Kimyasal Arıtma 4. Hafta PDF

Summary

Bu belge, kimyasal arıtma yöntemleri ve prensiplerini kapsayan, öğrenciler için hazırlanmış bir doküman örneğidir. Kireç-soda yöntemi ve diğer kimyasal arıtma yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir.

Full Transcript

# KİMYASAL ARITMA Doğal sular içinde çeşitli cins ve miktarlarda safsızlık bulunabilir. Kullanılma amacı göz önüne alınarak suların kimyasal olarak arıtılması ve içinde bulunan safsızlıkların giderilmesi veya belli sınırların altına düşürülmesi gerekir. Fazla miktarda çözünmüş tuz içermeyen berrak...

# KİMYASAL ARITMA Doğal sular içinde çeşitli cins ve miktarlarda safsızlık bulunabilir. Kullanılma amacı göz önüne alınarak suların kimyasal olarak arıtılması ve içinde bulunan safsızlıkların giderilmesi veya belli sınırların altına düşürülmesi gerekir. Fazla miktarda çözünmüş tuz içermeyen berrak haldeki sular, hiçbir arıtmaya gerek kalmadan içme suyu ve endüstriyel amaçlarla doğrudan kullanılabilir. Endüstrinin birçok dalında suların sertliğinin düşürülmesi veya tam olarak giderilmesi, hatta yalnız sertliğin değil, su içinde bulunan diğer iyonların da giderilmesi yani suyun demineralize edilmesi gerekir. ## Suların kimyasal olarak arıtılması iki ana grupta toplanabilir. 1. Kimyasal çöktürme yoluyla yapılan arıtma, * Kireç - soda yöntemi ile sertlik giderilmesi * Sodyum trifosfat ile sertlik giderilmesi. 2. lyon değiştiriciler ile yapılan arıtma, * Katyon değiştiriciler ile sertliğin giderilmesi * İyon değiştiriciler ile demineralizasyon. Bunların dışında bazı durumlarda su içinde bulunan demir, mangan, silis, fosfat vb. safsızlıklar da kimyasal yöntemler ile uzaklaştırılabilir. ## 3.1 KİMYASAL ÇÖKTÜRME İLE ARITMA Suda sertliği meydana getiren kalsiyum ve mağnezyum iyonlarının suda çözünmeyen bileşikler haline çevrilerek çökeltilmesi veya bu iyonların sodyum iyonu ile yer değiştirmek suretiyle uzaklaştırılması işlemlerine suların yumuşatılması adı verilir. Bu işlem, kimyasal çökeltme ve iyon değiştirme yöntemleri ile yapılır. lyon değişimi yöntemi, genelde küçük ölçekli uygulamalarda ve çoğunlukla sertliği çok düşük düzeylere düşürmek için kullanılır. Kimyasal çöktürme ile sertlik giderme işlemi ise, daha ekonomiktir ve kazan besleme sularının ön arıtılması ile endüstride fazla miktarlarda kullanılan sulara uygulanan bir yöntemdir. Başlıca kireç-soda yöntemi, fosfatlar ile çöktürme gibi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilir. Bunlar arasında en yaygın olanı kireç-soda yöntemidir. ## Suların sertliği aşağıdaki amaçlarla giderilir. * Su içinde bulunan kalsiyum ve mağnezyum iyonları sabun ile birleşerek suda çözünmeyen bileşikler oluşturur. Bu sertlik iyonlarının tamamı sabunla birleşinceye kadar, suda sabun köpüğü oluşmaz. Kalsiyum ve mağnezyum iyonları ile sabunun oluşturduğu bileşikler zamanla çökelirler ve bulundukları kabın dibine ve cidarlarına yapışırlar. * Sertliği yüksek olan sular çamaşırların lekelenmesine neden olur. Sert sularla yıkanan yünlü kumaşların sertleştiği görülür. Kalsiyum ve mağnezyum sabun bileşikleri kumaşın dokusu arasında kalır, toz ve kirlerle birleşerek temizlenmesini güçleştirir. Böylece yıkanmış bir kumaş ütülenirse