecidir (Feeney ve diğerleri, 2010; Henrick ve Weissman,2010) [email protected] Montessori Yaklaşımı: Montessori okulları, Maria Montessori'nin (1870-1952) küçük çocukların eğitimine yenilikçi bir yaklaşım getiren eğitim felsefesinin sonucunda oluşturulmuş okullardır. Montessori, aslında sonradan eğitimci olmuş bir fizikçidir. Bu yaklaşım, çocukların mümkün olduğunca özgür olabildikleri ve kendi etkinliklerini seçebildikleri bir eğitim felsefesine sahiptir. Bir etkinlikten diğerine geçmekte serbesttirler. [email protected] Montessori Yaklaşımı: Öğretmenler çocuklara zihinsel etkinliklerde neler yapmaları gerektiğini gösterir, yürütülmekte olan programda kullanılacak materyalleri kullanmanın ilginç yollarını gösterir ve çocuk istediğinde ona yardım eder (Drake, 2008;Lilliard, 2008). "Montessori programları erken yaşta çocukların karar vermelerini destekleyerek kendi seçimlerini yapan ve zamanlarını etkili şekilde kullanabilen çocuklar yetiştirmeyi amaçlar" (Hyson, Copple ve Jones, 2006, s.14). Birleşik Devletler 'deki Montessori okulları son yıllarda oldukça artmıştır. 1959'da bu okullardan sadece 1 tane varken, 1970’ de bu sayı 335’e kadar yükselmiştir. [email protected] Gelişimsel Olarak Uygun Olan ve Uygun Olmayan Eğitim: Birçok eğitimci ve psikolog okulöncesi ve okul dönemindeki çocukların aktif olduklarında, oyun ve drama gibi tekniklerle daha iyi öğrenebildiklerini ortaya koymuşlardır. Çocukların farklı düzeylerde gelişim gösterdiklerini ve okulların bu bireysel farklılıklara karşı duyarlı olması gerektiğini söylemişlerdir. Okulun aynı zamanda çocuğun bilişsel becerilerine olduğu kadar sosyal-duygusal gelişiminde odaklanması gerektiğini vurgulamışlardır. Eğitimciler bu tür eğitim sekline gelişimsel olarak uygun uygulama (GUU), adını vermektedir. [email protected] Gelişimsel olarak uygun bir eğitim uygulaması; çocukların bulundukları yaş (yaş uygunluğu) ve kendine özgü özelliklerine (bireysel uygunluk) dayalı gelişimsel bilgimize dayanır. GUU çocukların aktif öğreniciler olmaları için onları destekleyici ortamlar yaratmanın ve bu sayede onların ilgi ve yeteneklerini programa yansıtmanın önemini vurgular (Bredekamp, 2011; Kostelnik, Soderman ve Whiren, 2011). GUU'dan beklenenler; eleştirel düşünme, iş birliği içinde çalışma, sorun çözme, öz bakim becerileri geliştirme ve öğrenmekten keyif almayı içerir. Esas vurgu öğrenilenin içeriğinden çok, öğrenme sürecidir. [email protected] KAYNAK SANTROCK, J. W (2019). YAŞAM BOYU GELIŞIM: GELIŞIM PSIKOLOJISI: LIFE-SPAN DEVELOPMENT (13. BASKI) (G. YÜKSEL, ÇEV. ED.). NOBEL AKADEMIK YAYINCILIK.