3 Yaşlılıktaki kardiyovasküler ve respiratuar sistem değişiklikleri.pptx

Full Transcript

Yaşlılıktaki kardiyovasküler ve respiratuar sistem değişiklikleri • Yaşlanma, her canlıda görülen, intrauterin yaşamda başlayıp, ölüme kadar devam eden, geriye dönüşü olmayan, tüm sistemleri etkileyen, süreğen ve evrensel bir süreçtir. • Daha ayrıntılı bir tanımla yaşlılık; kalıtsal yapının ve d...

Yaşlılıktaki kardiyovasküler ve respiratuar sistem değişiklikleri • Yaşlanma, her canlıda görülen, intrauterin yaşamda başlayıp, ölüme kadar devam eden, geriye dönüşü olmayan, tüm sistemleri etkileyen, süreğen ve evrensel bir süreçtir. • Daha ayrıntılı bir tanımla yaşlılık; kalıtsal yapının ve dış faktörlerin etkisiyle, hücredeki biyokimyasal tepkimelerden başlayarak, hücre, doku, organ ve vücut düzeyindeki işlevlerin azalması olarak tanımlanabilir. • Demografik olarak yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. Bununla birlikte 65 yaşın üzerinde olduğu halde fonksiyonel kapasiteleri birbirinden çok farklı düzeylerde bireyler olabilir. • Gerontologlar 65 yaşın üzerini yaşlı olarak kabul ediyorlarsa da fizyolojik olarak bu sınırı kabul etmek zordur. Yaşlanmanın çoğu organ sisteminde adolesan çağından sonra belirsiz bir anda başladığı düşünülmektedir. • İnsan ömrünün uzamasıyla birlikte sağlıklı yaşlanma ve yaşam kalitesinin arttırılması üzerine olan ilgi giderek artmaktadır. Ancak öncelikle yaşlılığın vücut sistemleri üzerine ne gibi etkilerinin olduğunu bilmekte fayda vardır. Yaşlılık Dönemindeki Kardiyovasküler Sistem Değişiklikleri • Kardiyovasküler sistemde yaşlanma ile ilgili çok sayıda anatomik ve fizyolojik değişiklikler oluşur. Bu değişikliklerde genetik ve çevresel faktörlerin önemli rolü vardır. • Oluşan hastalıkların klinik belirtileri daha genç yaştakilere göre farklılık gösterebilir ve prognoz da artan yaşla birlikte kötüleşir. • Yaşla ilişkili kardiyovasküler değişiklikler; yaşla beraber ortaya çıkan fizyolojik değişikliklere bağlı gelişen varyasyonlar, zaman içinde gelişen diğer medikal durumlar ve hastalıkların mevcudiyeti, belirli hastalıklara genetik yatkınlık, yaşam stili faktörleri, sağlık arayışı davranışı, diyet, egzersiz, toksinlere ve medikasyonlara maruziyet, genel olarak hastalıklar ve medikal durumlardaki değişkenlik gibi faktörlerin sonucu olarak gelişmektedir • Kollajen ve diğer yapısal elemanların yaşlanması arteriyel sistemde elastisite kaybına ve periferal rezistansta artmaya yol açar. • Yaşlanmanın etkisiyle miyokardiyal relaksasyon bozulur ve kalbin diastolik fonksiyonu engellenir. • Yaşla sistolik kan basıncındaki progresif artmanın temel mekanizması büyük arterlerdeki elastisite ve distensibilite kaybıdır. Damar rijiditesinin artmasıyla volümdeki küçük miktarlardaki artmalar yaşlılarda daha fazla basınç artımına neden olur. • Sistolik hipertansiyon varlığı arteriyel ağaç rijiditesi ve aterosklerotik değişikliklerin varlığını gösterir. • Yaşla birlikte sistolik kan basıncı artarken, diastolik basınç değişmeyebilir, hafif yükselebilir veya hafif düşebilir. Diastolik kan basıncının azalması koroner damarların perfüzyonunu azaltarak zaten hipertrofiye uğramış ve duvar gerilimi artmış ventrikül kasının iskemisine neden olur. • Yaşlanmayla birlikte arter kompliansında meydana gelen azalmanın ve damar içi basınçta meydana gelen artışın yaşam şeklinden ve beslenmeden etkilenebileceği üzerindeki bulgular giderek artmaktadır. • Tuzun kan basıncına etkisi yaşla beraber daha da belirginleşir. • Düzenli egzersiz yapmış yaşlılarda ise nabız dalgasının yavaşladığı ve kan basıncının düşük olduğu bildirilmiştir. • İnsanda kardiyovasküler sistem açısından yaşlanma işaretleri sistolik kan basıncında, nabız basıncında, nabız dalga hızında ve sol ventrikül kitlesinde progresif artma ile koroner kalp hastalığı ve arterial fibrilasyon insidansındaki artıştır. • Sol ventrikül erken diastolik doluş hızı, maksimal kalp hızı, maksimal kalp debisi, maksimal solunum kapasitesi veya oksijen tüketimi (VO2 max), egzersizle ejeksiyon fraksiyonu artışı, kalp hızına refleks cevaplar, kalp hızı değişkenliği, beta adrenerjik uyarılara veya endotele bağımlı vazodilatatör bileşiklere vazodilatasyon cevabı da yaşla Yaşlılık Dönemindeki Respiratuar Sistem Değişiklikleri • Yaşlanmanın solunum sisteminde yol açtığı belli başlı işlevsel değişiklikler: göğüs kafesinin kompliansının, akciğerlerdeki statik elastik rekoil etkisinin, solunum kaslarının kuvvetinin, difüzyon alanının ve kanın oksijenlenmesinin azalması, rezidüel hacmin ise artmasıdır. • Yaşlanma göğüs kafesinde değişikliklere yol açar. Kosta kıkırdaklarındaki ve kondrosternal birleşimdeki kalsifikasyonlar, spinal kolondaki dejeneratif eklem hastalıkları, vertebralar arası disk alanlarının daralması yaşlı kişilerde göğüs kafesini sertleştirir. • Yaşa bağlı osteoporozun yol açtığı vertebra kırıkları da, dorsal kifozu ve ön arka çapı arttırarak göğüs duvarı mekaniğini olumsuz etkiler. • Göğüs kafesinin kompliansı 24 yaştan 75 yaşa dek yaklaşık %30 azalır. • İleri yaşlarda akciğerlerdeki bağ dokusu liflerinin proteinleri arasında çapraz bağlar oluşmaya başlar. Bu durumun akciğerlerin elastik yaylanma yeteneğini azalttığı, kompliansını arttırdığı düşünülmektedir. Göğüs duvarı kompliansındaki azalma, akciğer kompliansındaki artıştan daha belirgindir. • Bu nedenle tüm sistemin kompliansı 60 yaşındaki bir kişide 20 yaşındakine kıyasla %20 daha düşük, normal solunum sırasında harcanan enerji ise %20 daha fazladır.