gri lekeler oluşabilir. Çamaşır makinalarında su sertliğinin zararlı etkilerini önlemek için özel önlemler alınması gerekir. * Sert sular, kaynatıldıkları kapların diplerinde (örneğin, su ısıtılan kaplarda) bir taş tabakası meydana getirirler. Bu olay buhar kazanlarında büyük sorunlar yaratır. Kazan taşları her şeyden önce ısı iletimini güçleştirir ve ekonomik kayıplara neden olur. Daha da önemlisi kazanların iç cidarlarındaki bu kalker tabakasının çatlayarak, kızgın metal yüzeyinin ani olarak su ile teması sonucu yaşamsal tehlikeler doğuran patlamalar meydana gelebilir. * Gıda endüstrisinde, özellikle meşrubat üretiminde kullanılan sular, ürün kalitesi üzerinde olumsuz etki yapar. Bu tür suların mutlaka arıtılması gerekir. ## Suya sertlik veren Ca²+ ve Mg2+ iyonlarını giderebilmek için, bu iyonların suda güç çözünen tuzlarının oluşturulması gerekir. Kalsiyum CaCO3 halinde, mağnezyum Mg(OH)2 halinde çöktürülür. Bu amaçla Ca(OH)2, Na2CO3 veya NaOH kullanılır. Sertliğin ne derece giderilebileceği, çökelmiş olan bu bileşiklerin çözünürlüğüne bağlıdır. Çözünürlük aynı iyonların mevcudiyeti ile azaldığından, çökeltme maddelerinin biraz aşırısının kullanılması yararlı olur. Fakat bu yöntem, suyun toplam tuz miktarını artırıcı yönde etki yapmış olduğundan çoğu zaman tercih edilmez. İyi karıştırma ve yüksek sıcaklıkta çökeltme yapmak suretiyle, çökeltinin kaba taneli olması ve daha kolay çökelmesini sağlamak mümkündür. ## Çöktürme için kullanılan madde çözelti halinde, sertliği giderilecek olan suya karıştırılır. Karıştırma tanklarında genellikle mekanik karıştırıcılar vardır. Çöken tuzların ayrılması dekantasyon kaplarında yapılır. Böylece hafif bulanık suların ön temizlenmesinden de vazgeçilebilir. Çünkü, çökeltme sırasında oluşan kaba tanecikli bileşikler koloidal bulanıklık veren maddelerin de etrafını sararak bunların da beraber çökmelerini sağlarlar. ## 3.1.1 KİREÇ - SODA YÖNTEMİ Bu yöntem, kalsiyum karbonatın ve magnezyum hidroksitin sudaki çözünürlüklerinin küçük olması temeline dayanır. Suya uygun miktarlarda katılan kireç (CaO) ve soda, suya sertlik veren mağnezyum ve kalsiyum iyonları ile reaksiyona girerek mağnezyum hidroksit ve kalsiyum karbonat bileşiklerini oluşturur. Oluşan bu bileşikler çamur halinde çökelerek sudan ayrılır. ## Kireç Reaksiyonları Suyun geçici sertliği kireç ile giderilir. Kireç, suda bulunan serbest karbon dioksit ve geçici sertliği oluşturan bikarbonat iyonları ile birleşerek karbonat haline dönüşür. Kalsiyumdan ileri gelen geçici sertlik CaCO3 halinde tam olarak çökelir. Mağnezyum bikarbonatın kireçle birleşmesinden CaCO3 ve MgCO3 oluşur. MgCO3 ın çözünürlüğü yüksek olduğundan çökelmez. Bunun için ayrıca kireç ilavesi gerekir. Su sertliğini gidermek için gerekli olan kireç miktarı en genel halde aşağıdaki reaksiyonlar göz önüne alınarak hesaplanır. * a) Karbon dioksiti gidermek için gerekli kireç: $CO2 + Ca(OH)2 → CaCO3 + H2O$ (3.1) Sertlik özelliği taşımamasına rağmen su içinde bulunan serbest karbon dioksit eşdeğer miktarda kireç harcar Reaksiyon denkleminden görüleceği üzere, 1 mek (22 mg) karbon dioksit, 1 mek (37 mg) Ca(OH)2 kullanılarak çökeltilebilir. * b) Geçici sertlik (bikarbonat alkalinitesi) için gerekli kireç: $Ca(HCO3)2 + Ca(OH)2 → 2CaCO3 + 2H2O$ (3.2) 1 mek (50 mg CaCO3) geçici sertlik için, 1 mek Ca(OH)2 (37 mg) kullanılması gerekir. Eğer mağnezyum geçici sertliği söz konusu ise, kireç ile reaksiyon sonucu CaCO3 ve eşdeğer miktarda suda çözünebilen MgCO3 oluşur. $Mg(HCO3)2 + Ca(OH)2 → MgCO3 + CaCO3 + 2H2O $ (3.3) * c) Mağnezyum kalıcı sertliğini gidermek için gerekli kireç: $MgSO4 + Ca(OH)2 → Mg(OH)2 + CaSO4$ (3.4) Mağnezyum bileşikleri kalsiyum hidroksit ile reaksiyona girerek Mg(OH)2 haline dönüşür. Bunun için eşdeğer miktarda Ca(OH)2 kullanılması gerekir. Reaksiyon sonunda Mg(OH)2 yanında, mağnezyum sertliğine eşdeğer miktarda kalsiyum sertliği oluşur. * d) pH> 10,8 yapmak için gerekli kireç miktarı: Düşük pH derecelerinde Mg(OH)2 in çözünürlüğü çok yüksektir. Çözünürlüğün yeterli düzeye düşürülmesi için pH > 10,8 ' e çıkarmak gerekir. Bunun için suya stokiometrik orandan biraz fazla kireç (aşırı kireç) katılır. Aksi halde suyun sertliği tam olarak giderilemez. Mağnezyum hidroksiti çökeltmek için gerekli kireç miktarı mağnezyum hidroksitin söz konusu sıcaklıktaki çözünürlük çarpımı yardımı ile hesaplanabilir. Mağnezyum hidroksitin 20 °C deki çözünürlük çarpımı, $Mg(OH)2 → Mg2+ + 2OH$ $K = [Mg²+] [OH]² = 6,0 1011 $ (3.5) dir. Bu değerden yararlanılarak pH = 9 ve 10' da su içinde kalan mağnezyum iyonu konsantrasyonu hesaplanabilir. pH = 9,0 için, [OH] = 10-⁵ [Mg2+] = 6,0 10-¹¹/10-¹⁰ [Mg2+] = 0,6 mol/L pH = 10,0 için, [OH] = 10-⁵ [Mg2+] = 6,0 10-¹¹/ 10-⁸ [Mg2+] = 0,006 mol/L 0,006 mol/L magnezyum, 144 mg/L magnezyum iyonunun çözeltide kaldığını ifade eder. Mağnezyum sertliğinin 20 mg/L CaCO3 nin altına düşürülmesi için, pH derecesinin 10,8 üzerine yükseltilmesi gerekir. Bunu sağlamak üzere suya stokiometrik olarak hesap edilmiş olan kireç dışında yaklaşık olarak 40 - 50 mg/L fazla kireç katılması gerekir. ## Soda Reaksiyonları * a) Kalıcı sertliği gidermek üzere suya katılacak olan soda miktarı, suyun kalıcı sertliği göz önüne alınarak hesaplanır. $CaSO4 + Na2CO3 → CaCO3 + Na2SO4$ (3.6) Kalıcı sertlik mağnezyum sertliği halinde ise, (3.4) denklemine göre kireç ile girdiği reaksiyon sonucu eşdeğer miktarda kalsiyum sertliği oluşur. Bu nedenle mağnezyum kalıcı sertliği için de soda kullanılması gerekir. * b) Mağnezyumu hidroksit halinde çökeltmek üzere aşırı kireç kullanılmıştır. Bu kireç soda ile çökeltilerek giderilir. $Ca(OH)2 + Na2CO3 → CaCO3 + 2NaOH$ (3.7) Kireç-soda yöntemi ile nihai sertliği sıfır olan bir yumuşatma yapmaya imkan yoktur. Zira Mg(OH)2 ve CaCO3 az da olsa su içinde çözünür. Reaktiflerin aşırısı kullanılmak suretiyle çözünürlükler azaltılabilir. Ancak en iyi koşullarda bile kireç-soda yöntemi ile 40 mg/L CaCO3 sertlikten daha az sertlik elde edilemez. Buna ilaveten su son halde Mg(OH)2 ve CaCO3 ile aşırı doymuş haldedir. Su aşırı doygun halde sisteme verilirse, tesis içinde filtrede, borularda ve çeşitli bölgelerde çökelti oluşabilir. Kireç ve sodanın sertlik yapıcı iyonlarla reaksiyonları oldukça hızlı yürür. Ancak reaksiyon sonunda oluşan kalsiyum karbonat ve magnezyum hidroksit çökeltileri başlangıçta son derece küçük taneciklerden oluştuğundan çökelmeleri uzun zaman alır. Tanecikler normal sıcaklıkta ancak 4 - 6 saatte havuz dibine çökelebilecek boyuta ulaşabilirler. Pratikte çökelmeyi hızlandırmak için koagüle edici maddeler katılabilir. Kireç-soda yöntemi ile soğuk olarak sertlik giderilmesi işlemlerinde tane büyüme hızının yavaş olması pratikte önemli sorunlar yaratır. Bunu önlemek amacıyla "sıcak kireç-soda" yöntemi uygulanır. Sıcaklık arttıkça kalsiyum karbonat ve mağnezyum hidroksitin çökelme hızları artar. Böylece çökeltmeyi hızlandırmak için ayrıca koagülant kullanılmasına gerek duyulmaz. Isıtma işlemi buhar ile yapılır. Reaksiyonlar 100 °C de yapıldığında hem reaksiyonlar, hem de çökelme hızlanır. Bu işlemde su önceden ısıtılarak tanka gönderilir. Su önceden ısıtıldığından geçici sertliğin bir kısmı giderilmiş ve serbest karbon dioksit de uzaklaştırılmış olur. Böylece çökeltmek için gerekli olan kireç miktarı da azaltılmış olur. Suyun, tankta kireç ve soda ile karışmasından sonra oluşan çamur sürekli dışarı atılırken, elde edilen yumuşatılmış su süzme ünitesine gönderilir. Sıcak kireç soda yöntemi sertlik gidermede en çok kullanılan yöntemdir. Bu yöntemde de aynen soğuk kireç-soda yönteminde olduğu gibi geçici sertlik ve mağnezyum sertliği Ca(OH)2 ilavesi ile, kalıcı sertlik de, Na2CO3 ilavesi ile yukarıda verilmiş olan reaksiyonlara göre çökeltilir. Kireç, doymuş çözeltisi halinde, soda da uygun bir konsantrasyondaki çözeltisi halinde kullanılır. İlave edilecek kimyasal çöktürme maddelerinin miktarı ham suyun analizine göre hesaplanır. ## 3.1.3 SODYUM HİDROKSİT- SODA YÖNTEMİ Sertlik giderilmesinde işletme bakımından büyük kolaylık sağlayan ve çamur oluşumunu azaltan bir uygulama, kireç ve soda yerine sodyum hidroksit ve soda yöntemidir. Bu yöntem, kireç ve soda uygulamasına göre daha pahalı olmasına karşın, sağladığı avantajlar nedeniyle, özellikle küçük kapasiteli tesislerde uygulama alanı bulmaktadır. Sodyum hidroksit ile sertlik giderilmesi aşağıdaki reaksiyon denklemlerine göre yapılır. * $CO2 + 2NaOH → Na2CO3 + H2O $ (3.26) * $Ca(HCO3)2 + 2NaOH → Na2CO3 + CaCO3 + 2H2O$ (3.27) * $Mg(HCO3)2 + 4NaOH → Mg(OH)2 + 2Na2CO3 + 2H2O$ (3.28) * $MgSO4 + 2NaOH → Mg(OH)2 + Na2SO4$ (3.29) Görüldüğü üzere, karbon dioksit, geçici sertlikler ve kalıcı mağnezyum sertliği sodyum hidroksit ile giderilmektedir. Bu reaksiyonlarda önemli miktarda soda oluştuğundan, oluşan soda ile de karbonat olmayan kalsiyum sertliği giderilebilir. Ancak reaksiyonlarda oluşan soda kalıcı sertliği gidermeye yeterli olmayabilir. Bu durumda ayrıca soda ilave edilir. Diğer taraftan, eğer sodyum hidroksit, sodyum karbonat fazlası oluşturuyorsa sodyum hidroksitin miktarı kalıcı kalsiyum sertliğine göre ayarlanır. ## 3.1.4 SODYUM FOSFAT İLE SERTLİK GİDERİLMESİ Sertlik veren maddeler karbonat halinde değil de, tersiyer fosfat olarak çöktürülmesi halinde, oluşan Ca3(PO4)2 ve Mg3(PO4)2 bileşiklerinin çözünürlüğü kalsiyum karbonata göre çok az olduğundan, elde edilen suyun sertliği 5 mg/L CaCO3 değerine kadar düşürülebilir. * $3CaSO4 + 2Na3PO4 → Ca3(PO4)2 + 3Na2SO4$ (3.30) * $3Ca(HCO3)2 + 2Na3PO4 → Ca3(PO4)2 + 6NaHCO3$ (3.31) Bu yöntem genellikle kazan besleme sularının yumuşatılmasında kullanılır. Kalsiyum fosfatın çözünürlüğü, kalsiyum silikattan belirli şekilde daha küçük olduğundan, kazan içinde kalsiyum silikatın çökelmesi de önlenmiş olur. Bunun için su içinde 10-20 mg/L P2O5 bulunması yeterli olur. Fosfat ile sertlik gidermek diğer yöntemlere göre daha pahalıdır. Bu nedenle su sertliğinin doğrudan fosfat ile giderilmesi ekonomik olmaz. Sertlik önce kireç ve soda ile büyük ölçüde giderildikten sonra fosfat kullanılarak sertliğin daha aşağı düşürülmesi yoluna gidilir. Sodyum trifosfat dozunun hesaplanmasında (3.30) nolu reaksiyon denkleminden yararlanılır. Bu denkleme göre, 3 mol kalsiyum sülfat (300 mg/L CaCO3 sertliği) 2 mol sodyum trifosfat (2x141 = 282 mg/L) ile çökeltilebilir. Bu durumda 10 mg/L CaCO3 sertliğin sodyum trifosfat ile giderilmesi için gerekli Na3PO4 miktarı, 10 (282/300) = 9,4 mg/L Na3PO4 dır. ## 3.1.5 SUDAKİ DEMİR VE MANGANIN GİDERİLMESİ Demir ve mangan doğada az çözünen oksit ve hidroksitleri halinde bulunur. Bu nedenle yüzey sularında demir ve mangana çok az rastlanır. Fakat, yeraltı sularında veya göl diplerinde anaerobik ortamlarda 2 değerlikli demir ve mangan tuzlarına rastlanabilir. Bunlar su yüzeyinde oksijen ile temas etmeleri halinde Fe³+ ve Mn³+ haline yükseltgenerek suda az çözünen hidroksitler haline dönüşürler. Oksitlenme hızı suyun pH ve alkalinite değerine bağlıdır. Oksijeni yetersiz olan yeraltı sularında da bu olayla karşılaşılır. Yağmur suları yeraltına geçerken, geçiş yolu üzerindeki çürümekte olan bitki artıkları ile karşılaşır. Yağmur suyu içinde bulunan çözünmüş oksijen, çürüyen bitkiler tarafından kullanılarak karbon dioksit haline dönüşür. Bu durum su içindeki oksijenin azalmasına neden olur. Bu ortamda demir ve mangan bileşikleri (II) değerlikli bileşikler halinde su içinde kolayca çözünür. ## Su içinde bulunan demir ve manganın zararlı etkileri şöyle sıralanabilir: * Demir, beyaz çamaşırlar ve porselen eşyalar üzerinde, çıkması zor sarımsı - kırmızımsı, manganez ise gri-siyah lekeler bırakır. * Demir ve mangan bileşikleri iyon değiştirici reçinelerin gözeneklerini, kum filtresi yataklarını tıkayarak onların kapasitesini düşürür. * Suda çok az demir iyonu olsa bile demir bakterileri üreyebilir. Bu bakteriler boru hatlarında ve depolarda gelişerek, birbirine yapışan yumrular oluşturur. İçinde organik bileşiklerin de bulunduğu bu topaklar zamanla çürüyerek suyun tadını bozucu etki yapar. Suda 1,0 mg/L üstünde demir bulunması halinde, suya madeni bir tat verir. Bu gibi sularla yapılan çay ve kahvenin rengi siyahlaşır, tadı bozulur. * Demir ve manganezin suda bulunması daha çok endüstri yönünden önemlidir. Bu metal iyonları kağıt, tekstil, plastik, deri, buz ve alkollü içkiler gibi endüstri kollarında elde edilecek olan ürünün rengini, tadını ve görünüşünü bozucu etki yapar. Bu nedenle bu endüstrilerde, suda bulunan demir ve manganın arıtılması zorunlu hale gelebilir. ## Demir ve Manganın Giderilmesi Asidik olmayan yeraltı sularında demir ve mangan (II) değerlikli ferro bikarbonat ve mangan bikarbonat halinde bulunur. Bunlar, suda tam olarak çözünmüş halde olup renksiz tuzlardır. Bu tuzları içeren sular, kaynaktan alındıkları anda berrak durumdadır. Fakat, bekleyip de hava ile temas ettikçe çözünmüş halde bulunan ferro bikarbonatın oksitlenerek ferri hidroksit haline dönüşmesi sonucu sarımsı-kırmızımsı bir renge dönüşürler. ## 3.1.6 TAT VE KOKUNUN GİDERİLMESİ Sularda tat ve koku suyun kullanımı açısından önemli parametrelerdir. Tat ve kokunun organik ve inorganik çok sayıda kimyasal madde ile ilişkisi vardır. Bu maddelerin bileşimi kadar suyun ışık ve hava alma durumu da tat ve kokunun oluşumunda etkili olur. Suya tat ve koku veren biyolojik kaynakların başında mavi-yeşil yosunlar önemli yer tutar. Bunlar su dağıtım şebekelerinde de oluşabilir. Tat ve kokunun kimyasal kaynakları organik ve inorganik olarak iki grupta incelenebilir. Organik maddeler çok ve çeşitlidir. Bunların arasında merkaptanlar (tiyoalkoller) ve sülfür bileşikleri şiddetli organik koku veren maddelerdir. Bu maddelerin birlikte bulunması ile sinerjistik etkiler söz konusudur. Özellikle organik maddeleri gidermek üzere suyun klorlanması sırasında oluşan bileşikler, suda bulunan maddeler kadar koku ve tat bakımından önem taşır. Örneğin klorlama sonucu oluşan klorofenoller suya şiddetli koku ve tat veren maddeler arasındadır. Tat ve koku açısından önemli olan organik bileşikler arasında toluen, ksilen, benzen, dekanlar, etilbenzen, floranten, nonan, naftalen, dibütil ftalat, 1,1 dimetoksiizobütan, kloroform sayılabilir. Ancak pratikte fenol ve klorofenoller tat ve koku açısından en önemli grubu oluşturmaktadır. Inorganik bileşikler suya metalik, acımsı tatlar verirler. Sulardaki toplam çözünmüş maddeler suya hem metalik tat verir hem de bazı maddelerin verdiği tadı etkiler. Suda tat bakımından önem taşıyan inorganik bileşikler arasında CaCl2, MgCl2, Na2CO3, NaHCO3, Na2SO4 ve NaCl sayılabilir. Bütün metal iyonları suda acı, metalimsi tada neden olurlar. Suda çözünmüş olarak bulunan önemli metaller bakır, demir, çinko ve mangandır. Bunlardan mangan dışındakiler dağıtım şebekesinden de suya karışabilir. Demirin tat eşiği 0,04 mg/L dir. Mn, Cu ve Zn' nın eşik değerleri 1,0 - 4,3 mg/L arasında değişir. Tat ve koku veren maddelerin arıtımı başlıca kimyasal oksidasyon ve aktif karbon adsorbsiyonu ile gerçekleştirilir. Genelde iki yöntem birlikte kullanılır. Kimyasal oksidasyon için genellikle klor, KMnO4, CIO2 ve ozondan yararlanılır. Klorlama sonucu eğer klorlu organik bileşikler oluşuyorsa, bu durumda tat ve koku azalmak yerine daha şiddetli hale gelebilir. Örneğin fenollu bileşiklerin bulunduğu sularda klorlama sonucu suda klorofenoller oluşur. Bunlar kötü bir kokuya neden olur. Bu durumda ya klor yerine başka oksitleyiciler örneğin ozon kullanılır. Ya da oksidasyon sonrası oluşan organik bileşikler adsorpsiyon yoluyla giderilir. Pratikte kokuyu gidermek üzere genellikle klor ile oksitleme yapılmaktadır. Ancak klor da koku oluşumuna neden olmaktadır. Bu nedenle sudaki koku ve tadın giderilmesi için klor dioksit kullanılması yoluna gidilmektedir. Klor dioksit amonyakla reaksiyon vermemesi, fenol ve klorlu fenolleri hemen hemen tamamen oksitlemesi nedeniyle tercih edilmektedir. KMnO4 de çoğu halde, tat ve koku üzerinde etkili olabilmektedir. Ancak birçok bileşiğin KMnO4 ile tamamen oksitlenmesi mümkün olmamaktadır.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser